Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
13 KASIM 2005 / SAYI 1025 Friedrich Nietzsche Beni hepsi seviyor! Şebnem Atılgan abasının erken ölümüyle birlikte ailede egemen olan kadınlar tarafından yetiştirildi Nietzsche: Bu dönemin izlerini sadece çocukluğunda taşımalda kalmadı, sonraki dönemlerde kadınlara karşı anlayışsız ve asabi bir erkek olarak davrandı. Bu arada pasif ve zayıf bir erkek de olabileceğini göstermekten geri kalmıyordu. Kitabın başında bu, şüphesiz filozof için de bir başlangıçtı Nietzsche'yi, bir genelev görüntüsü içinde bize yansıtıyor Mario Leis. Bu olay, Nietzsche'nin kadına ve cinselliğe bakışında neredeyse "belirleyici" bir sahne olacaktı. Şubat 1865'te bir gün tek başına Köln'e gitmişti. Kentin önemli mekânlarını gezmiş, sonra da rehberine, bir restorana gitmek istediğini söylemışti. Fakat rehber onu bir geneleve götürdü. Ertesi gün Nietzsche izlenimlerini şöyle anlatıyordu: "Kendimi birdenbire yaldızlı kıyafetlere ve tüllerc bürünmüş, bana işveli gözlerle bakan onca yaratığın arasında buldum. Afallamış bir halde bir süre durdum, sonra içgüdüsel olarak doğruca, çevremdeki ruhu olan tek varlıkmış gibi görünen piyanonun başına koştum ve tuşlara basmaya başladım"... Nıetzsche'nin "sanata sığınması" diğer ilişkilerinde de kendini gösterdi. Cosima Wagner ilişkisi de Nietzsche'nin sanata ve müziğe ilgisinin bir uzantısıydı. Ancak bu ilişkinin sonucunun pek de sanatsal olduğu söylenemez. Wagnerler olayının ardından kaleme aldığı Müziğin Ruhundan Tragedya'nın Doğuşu'nda yaşam felsefesini önemle vurgulu Mario Leis, "Nietzsche'nin Kadmları" kitabında filozofun yaşamındaki en önemli kadınları okuyucuyla tanıştırıyor. Bu kadınlar, sadece Nietzsche'nin yaşamında değil, eserlerinde ve kişiliğinde de önemli bir etkiye sahipler: Kız kardeşi Elisabeth; oğlunu kimseyle paylaşmak istemeyen kıskanç anne Franziska ve diğerleri, Cosima Wagner, Lou AndreasSalome ve Makvida von Meysenburg... B yordu. Mario Leis, Nietzsche hakkında şu yargıya varıyor: "Nietzsche'nin acı bir şekilde tecrübe edeceği gibi, estetiğe dair önemli şartını hiçbir kadın yerine getiremeyecekti; buna karşın sanat vazgeçilmez olduğunu ispatlayacaktı." Nietzsche'nin kadınlara karşı turuk tavrının temelleri, çağının toplumsal ahlak yapısının içinde ve de çocukluğunda oluşmuştu. Onun hayatında pek çok kadın vardı, sorgulanması gereken, bu kadınların aşka bakışı olmasına rağmen Nietzsche, neredeyse hiç başlamayan ilişkileri için yanlış kadın seçtiğinin pek de ayrımına varamadı. Mario Leis kitabında Nietzsche'nin kadınlara karşı davranışlarının aynntıh bir resmini çizerken aynı zamanda okuyucu olarak bizim, insan ve filozof Nietzsche hakkında daha keskin ve açık bir fikre sahip olmamızı ve belki de filozofun hiç bilmediğimiz özellikleriyle tanışmamızı sağlıyor. \ Kızkardeşi Elisabeth, anne Franziska, Nietzsche ve Rosalie... Desen: HAKAN ÇELİK Kibar, duyarlı, alçakgönüllü ve bir kadın düşmanı... Leis Gendas Kültür Yayınlan tarafından yayımlanan kitabında, Nietzsche'nin kadınlara tlışkın tutumunu alıntılarla göstenyor: ietzsche'nin, yalnızca güçsüz çağların sonsuz dişiliği yücelttikleri ve kahramanın Magna Mater'e karşı durmak zorunda olduğu fikrine o (Montherland) da katılıyor. (...) Kadının, kahramanı alt ettiğini Nietzsche'den öğrenmiştir. Sımone de Beauvotr Öteki Cins, 1949 N Bu iffetli ve kadınlann dünyasına son derece yabancı adam, herhalde hiçbir zaman dişi kaplanların tırnak acılarını hissetmemiş, bu vahşi yaratıkların tıpkı Tragedya'da olduğu gibi "baştan çıkarıp parçaladıklarına" hiç tanık olmamıştı. Belki de bu yüzden; Antonius'un çekici dişi şeytanlan hayal ettiği gibi, onların düşlerini kurmuştur: Erotik perhizinin halüsinasyonlan gibi. (...) Tann ve tanrılarla, yıldızlarla, denizlerle, ruhlar ve hayaletlerle konuşabilirsin. Yalnızca kadınlarla ve kadınlar hakkında konuşamazsın. Hedtvtg Dohm Nietzscbe ve Kadınlar, 1898 adınlar hakkında yazdıklarını okuyunca, dehşet, acı ve derin bir , şaşkınlık hissettim. Neredeyse yüksek sesle ağlayacaktım: "Sen de mi Brütüs?" Okyanustan yükselen canavarın tiz çığlıklarını duymuş gibi ürperdim. (...) Ş imdi gördüğüm kadanyla gittikçe artan iki zaafı vardı: Ailesi tarafından yutulacak olmak ve özellikle Lisbeth korkusu. Ve korktuğu başına geldi hem de öylesine vahşice ki, ondan sadece kabuğu arta kaldı. Annesi ve kız kardeşiyle beraber, Bismarck ve Nazi Almanya'sı da sonunda onu yiyip bitirdi. Ve bütün temel fikirleri saçmalık haline geldi, kahramanlık idesinin sembolü Wagner, ZerdüştLiszt müziği antisosyalizmciliği, her şey, ama en çok da kalbinin kibarhğı, davranışlarının yumuşaklığı, sessiz parlaklığıyla, yaradılışının en muhteşem tohumuna sahip kişiliği hiç bozulmadı. Kaybolan Ariadne'sini çaresizce arayan şefkatli âşık; kalbin ruhla birleştiği ada ülkesini içinde yaşatan Dionysos değildir, o da bir insandır, Nietzsche'dir. Arnold Zıvetg Sıgmund Freud'a mektuptan, 12 Ağustos 1934 gönüllüydü kibar ve ince davranışlara çok değer verirdi ve onlardan çok mutlu olurdu. Ama bütün bunlarda hep örtünmüş olmanın gizli bir sevincini taşıyordu. Neredeyse hiçbir zaman açığa çıkmayan, iç dünyasını örten o mantosu ve maskesi hep üzerindeydi. Lou AndreasSalome Eserleriyle Nietzsche, 1894 885 yazından 1887'ye kadar, sevimli üçlüden başka ağabeyimle tanışmak için hevesle çabalayan ve onu SilsMaria'da arayan, o zamanlar "eşitlikçi" denilen son derece kültürlü tuhaf kadınlar da geliyordu. Örneğin Bayan RöderWiederhold adında seçkin bir hanımefendi gelip, Fritz'in dikte ettiklerini yazmayı bile teklif etti; o da bunu memnuniyetle kabul etti tabii. Fakat bu sırada her ikisinin de çok rahat olduğunu düşünüyorum; çünkü Bayan 1 RöderWiederhold ateşli bir demokrattı ve ağabeyim onun "1848 kanıyla vaftiz edildiğini" düşünürdü. Sonra, Bayan Meta von SalisMarschlins ve arkadaşı Hedwig Kym, birkaç aylığına SilsMaria'ya geldiler. Fritz, bu iki kızın tsviçreli kibar tarzlannı çok sempatik buluyordu. Etrafını saran diğer bazı kültürlü kadınların ve isimlerini bile unuttuğum öğrenci kızların laubali tavırlarından ise çok rahatsız oluyordu. Elisabeth FörsterNıetzsche Nietzsche SılsUana'da, 1926/27 G ünlük yaşamında çok kibar ve neredeyse bir kadın kadar duyarlıydı; her zaman çok alçak G eç saatlere kadar Nietzsche'nin annesinin mektuplannı inceledim. Çok çarpıcı ve düşündürücüydüler. Thomai Mann Günlüğünden, 21 Ağustos 1937