Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
13 KASIM 2005 / SAYI 1025 imdi blues mevsimi! Erkin Koray, Syl Johnson, Luther Johnson... Onlar, 16 yaşına basan Efes Pilsen Blues Festivali'nin konuklarından bazıları. Festival kapsamında, Türkiye çapında 18 ilde 24 konser düzenleniyor. Blues treninin son durağı ise Amasya... Ali Deniz Uslu E fes Pilsen Blues Festivali bu yıl 16 yaşına girtlı. Blues ruhunu yaşlı genç demeden tüm müzik severlere yaşatmayı amaçlayan festival, artık bir gelenek. 28 Eylül'de Babylon'da Boo Boo=Davis konseri ile açıklanan festival programı ise oldukça rcnk li. "Pozitif" organizasyonluğunda gerçekleşen festivalin bu ydki sürprizlerinden birisi ise Türk rock müziğinin kilometre taşlarından Erkin Koray. Festivalin diğer isimleri tanınmış R&B vokallerinden Syl Johnson, özgün blues ustası Luther Johnson (Guitar Junior), pek çok sıfatı bulunan solist Katherine Davis. Bu yıl kapsamını genişleten festival, Türkiye çapında 18 farklı ilde 24 konser ile gerçekleşecek. Festivalin Türkiye dışındaki durakları ise Rusya ve Kıbrıs. 9 Kasım'da Samsun'dan yola çıkan blues trenini, 16 Aralık'ta Amasya'da sona ermeden siz de yakalayabilirsiniz. ERKİN KORAY yanında tamamladı. Tekniğini oluştururken Ray Charles, B.B. King, Sam Cooke ve Freddy King gibi müzisyenlerden ilham aldı. Luther Johnson, 70'lerin sonunda Fransız plak şirketi Black&Blue'dan peş peşe iki solo albüm yaparak dikkatleri üzcrine çekti. Johnson'ın çarpıcı gitar soloları başta ABD olmak üzere tüm Avrupa, Japonya ve Avustralya'da övgüyle karşılandı. Luther Johnson, 1982'de Montreux Festivali'nde gerçekleşen Blues Night'da yorumladığı "Walking The Dog" en büyük başarılarından biri oldu. Atlantic Records'ın 1984 te yayımladığı, Grammy ödüllü Blues Explosion albümünde yer alan ve 1999 yılında yayımladığı albüm "Got The Find Away" ile en iyi geleneksel blues albümü kategorisınde Grammy adayı oldu. Luther "Guitar Junior" Johnson, son olarak 2001 yılında "Talking About Soul" albümünü yayımladı. KATHERİNE DAVİS Katherine Davıs, Louıs Armstrong ve Count Basie ile çalışmalar yapan büyükbabası Earl Campbell'ın da dahil olduğu müzisyen bir ailenin içinde büyüdü. Davıs, özellikle Ella Fitzgerald, Nancy Wilson, Dinah Washington, Mahalia Jackson, Etta James ve Aretha Franklin gibi kadın vokallerden etkilendi. Kilise korolarında vokal tdpiğini gelıştirdi, Shervvood konservatuvarında opera eğitimi aldıktan sonra, "In The Heart Of The Blues" adlı müzikalde Ma Rainey ve Bessie Smith'i canlandırarak kısa zamanda üne kavuştu. Amerika başta olmak üzere, Kanada, )aponya, Avrupa ve hatta Venezüella'ya kadar birçok ülkede turneler yapan popüler bir isim. Kendi plak şirketi Katy "D" Records'dan yayımlanan ılk solo albümü "Dream Shoes" ile hem eleştirmenlerden hem de dinleyicilerden tam not alan Davis, oyunculuk kadar şarkıcılıkta da başarılı. Amcrikan blues müziğinin en güçlü isimlerinden biri olan Davis, kendine özgü güçlü vokal tekniği ve zarif sahne performansı ile bJuesseverJeri bekliyor.# Türkiye'de rock müzik için bir dönüm noktası olan Erkin Koray festival için özel bir program hazırlamış. Koray, 42 yıldır müziğe yön verirken her kesimden dinleyiciyi etkilemeyi başarmış bir isim. Yaklaşık 15 yıldır konserlerine solo olarak devam eden sanatçı, bu özel projesi için müzisyen dostları ile bir araya gelecek. Koray; Istanbul, Ankara ve îzmir'de unutulmayan blues klasiklerini yüksek sahne enerjisi ve kendine özgü yorumuyla seslendirecek. SYL JOHNSON Blues müzisyeni ve gitarist Syl Johnson'ın başan hikâyesi 60'larda başladı. Mississippi'de doğan blues gitaristi Johnson, Chicago'ya taşınıp 1960 yılında ilk plak sözleşmesini yaptığında sadece 8 yaşındaydı. Syl Johnson, 1967'de Amerika listelerinde yükselişe geçen "Come On Sock It To Me" ve gerçek bir soul klasiği olarak kabul edilen "Take Me To The River" single'larıyla Al Green, O. V. Wright, Otis Clay ve Willie Mitchell gibi R&B müzik tarihinin köşe taşlarından biri haline geldi. 1993 'te yayımladığı "Back In Game" ile müzik dünyasına iddialı bir dönüş gerçekleştiren Johnson'a albümde, blues ve soul'un 90'lardaki yeni prensi Jonny Lang ve kızı Syleena eşlik et • ti. Syl Johnson, bu albümle 60'lar ve 70'lerde şekillendirdiği blues, soul ve R&B müziğini geniş kitlelerle paylaşmış oldu. Şimdi Wu Tang Clan, Robert Cray, Public Enemy, Big Dady Kane, Ice Cube ve IceT gibi yeni kuşak müzisyenlerle çaüşmalarına devam ediyor. LUTHER JOHNSON Blues, soul ve funk tekniğı ile Amerika'nın en önemli blues müzisyenlerinden biri olarak kabul edilen Luther Johnson, Mississippi doğumlu. "Guitar Junior", çıraklık sürecini birer efsane olan Muddy Waters ve Magic Sam'in H Müziğin coğrafyasında bir gez Özlem Altunok inon Muallem içindeki müziği bulmak için yolunu îsrail'den Türkiye'ye düşürmüş bir perküsyon ustası. Müzisyen olmaya da, îstanbul'da yaşamaya da Irak kökenli babasından, doğduğu topraklardan, Ümmü Gülsüm'den, müziğin birleştirici gücünden ve daha pek çok şeyden beslenerek karar vermiş. Kendisi gibi heyecanlı müzisyenleri burada da bulmakta gecikmemiş. Selim Sesler, Muammer Ketencoğlu, Yurdal Tokcan, Şirin Pancaroğlu... Kiminden etkilenmiş, kiminden enstrüman çalmayı öğrenmiş, kimiyle ortak bir proje üretmiş. Yeni albümü "Sultan için Klezmer'i dinleyecek olursanız, tüm bunları siz Yinon Muallem, Irak de göreceksiniz... Yolunuz Istanbul'a nasrl düşkökenli, İsrailli bir tü? perküsyon ustası. Istanbul'a ilk kez 67 yıl önce, sadece gczmck için gelmiştim. Dinlediği bir "ud Sonra îsrail'de ud öğrenmeye baştaksinTin peşlnden ladığımda, clime Türkçc bir alTürkiye'ye gelmiş. 3 büm geçti. Albümde çok güzel bir ud taksim vardı. Çalan udi'nin yıldır İstanbul'da Yurdal Tokcan olduğunu öğrenince peşine düştüm, telefonunu yaşıyor. Ortadoğu buldum ve aradım. Sonra ondan müziğinin yanı sıra, ud dersi almak için bir haftalığına Türkiye'ye geldim. Türk müziğiyklasik Türk le ilk gerçek kontağım da böyle müziğiyle de başlamış oldu. Sonra Göksel Baktagir ve Yurdal Tokcan'la îsrail'de llgilenlyor. Yeni 45 konser verdik, kayıt yaptık. Bu albümü "Sultan İçin gelgitler sıklaşınca Yurdal, gruba Klezmer"de de tüm katılmamı teklif etti, ben de bıırada yaşamaya karar verdim. bunların etkisini Orada nasıl bir hayatınız vargörmek mümkün. dı, neleri bırakıp geldiniz? w Y Orada da müzisyenlik yapıyordum. Ama müziğe 22 yaşında başladım. Oncesinde okul, 3 yıl askerlik, öğrenci işleri derken, üniversitede iletişim okudum. Bir yandan perküsyonla uğraşırken bir yandan da okula gidiyordum. Okul bitince bir süre reklamcılık yaptım, ama sevemedim ve sonunda istediğim şeyi yapmaya karar verdim. Sizi müziğe yönelten ne oldu, ailede müzisyen var mıydı? Babam hâkim, ama aynı zamanda iyi bir müzisyendir. Klasik ve Arap keman çalar. Şimdi 74 yaşında ve 3 yıldır Arap makamları üzerine bir kitap hazırlıyor. Kökenimiz Irak olduğu için evimizde Mısır, Irak, Iran müzikleri hep vardı. Babam bir yandan Ümmü Gülsüm, bir yandan da klasik Batı müziği dinlerdi. Bense 10 yaşında piyano çalmaya başladım. Çocukken Arapça'dan ve Arap müziğinden hoşlanmazdım. Her genç gibi caz, rock gibi müziklerle ilgileniyordum. Bir gün AfroKüba çalgısı konga çalan birini gördüm ve ben de bir tane aldım. Ikiüç sene Latin perküsyon aletleriyle uğraştım. Ardından Ortadoğu perküsyonuna kayınca darbuka, bendir, def, zarb, Hint vurmalıları da işin içine girdi. Birkaç grupla çaldım ve sonra yavaş yavaş kendi müziğimi bulmaya başladım. BÜYÜK, ZENGİN VE ESKİ... Ortadoğu müziğini, tsrail'i bırakıp Türkiye'de yapmaya çalışmanız garip değil mi? Her ne kadar Arap, Mısır, Irak, Fas gibi farklı tarzlar bir arada olsa da îsrail'de Tür kiye'deki gibi bir gelenek yok. Henüz genç bir ülke. Buradaki kültür daha büyük, zengin ve eski. Etkilere daha açık. Buranın müziğinde Iran, Balkan, Arap, Roman, sufi, ta savvuf etkileri de var. Buraya farklı müzik yapmak, değişik müzisyenlerle tanışmak ve yeni bir kültürü öğrenmek için de geldim. Yola da kendimdeki müzikle çıktım. 3 yılda tstanbul'da neler yaptınız, neler öğrendinizpeki? Buraya yeni yeni adapte oluyor, bağlantılar kuruyorum. Geldiğimden beri "Istanbul Sazendeleri" topluluğuyla çalıyorum. Yurtiçi ve yurtdışmda beraber pek çok konser verdik. Tefken Filarmoni Orkestrası'yla da birkaç çalışmamız oldu. Şimdi de kendi grubumu kurdum, ayrıca zaman zaman atölye çaüşmaları yapıyorum. En hoşuma gideni fark lı milletlerden insanlarla bir araya gelip müzik yapmak. Çünkü sadece müzikle değil, kültürlerimizle de bir araya geliyoruz. Mesela 16 Kasım'da Pera Festivali kapsamında Iranlı bir kemancı, Iraklı bir udi ve ben bir konser vereceğiz. Bu buluşmanın gerçekleşmesi Istanbul sayesinde oldu. İlk albütnünüz "Değişen Anlar" da Türkiye'de kaydedilmiş... "Değişen Anlar"ı Istanbul'a yerleşmeden önce, 2002 yazında, "îstanbul Sazendeleri" ile kaydetmiştik. O albümde Hint, Iran ezgileri de var ama o zamanlar Türk müziğiyle yeni tanıştığım için, daha çok Türk müziğinin etkileri görülüyor. Yeni albüm ise daha açık, içinde benim daha çok olduğum bir çalışma. Albümün adını niçin "Sultan için Klezmer" koydunuz? Çünkü bu albüm, içinde benim daha çok olduğum, aynı zamanda ucu açık bir albüm oldu. Klezmer müzik, 18. yüzyıl doğu Avrupası'nda doğmuş klarnetin karakteristik olduğu bir Musevi müziği. Albüme adını veren "Sultan İçin Klezmer" bestesinde, Muammer Ketencoğlu'nun da yardımıyla Klezmer ve Türk müziğini iç içe geçirerek bu iki müziği yan yana getirdim. Albümde bir Türkçe besteniz de var... Evet. Sözleri Ercüment Bchzad Lav'a ait, Sumru Ağıryürüyen'in sesiyle eşlik ettiği "Hikâye" parçası... Ayrıca ben o şarkıda ilk kez ud çaldım. Bu yüzden benim için önemli ve farklıydı. Bir diğer önemli parça da " Ağır Damlalar". 2003'te tstanbul'da HSBC ve sinagoglara düzenlenen bombalı saldırılarda ölenlerin anısına yazıldı... Albüm biraz da Türkiye'de yaşadıklarınızla şekillenmiş gibi... Doğru, fikirlerim değişiyor, yeni şeyler öğreniyor, tecrübe ediyorum. Mesela albümdeki son parça da 9/8'lik, hareketü bir Roman parçası. Onda Selim Sesler'den etkilendim. Bundan sonraki albümün daha minimalist, özel olacağını hissediyorum. Şirin Pancaroğlu'nun son albümünü çok beğendim, arp o kadar özel bir enstrüman ki, su gibi... Tanıştığımızda beraber bir şeyler yapabileceğimizi söyledim. Bu, benim olabileceğini bildiğim onunsa henüz bilmediği bir şeydi. Küçük bir prova yaptık. Şimdi beraber ne yapabileceğimize bakacağız. Bunlar küçük başlangıçlar. Burada yaşıyorum ve sanırım burada daha söyleyeceğim şeyler var. •