26 Haziran 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

2 EKÎM 2005 / SAYI 1019 Bilimde güçlü rekabet Yrd. Doç. Dr. NİLGUN TUTAL, GS Universitesi, lletişim Fak. öğretim üyesi. 19941999 arasında Fransa'nın Strasbourg kentindeki Robert Schuman Strasbourg III Universitesi'nde lletişim bilimleri alanında DEA /Diplome d'Etude Approfondie (Yüksek Lisans) progmanında yüksek lisans ve ardından aynı bilim alanında doktora yaptı. Her iki tezinde de Türkiye'nin Avrupa Birliği'ne üyelıği tartışmalarını konu aldı. 5 yıl boyunca Türkiye Eğitimim sırasında beni en çok şaşırtan, eğitimin ciddiliği, kütüphanelerin doluluğu. Doğrusu üniversıte ıçindeki kişisel çekişmeler burayı pek aratmıyor. Ama burada yeterince olmayan, bilimsel rekabet orada çok güçlü. Bunun bir ayrıcalık mı hastalık mı olduğu çok tartışmalı olsa da, bilimsel üretimin yoğıınluğunun kaynağı bu rekabet aslında. DEA'yı yaptığım yer aynı zamanda bir gazetecilik oktıluydu da. Okulun havası hem üretkenliği, hem de yakınlık ilışkilerinın içtenlığıni yansıtıyordu. Bilgisayardan faksa tum iletişım araçlarını karşılık ödemeden kullanabilmek bir fırsattı doğrusu, Türkiye'de çalıştığım iki üniversitede de bunlar için, özellikle yoğun ı,alışma dönemlerinde yaptığım odemeleri dikkate aldığımda. Bizdeki daha bireysel ve ilişkilere dayanan bir sistem. Bilgi ürettiği ıçın üniversitelere akan mali kaynakların çoğundan hep belü kişiler yararlanır. Bu sistem her üniversite üyesini kendi projesini oluşturmaya yöneltiyor. Türkiye'de bilginin üretiminde bir yapısal örgütlenme sorunu var. Ancak iktidann işine yarayan bilgi ile özerk bilgi arasındaki ayrımın Fransa'da var olduğunun altını özellikle çiznıek gerekir. Müzisyen haklan korunuyor... FUAT SAKA, uzun yıllar Avrupa'da müzik yaptı. AB ülkelerı ve Türkiye'de müzisyenJerin farklı koşullannı şöyle özctliyor: Hem AB ülkelerinde hem de Türkiye'de müzik yapmak aynı zevki veriyor, ancak Türkiye'de müzik yapmak zaman zaman çok ağır olabiliyor. Ekonomik problemler, yasaklar, konser içın izin alma zorunlulukları gibi... Avrupa'da müzisyenlerin haklan kesinlikle koruma altındadır. Telıf haklarından, sağlık sigortalarına kadar her şey saat gibi işler. Sanatçılar ile dinleyicilerin birbirleri ile olan ilişkileri buradaki kadar abartmalı ve kontrolsüz değildir. Türkiye'nin AB'ye girmesiyle müziğe gelebilecek tek standart olsa olsa, ancak ekonomik olabilir. AB'den önce mesela, Almanya'da konser veren bir yabancı Alman sanatçıların iki katı vergi ödüyordu. Sonra AB ülkesi sanatçıları için durum düzeldi. Bizim için de tek fark eden bu olur. Basketbolda sendikalaşma... ERMAN KUNTER, Fransa'nın Asvel Lyon takımının antrenörlüğünü yaptı: Bence basketbol anlamında çok büyük bir eksikliğimiz yok, hatta bizim oyuncularımızın temposu ve çalışma azmi daha yüksek. Ancak organizasyon ve planlamada yaşanan eksiklikler, tüm enerjinin boşa gitmesine neden olabiliyor. Biz sonuca çok çabuk ulaşmak istiyoruz, sabırsızız ve genel olarak istikrarsızız. Ancak, AB'de sağlanan sosyal hakların, insanların çalışma ve bir şeyleri elde etme hırslarını törpülediğini de düşünüyorum. Insanlar bir an önce emekli olmak istiyor. Çünkü Fransa'da emekli maaşı normal maaşının yüzde 80'i kadar. Biz orada haftanın 2 günü tatil yapıyoruz, düzenli öğle yemeğine çıkıyoruz. Türkiye'de şartlar" böyle değil. Orada sporun en büyük destekçisi yerel yönetimler. Hemen her yerde kapalı yüzme havuzları, atletizm salonları, parklar, parkların içinde hem yürüyüş hem de bisiklet yolları var. Insanlar sürekli buralarda spor yapıyor. Bu yaşama biçimi nedeniyle, şiddet, kesinlikle sporun dışında kalıyor. Bugune kadar 130 kadar maça antrenör olarak çıktım, sadece bir kere sahaya kâğıt atıldı ve büyük bir şaşkınlık yaşandı. Küfür ya da sataşma söz konusu değil, ama büyük bir coşkuyla maç izliyorlar. Bizde yeni yeni gelişen spor doktorluğu orada çok gelişmiş. Ortopedi, dahiliye ve diğer alanlara bakan 3 doktordan oluşan bir takım ekibi var. Bunlar aylık olfirak sporcuların sağlık çizelgelerini haajflar, kimin ne performans göstereceğini, hangisine daha çok hangisine daha az yüklenmek gerektiğini belirtirler. Türkiye'de sporcuların sakatlıkları ve sağlıklarıyla ilgilenmek de eksik. Orada sporun içinde cemaat kültürü kesinlikle yok. Ben, skorları birtakım çevrelerin etkilediğine dair kesinlikle hiçbir şey duymadım bugune kadar. Zaten bütçeler o kadar sıkı kontrol ediliyor ki, en ufak bir aksaklık olduğunda ligde kalamazsınız. Fransa'da oyuncuların, hakemlerin ve antrenörlerin ayrı ayrı sendikaları ve birlikleri var. Günlük hayatta gerçekleşmese de grev haklan da var. Profesyonel ilişkiler gelişmiş olduğu için, orada oyuncu izinliyse, kesinlikle cep telefonunu açmaz. Oysa Türkiye'de oyuncular ızin günlerinde de basketbol oynarlar. Bizde spor amatörle profesyonel arasında bir yerde. Fransa'da spor basınında kesinlikle şiddeti körükler bir dil kullanılmaz, maçlar ölüm kalım savaşı olarak sunulmaz. Ayrıca muhabirler ince eleyip sık dokuyarak, büyük bir titizlikle haber yapıyorlar ve mümkün olduğu kadar yorumdan kaçtnıyorlar. Türkiye'deki eğitimimle öğrencinin gerçekten devlet üniversitelerinde sağlık sigortası da dahil olmak üzere üniversiteye çok az bir harç ödeyerek bu kadar iyi bir eğitim alması, bizim hakkında Fransı? basınında yayımlanmış sahip olamadığımız bir şans. Öğrencinin yazıları Türkiye ve Türklere göre söylemsel topluma daha öğrencilik sürecinde birey olarak konumlanışlan açısından ınceledi. katılması bu sistemin bir ürünü. Bunun Çalışmalarımın sonucunda, Avrupa Birliği yokluğunun bizdeki sıkıntılarını hemen hepimiz üyeliği yolunda "ilerleyen" Türkiye'nin, yakından biliyoruz oryantalist söylcmin temel unsurlarını içınde barındıran bir söylemsel oluşum içinde temsil Araştırma olanaklarının çok fazla olmaması edildiğini, aynı zamanda bu söylemsel bizim en büyük sorunumuz. Kütüphanelerimiz konumlanışın istikrarsız bir yapıya sahip • "; £ok yetersız. Bir de belki en büyük sorun yerel olduğunu söylemek mümkün. Türkiye Fransi2j bilgi, kendimiz hakkında bilgi üretecek cesarete imgeleminde kimi zaman Doğulu, kimi zaman , ,, hğlâ.sahıp olamamamı^, Hemen her şeyin Batılı, ama her iki durumda da Doğululuğu ve Dlçimini Amerikan üniversiteleri ile Ingilizcede Batılılığı "şaibeli", "muğlak" bir ülke olarak yayımlanan metinlerin ve moda konuların kurulu. belirliyor oluşu en büyük şanssızlığımız. Tüm eyaz eşyalar, Axess mobilyalar ve elektronik ürünler Axess'le taksit J 444 25 25 www.axess.com.tr • i Axess'le tüm beyaz eşya, mobilya, bilgisayar ve elektronik alışverişlerinizde uygun vade farkı ve 32 aya varan taksit seçenekleri var. Axess kazandırır, Axess'i olan kazanir.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle