26 Haziran 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

16 İş yaşamında 20 yılı geride bırakan ÜMİT BOYNER Basit bir yaşamı özlüyorum... Ümit Boyner, artık hayattan aldıklarını geri vermek istiyor. KAGÎDER gibi sivil toplum örgütlerinde çalışması da bundan. Başarısızlıkları da var, yorgunlukları da. Basit bir yaşamı özlüyor. Bahçe işleriyle uğraşacağı emeklilik yıllarını bekliyor, sabırsızlıkla. Fotoğraf: Uğur Demir Esra Açıkgöz mit Boyner... Boyner Holding'in yönetim kurulu üyesi. KAGÎDER, TÜSÎAD, Özel Girişimciler Derneği'nin üyesi ya da kurucusu. Beş çocuk annesi. Kendini çekingen bir patron olarak niteliyor. Hatta patron lafını sevmiyor. Derneklerde çalışmasının nedeni, aldıklarını geri verme isteği. Her şeye rağmen, basit bir yaşamı özlüyor, emekli olup, bahçesiyle uğraşacağı, spor yapacağı zamanları... Boyner'le iş hayatından bir gününe, evdeki düzeninden politikaya kadar pek çok konuyu konuştuk. U Bir gününüz nasıl geçiyor, kaçta kalkıyorsunuz, neler yapıyorsunuz? Hafta içi mi, hafta sonu mu? Fark ediyor mu? Hem de çok. Çünkü hafta sonu sadece uyuyorum (gülüyor)... Hafta içi diyelim o zaman? Genelde güne erken başlıyorum. 6.307.00 gibi kalkıyorum. Gerektiğinde 8 ile 10 arasını sivil toplum kuruluşlarına ayırıyorum. Sonra işe gidiyorum. îşten çıkış saatim belli olmuyor, ama 1919.30 gibi evde olmaya çalışıyorum. Çocuklarınızın "bizi ihmal ediyorsunuz" gibi kızgınlıkları var mı? Yok. Bizim yaşantımız böyle, biliyorlar. Kendilerine yeten çocuklar, daha doğrusu mecburen öyle oldular. Mutlaka cuma akşamı ve hafta sonunu onlarla geçiririz. Okul yıllarınızda da sivil girişimlerle ilgilenbiri miydiniz? Ortaöğrenimim boyunca sosyaldim. Kültür etkinlikJerine katılırdım, ancak o zamanlar Türkiye farklı bir yerdi, politize değildi. 68 kuşağından sonraki kuşaktanım ben. Lise de duruldum. Universitede, oradaki sosyal ortama ilgi gösterdim. Tatile gittiğim yerlerin bile politikalan, sosyal yaşamlarıyla ilgilenirim. Peki nereden çıktı, bu sivil toplum kuruluşlarında çalışma düşüncesi? Döndükten sonra evlendim, çocuk sahibi oldum, iş hayatım başladı. Uzun bir süre aile ve iş odaklı yaşadım. Bu etkinlildere mesai ayırmam, iş hayatımdaki 20. seneden sonra başladı. Artık belli bir noktaya gelmiş, günlük sorumluluklarım azalmış, yönetim kurulu üyesi olmuştum. Bir de Türkiye gündemi etkili oldu, AB'ye giriyor olmamız, Türkiye'de kadın hareketinin öne çıkması... Yaşla da ilgili herhalde. însan 20'lerinde daha farklı bir focusa sahip oluyor, 40'larında aldıklarını geri vermek istiyor. Vermeye çalışmak illa vermekle neticelenmiyor tabii ki, ama en azından böyle birsorumluluk duygusuna sahip olmaya başladım. Bir holdingin yönetim kurulundasınız, sözünii ettiğiniz hakları almak için Umit mücadele etmenize gerek kalmamış. Bu noktada, oradaki kadınları ne kadar anlayabilirsiniz? Onlarla aranızdaki etkileşim nedir? Haklısınız, ben bir kere öyle bir ailede yetişmedim. ü yüzden de farklı aileden gelen birinin tecrübesini dinlemek, empati sağlamak yolunda ciddi bir eğitim, benim gibiler için. Sahip olduklanmızın kıymetini bilmek ve bunları paylaşabilmek açısından iyi örnek. Benim de ona verebileceğim bir şey var, "Sen de başarabilirsin"i vurgulamak. Boyner'in ii/ıriııc aldığı soııırnlıılukları şelıir hayatım gerektirse de, doğayı özlüyor. Röportajlarınızda söylediğiniz bir şey var... Eş durumundan yönetim kurulu üyesi olmak! (gülüyor) Benim zaten bir kariyerim var. 85'ten beri çalışıyorum, işe bankacılıkla başladım. Hep finansman bölümlerinde çalıştım. Evlendikten sonra da buradan iş teklifi aldım, ama belki Cem'in eşi olmasaydım başka birine de iş teklifi yapabilirlerdi, ancak ben buradaydım veişin içindeydim. Cem'in "Karım burada çalışsın" diye bir yaklaşımı olmadı yani... Bu sizi tedirgin etti mi? Mutlaka ilk biriki sene için için bazı komplekslerim olmuştur. Kendimi doğru tanıtayım, doğru göstereyim, esasen birikimim olduğunu insanlar anlasınlar... Cem Boyner'in eşi olarak davranmamak konusunda çok dikkatli oldum. "Istersem alırım" diyen insanlardan mısıruz? Hayır, keşke... Yok öyle değilim, ama çalışırsam alırım diye düşünürüm. •Hayatla ilgili hırslarınız nedir? Aslında çok büyük bir hırsım yok, hayata karşı. Küçük şeylerle mutlu olabilen bir insanım. Ne seni en çok mutlu eder derseniz, ailemin bir arada olması, sağlıklı olması yeterli. Onun ötesindeki her şey hayattan aldığımızı arttıcı, ama mutluluk için şart mı? Bence değil. AD üyesi olmak, iş kadını olmak veya bir kadın olmak, anne olmak... Hepsinin getirdiği bir rol var. Birtakım kalıplar olmasa ve roller insanlara biçilmese zaten çok anarşist bir diinyada yaşardık. Ama orada söylemek istediğim ~\ şey, kaçamak yapmak. Ben bunu Ayvalık'ta yapıyorum. Kendime biçtiğim roller, üzerime aldığım görevler şehirde yaşamayı gerektiriyor, ancak ilelebet şehirde yaşamayacağım. Daha basit bir hayatı özlüyorum, seviyorum. EŞ KONTENJANINDAN... Sosyalist bir amca, Kemalist ve DP'li bir dede ile geçen bir çocukluğunuz olmuş... Aa, nereden biliyorsunuz? (gülüyor) Doğru, hele bir dedem çok sıkı DP'liydi. Gerçekçi konuşmakgerekirse, ideolojilerin artık kaybolduğu bir dönemde yaşıyoruz. Benim için önemli olan yurttaş hakları konusunda bilinçli, fırsat eşitliğine önem veren, ama tabii ki piyasa ekonomisine inanan, devletin bireyi değil, bireyin devleti tarif ettiği bir düzen. Bunda hangi siyasi programın başarılı olacağına inanıyorsam ona oy veriyorum. Futbol takımı tutar gibi, parti tutmak çok yanlış. Iki uç görüşteki dedelerle yetişerek, Türkiye'nin gelişme sürecindeki evreleri iyi tanıdım. Sonuçta hepsinden bağımsız olarak kendime özgün bir yer seçebildim. Cem Bey'le nasıl tanıştınız? Spor yaparken tanıştık. YDH kurulmamıştı, toplantılar yapılıyordu. Ben de öyle bir arayış içindeydim 30'lu yaşlarda. Cem'in yapmak istedikleri söyledilderi, inandığım şeylerdi. Öyle tanıştık. Çok kısa sürede de evlendik. Çünkü müthiş bir adrenalin ve heyecan vardı. Ya holdinge girişiniz... Cem siyasetteyken, işlerden koptuğu için 1994'te holdingde çalışmaya başladım. 1997'dedeFinansmandan Sorumlu Başkan Yardımcısı oldum, 2002'de de yönetim kurulu üyesi. MATRAK BİR ANNEYİM Emeklilik gibi bir düşünceniz var mı? Var, tabi var... Bahçemle falan uğraşayım. Aslında birçok arkadaşım sen emekli olamazsın diyorlar, ama öyle birolurum ki... (gülüyor) Ne yapmayı istiyorsunuz emekli olunca? Ayvalık'ta yaşamak isterim. Iki ayda bir îstanbul'a dişçiye gelsem yeter. Bahçeyle uğraşır, spor yapar, daha çok kitap okurum. Yine hayır işi yaparım, duramam. En azından yerel inisiyatiflere daha çok destek veririm. Nasıl bir patronsunuz? Onu çalışanlara sormak lazım bilmiyorum... Aslında çok çekingen bir patronum. Bilmem, kendimi patron olarak görmüyorum. Zaten patron kelimesini de pek sevmiyorum. tlk iş başvurunuzu hatırlıyor musunuz? 85'te yurtdıştndan, üniversite eğitimimden döndüm. O zaman bütün yabancı bankalar Türkiye'ye akın ediyorlardı. Hep bankalara başvurdum ve biri kabul etti. Nasıl bir anne olarak görüyorsunuz kendinizi? Matrak, eğlenceli bir anneyim. Hiç beklemedikleri bir zamanda, beklemedikleri şeyleri söyleyebilirim. Ama aynı zamanda için için hep hedef koyan bir anneyim galiba, yani öyle söylüyorlar. Geçenlerde büyük oğlum "Illa işadamı olmak zorunda mıyım" diye sordu. Şaşırdım, "yok" dedim, "ne istersen onu ol, ama doktor olursan daha iyi olur tabii". Güldük... Depresif olduğunuzda neler yaparsınız? Spor yaparım, yürürüm. Genelde pozitif insanların daha pozitif bir hayat yaşayabileceğine inanırım. Onun için de kuruntulara pek paye vermemeyc, sakin, soğukkanlı, sükunet sahibi olmaya çalışıyorum. Hayatta sizi minimum neyin mutlu ettiğine karar vermeniz lazım. Onların ötesinde hiçbir şey üstesinden gelinmeyecek şeyler değildir. • , HIRSLANMAK SADECE ZARAR VERİR Ya iş yaşamı... Açık, dürüst olduktan, ne istediğiniz ve ne yapabileceğiniz konusunda net olduktan sonra başarısızkk diye bir şey yoktur. Ben insanın kapasitesi ile sınırlı olduğunu düşünüyorum. Yani onun ötesinde bir şey istemek, hırslanmak insana sadece zarar verir. Sizin için başarısızhk ne? Çok istediğimi, yapmaya inandığımı söylediğim bir şeye, vakit ayıramamak, dikkatsiz olmak, yanlış karar vermek ya da bir zaafım yüzünden gerçekleştirememek. Hepimiz insanız. însanlar başarılı ve başarısız olur. Başarısız olmamak diye bir şey yoktur, ama başarısızlıklardan da ders çıkarabilmek de bir başarıdır. "Kalıplardan nefret ederim" demişsiniz bir röportajınızda. Oysa yaşadığınız hayat başlı başına bir kalıp. Başarılı bir iş kadını, başarılı bir işadamının yanındaki eş... Bu ağır bir laf doğrusu. Eğer öyle söylediysem ağır söylemişim. Çünkü mutlaka kalıplar içinde yaşıyoruz. îstanbul'da yaşamak, TÜSÎ Cumhuriyet DERGt* Imtiyaz Sahibi: Cumhuriyet Vakfı adına İlhan Selçuk Genel Yayın Yönetmeni: tbrahİm Yıldız Editör: Berat Günçıkan Görsel Yönetmen: Aynur Çolak Sorumlu Müdür: Mehmet Sucu Yayimlayan: Yeni Gün Haber Ajansı Basın ve Yayıncıhk AŞ Baski: thlas Gazetecilik AŞ 29 Ekim Cad. No: 23 Yenibosna / tstanbul Idare Merkezi: Türkocağı Cad. No: 3941 Cağaloğlu, 34334 tstanbul. (0212) 512 05 05 Cumhuriyet Reklam (0212) 251 98 7475 / 512 48 30 world YAPI^CKREDI * Cumhuriyet Gazetesi'nin parasız pazar ekidir. Yerel süreli yayın. [email protected]
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle