Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
23 OCAK 2005 / SAYI 983 daha çok Trakya türkülerini söylüyorum. İnsanlar sesimi onlara daha çok yakıştırı yor. Ama Azeri, Kırım türkülerini yanlış olmasın diye şiveleriyle söylüyorum. Neden tütkü de bu kadar ısrarcısınız? Aslında türküyü seçmek diye bir şey yok... Türküler, bizim kanımızda var. Notalar geziyor damarlarımızda. I Ier birimizin "Îstanbul doğumluyum" diyenle rin bile kökü Anadolu'ya dayanıyor. Eskiden insanlar birbirlerine aşklarını, uzüntülerini hatta öfkelerini bile türkülerle anlatıyorlarmış. Annem de, babam da türkü söylüyordu. Hiçbirimizi, annesi yabancı şarkı söyleyip de büyütmemiştir. Belçika'da da bir türkü albümünüz çıkmıştı... Evet, 1999 yılında çıkmıştı. Aynı sene birçok ünlü yabancı sanatçının da yer aldığı "Pure Music 3" adlı yapımda "Arda Boyları" parçam yer aldı. Türküler artık yurtdışına da çıkıyor. Bence bunda yeni zamana uyarlanmaları etkili. Böyle bir şeye ihtiyaç vardı. Daha çok alışılageldik şekilde sunuluyordu ve hıç türkü dinlemeyen, bilmeyen gençler vardı. Türküleri Batı sounduyla onlara aktardığınızda sahip çıkmaya başladılar. HER PARÇADA BİRTANIDIK VAR "Gücüm Yetene Kadar" nasıl hazırlandı? Alı Osman Erbaşı'nın çalışmalarını takıp ediyordum. Tanıştık ve birlikte çalışmaya karar verdik. Albüm için nercdeyse iki yıla yakın hazırlık yaptık, bölgelere göre parça biriktirdik ve bunlan her gün söyledik. Hangi parçaları alacağımıza bir yılın sonunda karar verdik. Bu albümdc enstrümanların dansı var. Hepsi kendi başına solist. Parçaları neye göre seçiyorsunuz? Öncelikle hissedebildiğim türküleri söylemeye çalışıyorum. Sese yakışması, sesin o şarkıda parlaması önemli. Bir de bu albümde söylediğım her parça bana birilerini hatırlattı. Mesela, Selanik Türküsü anneannemin parçasıdır. Küçükken bana bu türküyü o söylerdi. Yazlık sinemada anneannemin kucağında çamlıca gazozu içerken uyuyakaldığım günleri hatırlatır bana. Sinop Türküsü I lakkı dayımın akordion çalarken, benim, annem ve anneannemle horon teptiğimiz günleri getirir aklıma. Uyan Sunam Uyan manevi annem Azimet Teyze'nin... Yani parçaların hepsini okurken birilerini düşünmüşümdür. Bu yüzden albüm de samimiyet var. Bu zamanda da en çok ihtiyaç duyulan şey zaten, samimiyet. Ben türkülerimle ağlıyor, seviniyor, kızıyorum... Ben desamimiyete ihtiyaç duyuyorum ve türkülerde bunu buluyorum. "Gücüm Yetene Kadar"da güç yetiştirmek istediğiniz ne? Gücüm yetene kadar türkü söylemek istiyorum. Herkes gibi ben de hayatla mücadele ediyorum. Buraya tımaklarımla geldim. Gücüm yettiği kadar tırnaklamaya, rnücadeleye devam edeceğim. Bu albümde türkülerin sıcaklığını hissettirebilırsem ne mutlu bana. Insanların bu sıcaklığa ihtiyacı olduğunu düşünüyorum. Albümü 2 sene dinleyebilsınler, tüketemcsınlcr istiyorum. Ben de heı dinleyişle her parçadan ayn bir zevk alıyorum.© Samimiyet anyorum... Şükriye Tutkun, gücü yettiğince türkü söylemek istiyor. Çünkü türkülerle ağlıyor, seviniyor, kızıyor... O da herkes gibi samimiyeti arıyor ve ona göre bunun yolu türkülerden geçiyor. Son albümü "Gücüm Yetene Kadar"la da bunu amaçlıyor. Esra Açıkgöz T rakya'dan çıkıyorsunuz yola, bir bakmışsınız Diyarbakır'dasınız, bir bakmışsınız Urfa'da, Malatya'da. Karadeniz'de balık tutup, Selanik'te âşık olmuşsunuz... Şükriye Tutkun'un son albümü "Gücüm Yetene Kadar" işte böyle bir yolculuğa çıkarıyor sizi. Kimi zaman bir hasreti dile getiriyor türküler, kimi zaman aşkı. 1997 yılında "Sevin Gayrı" albümü ile müzik piyasasına giren Şükriye Tutkun, gücü yetene kadar türkü söylemeye kararlı. Çünkü türküler onun bu hayatın yoruculuğundan, telaşından, yapmacıklığından kaçış durakları. Prodüktörlüğünü ve müzik yönetmenliğini, Ali Osman Erbaşı'nın ustlendiği albüm, iki seneye yakın bir çalışmanın ürünü. Tutkun'la, türküleri, gücünü yetirmek istediklerini ve hayatı konuştuk. Belki biraz fazla baştan olacak, ama nasıl başladınız müzik hayatınıza? Müzikle ilkokulda tanıştım. 13 yıl parasız yatılı yurtlarda eğitim aldım. tşte bu yıllarda müzik, beni çevreleyen mutsuz günlerin arasında gülümseyen bir umut oldu. Melodika çalıp, şarkı söylüyordum. Çevremdeki insanlar sesimin güzel olduğunu söyledikçe kendimi geliştirmeye karar verdim. Bir de şarkı söyleyerek kendimi daha iyi ifade ettiğimi anladım. Hem çalıştım, hem de TRT Gençlik Korosu, îstanbul Operası Gençlik Korosu, St. Antoine Kilisesi Korosu'nda şarkı söyledim. Bu koro çalışmalan beni çok geliştirdi, bugün de böyle bir koro çalışması olsa seve seve katılırım. O çoksesliliği duymak insana huzur veriyor. Sonra konservatuvann OperaŞan bölümünü kazandım. Opera eğitimi almış biri olarak türkü söylemeniz çok eleştirildi... Evet, ama zaten o zamanlar şan eğitimi alabileceğim tek yer, konservatuvarların opera bölümüydü. Batı müziği eğitimimin üzerine türküleri yerleştirdim. Her yeniliğe olduğu gibi buna da tepki duyanlar oldu. Ama "Sevin Gayrı" albümü satış rekorları kırdı. îstanbul'da doğup, büyümüş, burada eğitim almış, îstanbul Türkçe'siyle konuşan biri olarak Neşat Ertaş'ın söylediği türküyü tabii ki onun gibi söyleyemezdim. Ben bir şehir kadını, şehir insanıyım ve doğal olarak şehirli gibi türkü söylüyomm. Bu da benim tarzım, derdim türkünün özunü bozmak değil. Şivcyle söylemıyorsam, bu türküye duyduğum saygıdandır. Çünkü şive taklidi yaptığımda bu komik olacaktır. Öyle bir yeteneğım dc yok. Bu yüzden MODA İndirim günleri Fatma Ovacık E skiden vitrinlerde indirim yazılarını gördüğümüzde kış mevsiminin bitip, yazın başlamak üzere olduğunu anlardık. Zaman içinde değişen hava koşulları ve moda mağazalarının sezonu öne çekmesi ile artık indirimler sezonun ortasında başlıyor. Bu bir bakıma raydalı, bir bakıma zararlı... Henüz havalar sıcakken vitrinleri dolduran mont ve kabanlar hiç ilgimizi çekmezken kış ortasında karşımıza çıkan tiril tiril bluzlar tüylerimizi ürpertiyor. Eakat bu durum alışveriş öncesinde beğendiklerimizi, ihtiyacımız olanları ayırt etmemiz için bize zaman tanıyor. Bir yandan da henüz kış bitmeden yapılan indirimler sabredenler için kış alışverişini avantajlı bir hale getiriyor. Bugünlcrde nereye baksanız farklı indirimler, farklı fırsatlar var. Bol kepçe indirimler, uzun vadeli taksitler... Üstelik arayıp bulamayacağınız bir şey de yok. Kabanlar renk renk, beden beden raflarda duruyor. Havalar yeni yeni soğumaya başladığı için montkaban alışverişleri indirim sezonuna kaldı. Bu fırsatı değerlendirip, hem bu sene hem önümüzdeki sene için bir yerine iki mont alabilirsiniz. Kaz tüyü montlar 45 YTL ile 150 YTL arasında değişirken, kaban ve paltolar 125300 YTL arasında fiyatlanıyor. Ayakkabılar ve botlar da indirimde. Az topuklu düz yüksek botlar bu sezon çok beğenildi. Bir sonraki kış da bu moda devam edecek gibi gözüküyor. 65 YTL'ye kadar inen fiyatları ile herkes bir çift bot edinebilir. Ayakkabılarda seçenekleriniz babet tarzda olursa baharda da kullanma imkâm bulabilirsiniz. 2005 yılı boyunca da babet ayakkabılar vitrinlerden gözümüze çarpacak. CHANEL TARZI CEKETLER En son jean firmalarının da indirime girmesi ile birlikte indirimsiz mağaza kalmadı. Mavi Jeans, Levi's, Little Big kış sezonu modellerinin bir kısmını indirime soktu. Triko, gömlek, tişört gibi üst gruplar yüzde 30 ile yüzde 50 arasmda değişen oranlarda indirimde. Önümüzdeki sene modası geçmeden giyebileceğiniz ürünler arasında buklet kumaşlardan tasarlanmış ceketetekler de var. Chanel tarzı bu Cumhuriyet DERGİ* îmtiyaz Sahibi: Cumhuriyet Vakfı adına tlhan Selçuk Genel Yayın Yönetmeni: tbrahim Yıldız Editör: Berat Günçıkan Görsel Yönetmen: Aynur Çolak Sorumlu Müdür: Mehmet Sucu Yayımlayan: Yeni Gün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ Baskı: thlas Gazetecilik AŞ 29 Ekim Cad. No: 23 Yenibosna/tstanbul Idare Mcrkczi: Türkocağı Cad. No: 3941 Cağaloğlu, 34334 tstanbul. (0212) 512 05 05 Cumhuriyet Reklam (0212) 512 41 19 / 512 48 30 512 47 78 * Cumhuriyet Gazetcu'mn parasız pazar ekıdtr Ycrrl sürelı yayın cumdergi@cumhuriyet.com.tr ceketler hem baharda hem kış aylarında şıklığınızın kurtarıcısı olacak. Koton, More&More, Boyner ve Sisley'de bu ürünlerden bulabilirsiniz. Dikkat edilecek renklerin başında yine kahve tonları geliyor. Soğuk pembeler, pudra mavisi, turkuvaz, san ve yeşil bahar aylarında ve önümüzdeki sene kış sezonunda rahatlıkla kullanabileceğiniz renklerden... Alışveriş merkezlerinde görebileceğiniz indirim oranları ise tüm ürünlerde ya da bazı ürünlerde olmak üzere şöyle: Little Big üst gruplarda yüzde 50, More&More yüzde 70, Boyner 50, Benetton yüzde 50, îpekyol etiketin yarısı, Mango yüzde 50, Zara yüzde 50, Beymen yüzde 50, Vakko yüzde 30, Mothercare yüzde 50, Sarar yüzde 50, Hotiç yüzde 50'ye varan, Inci yüzde 20... Bu indirimlerin yanında farklı taksit imkânları da mevcut...#