16 Haziran 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

23 OCAK 2005 / SAYI 983 Burca göre sağlık A stroloji sayfalannda çıkan aşk, iş, sağlık tahminlerinin en azından sağlık kısmının bıraz da olsa gerçekliği olabileceği kanıtlandı. Yapılan araştırmalar, burcunuzun yani doğum tarihinizin sağlığınız üzerinde etkili olduğunu ortaya çıkardı. îngiliz Tıp Dergisi British Medical Journal'ın geçen ayki sayısında Multiple Sclerosis (MS) hastalığının kişinin doğduğu ayla bağlantılı olduğunu ileri süren bir makale yayımlandı. Kanada, Danimarka, îsveç ve tskoçya'daki MS hastalarını inceleyen araştırmacılar Kasım'da doğanların en az, Mayıs'ta doğanlarınsa en çok risk taşıyan kişiler olduğunu belirledi. MS'in kişinin doğduğu yerle de bağlantılı olduğu daha yüksek cnlemlerde yaşayanlarm daha çok risk taşıdığına daır bulgular elde edilmişti zaten. Oxford Ünıversitesi Klinik Nöroloji Bölümü'nden Prof. George Ebers, "Mayıs ayında doğanlarda daha sık MS hastahğına rastlanması gebelik sırasında maruz kalınan güneş ışığı ya da D Vitamini'yle ilgili olabilir. Güneş ışığının vücuttaki birçok hormonu ve sistemi etkilediği biliniyordu, şimdi MS'lc bağlantısını araştırmaya başladık" diyor. Ancak risk MS'le bitmiyor. Florida Üniversitesi Psikoloji Bölümü'nden Profesör Thomas Joiner, güney yarıkürede eylül ve kasım ayları arasında doğan kişilerin depresyona yakalanma risklerinin daha yüksek olduğunu ortaya çıkardı. Araştırmaları sırasında bebeklerin henüz anne karnındayken grip mikrobuna maruz kalmalarıyla ileride ortaya çıkabilecek psikolojik rahatsızlıklar arasındaki bağlantı üzerinde durulmuş. Kış doğumlarıyla şizofreni arasındaki ilişki ilk 1929 yılında îsviçre'de kurulmuştu. Dr Jan Wohlfahrt öncülüğünde Danimarka'da 1 milyonu aşkın çocuk üzerinde yapılan bir araştırma ise ilkbahar ve sonbahar aylarında doğan çocukların daha uzun, aralık ayında doğan çocukların ise yaşıtlarından daha kısa olduğunu ortaya koydu. Almanya'daki Max Planck Demografik Araştırmalar Enstitüsü de kuzey yarıkürede sonbaharda doğan insanların ilkbaharda doğanlardan daha uzun yaşadıklarını gösteren bulgular elde etti. • Cep telefonu Nazileri Fotoğraf da çekebilen cep telefonları sıradan insanı da paparazzi yapıyor. îngiliz medyası "Hafif Çatlak Amatör Paparazzi Taklitçileri" adını verdiği bu gönüllüleri ödüllendiriyor... eni videolu, fotoğraf makineli, internet bağlantılı cep telefonları, sıradan insanları da potansiyel paparazzi yaptı. Ingilizce kısaca "snapperazı" yanı "Hafif çatlak Amatör Paparazzi Taklitçileri" adı verilen bu yeni çağ paparazzilere Nokia Nazileri de deniliyor. Yıllardır dergilerde gazetelerde paparazzilerin çektıkleri fotoğraflara bakarak kim, nerede, kiminle öğrenmeye çalışan bu insanlar nıodern teknoloji sayesinde şimdi kendi fotoğraflarını kendileri çekıp paraya çevirebiliyorlar. Medya bu yeni kaynağı sömürmek için çoktan kolları sıvadı bile. îngiliz haftalık Heat dergisi geçen haftalarda "Yakalan Y dınız" (You've been snapped!) başlığı altında "Kameralı telefonlarıyla silahlanmış Heat okurları bu hafta kimlere casusluk yapıyordu" ifadesiyle okurların çektikleri fotoğrafları yayımladı. Fotoğrafları yayımlanan okurlar 200 Sterlin'le ödüllendiriliyor. Orneğin, Ingilizlerin ünlü bir kriket oyuncusunu Karayibler'de kameralı cep telefonuyla resimleyerek doğrudan bir Pazar gazetesinin haber masasına elektronik postayla gönderen bir okur, aldığı çekle tatil masraflarını karşılarken, ülkesıni yurtdışında temsil eden kriket oyuncusunun evlilik dışı ilişkisi ise dakikalar içinde îngiliz medyasına yayılmış. Tüm bunlar ünlüler için paparazzilerin yol açtığından da beter kâbuslar. Düne kadar istenmeyen bir fotoğraf çekilse bile araya avukatlar, tanıdıklar konularak resmin yayımlanması engellenebiliyordu belki ancak kameralı ve internet bağlantılı cep telefonlarıyla söz konusu ünlünün avukatının bile daha olaydan haberi olmadan fotoğraf elden ele dolaşmaya başlıyor. Artık tabloid gazetelerin tam teçhizatlı amatör destek ekipleri her süpermarketin her sokağın köşesinde göreve hazır bekliyor. Ünlüler için özel hayat ise sadece evlerinde veya cep telefonu yasak bölgelere dönüştürülecek özel kulüplerde, barlarda mümkün olacak. • Derleyen: AZE MARŞAN Focus dergisi 10 yaşında * Berat * Günçıkan • Bilim dergisi Focus 10. yılına girdi. Bu bir dergi, hele de bir bilim dergisi için küçümsenmeyecek bir zaman dilımi. Tıpkı Cumhuriyet Bilim Teknik Eki'nin 950. sayıya doğru yol alması gibi... Üstelik bu dilimin içinde 1999 depremi gibi bilim adamlarının popüler kımlikler haline geldiği, kadınlı erkeklı bilimsel terimlerle konuşulduğu yıllar da var. Focus'un Yazıişleri Müdürü Ali Işıngör ile bılgiyi ve bilginın peşine düşenleri konuştuk: 10 yıl önce Türkiye'de gerçekten bir popüler bilim dergisine ihtiyaç var mıydı, yoksa bir öngörüyle mi yola çıkıldı? Türkiye'de popüler bir bilim dergisine sa dece 10 yıl öncesine kadar değil, Cumhuriyetin kuruluşundan hatta Tanzimat Fermanı'ndan bu yana ihtiyacımız vardı! Türkiye'nin bu zaman zarfında çok vakit kaybettiğini söylemek yanlış olmaz. "Bilgi toplumu" olmak sadece bilgiyi üretmek değildir, belki daha da önemli olan "üretilmiş bilginin dağıtılması" ile anlamlanan bir süreçtir... Öngörümüz de bu basit gerçeğe dayanıyordu. Dünyada birderi "bilgi" üretiyor ve üniversiteler dışındaki yeni bir kanalla bu bilgılerin insanlara ulaştınlması gerekiyor. Bunu bırileri bir gün bizden, gazetecilerden talep edecekti! CEP TELEFONU, ADSL, CD... Yayın süreniz içinde okur profili nasıl değişiklikler geçirdi, bilimle ilgilenenlerin yaş, cinsiyet gibi ayrımlarında bir denge var mı? Değişmez olur muı1 Geçen 10 yıl içinde Türkiye'de sadece "okur profili"nde değil, insan ve tüketici profillerinde de büyük değişimler yaşandı! 1995 yüının ocak ayında Türkiye'de internet henüz birkaç aylıktı ve ODTÜ kampusunun dışında çok az kişi tarafından tanınıyordu... Ilk cep telefonu ile "alo" dememize ise daha dört yıl vardı! Ne dijital fotoğraf makineleri ne de CD'ler hayatımıza girmişti... Bugün karşımızda, 10 yıl öncesine kıyasla çok farklı bir okur profili var, işinde ve evinde bilgısayar kullanan, cep teletonunu bir yüksek model ile değiştirmeyi hayal eden, akşamları evindeki ADSL internet bağlantısı ile Kübalı bilinmedik bir müzik grubunun MP3'lerini indiren bir okur! Bu yeni okur artık bizden çok daha girift, teknolojik konularda çok daha ayrıntılara dayalı dosyaları talep eden, kolay kolay beğenmeyen, hatta bir konuda yanlış yaptığınızda sizi eposta ile anında uyaran bir okur! Cinsiyet ve yaşla ilgılı bilgilere gelin ce... Focus okurunun ağırlıkla2134 yaş aralığında ve yüzde 61 'inin erkek olduğunu söyleyebilirim. Bilim ve teknoloji ülkemizde ne yazık ki hâlâ "erkeklerın ağırlığında"... Kadınlar bilimden uzak mı duruyor? Yukarıda anlattığım tablonun yavaş yavaş da olsa değiştiğini söyleyebilirim. Kadınlar doğa, arkeoloji ve tıp haberlerine erkeklerden çok daha yatkın. Bilimin önem kazandığı zaman dilimleri dergiye nasıl yansıdı? Orneğin 1999 depremi dergiye ilgiyi arttırdı mı? 1999 depremi insanlara şunu gösterdi: "Çok şey bildiğini sanan bizler, aslında hiçbir şey bilmiyormuşuz!" Deprem anında kolonların altında durmamak gerektiğini ancak 17 bin ölü verdikten sonra öğrendik. insanlar bu noktada, "güvenilir bilgiye" ihtiyaç duydular... Dolayısıyla, son yaşanan tsunami örneğinde olduğu gibi insanların bilimsel konulara duyduğu ilginin dönemsel olaylarla arttığını söylemek yanlış değil... Son yıllarda bir başka gerçekle daha yüz yüzeyiz... ABD'de yapılan bir araştırmaya göre dünya genelinde bilim ve tarih dergilerine olan ilgi giderek artıyor. Bu dalganın Türkiye'yi de içi ne alması kaçınılmaz... Popüler y a da değil, Türkiye'de bilimle ilgilenmekle diğer ülkeler arasında bir kıyaslama yapma şansınız var mı? Elbette ki şu aşamada Avrupa ülkeleriyle kıyaslama yapacak kadar güçlü bir konumda değiliz. Focus dünyanın 16 ülkesinde 11 dilde yayımlanan bir dergi. Italyan edisyonunun aylık ortalama satışı 600700 bin civarında. Türkiye'de dergimizin 10 yıllık tiraj rekoruysa 42 bin! Ancak bu rakamlar bizi yanıltmamalı. Her şeyden önce, Türkiye'de düzenli kitap okuyan insan sayısının sadece 7 bin kişı olduğunu unutmamalıyız... Ben Türkiye'de insanların bilime ilgi duymadığı savının bir "klişe" olduğuna inanıyorum. insanlara neyi sunarsanız onu alırlar. Magazini sunarsanız magazini, "Gelinim olur musun "u sunarsanız da kaynana Semra'yı alırlar! Bilimi korkulacak, soğuk dilli ve durağan yapısından kurtarırsanız, insanlar elbet onu da satın alır. Focus sizce amacına ulaştı mı, eksiklikler ya da beklentiler neler? Focus'un önüne koyduğu hedeflerin pek çoğunu başardığıru görüyorum. Bugün büyuk gazetelerin önemli bir kısmının, haftanın bir gunünü bilim ve tarih eklerıne ayırdıklarını görüyoruz. Bilimin geniş kitlelere inmesi konusundaki misyonumuzun önemli bir kısmını gerçekleştirdiğimizi düşünüyorum. Eksik kaldığımız noktalara gelince, bunun önemli bir kısmının yaşadığımız coğrafyadan kaynaklandığını düşünüyorum. Türkiye, üniversitelerin yayımladığı bilimsel yaym ve makale sayısı açısından dünya sıralamasında 25'ıncı sırada yer alıyor. Yüzölçümü Istanbul kadar olan Belçika ya da kişi başına düşen milli gelin Türkiye'dekinin yedide biri olan Nijerya gibi ülkeler bile bu sıralamada Türkiye'nin üstünde! Bu yüzden ne yazık ki bazı konularda, özellikle de uzay bilimleri ve genetık gibi disiplinlerde yurtdışındaki gelişmelerin takipçisi olmak zorunda kaltyoruz. Bıına bir de Türkiye'deki akademik çevrelerın bilimsel araştırmalarını "kimseye söylememek" gibi hastalıklarını eklemek lazım...#
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle