Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
19 EYLÜL 2004 / SAYI 965 Benim işim çalmak! Fazıl Say, geçen sezon Anadolu'da bir piyano resitali rüzgârı estirdi. Bu yıl ise her kentte bir konser vermekle yetinmeyecek, yetenek avcılığı yapacak. Eşit insanların bir tek şeyle mücadele ettiklerini düşünüyor: Kendileri... "Korku ve kaygı varsa üretim olmaz" diyor... 1. Sayfamn devamı Her şey miiziğe endeksli diyebilir miyiz? Çok garip değilse, öyleyim... Garip biraz ama... Garibim demek ki... Yaratıcılıkla beraber başka şeylerle de mücadele ediyor musunuz? Mesela sizden uyumlu olmanız bekleniyor mu? Eşıt olan bütün insanlar bir tek şeyle mücadele ediyorlar, o da kendileri! Kendi içindeki tabular, sosyal tabular yıkılıyor, kendi evreninde bir yere çarpıyor mutlu ya da mutsuz oluyorsun. Peki bu soru yine belki soyut bulacaksınız, ama merak ediyorum. Sizi ne zaman canlı izlesem sanki başka bir dünyadasınız, bizimle değil gibisiniz. Peki siz dinlerken benimle misiniz? Bana bir dünya açıyorsunuz, ben o diinyanın içerisinde evet, sizinleyim. Anlıyorum. Sizin yaptığınız şey bir bilet. alıp, gelip keyif almak belki, boş gelip dolu çıkmak isteği. Bunu elde ediyorsanız, seviniyorsunuz. Elde edemiyorsanız sevinemiyorsunuz. Ben size bunu verebiliyorsam ne mutlu bana. Ama her şeyi hücre bazında anlatmam çok zor. Kendinize göre cevaplarınız varsa, onlardır gerçek. AKTARMAK, ÖĞRETMEK... Peki somut dünyaya dönelim.Yakın dönemde sizi heyecanlandıran işler var mı? Hayat bütün yoğunluğuyla devam ediyor. llk kez hocalık deneyimine de atılacağım. Fazıl Say, "Mesleğini sevmeyenleri, zorla yapanları düşündükçe benim hayatımın ne kadar güzel olduğunu anladım" diyor. • j Esra Başıbüyük Bilkent üniversitesinde profesör oldum. Oci üç tane öğrencim olacak, onlar üst, teknik olarak piyano çalmayı bitirmiş düzeydeler. Bildiklerimi aktarmaya çalışacağım. Kendi bünyem dışına fikirlerimle ilk defa çıkmış oluyorum. Bakalım rahat mı, rahatsız mı olacak. Rahatsız olacaksa devam edilmeyecek. Baktım iyi gidiyor, yararh da oluyorum, o zaman rahat edeceğim. Bu birincisi. îkincisi yeni besteler, konserler... Türkiye'de 30 kadar konserim var. Yurtdışında? 80 konser. Bunlar fiziksel olarak yapabildiğimin en çoğu. Zor bir hayat mı? Yok, sevdiğim bir hayatım var. Mesleğini sevmeyenleri, zorla yapanları düşündükçe benim hayatımın ne kadar güzel olduğunu anladım. Bir müzisyen ola Fazıl Say 34 yaşında, artık daha çok mutluluk ve tatmin istiyor. Fotoğraf: Serkan Yıldız rak kendinizle tam olarak tanıştığınızı düşünüyor musunuz? Dipsiz bir kuyu müzisyen olmak. insanlar dönem dönem fikir de değıştirebiliyorlar. "Bu parçayı beş sene önce ne kadar yanlış çalmışım" dediğiniz veya "beş sene önce ne kadar yanlış yapmışım" diye düşündüğünüz oluyor. insanlar değışiyor, akan su gibi. O yüzden bu değişim içerisinde her şey sonsuz.. Bu değişimin içerisinde kaygı var mı? Yok. Korku var mı? Yok. Kaygı, korku yok. O zaman o zaman cesaret ve güven... Evet. Korku ve kaygı düşman duygular. Onlar varsa üretim olmaz. Hem korkuyorum hem üretiyorum olamaz. Şöyle söyleyeyim; bu söyleşiyi 17 yaşımda yapıyor olsaydım piyano çalma tekniğinden bahsederdim. 2324 yaşlarımda olsaydım, kişilik. bulmayı, müzik yapmayı anlatırdım. Ama şimdi 34 yaşundayım. Bazı oturmuş şeyler var ve onlan derinde hissediyorum. Daha çok mutlu olmak, tatmin olmak ve daha fazlasını yapmak istiyorum. Denemek... Son senelerde, yurtdışında olduğu kadar Türkiye'de de çok konser veriyorsunuz. Bu artışın nedeni, burası için daha fazla emek sarf etmek isteği mi ya da genç nesle yapılan bir yatırım mı? Çok açıdan cevaplamak lazım. Ben muzik yapmaktan, her gün konserde çalmaktan büyük mutluluk duyarım. Bu dünyanm neresinde olursa olsun, insanlar la paylaşma mutluluğu. Böylelikle kendimi test etme şansına da kavuşuyorum. Türkiye'nin başka şehirlerindeki insanlara çalmak, enerji alışverişinde bulunmak çok önemli. Çünkü klasik muzik yapılan şehirlerin sayısı şu zamana kadar çok fazla değildi. Doğuda ya da Orta Anadolu'da da eksiklikler var. Hem onlar için yeni buluşmaların, hem de benim için tecrube kazanmak açısından konserler yararh. Insanlardan alınan enerji çok değişik. Çalarken binlerce insanla gözgöze geliyorsunuz. Etkilenişler, bazen sizin çalışınızı belirleyici unsurlar da olabiliyor. kendimizi denıyoruz. Yani kötü bir şey değil. Peki. Geçen sene Türkiye'nin yollarındaydınız... Verdiğiniz o konserler çok anlamlıydı. Nelerle karşılaşacağınızı çok da kestiremeden... Orada bir haksızlık etmeyelim. Turkiye'de iyi tanıtıldığında ilgi her zaman var. Ben fevkalade iyi organizasyonlarla gittim. Tamamen yaşadığım bir ortam soyutlanıp bir gezegene gitmiş değil dim. Tabii ki aynıfikirdeyim.Gelmek istediğim yer şurasıydı: Çok iyi bir organizasyon olduğu için mi düştünüz yollara, yoksa yarı şartları sunulmuş olsa da, gidip oralarda konser verecek miydiniz? Benim işim çalmak. Elbette yarısı olsa da çalacaktım. Ama organizasyonun iyi olması bir kolaylık. Sağolsun Volkswagen Şirketi hiçbir masraftan kaçınmayarak bütün desteğini verdi. O yollar sonrasında ne kaldı sizde? Daha fazlasmı yapma isteği! Gelecek sene Bilkent OrkestraTest etmek dediniz. Neyi test sı'yla beraber daha geniş kapediyorsunuz? samlı on beş gün boyunca, her gün bir ilde konser vereceğiz. Test etmek! Belki yanlış bir Daha büyük bir kitlelere hitap kelime kullandım. edeceğiz. Bin iki bin kişiye konDeneyimlemek mi acaba? ser veriyorduk, şimdi beş on bin Ilerletmek belki de... îlerletkişilik dinleyiciyi alabilecek bumek isteği! Açıklanamayacak yük açık hava konserleri yapdaşeyleri daha fazla hissetme arzucak. su. Hocam Kamuran (Gündemir) Bey'le de konuşuyorduk: Bir de gittiğımiz her yerde yeBazı notalarda sisli, bazılarında tenek avına çıkılacak. Bu sefer veremli bir huzün var. Bunların tek kişi değil, yüz kişilik bir ekip arasındaki farklar, her an, her ve benim tek başıma yapmaya konserde çok iyi olamadığımız çalıştığımı yapacak. Yetenekli için, bir nevı adrenalin etkisi yaolanlar Ankara ve Istanbul'daki ratıyor. Kötüyle iyi arasındaki giokullara getirilecek. Bu buluşdiş gelişler! Belki o bakımdan ma duşüncesi beni heyecanlaniyinin testini bir kez daha denedınyor. Gole atılan bir taşın sumek! Denemek: test etmek dedaki dalgaları gibi, gittikçe mek ya, sanki her an her dakika buyüyor. Ellerime bir şey olmasın diye... Ayvalık Klasik Müzik Derneği bir sivü toplum örgütü. Fazıl Say bu demek yararına konser verdi. Dinletinin bir bölümünde de henüz çok küçük olmasına rağmen, yeteneğiyle kendinden bahsettiren Mertol Demirelli de çaldı. O gece Ayvalık'ta üç nesil bir aradaydı; Say, "piyanonun çocuk dâhisi" Mertol Demirelli ve her ikisinin de öğretmeni Prof. Dr. Kamuran Gündemir. Konserden önce Demirelli ile konuştuk: Kaç yaşındasın? 8. Ne kadar zamandır piyano çalıyorsun? Dört buçuk yaşımda çalmaya başladım. Iki buçuk yıldır çalıyorum. Neden piyanoyu seçtin? .• Çünkü daha sevdim. Nesini sevdin? Tuşların siyah beyaz olması, basacak çok tuşun olması ya da çok fazla sesin çıktnası mı? Yooo. Sesini sevdim. Eğitimin nasıl devam ediyor? Kamuran öğretmenle başladığım için çok iyi. Hangi şehirde yaşıyorsun? Ankara'da. Piyano çalarken neler hissediyorsun? Işte... Duygulu bir parçaysa duygulu şeyleri, sevinçli bir parçaysa sevinçli şeyleri hissediyorum. Fazıl Say hakkında ne düşünüyorsun? Tabii o çok iyi bir piyanist. Hakkında sadece bunu düşünüyorum! tleriye baktığında, hayaller kuruyor musun? Nasıl yani? Biraz daha büyüdüğün zamanlar... Çok ünlü bir piyanist olmayı kuruyorum. Günde kaç saat piyano çalışıyorsun? Üç saat. Şimdi iki saate indirdik. Ama her gün. Peki piyano kadar zevk aldığın başka bir uğraşın var mı? Örneğin futbol oynamak... En fazla müzik... Futbol oynamıyorum, ellerime bir şey olmasın diye. Ama futbol maçlannı seyretmeyi çok seviyorum. •Şimdiye kadar nerelerde konser verdin? New York'ta Carnegie Hall'de. Nasıl tepkiler aldın o konserde? Oranın başkanı beni öne çıkardı ve benim hakkımda bir şeyler söyledi. HSBC'si için çalmıştım. O gece çok uykum vardı, sahnede donuk ve uykuluydum. Sonra babam beni oradaki yastıklara yatırdı ama, çok güzel bir geceydi.