Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
15 AĞUSTOS 2004 / SAYI 960 Hikâyemi dinler misin? Yaz tatilden ibaret değil. Anadolu'da pek çok kenti dolaşan bir sergi yazın sıcağını aralayıp Türkiye'de insan hakları ihlalleri ile hak arama mücadelesinin tarihini anlatıyor. Serginin adı "Hikâyemi dinler misin?" 32 insanın hikâyesini izleyenler benzer duygularda buluşuyor; kızıyor, ağlıyor, teşekkür ediyor. Antakya bir yurttaşın sorusunu da düşünelim "Dün neredeydiniz? Gerçektenyazık!".. Ama, çuvaldızı toplum olarakkendimizt batırırken Van'dan bir beden eğitimi oğ retmeninin saptamasını da atlamayalım "Böyle bir proje bundan birkaç yıl öna yapılsaydı resmi kurumlarımız buna nt kadar sahip çıkardı ve tavrı ne olıırdu kirr bilirr1 Benim bunda gordüğüm bu kurum ların da artık bilinçlenme yolunda adırr atmış olduklarıdır". • Bülent Ozden I zmir'debiremekli emniyet müdiirü "Aydınlanmanın temel taşlarının döşcnmeye devam edılmesı dileklerimizi gerçekleştirerek, kırılan umutlarımızın yolıınun açılacağına dair yenıden inanma duygusu yarattınız bende" diyor. Antakya'da üniversiteden yeni mezunbirgenç "Çokkarışıkduygularyaşadım. Irk, din, rcnk gozetmeden once insana insan gözüyle bakmak belki dc tum sorunlarımızı çözecek", Oiyarbakır'da birgazeteci de "Demokratikleşmenin yolunun sivil toplumda olduğunun bir belgesibıı"diyerekbelirtiyordaygularını. Bir serginin binlerce izleyicısindcn ziyaretçi defterine yüzlerce sayfadan birkaç alıntı bunlar. Tarih Vakh'nın "Türkiye'de İnsan Hakları ve Sıvil Toplum GelişimininGörsel AnlatrmıProjesi" kapsamında yirmi ili gezmekte olan "Hikâyemi dinler misin?" sergisinin defteribu... Hersosyal sınıftan, yaştan, cinsiyetten, dinden, etnik kökenden, meslekten 32 insanın yaşam hikâyelerini izleyen, şimdiye kadar serginin gezdiği 12 ilden gene her kesimden 25.000 kişinin bizlerle paylaştıkları... Kimi kızıyor, kımı ağlıyor, çoğu beğeniyor ve teşekkür ediyor, kımi de "eksik bunlar" diyor. Kimi telefon ediyor" benim de hikâyemi yazın " ya da "ihlale uğradım, size başvuruyorum" diye. Tarih Vakfı'nın düzenlediği sergi bugüne kadar 12 kenti dolaştl, sergiyi 25 bin kişi izledi. defleniyor Serginin kataloğıı ıki yıl onceyitırdiğimız Tıırkıye'nın onde gelen insan hakları savıınucularından Dr. I laldunOzen'eithaf edilmiş. Yardımcı ders kıtabı nıteliğındeki broşürunün on binlercesi öncelikleoğrencılere dağıtılıyor Ayrıca konferans ve atolyeler pro)e sonunda derlenerek iki ayrı kıtap olarak basılacak. Avrupa Komisyonıf nıın yuzde78 mali desteği tle hazırlanan proje illerde valilik, belediye, Yerel Gündem 21, yerel tarih grubıı, sendıkalar ve diğer sivil toplum kuruluşları başta olmak üzere yuzlerce yerel kurum ve kişinin maddimanevi desteği ile, emeği ileyuruyor Izmir'den yola çıkan ve 13 ilgezen sergi, bu pazartesı açılacağı Muğla'nın ardından, Denizli, Konya, Kayseri, Ankara, Eskişehir iızerinden geçerek yolculuğu Istanbul'da noktalayacak. Ankara ve Istanbul'da birkaç hafta konaklayacakolan sergi, insan haklarıkonusunda birçok yan etkinliğe de ev sahipliği yapaeak. Proje ile ilgili detaylı bilgi www tarihvakfi.org.tr/ihs adresindebulunabiliyor. da buradaymış gibi çok gerçekçiler ve gerçeği söylemek gerekirse çok korktum". Hatice'nin kuşağı umarız daha demokratik bir gelecektc büyur ve birçoğum uzun akılsır erdıremedığı bu sorunları yaşamaz. Bunun gerçekleşmesi için bizim kuşaklar geçmişin hak ihlali kalıntılarını yok ederken yeniler de yoğunlaşan işsızlık, sendikal "orgütlenememe", sosyal güvence eksikliği ihlallerine çözüm bulur. Biz gezimize devam ederken Mardinli BENİM ADIMHATİCE... Projenin onde gelen hedef kitlesı öğrenciler. Okulların açık olduğu dönemde okullarla ve öğretmenlerle işbırlıği halinde toplu sınıf gezileri gerçekleştiriliyor, gerek sergideki hikâyeler gerekse belgeselleribazalanödevlerveriliyor. "Vatandaşlıkve insan hakları" derslerininuygulamalı dersiiği haline geliyor sergi... Bir emekli öğretmen yazmış: " Beni en çok etkileyen.birgrupöğrencininöğretmenleri eşliğinde sergiyi gezmesi idi. Böyle çağdaş eğitim verebilen öğretmenler oldukça umudumuz tükenmeyecek". Izmir'deki bir ilköğretim okulu psikolojik danışmanının dediği gibi ".. .insanların duyarsızlaştığı bir dünyada yaşamak zorunda kalan bizler..." ancak geleceğe umut bağlayabiliyoruz,yaniçocuklarımıza...Onlarla toplu olarak buluşmak için okulların açılmasını, yani Ankara sergisini bekliyor sergi ekibi. Antakya'danHatice diyor ki: "Merhaba benim adım Hatice, 13 yaşındayım. Burayı gezdim gördüm ve muhteşem bir şey, ama niçin bunlar burada anlamadım. Hepsine inanın çok acıdım ve hepsi şu an ÖNCE İNSAN! insan haklarının güvenceye alınması, özgürlük, eşitlik ve refah yolunda sonsuz bir uğraş. Yaşam hakkı, düşünce özgürlüğü, mülkiyet hakkı gibi birinci kuşak haklardan başlayan insan hakları savunusunun çevre hakkı, bilgi edinme hakkı, yaya hakkı gibi ikinci, üçüncü, giderek dörduncu kuşak haklara doğru gittiği bir dönemdeTarih Vakfı Türkiye'de insan hakları ve sivil toplum gelişiminin son 5060 yılının bir özetini sunuyor. Aramızdan 32 kişinin birbirinden çok farklı hikâyeleri, Bülent Erkmen'in sergi konseptitasarımı; Boğaziçi Üniversitesi öğretim üyeleri Dr. Zafer Yenal ve Dr. Meltem Ahıska'nın oluşturduğu akademik ekibin editörlüğü ile panolara dönüştü ve izleyenin gözlerine hesap sorarcasına bakıyor... Sergi, bireyleri ve onların sivil toplum kuruluşları içindeki savaşımını anlatırken, Can Dündar'ın yönetmenliğini yap tığı "Önce İnsan!" belgeseli ise Turkiye' de sivil toplumun uy anışının, tebaa olarak görulen insandan, kendini yurttaş sayan insana geçişin ve onurlu yaşam hakkının farkına varışın 2030 yıllık öyküsünü yansıtıyor. Ziyaretçilerin yoğun ilgi gösterdikleri bu belgesel dışında, kadın, çocuk, kültürel kimlik, çevre ve kültürel miras ve onurlu yaşam hakları üzerine kısa tematik belgeseller de dokunmatik ekranlı gösterim ünitelerinde izleniyor. Her ildeki sergi açılışlarında ülkenin önde gelen insan hakları ve sivil toplum uzmanlarının konferansları yer alıyor. Ayrıca büyük illerde ve bölge merkezlerinde 13 atölye çalışması yapılıyor. Bu atölyelerin konusu o bölgede sivil toplumun gelişimi, sorun alanları, sorunları aşmak için bulunan özgün çözüm yöntemleri. Bu şekilde Türkiye'de sivil toplum gelişiminin bir fotoğrafını çekmek vebölgeler arasında karşılaştırmalı bir analiz yapmak he BAŞKENT GÜNLERİ Müşerref Hekimoğlu Karatepe'nin aydınlı Hi " alet Çambel'i tanıdığım zaman "Karatepe Kraliçesi" . idi. Şalvarını çekmiş, başında oyalı yemenisiyle, köylüsüyle barışık bir aydın. Atatürk'ün kadın devrimini simgeliyor. tlkkarşılaşmamız 1940'larda,sonra yoğunlaştı dostluğumuz. Ankara'ya gelişlerinde mutlaka gorüşür, belli konularda söyleşir, ışığı arardık. Darboğazlarda karşımda her zaman. Genişletmek, tıkanıklığı aşmak için tüm gücüyle çalışıyor. Sonra neler yaşadık! Halet Çambel, Türk kadın devriminin güzel bir simgesi olarak dağda, bayırda, olimpiyatlarda, köylünün, toprakişçisininyanında. O dönemin başka aydınlığı var. Belleğimde, çevremde güzel izleminigo rürüm her zaman. Sonra karalar da bastı. Aydınlığı dağıtmak için yoğun çaba gösterildi ama ağalık sistemini kökten dağıtmak olanağı yoktu. Kadirli ağaları belli çevrelerin simgesi oldu. Kaymakam MehmetCan'ın Kadirli'den uzaklaştırılması, Doğu sınırında Tuzluca'ya atanması da bu olayın uzantısı. Gerici çevreler, örgütler rırsatı bulunca veryansın etti, ama ışığı söndüremediler. O dönem tum olaylara çeltik ağaları doğrultusunda bakıyor belli çevreler. Bir de ağalıkla savaşanlar var. Öğretmenler, öğretim üyeleri, kaymakamlar, ağalıkla savaşmayı görev diye düşünen çevreler. Kadirli Kaymakamı Mehmet Can da savaşımını sessiz ve derinden, ödün vermeden sürdürerek bir aydın portresi çiziyor. Aradan kaç yıl geçti, çeltik tarlaları pamuk tarlalarına döndü. Çukurova topraklan ne tür savaşlara karşı direndi. Ama umudumuz gerçekleşmedi. Kadirli Kaymakamı politikaya daldı, ilginç savaşlar verdi ama, ağalık sistemini geriletmek olanağı gerçekleşmedi ülkemizde! Halet Çambel sık sık Ankara'ya gelirdi. Beni de belli konularda yardım etmem, destek bulmam için arardı. Köylü ile, toprak işçileriyle ilişkisini kesmeden destek verir, aydın savaşımındagerekeni yapardı. Karatepe'de güzel bir ışık yaktı. Koylüler o ışığın doğrultusunda olaylarkutladı. Yaratıcı yönlerini de değerlendirdiler. Analar, bacılar güzel işlemeler üretti. Karatepe kilimleri o gunlerin emekçilerinden bir selam bugün... Her dalda uretkenliğini vurgulayan Halet Çambel, kilimcılığe de güzel boyudarkattı. Karatepe kilimleri birçok aydının evinde, yolunda yer aldı. Anadolu baharı taşındı o evlere. Bugün o çiçekler, o renkler solmadı ama yeşermesi doğallığını yansıtamadı bence. Halet Çambel ve eşi Nail Çakırhan yapılması gerekeni saptadılar. Vakit geçirmeden yola koyulup Karatepe'de çiçek bahçeleri ürettiler. Ancak bahçelerin solması kaçınılmazdı. Başka bahçelerde yaşanan yozlaşma, solma Karatepe bahçelerinedeyansıdıisteristemez. Aydın çevrelerin bu olaya bakışı yeterli desteği göremedi. Nasıl görebilir? Yozlaşmayı her dalda yaşadık değil mi? Bugün soluk anılara bakarak, acıyla gülümsüyoruz. Ancak, tohumun solduğu söylenemez. Söylenebilir mi? Bence söylenemez. Söylenemediğini kanıtlayan olaylar da var. Işte Karatepe' deyaşananlar. Sonra başka illerde, köylerde yaşananlar var. Ülkesine sevgiyle bakanlar, neyin nerede yeşer diğini biliyor artık. Sevgili okurlarım; Son gunlerin karmaşası içinde, Kö; Enstitülerinı yeniden büyük ilgiylı düşünüyorum. Türk halkına verileı önemi yeniden hissediyorum. Başk: hiçbir eğitim kuruluşu boşluğu dol duramıyor. Aksineenstitülerin yapı sı, kuruluşu, amaca giden yolda biı yük aydınlık oluşturuyor. Bir gün bı konu yeniden gündeme gelecek diyı düşünuyor, bu yolda vakit geçirmey ulusal çıkarlarımıza, umudumuz; ters bir olay diye algılıyorum. Ülkemizin gündemindeki yerini yontemini belirtmenin gerçeğine iç ten inanıyorum. Çünkü; yıllar geçti neler oldu, neler konuşuldu, ne bo zuk sistemlere destek oldu belli çev reler. Ancak gerçek desteğini bula madıbirturlü. Ne dersiniz, gündemini yitiren top lumlar, kuruluşlar eninde sonund; doğru yere dönüyor değil mi? •