Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
15 AĞUSTOS 2004 / SAYI 960 İçimdeki sesi dinledim Eski mankenlerdcn Merve tldeniz, eşi Serdar Onalve3 yaşındakikızı LeylailcBodrum'dayaşıyor. Kcndisini vc çocuğunıı büyiik kentteki keşmekeşten, gürültüden, yalandan Bodrum'a kaçırdığını söylüyor vc "benirn en biıyük kariyerim çocuğıım"diyor. Neden işinizi bırakıp çocuk bakmayı yeğlediniz? Mankenliğe başladığım zamanlarda kariyerin sarhoş edici ctkisini çabıık fark ettim. O süreçte kendimlc daha erken yüzleştim ve doğru yerde durdum. Kariyer saçmalığınınpeşinden gitmek yerine hayatla ilgili başka şeylerkeşfettim. Kendimi onurlandtrmanınen önemli unsurlarındanbirinin deçocukolduğunugördüm. Hiçbirşey çocukyetiştirmekten, onıın naifliğini izlerken katkıda bulunmaktan daha önemli olamaz. Kariyer sarhoşluğu kadın için ayrı bir anlam ifade ediyor mu sizce? Kadın başarılı olmak, kendini ileriye taşımak için elbettekariyer yapabilir. Onemli olan nc istediğinin farkına varması, kendi hayatındaki arayışı kovalaması. Birçok kadın zaten bağımsızlığı için başkaldırısını bir şekilde sunuyor. Benim için ise çocuk yapmak ciddi bir kariyer. Bana göre anne herhangi birinden feragat etmezse başarısız olabilir. Buna baştankararvermek lazım. Başka ufaktefek kariyerlerimdevartabii.Bahçeyebakıyorum.hayvan bcsliyorum... "Kendimi onurlandırmak" dediniz, bunun çocuk biiyii tmekten başka yolları yok mu ? Bunu yapabilmek için önce hayatın farkında olmak ve tadını çıkarabilmek gerekiyor Çocııkla olmak da ekstrazevkli ve onurlu. Bir çocuğun herşeyi almaya, emmeye hazır olduğunu bilmek sizi daha fazla sorumluluk sahibi yapıyor. Modclsiniz, bunu bilince siz de kendinizi düzeltiyor, bir yandan da kendinizle hesaplaşıyorsunuz. Kadının parayla kariyerle ilişkisini nasıl görüyorsunuz, tiim bunlar kadını eve, kendisiyle hesaplaşmaya itiyor olabilir mi ? Bu kadına oğretilmişlerle ilgili. Hğer içindeki gerçek sesi dinlerse, o yüzyıllardan bugüne gelen mal olma kompleksini üstündcn atarsa, kendisi için birşeyler yapmaya başlar. Kadın kendi farkını ortaya koymak zorunda. Şehirde başka şeylere pirim veriliyor, ben tümoyalanların içinde olmak istemediğim için de doğayla yaşıyorum. Doğada yalan yok, herşey açık, net. Şehirden gitmek anne olmadan önce verilmiş bir karar mıydı ? Şehirden gitmek zaten idealimdi. Çocuk sahibi olmasam, evlenmesem de doğada yaşamayı seçecektim. tşi bırakıp çocuk yetiştirmeyi seçmek son zamanlarda bir eğilime dönüşiiyor olabilir mi? Bilmiyorıım, tıım bunlardan kopıık yapıyor, kimseyle ilgilenmiyorum. Peki yeni bir çözüm yolu üretilemez mi? Gündelik hayattan kopmadan çocuk büyütülemez mi? Herkesin yaşayışı, savaşı kendine göre doğru. Önemli olan bakış açısı oluşturabilmek, görevgibi verilenleri, yüklenenleri değiştirmek. Sonuçta ben de o ortamlarda yaşadım, çalıştım, parabiriktirdim, zorlandım. Sonuçta kariyerle uğraşamayacağımı anladım. Rakamlarla çalışan kadın ^Wök •• &' :,c\ ABD'de 18 yaşın altında çocukları olan annelerin yüzde 72'si çalışıyor. Almanya'da ise 1564 yaşlar arasında çalışan annelerin oranının yıızde 64. Sanayileşmiş ülkeler arasında yarım gün çalışanların oranı en yüksek ülke olan I lollanda'da şimdilerde erkekleriıı yüzde 20'si, kadınların yüzde 73ü yarım gün çalışıyor. Yarım gun çalışanlar tam gün çalışanlarla eşit haklara sahip. Britanya'da ise tıp eğitimi almı^ onca nitelikli elemana karşın, hastanelerde çalışanların yalnızca yüzde 20'sini kadınlar oluşturuyor. Hukıık mezunu kadınlar sayıca erkeklerden fazla olsalar da, avukatların yalnızca yüzde 37'si kadın. ABD'de, şjrket yönetiminin iıst düzeylerinde çalışan kadınların yüzde 26'sı artık terH etmek istemiyor. Fortune dergisinin geçtiğimiz yıl yaptığı araştırmada en başarılı iş kadınları listesinde yer alan kadınların beşte birinin yıllar sonra, evde daha güzel bir yaşam sürdürmek amacıyla kendi istekleriyle işten ayrıldıkları belirtiliyor. DlE'nin 2000 yılında yaptığı araştırmaya göre Türkiye'de kentsel alanda yaşayan kadınların ancak yüzde l'j'i işgücüne katılıyor. lşgücüne katılma oranının Ekim 1990'da yüzde 34 iken 2000'dc yüzde 28'e gerilediği görülüyor. ilkokul mezunu kadın işgücünün oranı yüzde 51 iken üniversite mezunu kadın işgücü yüzde 8'le sınırlı. Müteşebbis, yönetici ve üst kademe yöneticiliği konumunda yer alan kadınların oranı ise yüzde 0.19. Kapitalizm pes ettirdi... Eczacı Nazan Askeran da çocuklu bir anne. îşini hiç bırakmamış, çocuğu önce yanında, yani eczanede, sonra da yuvada büyümüş. "Kimsenin buyruğu altında yaşayamam" diyor. Hem çalışıp hem çocuk büyütmenin zorlukları neler? Içinde bulunduğumuz sistemde bütün sorumluluk kadının üzerinde olduğu için çok zor. Çalışan kadın hem evde hem işyerinde iki ayrı görevi yerine getirerek yoruluyor. Evdeki kadın bu anlamda daha avantajh görünüyor, mesela istatistiklere göre eczacıların yüzde 61 'i kadın. Kazandığı parayla mal sahibi olan eczacı kadınsa yüzde 10 civarında. Yani kadının çalışması da tam bir ekonomik özgürlük kazanmasına yetmiyor. Sonuçta çalışmak için kazandıkları parayı başka bir kadına, yani bakıcıya bağlamak zorunda kalıyorlar. Yine bir kadın emeği devreye giriyor. Hem çalışıp hem de çocuk bakmak özgürlük yerine artı yükler getiriyor. Bu noktaya nasıl gelindi? 2. dalga fenıinist hareketin kazandırdıkları, teminist taleplerin siyasi partilerin söylemine, kadın kotalarına, yasalara geçmesini sağladı. Bir çok hak, görünurde kazanılmış gibi oldu. Bence kapitalizmin aşırı zorlaması sonucu kadınların çoğu pes etti. Mesela kadın olarak fazla mesai yapnıamız bile belirli koşullara bağlı. Bunun için de bir sürü ödün verilmesi gerekiyor. Çocuk sahibi olmamak ve evlenmemek koşuluyla, yani fedakârlık yaparak erkeklerin arasına katılabilirsiniz. Ben çocuğum varken hem eczaneyi hem de politikayı bir arada yürütmeye çalıştım. Ama parti toplantıları, oda toplantıları hepsi akşam yapılıyor ve siz tercih etmek zorunda kalıyorsıınuz. Çocuk büyütme süreciniz nasıl geçti? Çok zorlandım, sonuçta eczacüık memuriyet gibi değil. Çocuğum da bu ortamda büyüdü. Kadından yana bir çözüm ne olabilir? Sistem içinde kısıtlı bireysel ve toplumsal çözümler önerilebilir ama neoliberal sistem o kadar oturdu ki, sistemin yanlışlarını görüp karşı çıktığımızda, yine bu sistemin içinde çözüm üretmek durumunda kalıyoruz. Mesela toplu çocuk bakım evleri, ortak mutfaklar açalım, ya da iş yasasını değiştirelim diyebiliriz, Biz sokağı kolay meşrulaştırmadık Ayşe Düzkan Türkiye' deki feminist hareketin temsilcilerinden. Düzkan'a göre kadının eve çekilmesinde hem kapitalizmin, hem de feodalizmin etkisi var. îçinde bulunduğumuz postfeminist süreçte, yeni kuşağın kazanılmış hakları görmezden geldiğini düşünüyor. Onagöre kadınlar için üretilen onlarca rol modelinden düzeniçi çözümler yerine, kökten bir devrimle kurtulabiliriz. Bir kadın için çalışmak ve çocuk sahibi olmak yan yana gelmesi zoreylemlermi? Bu durumun öncelikle patriarkayla ilgisi var. Bir kadın çalışmaya başladığında işin yani sıra, annelik ve kadınlık vazifelerini sürdürüyor, dolayısıyla iki görevi birden oluyor. Kadınlar da toplumsal bir dönüşüm vizyonuolmayıncaikisindenbiriniseçiyorlar. Gelelim kapitalizmle ilgili olan yanına... Ne zaman işsizlik olsa kadınlar eve dönsün denilir, ilk önce kadınlar işten çıkarılır, bir tür ideolojik yapı oluşturulur. Ama savaş dönemlerinde ya da kritik ve toplumun ritme ihtiyaç duyduğu dönemlerde kadın devreye girer, her şeye koşar, bu sefer de o durumun ideolojisiyapılır. Bir yandan da kadınlar için iş hayatının dikensiz bir giıl bahçesi olmamasının getirdiği zorluklar var. Tüm bunlar kadını geri dönmeye zorluyor. Ayrıca bugün dönüştürucü fikirlcrin de modası yok, yeni bir dünya kuramazmışız gibi bir umutsuzluk hâkim. HO'lerde başlayan özgürlük mücadelesinin gerilemesinin nedenibumu? Aslında dünyanın heryanında böyle bir çark hep yaşanıyor: Bir kıışak mücadele ediyor, arkadan gelen kuşakbu edinilmiş haklar sonrasında bir çekilme sürecine giriyor. Bu postreminizm sürecinde arkadan gelen kuşak 'Bizim her tiırlu hakkımız var, annelerimiz niye uğraşmış, çirkin teministler' diyebiliyorlar. Bizde de lclal Aydın, Şebnem Işigüzel gibi tanıdıksimalararacılığıyla bu süreç yükselişe geçti. O kuşağın farketmediği şey, sokakta rahat yürümenin meşrulaşma sürecini bilmemesi. Neden kadın imgesiyle bu kadar çok oynanıyor? Kadınlar için hep birden fazla rol modeli vardır. Mesela Gumhuriyet kadını meslek sahibidir, cinselliği yoktıır, aseksüel bir figürdür. Bizim kuşak, evlenmeyeceğim, güzel de olmayacağım, bilim kadını, devrimci olacağım diyenbirkuşaktı. Şimdikikuşaksa "Genetik mühendisi bile olsan önce manken gibi güzel olacaksın" düşüncesinde. Kadınlar mutlu olmak için kendilerini aynı zamanda hem cinsel özne hem de cinsel nes ne olmak zorundaymış, gibi hissediyor. Fakat öyle bir ayrım var ki; bir cins buna hayatını adamış, diğer cinsinse umrunda değil. Bu kadar büyük bir fark da sorun yaratıyor. Kadının eve çekilmesinde parayla ilişkisinin etkisi nedir? Bir erkek mülk, sermaye sahibi değilse, emeğini satarak çalışmak zorundadır. Kadınlar için alternatif bir geçim yolu ise karılık yapmak. Boğaz tokluğuna hizmet ederek karmaşık bir iş yapıyorlar. Bir yandan da cinsel hizmet ve cinsel cazibenin kiralandığı durumlar var.'I'ümbunların sorumlusu yine erkekler. Bu sistem güzel kadına da akıllı olma imkânı tanımıyor. Çünkü erkekler için cazibenin en önemli koşullarından biri de aptallık. Erkekler en fazla kendilerini takdir edecek kadar akıllı kadın istiyorlar. Anneçocuk ilişkisini bağımlılık haline getiren ne? Anne olmak bu kadar makbul ve meşru iken kadınların sadece hormonal nedenler yüzünden anne olduğunu sanmıyorum. ŞLmdi8aylıkhamileyken sezaryen yaptırma modası var, gerekçesi ise çocuğun hayatını riske atmak pahasına vücudıın deforme olmasını engellemek. Suçlanan yine kadın, kadınlara bunu dayatan erkekleri ise kimse suçlamıyor. Bir de anne olmak, cazibe yaşı geçtikten sonra kıymetli olmanın tekyolu ve kadınların evde yaptığı işlerin içinde eneğlencelilerinden biri. Çözüm? Annelik memlekete hizmettir, dolayısıyla bu sorumluluğun bir kısmını toplumun üstlenmesilazım. Çocuk işyerınegötürülebilmeli. Erkeklerin de babalık etmeye ikna edilmesi, zorlanması gerekiyor. Taraflardan ikisinin de çocuk izni alması gerekir. Bir de ideo\o')ikik\im yaratma meselesi var. Okuyan yazan kadına bu noktada çok şey düşüyor, anneliği yüceltme durumundan vazgeçip bütün kadınların aynı durumda olduğunu kabul etmek lazım. Ben dc çocuk sahibiyim, mutluyum, kızımla da gurur duyuyorum ama hayatta en iyi yaptığım şey o de ama bu girişimlerin de öznesi yine kadın. Bu tür önermeler ancak "bir adımlık iyileştirme önerileri" olabilir. Sistem içinde çozüm üretmek zorundaysak, kamusal alanda kadının da var olduğunu göz önünc alan düzenlemelerin yapılması gerekir. Özel yaşamdaysa kadının diğer kadınlarla daha dayanışmacı olması gerekiyor. Ikili ilişkilerde de yaşamın paylaşma üzerine kıırulu olduğunu görerek erkeği de yaşamın paylaşılması gerektiğine ikna etmesi gerekir.