Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
11 HAZÎRAN 2004 / SAYI 955 Kirsten Dunst şimdi sınemaıarı Örümcek Adam 2'nin yıldızı Kirsten Dunst rol gereği kan emiyor, belleğini yitiriyor ve intihar ediyor... jYönetmen Cameron Crowe onun îiçinde "sekiz kat katmerli bir ^derinlik" barındırdığını ?düşündürüyor. İGenç yıldızın küçük yaşlarda kazanmaya »başladığı 1 , 1 S on olarak tenisçi Anna Kournikova'yı canlandırdığı "Wimbledon" filminde oynayan Kirsten Dunst, gerek duygusal açıdan gerekse çevresindeki insanlar açısından bir tür "kabuk değiştirme" dönemi yaşadığınısöylüyor. Dunst," Yaşamımdayepyeni sayfalar açtım " diye eklıyor. 22 yaşındaki Dunst ilk evini, daha doğrusu, annesi ve erkek kardeşi olmadan tek başına taşındığı ilk evini geçen ocak ayında satın aldı. 50'lerden kalma yeni evini anlatırken "Tıpkı geniş bir New York çatı katı gibi, at koşturabileceğiniz ferah bir yer. Bu evi ikigündebuldum. îçeriyeadımıataratmaz, bana göre bir yer olduğunu anladım" diyor. Dunst bu evi alnının teriyle kazan dı. Oyuncu geçen bir yıl içinde hiç ara vermeksizin dört film çevirdi: "MonaLisaSmiIe", "EternalSunshine of the Spotless Mind", bu güz gösterime girmesi beklenen ve kendisine Paul Bettany'nin eşlik ettiği "Wimbledon" adh romantik komedi ve oyuncunun Mary Jane Watson karakterini canlandırdığı "Örümcek Adam 2". böyle çarpıcı bir sahnenin olduğunu, ancak bu konuda sır vermeyeceğini söylüyor. Ardmdan da, "Gerçi bu kez de Doktor Octopus (Alf red Molina) ile çatışma halindeyim, ama burada öyle iç paralayıcı bir durumda değilim. Daha eylemci bir kişilik sergiliyorum. Ölüm kalım deneyimlerinden geçmiş biri olarak, artık eskisi gibi ürkek davranmıyorum " diye ekliyor. Yönetmen Sam Raimi'nin de belirttiği gibi, Mary Jane daha fazla sorumluluk üstlenmeyi kabul ediyor. Şaşkın ördek gibi ortalıkta dolanmak yerine, ilişkilerinde neye gereksindiklerini kavramaya çalışan çok daha bilinçli biri olarak karşımıza çıkıyor. Dahası, büyüyüp olgunlaşan yalnızca o değil. İlk filmde Kirsten neşeli ve büyüleyici hoş bir genç kız iken, ikinci sinde kendinden çok daha emin genç bir kadına dönüşüyor. OLAĞANÜSTÜ BİR KİMYA UYUMU Raimi, Berlin'de noktalanan uzun bir arayış sürecinin ardmdan o sırada "The Cat's Meow" fÜmini çevifmekte olan Dunst'takararkılıyor. Tobey'i deyanma alarak otel odasında deneme bir çekim yapıyor. Raimi ikisi arasındaki kimyanın olağanüstü uyumu karşısında soluksuz kalıyor. Böyle olunca, ikisinin ekran dışında da kısa süreli bir ilişki yaşamaları pek şaşırtıcı olmasa gerek. Filmin ikinci bölümünde Maguire ile yeniden bir araya gelmenin kendisinde bir sıkıntı yaratıp yaratmadığı sorulduğunda Dunst," Her ikimiz de profesyonel oyuncularız. Bu tür durumlarla nasıl baş edileceğini az buçuk biliriz. Kanımca, her ikimiz de içinde olduğumuz durumdan mutluyuz. Aslında filmin ikinci bölümünün çekimleri çok daha keyifliydi. Üstelik benim rolüm çok daha azdı. Artık gücünü biraz daha kamtlamış biri olarak, insanlara tüm günümü sette geçirmek istemediğimi ve çalışmayacağımı söyleyebiliyorum" diyor. New Jersey'de dünyaya gelen Kirsten Dunst tıbbi cihazlar satan Alman köken li bir baba ile sanat galerisinde çalışan Amerikalıbirannenin çocuğu. Üçyaşındayken bir televizyon reklamında boy gösteren ve bir anda dikkatleri üzerine çeken Dunst yedi yaşındayken ilk kez Woody Allen 'ın" New York Stories" ad lı filminde küçük bir rol aldı. Bu filmden kısa bir süre sonra ailesi kızlannın mesleğinde yol alabilmesi amacıyla Los Angeles'ataşındı. Dunst llyaşınabastığında " Interview With the Vampire " adlı filmdeki baştan çıkarıcı vampir kız Claudia rolü için yapılan seçmelerde öteki 5 bin adayı gölgede bırakarak Tom Cruise ve Brad Pitt'e eşlik etti. Bu filmin ardından aralannda "Jumanji", "ER", "The Virgin Suicides", "Dick", "Bring It On", "Crazy/Beautiful", "Mona Lisa SmileMona Lisa'nın Gülüşü" gibi filmlerin de yer aldığı otuzu aşkın filme imzasını attı. {parayla başı dertte... KARŞILIKSIZAŞK Mary Jane'i son gördüğümüzde mezarhkta gözyaşlarına boğulmuştu. Kırmızıgiysileri içinde suça karşı savaşan Peter Parker (Tobey Maguire) onun akıl almaz cinselliğine kendini kaptırmaktan korkarak "arkadaş kalmaları" önerisinde bulunuyordu. Aradan iki yıl geçti. Dunst filmin ikinci bölümüyle ilgili olarak, "Gazetesahibinin oğlu olan bir astronotla evlenmek durumundayım. Tobey yaptıklarına kendisini öylesinekaptırmış ki, çocuksu kişiliğinde hâlâ bir değişiklik olmamış ve bir türlü büyüyememiş. Ancak aramızdakigerginlik, karşılıksız aşk yine de sürüyor" diyor. Filmin gişe rekorlan kırmasının arkasında işte bu iki karakter arasındaki belirgin çekim yatıyor. "Örümcek Adam ", 2002 yüının en çok izlenen filmi oldu. Film, gişe rekorlan kırmasını yalnızca özel efektlere borçlu değildi. Filmde herkesin belleğine kazınan, yağmurda dudakların baş aşağı birleştiği o öpücük sahnesinin de hatın sayılır bir yeri vardı. Dunst filmin ikinci bölümünde de Kirsten Dunst, "Arük gücünü biraz daha kamtlamış biri olarak, insanlara tüm günümü sette geçirmek istemediğimi söylüyorum" diyor... Cirsten Dunst, jrümcek Vdam 2'nin klary Jane Vatson'ı... HERKESE KOL KANAT GERİYOR Talihinin açık olduğunun bilincinde olmasına karşın, Dunst kimi açıdan "paranın aslında yaşamı daha da güçleştirdiği" gerçeğini açıkça dile getiriyor ve" Bana bel bağlayanların sayısı giderek artı yor. Ailemle ilgili olarak büyük sorumluluklar taşıyorum ve bu durum kimi zaman beni epey zorluyor. Zaman zaman kendimi çok yaşlı hissettiğim oluyor ve birilerininbanailgigöstermesinibekliyorum...Gerçekten sevdiğiminsanlarlabirlikte olmak istiyorum, ama kimi zaman para yolumuzu kesiyor" diyor. Doğasından mıdır yoksa yaşamda tutunabilmek için zamanla geliştirdiği bir beceri midir bilinmez, ama herkese kol kanat germek Dunst'un içinden gelen bir duygu. 1999 yapımı "The Devil's Arithmetic" adlısoykırımla ilgili filmin yönetmeni Donna Deitch, çekimler sırasında bir akşam Kirsten 'in bir terslik olduğunu sezerek ona her şeyin yolunda olup olmadığını sorduğunu hiç unutmuyor. Deitch, "Oradabiryığın yetişkin varken, bu küçücükkız dışavurmaktan kaçındığım sıkıntımı fark etmişti. Doğu Avrupa'da herkes sigara içiyordu ve o yanıma yaklaşıp, 'Donna, lütfen şu sigarayı içme' demişti." "The Cat's Meow" filminde Dunst'a Charlie Chaplin karakteriyle eşlik eden Eddie Izzard da," O körpecik omuzlan na onca deneyimi yüklemişti. Filmin çekimleri sırasında henüz 18'ine basmıştı, ama yaşından çok daha büyük görünüyordu. Otuz beş yaşla kırk yaş arasındaki farkı anlayabilir misiniz? Hiç sanmam. Oysa on sekiz yaş ile yirmi yedi yaş arasındaki farkı bal gibi kavrayabilirsiniz ve Dunst bu farkı açık etmeme konusunda çok başanlıydı" diyor. Dunst'un kronolojik yaşı olağanüstü olgunluğuna giderek ayak uyduruyor.Annesinin yanından ayrılıp kendi evine taşınmanın zor olup olmadığı sorulduğunda liseli bir genç edasıyla kıkırdayarak şöyle cevap veriyor: " Kesinlikle güç olmadı, bugünü iple çekiyordum. Annemin işi çok daha zor, ama beni seviyorsa buna katlanması gerekiyor." İşte o anda Cameron Crowe'un, "Kimi zaman davranışlannda taşkınlık olabilir. Ancak ona biraz daha yakından bakabilirseniz, kahkaha attığı anda içinde sekiz kat katmerli bir derinliğin barındığına tanık olursunuz " sözleri de bir anlam kazanıyor. • Premiere'den çeviren: RtTAURGAN Kapadokya'da sanat kampı K )zlem Calkan irenus apadokya'da uluslararası bir sanat kampı düzenlemek önceleri uzak bir hayal gibi görülüyordu; belki de, Haziran 2000'de, Romanya'nın Carei adlı küçük kentinde katıldığım ilk uluslararası plastik sanatlar sempozyumundan kalma, güzel bir hayal... Hayalleri gerçekleştirmek için, önce size inanacak ve sizinle aynı hayali paylaşacakkişileri bulmak gerekli. Ben hayalimi ressam Feryal Taneri ile paylaştım. Çocuk yaşta gönlünü resim sanatına kaptırmış, uzun yıllar yaşadığı Karadeniz Kapadokya'da düzenlenen "Sanat Kampı"na, 11 ülkeden 17 sanatçı katıldı. 12 gün boyuncareslm, heykel ve seramlk çalışmaları yapıldı. Uçhlsar Kalesi'nde bir sergf açıldı ve kampa " 1 . Uluslararası Uçhlsar Kapadokya Sanat Kampı" adı verildl. Beledlye baskanından müze sözü alındı... Ereğlisi'nde sevdasına nice ortaklar katmış bir sanatçı, bu hayali paylaşmaz dane yapardı? "Güzel Atlar Ülkesi"nde yapılacak sanat kampını, diğerülkelerdeki sanatçı dostlanmızın coşku ile karşılayacağından emindik. Bizim için sürpriz olan ise, daha Kapadokya'ya açtığımız ilk telefonda, Eczacı Abdullah Şen'in, "Bu ne güzel bir proje. Gelin, benim otelimdeyapalım." demesioldu. Şaşırdıktabii. İşte birhayalperestdaha!.. Şen'in Uçhisar'daki butik oteli, daha ilk gidişimizden itibaren, "KarlıkEvi"kapılannısanatave sanat çılara sonuna kadar açtı. Ancak dünyadaki tüm örnekleri gibi, bizim sanat kampımıza da belediyenin desteği gerekliydi Belediye Başkanı Mustafa Zühal'i de hayalimize ortak ederek, 11 ülkeden 17 sanat çıyı, güzel Uçhisar'da buluşturduk. likte resim, heykel ve seramik çalışmaları yaptık. Göreme Açık Hava Müzesi, Kaymaklı Yeraltışehri, Avanos, Ürgüp ve Bayramhacı'ya • yaptığımız gezilerle hem yöreyi tanıdık, hem de Kapadokya'nın benzersiz coğrafi dokusu' ve bölgenin farklı ışığı ile yeni esin kaynaklan bulduk. Sanat kampının konukları arasında yer alan sanat eleştirmeni Abdülkadir Günyaz, yapılan işleri sanatın evrenselliği bağlamında, çeşitJi konu ve başlıklar altında değerlendirdi. Konuk sanatçılar, temsil ettikleri ülkelerdeki plastik sanatlar ortamını, sanatın banşçıl ve kültürleri birleştiren yönlerini konu alan sohbet toplantılan düzenlediler; bu toplantılardan bazılarına yöre halkı da katıldı. Uçhisar Kalesi'nde açtığımız sergi ile, 1. Uluslararası Uçhisar Kapadokya Sanat Kampı süresince yaptığımız işleri, yöre halkıyla paylaştık. Belki de Uçhisar'da açılan ilk sergiyi gerçekleştirmiştik; ama paylaştıkça büyüyen hayallerimiz sınır tanır mı? Bu kez de, Belediye Başkanı Mustafa Zühal'den "Uçhisar Güzel Sanatlar Müzesi"ninkurulacağısözünü aldık. Bernard Shaw " Yaratmanın başlangıcıdır düş gücü" der ve ekler "Dilediğinizi düşler, düşlediğinizi amaçlar, amaçladığınızı yaratırsınız sonunda..." Ya sizin hayalleriniz? # UÇHİSAR'AMÜZE... Bu sanatçılar, Almanya'dan Dorothea Fleiss ve Sylvia Reiser, Bulgaristan'dan Dimitar Velichkov, Kuveyt'ten Thuraya AlBaqsami, Macaristan'dan Pataj Pâl, Moldova'dan Elena Garstea, Polonya'dan Jacek Cichon, Slovenya'dan Lojze Kalinsek, Türkiye'den Reyhan Abacıoğlu, Murat Altın, Şerif Günyar, Fery al Taneri, Ukrayna'danOlehNedoshytko, Elmaz Osmanova, Michael Reva ve Ürdün'den Hilda Hiary'di. 12 gün bovunca bir