Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
KAPAK 3 Yeraltında bir dünya şehri Dünya metropollerinin ilham kaynağı, göçmenlerin Amerikan rüyasının başladığı yer olarak bilinen New York'ta tanu tamına yüzyıldır metro çalışıyor. New York metrosu ya da çok bilinen adıyla N Y Subway dediğimizde; 365 gün ve24 saat durmaksızın günde4 milyon kişiyi sırtlayan, kimi zaman yer üstünde, kimi zaman denizin altında 468 istasyonlu, yaklaşık bin kilometre uzunluğunda dev bir örümcek ağından söz etmiş oluyoruz. New York'ta yeraltına inerseniz, yalnızca metroyu ve yolcuları değil orada tutunmaya çalışan insanlan da görürsünüz. Metropollerin hızlı yaşam tarzı, acımasız rekabeti, sosyopsikolojik baskısı birtakım insanları hayattan koparır. Onlar çoğunluğun kullandığı dile göre "kaybedenler"dir. Vevar olan sosyoekonomik sistemin "görünmeyen eli" onları adeta yeraltına ve sokağa goçe zorlar. New York metrosunda bu durum açıkça izlenir. Bu insanlar sanki yollarını kaybetmişçesine, metroda bilinmeyen bir yöne doğru yolcııluk yaparlar. Onlarınki metronun karanhğında var olup özgürleşen; çalgıcılar, saocılar, dilenciler, rockerlar, uyuşturucu bağımlıları ve evsizlerden oluşan "başka"birtoplumbiçimidir. Dünyanın yaşadığı hızlı değişimden New York metrosu da payını almak için çabalıyor. Şimdilerde daha güvenli, daha temizolmakderdinde. Makyaj çalışmaları hızla sürüyor. 70'li yılların graffitileri ve çeteleri artık yok. New York metrosu tartışmasız, şehrin en ekonomik ve en hızlı ulaşım yolu. Şehirdeyer alan tüm kara, demiryolu ve hava ulaşım terminallerine metro ile ucuz bir şekilde gıdebilmek murnkün. ABD'de var olan otomobil toteminekarşı metro sistemi New York'ta ıılaşıma dam gasmı vuran en önemli araç. Metro çalış madığındaşehirtamamıyla dııruyor. Ihtiyatlı bir New Yorklıı ise daha evden çıkmadan ulaşacağı yere gıtmek içın hangi hattı tercih edeceğinı ve aktarmalarını hesaplıyor. HALUK ÇOBANOĞLU Her gün 300 bin yolcu... Brüksel toplu taşıma ağı, toplam 489 km'lik bir mesafeyi kaplıyor. 17 Aralık 1969 yüında 3.6 km uzunluğundaki ilk hat ile başlamış. Metro istasyonlan, mavi zemin üzerindeki beyaz büyük " M " harfinden oluşan logo ile gösteriliyor. Metrolann adları iki dilde, Fransızca ve Flamancaolarak yazılıyor. Metro 05.3000.30 arasında işliyor ve ortalama 7 dakikada bir araç geliyor, her gün 300 binden fazla yolcu taşınıyor. Metro idaresinin yaptığı anketler yolculann dilenciler ve müzisyenler tarafından rahatsız edildiklerini gösteriyor, güvenlik de önemli bir sorun olarak yönetimin başını ağntıyor. Brüksel'de metro yapımına dönük somut bir proje başlatılınca, tasarımcılaro ana kadaryapılanların dışına çıktılar. Buyeni metro ağınıninşasında "açık, hayat dolu, canlı, orijinal, çevreyeuyumlu" olmayı rehber olarak aldılar. Brüksel metrosunda yolcular günlük koşuşturmaca esnasında çağdaş resim ve heykel sanatından örneklerle karşılaşıyorlar. îstese de istemese de, hergün binlerce yolcu çağdaş sanatın yanından geçiyor, bu da onların sanatsal gelişimine katkıda bulunuyor. Hizmete açılışından bu yana yapılahlarla, Brüksel metrosu yaşayan bir müze halinegelmiş. 69 sanatçının yapıtı peronları, asma katları, tünelleri ve metrodaki diğer mekânlan süslüyor. Yeni sanatın Belçika'dakiöncülerinden VictorHorta'danünlüçizgi kahraman Tenten'in yaratıcısı Herge'ye (Georges Remi) kadar resim, heykel, karikatür, fotoğraf vb. sanatın tüm dallan temsil ediliyor metro istasyonlarında. ERDtNÇUTKU Fotoğraf: Haluk Çobanoğlu (Nar Photos) Esmerlere ve yabancılara yasak! 1931'deilkkazmavurulup 1935'te ilk istasyon açıldığından beri durup dinlenmeden büyüyor Moskova metrosu. Uzunluğu270kilometre. istasyon sayısı 165. Şu ana kadar 120 milyarkişikullanmış. Günde ortalama 3 milyon yolcu taşıyor. Metroda günde 8737 tren dolaşıyor. Trenlerin rötaryüzdesiO.08! On yıllar içinde gelişen bir metro kültürü var Moskova'da: Randevular 'metro önlerinde' veriliyor, gazetelerin erken baskıları metrolarda satılıyor, müzisyenler, çiçekçiler ve son zamanlarda dilenciler ile kilise adına yardım toplayan kara cüppeli din adamlan eksikolmuyor. Geceyarıları son trenin son vagonları, sarhoşların sığınağı oluyor. Her istasyonu bir müzeyi andıran metronun son yıllarda yeni ve çirkin biryüzü var. Metro, Çeçenistan'dakı savaştan dolayı zaman zaman 'hedef seçiliyor. Ve her belanın, derisinin rengi 'esmer' olan Kafkasya kökenlilerden geldiği saplantısı ile ırkçılık yapan Rus polisi her adım başında bu tanıma uygun insanları kabaca durdurup kimlik kontrolü yapıyor. Dazlaklar da esmerlere ve yabancılara saldırı için metroyu üs seçiyor. Metroya nasıl bindim? Metroya binmek ne yurtdışında, ne yurtiçinde bir türlü kısmet olmamıştı. New York ve Paris metrolarını görmüşamabinmeye cesaret edememiştim. Geçenlerde 4. Levent 'e işim düştüve bindim tabii! Taksim'de, Metro istasyonunagirdik. Yerin altına iniyoruz, iniyoruz, bitmiyor. Habireyürüyorveyürüyen merdivenebiniyoruz. Gidecekbaşka yer olmasa da sık sık gözümüze çarpan "trenegider" levhalarıyla rahatlıyor, doğru yolda olduğumuzu bilmenin güveniyle koşar adım yürüyoruz. Birhatırlatmadabulunayım: Eğer yürüyen merdivenlerde yürümeyecekseniz muhakkak sağda durmanız gerekiyormuş. Insanlar, normal merdiven yerine hemen bitişiğindeki yürüyen merdivene biniyor, sonra da koşar adımlarla yanınızdan geçip gidiyor! Metrokültürünün birparçası olsa gerek. Bir de yürüyen bantlar var, çok yorgunsanız ya da ağır bir yükünüz varsa iyi gelebilir. Trenler, istasyonlar, en azından şimdilik pırıl pırıl, itiş kakış yok. Sonuç olarak, ben bu metrodan çok memnun kaldım. FtGENATALAY Çiçekçi, ekmekçi, kitapçı... Paris metrosunun ilk hattı 1900'de faaliyetegeçti. Şimdilik310km'lik 16hattı, 380 durak, 55 'i aktarmalı 297 istasyonuyla dünyanın en yoğun metrosu. Son Spraque'lan (son hizmetini 1983 'teverdi)yıUarcakullanmış bir yolcu olarak diyebilirim ki, kokusuyla bize çocukluğumuzun îstanbul'unun eski Tünel'ini hatırlatmasının dışında bir keyfi yok. Metro dünyası kendi içinde başlı başına bir âlem. Çiçekçisinden, manavından ekmekçisine; gazete bayiinden kitapçısından, butiklerine; kafelerinden konser mekânlarına 1,30 Euroluk bir biletle bir gün yeraltında yaşamak olası! Metro sakinlerinin çoğu sabahları yolları üstüneöbek öbek dizilen bedava iki gündelik gazeteden birini veya haftalık, entelektüel du/eyi yukarıda satılan birçoğundan hayli yüksek metro dergisini alıp, yolda geçen vaktini iyi değerlendirmiş olmanın huzuruyla gıdeceği yere varabiliyor. Tek sefer kullanılan bir biletin fiyatı gerçekten de çok pahalı: 1,30Euro. Ancak tüm toplu taşımacılık araçlarında geçerli.Fiyatları Paris dışındaki banliyö ıızaklığına bağlı olarak değişen gündelik, haftalık veya ayhk bilet ve kartlar kullanıcıya ucuz hareket özgürlüğü kazandınyor. Zaman zaman yankesiciler, çanta kapıcılar veya nıakıneli tüfekleriyle dolaşan komando kılık lıjandarmalar, tebdilikıyafet etmiş emniyet görevlileri veya RA'J'P denetimcileri olmasa veya RATP çalışanlan ücret ve çalışmakoşullarınedeniyleeylemyapıp metro sakinlerini yeryüzüne çıkarmasalar kendimizi neredeyse cehennemdeyken cennettebulmıışgibi olacağız. Eğri oturup doğru konuşmak gerekirse, Fransa'nın en iyi çalışan kurumlarından RATP olmasa Paris'te herhalde yeraltı değil, yeryüzü cehennem olurdıı. UĞURHÜKÜM Eylem yeri metro... Metronun batıdaki varlığı, 19. yüzyıl sonundan beri var. Bunun ana nedenlerden biri, zamanın kullanımında "üretken emeğe" daha fazla "çalışma" imkânı sunmak ve Marksist anlamda artıdeğeri biraz daha yükseltmekti. Ancak zamanla özellikle işsizlik, toplumsal modernlik ve refahdevleti krizinin artması, "gerçekkloşard'larındilenci" yerini "genç işsizlerin " alması, özellikle küreselleşme sonrasında, emeğin ve sermayenin yersizyurtsuzlaşmasıyla göçün yükselmesi, ilticacıların şehirlere işsizliği daha da arttıracak şekilde yığılmasıyla metrolar marjinalize olmaya başladı. Güvenlik söylemleriyle ortaya çıkan ırkçı ve aşırı sağcı siyaset de 1990'h yıllarda metroların "temizlenmesine" yol açtı. Bu hemen hemen bütün Batılı büyük megapollerde görüldü. Metrolar kışın eksi derecelere inen havalarda, geceleri açık kalînalarına izin veren belediyelerin evsiz barksızlann ve kloşard'ların tayadarını kurtardığı bir "eylem yeri" olarak da görülebilir. 196O'lı yıllarda graffiti ile metroların vagonlarını" süsleyen " genç marjinal sanatçılar, yakalandıklarındagörevliler tarafından, boyadıklarını temizleme cezalarına bile çarptırıldılar. Ama belki de metrolardaki en çarpıcı "oky" geçen yıl birçok sanatçının örgütlü olarak bir gün boyunca Paris metrolarındaki reklam panolarını boyama eylemi oldu. Bu bir yandan 2025 yıl evvelki devrimci hareketlere birgönderme, diğer yandan dagünümüzdeki kapitalizmin nasıl bu tip mücadele pratiklerini kapmayı başardığının bir kanıtı olarak karşımıza çıkıyor. Istanbul metrosu dört yıllık kısa tarihi boyunca şimdilik ulaşımı rahatlatmak ve buralarda bir tür müzik dinletileri yapmaktan daha ıleri gitmeyen bir sanatsal eylem alanı olarak kullanılıyor. Belki her şey gibi bunun da sırası gelecektir. ; ALİAKAY 1 MimarSinan ÜtıiversüesiSosyolojiBölümü Öğretim Üyest Bay Başkan'm pasosu... Londra Belediye Başkanı Ken Liungstone işe metroyla gidip geliyor. Doğrusu metronun eski canlılığı kalmadı pek. Terör kuşkusu her gün 3 milyon kişinin yolculuk yaptığı metroyu " yeraltı kültürmerkezi"olmaktan çıkardı. Çok değil beşaltı yıl önce, hemen hemen her istasyonda müzik yapançetelerinin cirit attığı, soygunlann yapılıp cinayetlerin işlendiği yerlerdi. Metroda işlenen suçlar açısından 1988 bir milat sayılır, ilk sekiz ayda işlenen suç sayısı 18 bini bulmuştu. Amerikan metrolarındaki güvenlik önlemlerinin Londra'da da uygulanmasıyla suçlarda çok ciddi azalmalaroldu. Undergrounds Angels (Metro Melekleri) adı verilen, polis örgütüne bağlı birim metroyu yeniden güvenli merkezler haline getirdi. Londra'nın, özellikle puslu, yağışlı, insana bıkkmlık veren havasını metrolarda hissetmezsiniz. Olağanüstü güzel aydınlatdmış, havalandırılmış yerlerdir istasyonlar. Bugün tam 275 istasyonuyla hizmet veren dev bir ulaşım ağı olan metroların îngiltere tarihi açısın dan da çok önemli bir yeri var. Örneğin, uzun süreden beri kapalı olan Down Street, îkinci Dünya Savaşı boyunca Winston Churchill'in ünlü Savaş Kabinesi'ni topladığı istasyon. Ama o günleri hâlâ anımsayanlar için metronun asıl soyluluğu, savaş sırasında dışarıdaki şiddeti içeriye yansıtmamasında. Binlerce insan, tonlarca bombadan metrolara sığınarak kurtulabilmişti çünkü. MUSTAFA K. ERDEMOL Metro sanatı: Graffiti Metro deyince akhmıza bir yerden bir yere ulaşmaktan çok daha fazlası gelir. Mesela 6O'lı yıllarda politik grupların görüşlerini belirtmek için başlattıkları grafitti sanatının gelişmesi bile metro istasyon lanylabuluşmasından sonra. Graffitinin sokaklardan metrolara inmesi, ulak olarak çalışan ve bu sebeple sık sık metroyla yolculuk eden TAKI183 takma adlı Yunanlıbirgencin oradan oraya haber taşırken sprey boyalarla metroların üzerine adını yazmasıyla başlamış. Çoğu metro istasyonunda rastlanan bu ad herkesin ilgisini çekmiş. Benzerleri olan Julio 204, Frank 207 ve daha birçoğu da metrolara isimlerini yazmışlar. Isimler çoğaldıkça rekabet ortamının zorunluluğu öne çıkmış. En ilgi çekici, en renkli yazı biçimini kullanarak adını yazma uğraşı, ortaya yepyeni stiller çıkarmış. Ve böylece tag adı verilen graffiti yazarı imzasına semboller, ilgi çekici resimlereklenmiş. Zamanla, kullanılan harflerin boyutları büyümüş, harflerin içi desenlerle süslenmeye başlamış. Graffiti bir üniversite öğrencisinin ilgisini çekene lara rastlanırdı. Duvarlarını süsleyen birbirinden güzel resimlerle, temizliğiyle, neredeyse yerin üstünden de güzel bir "dünya"ydı. Ama şimdi öyle değil. Terör kuşkusu yüzünden eh'nde gitan ya da kemanıyla gencecik müzisyenlere rastlanmıyor artık. Aslında her zaman sakin ya da çok güvenli yerler sayılmazdı metro istasyonlan. Gençlik kadar, underground sanatçılar tarafından icra edilmiş. Hugo Martinez adlı öğrenci, graffitideki potansiyeli fark edip United Graffiti Artists derneğini kurmuş ve graffiti örneklerini bir sergide sanatsever kitlelere sunmuş.