17 Haziran 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

31EKÎM2004/SAYI97: 30 yaş: Aşk, iş, çocuk vs... Özlem Altunok ğitimli, meslek sahibi, şehirli 30'lu yaşlarının başlarındaki genç kadınlar. Hayatın hızına ayak uydurmaya çalışsalar da "geç kalmışlık" duygusundan kurtulamıyorlar. Kitaplar, televizyon dizileri, yaşama biçimi önerileri de bu duyguyu körüklüyor. 30 yaş bunalımı bir yalancı kriz mi, büyüyen bir pazar mı, yoksa gerçek mi? Özgür Gürhan Öğretmen29 Sevinç Şener Avukat32 Candan Balaban Maske yapımcısı33 Gönül Karakan Ressam33 Kendinizi yaşlı hissettiriyorlar Şu an 29 yaşındayım, 30'a yaklaşırken geç de olsa bu sürece farkında olmadan hazırlandığımı anladım. Çevremde 30 yaşla ilgili konuşmalar sıkça yapüıyordu zaten. Hatta annem bile bu sendromun benim yapıma uygun olduğunu söylüyordu. Uygun görmesinin nedeni de başına buyruk, sinirli, kaprisÜ olmammış. Bütün sorunum da bir sevgilimin olmamasıymış. Oysa benim tek derdim çocuk sahibi olmak ashnda. Yaş, sadece bu noktada benim için problem olabilir. însanlar bazı şeyleri 20'li yaşlarında dikkate almadıklan için böyle düşünüyorlar. Oysa ben de kendimi yeni yeni keşfediyorum. O yaşlarda düşündüklerimi zaten yaşayamaz ya da kaldıramazdım. Bence 30 yaş sendromu diye bir şey yok. Bunlar toplumun baskısıyla ortaya çıkan yalancı krizler. Evlenmemiş olmak bir kusur mesela, bu anlamda baskı görüyor, zorlanıyoruz. Çünkü artık erkek toplumunda kendi ayakları üzerinde durmaya çalışan kadınlar var. İş ilanlarında bile 28 yaşını geçmemiş kadın elemanlar aranıyor. Size kendinizi zayıf ve yaşlı hissettirmeye çalışıyorlar. Yoksa 20'nin, 30'un bu anlamda fark ettiğini sanmıyorum. Evet, çevremde benim yaşlarımda bunalımlı, sorunlu insanlar var. Ama hepsinin sorunları farklı, kimisinin maddi sıkıntısı, kimisinin ailevi problemleri var. Bu sorunların yaşa özel olduğunu sanmıyorum. Tek ortak sorun sağlam bir ilişlu, güvenecek birini bulamamak olabilir. Bu zorlamalar yüzünden istemediği halde evlenen, çocuk yapan arkadaşlarım var, çünkü sadece yapmaları gerektiği düşündürülüyor. Son şanslarıymış gibi. Kriz varsa o da ancak gelecekle ilgili planların sınırlarını çizme gerekliliğidir. 30 Mumlu Pasta, Erkeği Idare Etmenin Yolları gibi anlamsız önerilerle dolu kitaplar ilgimi çekmiyor. Çünkü bu pazarın farkındayım. Bu krize kendilerini kaptıranlar, bir de bu krize aldanmayanlar var. Ben toplumun bu baskısını yemem. Artık daha çok 'ben varım'! 30 yaş bence dönüşüm yaşı. O zamana kadar yaşanan evlilik, iş, okul gibi belirsizlikler ortadan kaldınlmaya çalışılıyor, kafa kanşıklığı azalıyor. Düzenli bir hayat için taşlar oturmaya başladığında insan geleceğe bakıyor. Hem geçmişi sorguluyor, hem geleceği kurmaya çalışıyor. Kendini sorgular ve sorular sorarken de o sendromun içine düşüyorsun. Bazıları hatalarını düzeltmek istiyor, bazıları çözüyor, bazıları da içine düşüyor. Eskiden her şcy sindire sindire yaşanıyordu, şimdi zaman çok hızlı ilerliyor. Hızdan oturup düşünmeye zaman bulamıyor insanlar. Eskiden bu yüzden böyle kınlma noktaları yoktu bence. Aslında yaş dönümü 20,40,50 de olabilir. Kişinin ne olduğu, ne olmak istediğiyle ilgili bir ayma, farkındakk noktası aslında yaş dönümleri. Sonuçta verili değerler üzerinden hareket ediyoruz, sendrom da o yüzden var. insanlar bu hazır programlardan uzak varolabilseler... insanlar yalnız kalma korkusuyla bu tür programların içine girmeye çalışıyor ve ister istemez sendromu yaşıyorlar. Tüm bunların kadınların statüleri, kimlikleriyle ilgili kazarumlanyla da ilgisi var. Artık daha cesur, bağımsızlar, ne istediklerini biliyorlar. Ben kendi adıma 30 yaş öncesinde hülyalı, aşkı ön planda tutan bir hayat yaşıyordum. Yetmeyenin ne olduğunu sorduğumda anl'amlandırmaktan, soyut olandan vazgeçtim. Etrafımdaki gerçeklere baktım, somut olana yöneldim, biraz da bencilleştim. Artık daha çok ben varım. lyi bir şirkette, iyi bir konumdayım. Gelecek kaygısını çözdüm, ne istiyorsam ona yöneldim. Sonuçları acı olsa da ben bu yaşı güzel geçiriyorum. Daha umutluyum gelecekten. Bütün bunları tek başına 30 yaşa yüklemiyorum. Böyle bir moda olduğunu görmüyor değilim, eskiden ben de düşünmezdim ama şimdi düşünüyorum ister istemez. Herkes nasıl bir pay çıkarır kendine bilemem, ama yine de birtakım sorulann sorulması açısmdan faydalı olabilir. Zorlamayla yanlış sonuçlar da çıkabilir. Kendi mle yüzleşiyorum 30 yaş sendromu demek bence yanlış. 20'li yaşlarımda düşünmediğim kendimle ilgili şeyleri bu yaşlarda düşünmeye başladım. Mesela "Ben ne istiyorum" sorusu. Daha önce kararsız, kafasına göre takılan biriyken şimdi biraz daha ne istediğimi anyorum. Belki sendrom dedikleri budur. Düşünmek, kafa yormak. 30'lu yaşlarda toplumun olumsuz baskısını insan olumlu hale çevirebüir. Bu yaşlar koşullandırma, uyum sağlama yaşlarıysa istemediğiniz durumlarla, olmak istemediğiniz hallerle yüzleşip daha kararlı, huzurlu bir hayata geçiş süreci olabilir. Bence bir olgunlaşma dönemi, gerçeklerle tam yüzleştiğimiz bir dönem. Çünkü öncesinde serde gençlik var. Hayat biraz daha rutinleşmiştir, ailenize bağh değilsinizdir, bir işiniz vardır... Ve yüzleşirsiniz. Fiziki anlamda yaşlanmak ya da genç görünmekle ilgili temel bir kaygım yok. Ama az zamana çok şey sığdırmak gibi bir çabam var. Zamanın aktığı bir şekilde hatırlatılıyor çünkü. Bu anlamda bir çelişki yaşıyorum zamana dair. Yoksa yaşımı çok hatırlamıyorum. Tanıdığım böyle insanlar var ama birlikte olmamaya özen gösteriyorum. Çünkü anlamsız olduğunu düşünüyorum, takılacak çok şey var. O zaman her yaşa takılabilirsin. Ben 25 yaşında evlendim 8 yıldır evliyim. Kendi adıma iyi bir evliliğim var, kısıtlamalar yok, bireysel hayatlanmıza özen gösteririz. Zor olan orada sadece senin seçimlerinin değil, ikinci kişinin de seçimlerinin olması. Bu ortak seçimlerde dengeli ve saygılı olmak gerekiyor. Evlilik mutlu bir son değil, mutlu bir başlangıç olabilir ancak. Asla bir hedef olamaz. Amaç evlendiğin gün biter, çünkü, bir evülikten masallardaki mutlu hikâyeyi beklcyemezsin. Aynı zamanda çocuk da evlenmek için asla amaç olamaz. Çocuk ilişikiyi kurtarma, yalnızbğı giderme aracı ya da dayatılan bir şey olarak görülemez. Çünkü büyük bir sorumluluk. 30 yaş bana çarpmadı Ben bu 30 yaş sendromunun farkmda değilim. Bana çarpmadı yani. Bende 30 yaşla ilgili olsa olsa aileden gelen sorumlulukların etkisi olabilir. Yaşlı ve hasta bir anneyle bir varlığın yavaş yavaş yok oluşunu izlemek beni hayata daha çok bağladı. Yaşımı düşünmeye vaktim olmadı. Yola böyle çıkınca ölümü unutmaya başhyorsun. Bence 30'lu yaşlarda da insan inandığı şey, her neyse onu devam ettirebilmeye çahşıyor. Biz zaten ara bir kuşağız bu yüzden çok çalışmamız gerekiyor. Benim de bu yaşlarım çok yoğun geçtiği için hiç takılmadım. Zor bir süreç geçirdim. 30 yaş hayatımda neyi değiştirir diye mi düşüneceğim. Neden 30 yaş, 25 yaşında bunlan düşünmediğüni nereden büiyorsunuz ki? Insanın kendisine soracağı sorular her zaman vardır. Ama bu yaşlarda insan karmaşıklıktan netliğe doğru gidiyor, yaşadıklarının adını koyuyor. Bunların da insanı bunalımdan kurtarması gerekir. Işim adına inanılmaz çaba harcamak korkularımı azaltıyor. Hayatı yaşamak için araç olarak seçtiğim şey resim, 30 yaşı bu noktada takabilirim ancak, bu anlamda gecikmekten. Çalışıyorum ve sergi yapmak, çalıştığımın görülmesini istiyorum. Resim yapıyorum, kadınım ve yalnız yaşıyorum. Bunlar zaten zor. O yüzden zamanı iyi kullanmaya çalışıyorum. Toplumun kurallanndan bir yerde sıyrılmak mümkün. Beni, bana baskı yapmayan insanlar ilgilendiriyor, onlarla ilgileniyorum. Sistem bunu yaşatıyor. Içinde bulunduğumuz ortam savruk olmaya çok müsait, kafayı iyi toparlamak gerekiyor. Yoksa şehrin keşmekeşi içinde yok olup gidebilir insan.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle