22 Aralık 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

6 BİYOGRAFİ 18 OCAK 2004 / SAYI Beni çok sevsinler diye ••>„..• • • İNCİ ARAL'ın çocukluğuna Manisa ve Bursa tanıktı. Bir yanını delidolu, diğer yanını hüzün müptelası yapan kırılmalarla erken tanıştı. 11 yaşına geldiğinde yaşamında birkaç kişi kalmıştı. Yatılı okudu... Yazı hem ölüme meydan okuma, hem kendini sevdirme yöntemiydi... Işık Kansu T avanından sucuklar sarkan iki katlı ahşap evin pencere önündeki sedirden "Süüüt" diye bağıran 34 yaşlarındaki küçük kız, birkaç yıla kalmadan içinde katışıksız, giderek kabaran birhüzün biriktireceğini nereden bilebilirdi ki? O günlerde masanın üzerine çıkarıp mezurayla kollarını, bacaklarını ölçen; parmaklarını saçına dolayıp el çabukluğu marifet ensesinden şeker çıkaran babasının yitik zamanın buğulu camı ardmda kalacağına inanır mıydı ? Orman mühendisiydi babası Şahabettin Aral. Ne çok kitap vardı,evlerinde. Babasının "BütünDünya, BütünTürkiye"dergileriilehastalığınıaraştırdığıtıp kitaplan. Annesininromanlarıveelbettegramofonu. Beklenmedik anda kırılabiliyor hayat. Bir gece Şahap Bey'i sedyeyle getiriyorlar eve. Beyin kanaması geçirmiş, felç gelmiş bir yanına, zor konuşuyor. Yalnız Inci anlıyorsöylediklerini. Annesi AyferHanım, babasının hastalığından sonra oldukça hırçın, biraz damutsuz bir kadınolmuştu.Birbirine tutkun, ama ikisi dehastalıklarından bir türlü başlarını kaldıramayan, dolayısıyla gergin annebabanın arasında çok yalnız bir çocukluktu onunki. 88.5yaşlarındaydı. Manisa'daRıımlardan kalma tek kadı ve büyük bir bahçesi olan evde, bir bahar günü bahçeye çıkıp çam'aşıriplerinisöktübabasl. Neyaptığını soran Inci'ye kendini asacağını söyledi.Işteogün.oan, "Baba" diyebildi, babasına. "Baba, babacığım! Neolursunyapma..." Annesini bulup eve döndüklerindebabası sedirde oturmuş sakin bir halde radyo dinliyordu. Şahap Bey, bu olaydan 6 ay sonra ikinci bir beyin kanaması geçirdi ve öldü. Inci, "Benim çocukluğum olmadı, çocuğa benzer bir küçük kızdım o kadar" diye yazacaktıyıllar sonra. Ama o yalnızlık, babanm ölümü üzerine Müyesscr halanın yanına, Bursa'yagoçüldüğündedesürdü.Birev bulununcayakadar halanın evindekalınacaktı. Anneye, Orman Dairesi'ndekâtibelik bulutımuştu. Her sabah 9 yaşındaki Inci'yi uyarmadan kapıdan adımını atmı yordu. Bıılaşıklar yıkanacak, ev toparlanacak, süpürülecekfilan.Oysa, evinarka bahçesindekieskihamamlığm ortasına atılmış vekocaman, boyundan büyük bir tepe oluşturmuş kitap yığını vardı. Kitapları seç, sayfaJarını çevir, zaman su gibi... Mahallenin çocukları vekız kardeşi Sevil ile oynanan dokuz kiremit ve evciliğin çekiciliğini üstüne ekle, bir de bakmışsın ki akşam olmuş. Bulaşıklar mutfakta bekler, anne işten yorgun gelmiştir, büyük haksızlıktir Inci'yi dövmesi... Bir akşam annesi, sofradan kalktı, "Başım ağrıyor" dedi, dili dolandı, bıifeye doğru gitti, düştü! Sabah bir hademe geldi, halasının kocasına alçak seslc " Yenge vefat etti" dedi. Duymuştu da, duymazlıktan geldi înci. Okula gitti, son derse kadar dayandı. Ağlama nöbetine tutulduğunda zil çalmak üzereydi. Bir Ocak ayıydı ve 11 yaşındaydı... ÎNCt, ZÜHAL VE İMREN... Eniştesi Kadir Çağal Inci'nin eğitimiyle yakından ilgilenen, dil bilincini ortaya çıkaran ilk Türkçe öğretmeni ve vasisiydi. Öğretmen okulu sınavını kazanması için büyük uğraş verdi. Tek kaygısı, Inci'nin bir meslek sahibi olup yaşam boyunca kendi ayakları üstünde durabilmesini sağlamaktı, bu yüzden, hiç yapmayacağı, yapamayacağı şeyi yaptı, tanıdıklarını arayasoktu.kâğıdıdeğiştiripsınavıkazandırdı. Inci, ağabeyinin lise edebiyat kitaplarını daha ortaokulda bitirmişti ve şiirler yazıyordu. Yine ağabeyinin eve getirdiği çoğu Varlık cep kitaplarını da tutkuyla okuyordu. Orhan Kemal'in Baba Evi, Avare Yıllar'ıörncğin.Halasının.eniştesininkitaplıklarındaki Şevket Süreyya'nın Suyıı Arayan Adam'ı, Rus klasikleri, Muzaffer Tayyip Uslu, Melih Cevdet Anday hepsi hepsi, 1213 yaşındayken okunmuştu zaten. Bir yanıyla deli doluydu, bir yanıyla da gönül ezikliğini büyütüyordu içinde. Aynı ikilem yatılı gittiği Manisa Oğretmen Okulu'nda da sürdü. Hemen ilk aylardan başlayarak Zühal'le, Imren'le birlikte okulun en azılı öğrencilerinden oldu.Özel gün ve törenlerdeiyi şîîrseçebilen, okuyabilenler de onla'rdı. Inci, kitaphk kplu başkanı olmuştu. Kitaplar sığınağı olmuştu. Çocuklukta yitirilmiş sevgi, acıya yatkınlık, sevilip sevilmediğinden kuşkıı duyma uzun vıllar peşinibırakmadı. Kişiliğınm ötc yakasmda ıçten içe kaynayan hüzün bağımlılığının burgacından ise Cengiz ağabeyinin düzenli mektupları çekip çıkardı onu. Gazi Eğitim Enstitüsü Resim Bölümü'nde okurken, okulun büyük kütüphanesinde okuma ve şiir yazma uğraşını sürdürdü, uzun mektuplar ve günlükler yazıyordu ayrıca. Kendini dışavurmayohıydubu: RUHUMU YENİDEN BÜYÜTMEK " Kendımi bildim bileli, ola ki ruhunıu yeniden bütünlemekve her zaman çok yakmımda duran ölüme meydan okumak, yani onu büsbütün unutmak için yazmayı denedim. Kendimi sevdiğim ama uzakta kaldığım insanlara anlatmayı sevdim ve beni sevsinler, çok sevsinler isteyerek bende birikenleri onlarla bölüşmeye çalıştım. Günlerimi yazdım defterlere, kırılmalarımı,çocuksu,geçicihe\reslerimi, yerli yersiz acılarımı, telaşlanmı veterkedilmekorkularımı. Böylelikle henüz çok gençken insanın bencilüğinden daha yüksek bir bölüşme isteğine sahip olduğunu öğrendim." Çoğunluğu kitaplanna sinmiş, çocukluğundan ne iz kaldı? Dirence bulanmış dayanıklıhk ve anımsandığında yüreği yoklayıp geçen bir yeis galiba. Yani biraz umutsuzluk, biraz karamsarlık, bir parça da başarmanın yarattığıözgüven. "Mutsuz bir çocukluğunbir yazariçin hazinedeğerindeolupolmadığı" konusundaisehâlâkararsız: "Bedel bu kadar ağır olmamalı." • Aral Ailesi Baba Şahabettin Aral, anne Ayfer Aral, Aral kardeşler... Ağda zamani ve... Denizli'de doğdu. Gazi Eğitim Enstitüsü Resimiş Bölümü'nü bitirdi. Yazın yaşamına 1977'de dergilerde yayımlanan öyküleriyle girdi. 1979'da Ağda Zamani ile topladığı ilk öyküleriyle 1980'de ilk Kitap Öykü Başarı Ödülü'nü aldı. Kahramanmaraş'ta yaşanan insan kırımını konu alan ikinci kitabı Kıran Resimleri 1983'te yayımlandı ve Nevzat Üstün Öykü Ödülü'nü kazandı. Aynı kitap, 1989'da Fransızcaya çevrildi. Uykusuzlar ve Sevginin Eşsiz Kışı yazarın önceki öykü kitaplarıdır. ilk romanı Ölü Erkek Kıışlar, 1992 Yunııs Nadi Roman Ödülü'nü aldı. Diğer yapıtlarından, Yeni Yalan Zamanlar 1994'te, Hiçbir Aşk HiçbirÖlüml997'de, Içimden Kuşlar Göçüyor 1998'de, Gölgede Kırk Derece 2000'de ve Epsilon'dan 2003'te, Mor 2003'te yayımlandı.• VIL ÖNCE CUMHURİVET b a h a d h o t İlim Heyeti hakkında Köprülüzade Fuad Bey'in açıklaması Şehrimizde bulunmakta olan Maarif Vekâleti Müsteşarı Köprülüzade Fuat Bey ilmi heyetin mesaisi ve Maarif işleri hakkında bir muharririmize şu açıklamada bulunmuştur: tlmi heyet, mesaisinin neticesi olarak mecburi ve parasız ilk tahsili beş seneye indirmiştir. Lisc tahsili ise on bir sene olarak tesbit ediltniştir. Liseler, ilk devresi bir cüzitam teşkil etmek suretiyle üç devre olacaktır. Mevcut lisL'lcrimizin büyük çoğunluğu ilk devrelidir. Iki devreli liseler nisbeten çok sınırlı kalacaktır. Bunlar Darülfünun'a ve yüksek tedrisata kaynak teşkil edecek ve son sınıfta edebiyat ve fen şubelerine ayrılacaktır. Hayat mckteplerine gelince, liselerin ilk devresi üzerine, mesela ticaret mektebi gibi kurumları olmayan yerlerde mahallin ihtiyacına ve imkâna göre ikmâl sınıfları ilâve cdilccek, bu suretle liseleri bitiren talebe hayata donanımlı olarak atılabilecektir. Kız liseleri için de, ilk devre üzerine ikmal sınıfları açılacak, bu suretle kızlarımızı ya ilmi hayata veyahut ev hayatına hazırlamak imkânı hâsıl olacaktır. Meclisteki son medrese telakkisinin, azınlığın fikrinden ibaret olduğu Meclis müzakeratı neticesinde tesbit olmuştur. Vekâlet şimdiye kadar vaki olan icraatında tamamen ve harfiyen Meclisi Ali'nin kararlarını tatbikten başka bir şey yapmamıştır. Maariften büsbütün mahrum kalmış yerlerde, beş sınıflı yirmi leyli ibtidai mektebi açılacaktır. Bunlardan başka ayrıca »^K» Darülmualliminler için •*&& kararlaştırıldığı gibi f A jjt»Â birtakım hayat mektepleri ihdası da düşünülmektedir. Vekâlet bu bütçe dahilinde maddi ve manevi imkânı olan şeyleri yapmaya, kurumların sayısını çoğaltmaktan ziyade nitelik itibarivle islaha önem vermektedir. Asıl Cumhuriyet maarifinin esaslarının tesbiti önümüzdeki içtima devresinde Millet Meclisi'ne arz edilmek üzere hazırlanan kanun layihalartnda, teşkilat projelerinde görünecek ve gelecek senenin bütçesi, vekâletçe o noktai nazara göre tesbit olunacaktır. Yani Vekâlet'in asıl göstereceği faaliyet, asıl vazedeceği prensipler, o zaman görülecektir. Uzmanlar, bu sene bütçede tahsis edilen meblağın müsaadesi nisbetinde en fazla ihtiyacımız olan kısımlara getirilecektir. Vekâlet, bütün hareketini muayyen, tamamiyle tesbit edilmiş prensiplere dayandırmak istiyor; keyfi ve şahsi icraattan tamamiyle kaçınmak samimi kanaatındadır. Asri bir devlet maarif teşkilatı ne mahiyette ise, Cumhuriyet'in yeni maarif teşkilatını da onlardan tamamiyle farksız bir şekilde tesis cdeceğiz; aynı zamanda hayallere kapılmaktan, parlak projelerden tamamiyle uzak olacağız. Memleketin ihtiyacını ve elimizdeki maddi ve manevi kuvvet kaynaklarını dikkate alarak onların azami derecede faydalı bir şekilde kullanılmasına çalışacağız. Sonra şunu da unutmayalım ki, maarif meselesi bir günde mahsul verecek bir saha değildir, zamana muhtaçtır. Yalnız doğru yol üzerinde çok sağlam olarak yürümeye çalışacağız, beürli hesaplarla ne kadar zaman zarfında, ne kadar mesafe kat edeceğimizi çok hassas bir şekilde ölçüp tesbit edecek ve ona göre hareket edeceğiz.# 8 Mavıs 1924 GAZETEDEN BAŞLIKLAR S13 Mayts 1924 Ankara'da elektrikle aydınlantna başlıyor Paris'e gidecek futbolculanmız hayli terakki etmiştir Italya, merkezi Avrupa'yı nüfuzu altına almaya çalışıyor Sıhhıye Teşkilatı: Kapatılan umumhaneler Troçki dünyaya meydan okuyor! Adliye Vekili: "Mahkemeler vazifelerini ifa edebilecek bir hale geldiler" lstanbul Rumları mübadele ediliyor Geçen ay gelen muhacirle'r 58 bini geçiyor tstanbul'da bu sene 500 cv yapılacak Baku'da petrolün kilosu 3 kuruş, Istanbul'da perakendesi 20 kuruştur. Çocuklara karşı ne kadar lakaydiyiz? Adnan Işık 1986 tahışcnın nıuayenclcri ıcra edilmiş ve bunlardan 688 fahişede frengi arazı görülerek müşahede altına alınmıştır. 340 (1924) senesi başlangıcına kadar Ahlak Zabıtası müfettişleri tarafından muayene amacıyla sevk edilmiş olan 1715 fahişeden 400'ünde frengi hastalığı göıülerck hemen tedavilerine başlanmıştır. Hâlihazırda dispanserlerde tedavilerine devam edilmekte bulunan fahişelerin sayısı 1253'tür.» J 10Mayısl924 Fransa'ya giden tayyarecilerimiz Mütehassıs tayyareci yetiştirmek için Fransa'ya bir askeri heyet gönderileceği yazılmıştı. Bu heyet Erkân1 Harp kaymakamlarmdan Şükrü Bey riyasetinde olmak üzere yüzbaşı Osman Nuri, yüzbaşı Hamdi, yüzbaşı Muzaffer, yüzbaşı Feyzi, mülazım1 evvel Edhem, mülazımı evvel i Osman Turgut, miilazımı evvel Ferruh, mülazımı evvel Zekeriya ve mülazuni sani Seyfi beylerden mürekkeptir. Bu zabitler, gidişlerinin tehiri için Müdafaaı Milliye Vekâletı'nden emir almışlardı. Fakat dün ,* l Merkez Kumandanlığı'na VeksAe\\et\ %e\«n • yeni bir telgrafla Perşembe günü Fransa'ya ı müteveccihen hareket etmeleri lazım geldiği . bildirildiğinden yarın Mesejri Maritim Kumpanyasının bir vapuru ile Marsilya'ya gitmek üzere şehrimizi terk edeceklerdir. Bu zevat Marsilya'da askeri tayyare karargâhında tayyarecilik tahsil edecekler ve tahsillcrıni bitirdikten sonra orduva ınuallim olarak avdet edeceklerdir.# 14Maytsl924 1253 frengili dispanserlerde tedavi ediliyor... 339 (1923) senesi zarfında şehrimiz dispanserlerinde Türk ve ecnebi uyruğundan çeşitli milletlere mensup 1385 frengili fahişe tedavi altına alınmıştır. Belirtilen sene içinde Ahlak Zabıtası müfettişlerinin derdest ederek zührevi hastalıklar hastanesine sevk eylemiş olduklan
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle