Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
10 KADIN 18 OCAK 2004 / SAYI 930 Kadınların başarısı: Artık töre yok, cinayetvar İArtık "namusu kurtarmak" gerekçesiyle işlenen cinayetlere "ağır tahrik var" diye hoşgörüyle bakılamayacak. Yasa tasarısında yapılan değişiklik î "namus" cinayeti işleyenleri "katil" sayıyor. Ancak kadınlar hâlâ rahat bir nefes alamıyorlar, çünkü... Özgür Erbaş K & 1 vlilik dışı bir ilişkiden hamile kaldığı için recm edildi Şemse Allak. Tecavüz sonucu hamile kalan 16yaşındakiKadriyeDemirel'in katili, ondan bir yaş büyük ağabeyi Ahmet'ti. Mustafa Çalan, kendisinin izni olmadan evlendiği için 7 aylık hamile kızını;Şanlıurfa'daHüseyin Aslan.tecavüze uğradığını anlatan 29 yaşındaki kardeşi Recve Aslan'ı aynıgerekçeyleöldürdü: Namusumu temizledim. Bıtnlar bızim duyup görebildiğimiz, haberleşmiş cinayetler. Pek çok cinayetin üzeri de, intiharla, gıda zehirlenmesiyle ya da benzeri öyküyle ortülüyor. Yasa da daha düne kadar bu sayısız cinayetlere kapı aralıyordu, kim duruşmada "Namusumu temizledim" diye savunma yaptıysa, bu cjnayeteyol açan "ağır tahrik" olarak algılahıyorvemüebbet hapis yerine510 yıllık cezalarla kurtulup, yaşamına devam edıyordu. Ancak, ceza yasası taslağrnda önceki E hafta yapılan bir değişiklik kardeşlerini, kızlarını, eşlerini gözlerini kırpmadan öldüren erkeklerin ellerini kollarını bağlayacak. Çünkü artık "namus" cinayetegerekçe sayılmayacak. AFERtNOĞLUM... Sıkça duyduğumuz bu sözcüğe zemin hazırlayan, töre cinayetlerini açıkça hoşgören TCK'nin 462. maddesi geçen yaz, uluslararası anlaşmalara uygun olarak kaldırıldı. Yerine, yeni TCK tasarısının 31. maddesinin gerekçesine "töre terörünü hoşgören" hükümler sokuldu. Kadın örgütleribunakarşıçıktılarve"namusunu temizleme amacıyla işlenen cinayetlerin, kan davasıyla eş tutulması ve kesinlikle tahrik indiriminden yararlanılmaması" talebinde bulundular. TCK'yi inceleyen TBMM Adalet Alt Komisyonu da önceki haftamaddedeki"haksızbirtahrikaltında kalarak" hükmünü değiştirip, "haksız bir fiil karşıhğında " olarak düzenledi. Ancak tartışma burada bitmedi. Kadın örgütleri şimdi töre cinayetlerinin kan davasıyla aynı kapsamda değerlendirilmesi taleplerinin kabul edilmediğini vurgulayarak, 31. maddenin gerekçesinde, açıkça "töre cinayetlerinde ağır tahrik indiriminden yararlanılamaz" hükmünün yer almasını istiyorlar. Tasarı değişikliğinde imzası olan, TCK Adalet Alt Komisyon danışmanlarından Doç Dr. Adem Sözüer ise31. maddenin gerekçesinin henüz tamamlanmadığını, ancak "Suç mağduruna yönelik saldırılar haksız tahrikten yararlanamaz" hükmünün gerekçeye yazılacağını söylüyor. Sözüer, aile meclislerinin ölüm karan İntiharlara dikkat... Av. Meral Danış, Beştaş Diyarbakır Barosu Başkan Yardımcısı Kadın Hakları Danışma ve Uygulama Merkezi Sorumlu Üyesi. 10 yıldır kadın sorunlarıyla ilgileniyor. Cinayetlerin tanımında, dava konusu edilmesinde ne kadar yol alındı? Şikâyet edilmesinde ilerleme var, ama cinayetlerin dava konusu edilmesinde gelişme olduğunu söylemek mümkün değil. Genellikle cinayetin failleri aile bireyleri olduğundan davaya müdahil sıfatıyla katılan olmuyor. Şemse Allak davasında müdahil olarak davaya katılmayı istediğimiz halde bu mümkün olmadı. Başka başlıklar altında açılan davalarla, intihar gibi olaylarla saklanan cinayetlerin sıklığı nedir? Namus saikiyle işlenen cinayederin kamuoyuna yansıyandan fazla olduğuna inanıyorum. Birçok ölüm olayının kapatıldığı yönünde ciddi duyumlarımız ve emareler var. Maalesef bu oranı tespit etmek mümkün değil. intihar vakalarma şüpheyle bakmak gerekir. Çünkü bölgemizde meydana gelen intiharlar dünya ortalamasının üstünde. Cinayet haberleri hep Doğu ve Güneydoğu kenderinden geliyor, tstanbul gibi yoğun göç alan kentlerde cinayetlerin önii kesiliyor mu? Aslında Türkiye'nin birçok yerinde kadınlar öldürülüyor, ama adlandırmada farkklık var. Gazetelerde, televizyonlarda her gün kıskançlık cinayetleri, aşk cinayederi vb. haberleri okuyor, izliyoruz. Sebepler farklılık gösterse de özünde cinayeder aynı temele dayanıyor. Ceza Yasası Tasarısı'ndaki değişikliği nasıl değerlendiriyorsunuz? Haksız fiil her ne kadar haksız tahrik kadar yoruma açık değilse de, yine de esnek bir kavram. Kanuna ruh verecek olanlar yine uygulamayı yapan yargıçlardır. Kendilerinin haksız fiil kavrammı nasıl yorumlayacakları çok önemli. Cinayetleri önlemek için ne gibi cezai ve sosyal değişiklikler gerekiyor? Cinayederin önlenmesi için öncelikle namus saikiyle işlenen cinayederde namus sebebinin ağırlaştıncı neden olarak kabulü gerekir. Yani TCK'de nitelikli adam öldürme olarak nitelenen cinayedere namus adına işlenen cinayederin de eklenmesinı ve bu yolla faillerin ağırlaştırdmış ceza üe cezalandırılmasını istiyoruz. Doğu ve Güneydoğu kentlerinde kadın hareketi, öldürülme emri verilen kadınları sahiplenerek cinayederi bir ölçüde de olsa önleyebildi mi? Bölgemizde eskiye oranla güçlü bir kadın hareketinin olduğu herkesçe biüniyor. Öldürülme emri verilen veya öldürüldükten sonra kadınlara sahip çıkılması çok eskiye dayanmamakla birÜkte, cinayederin önlenmesinde ciddi bir etkiye sahip. Tümüyle cinayederin önlenebilmesinin mümkün olmadığının bilincindeyiz. Çünkü bu gelenekler uzun yıllann eseri. Ama buna rağmen kadın hareketinin, namus adına kadınların yaşam hakkımn ihlali karşısında sessiz kalmamaları hayati önemdedir.0 Berat Günçıkan Kadınlar Şemse Allak'ın ölümünden sonra "namus cinayetlerinin" önlenmesi için eylem yapmışlardı... Şemse Allak'ın cenazesini, 0nu sahiplenen kadınlar taşıdı. almalannın önüne de "azmettirici olarak cezalandınlmalannı" sağlayarakgeçeceklerini aktarıyor. Komisyonda yapılan çahşmanın bir yasa metninin değiştirilmesindenöteTürkiye'deinsanabakışı.eskimiş, çağdışı kalmış bir zihniyeti değiştir mek olduğunu vurgulayan Sözüer, değişimin temelinde, kadınların özgürlük ve eşitlik bayrağını ele almalarını görüyor. Sözüer'in komisyona yönelik bir eleştirisi var, hiç kadın üyenin olmaması. îddiası ise kadın örgütlerinin isteklerinin bile 3&nlümun kö;«si SEMRA CAN «0TUUA,«0TUUA lOBttlZI •İllER ötesinde değişildikler yapacakları... Sözüer'in iyimser havasına karşın, kadın örgütleri 31. maddenin gerekçesini görene kadar rahat bir nefes alamayacaklar. Mor Çatı gönüllüsü avukat Hülya Gülbahar'a göre tasanda net bir dille töre cinayederinin indirim kapsamından çıkarddığmın yazılması gerekiyor. Töre ya da namus cinayeti kavramlarının yaşananları açıklamaya yetmediğini söyleyen Gülbahar, "Cinayederde kıskançlıkyadagizlenen ekonomik nedenler de olabüiyor" diyor. Gülbahar, cinayederin içyüzünü şöyle anlatıyor: "Biz hayatın içinde, kendimizden biliyoruz ki; işlenen bu cinayetlerin bir bölümünün altında ekonomik ve sosyal nedenlerle karısını kaybetmek istemeyen kocaların bencülikleri yatıyor. Altınlarını vermedi diye eşini öldüren adam, 'namus' diyerekkadına iftira atıyor. Torununu namus diyerek öldüren dede olayının altında da uzun yıllara dayanan ensest vardı. Yaşı ilerleyip yaşadıklannı anlayarak, bir daha enseste kalkışması halinde açıklayacağını söyleyen torununu öldüren dede, 'Namusumu temizledim' dedi..." KADINLARIN BAŞARISI... dilinin değişmesini ümit verici bir gelişme olarak yorumlayan Ertürk, değişim talebinin sorunun sahibinden geknesinin kahcılık açısmdan taşıdığı öneme dikkat çekiyor. Diyarbakır'da kadrnların sokağa dökülerek, bir daha töre cinayetinde ölen bir kadının tabutunu taşımak istemediklerini açıklamalarını hatırlatan Ertürk, "Bu çok önemli bir gelişme. Sorunu yaşanlardan değişme talebi gehnediği zaman, sadece yasaların değişmesi yaşamı değiştirmeyeyetmiyor" diyor. # Dokunmak artık cinsel suç... , TBMM Adalet Alt Komisyonu'nda planlanan TCK tasarısı, cinsel suçlara ilişkin şu değişiklikleri de öngörüyor: */ Cinsel arzuları tatmin amacıyla birinin vücut dokunulmazhğma saldırı etkili yaptırıma bağlanacak, i/ Kişinin vücuduna eşya, organ sokuhnası ağırlaştırıcı sebep olacak, • Irza geçme kavramı yerine, bireyin vücut dokunulmazlığını ihlal tabiri kullanılacak, */ Ensest ayrı bir suç olarak düzenlenecek, }/ Hastane, cezaevi, gözaltında cinsel istismar ayrı bir suç olacak, */ Tecavüzcüyle evlenmek tarihin çöplüğüne atılacak, %/ îşyerinde cinsel taciz suç olacak, ı/ Çocukların cinsel istismarı ağır yaptırıma tabi olacak, • Aile içi cinsel saldırı ayn bir suç olacak. NESİ mı OBANA Bİ KERE BİLE ALMANUTIR Töre cinayederinin BM belgelerine, uluslararası sözleşmelere geçmesi de kadın hareketinin başarısı. AmaTürkiye'dekaçkadrnın töre cinayetine kurban gittiğini ortaya koyan bir rakam yok. BM Kadına Yönelik Şiddet Özel Raportörü Prof. Dr. Yakın Ertürkde Türkiye'de kadına yönelik şiddet ve töre cinayetlerine ilişkin gerçek rakamlara ulaşılamadığını, buna ilişkin istatistiki bir veri olmadığını söylüyor. TCK'deki zihniyetin ve yasanın