17 Haziran 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

16 TOPLUM Nedir bu "CLUBBING"? Yeni bir vergi mi yoksa? Beyoğlu'nda, Ortaköy'de, Etiler'de artık Clubbing ve Event var... Clubbing kulüpçülük demek, event ise organizasyon. Ancak kimse ağzına Türkçe tanımlannı almıyor. Müziğe, dolayısıyla dansa DJ'lerinin yön verdiği bu yeni eğlencenin de kendi şöhretleri ve imajı var... Selen Tokcan T aksim'de yürürken elinize tutuşturulan kâğıtta yazan; Cuma akşamı DJ...bilmem kimin, bilmem ne 'club'ında çalıyor olması size ne ifade ediyor? Etrafınızda olup biten, 'clubbing' 'event'lerinin ne kadar farkındasınız ? Türkçe karşılığı yok mu 'clubbing'in? Evet var; 'klüpçülük' demek, ama îngilizce kullanmak daha havalı oluyorgaliba... 'Event' denen şey ise organizasyon demek ashnda, ama biz kiminle konuştuysak, kiminle göriiştüysek, bize bir takım 'event'lerden bahsediyor... "Geçen Cuma Maslak Venue'de harika bir event vardı, DJ Sasha'yı getirmişler, herifacayippatlattı"diyorlar...Bizdetüm bunlarüzerine, bir "Clubbing" hikâyesi "patlatmaya" kararverdik... "Clubbing" 1990'liyıllarınbaşındalngiltere'de genç kesimin başlattığı bir akım. Çıkışnoktasıiseelektronikmiizik. Akımın takipçilerine "clubber" deniliyor. O ydlarda hızla ilerleyen bilgisayar teknolojisinin, 'elektronik miizik' denilen bir müzik türünün oluşmasına olanak sağlamasıyla, eskiden diskolarda sadece plak değiştiren DJ'ler artık bilgisayar başında, yüzlerce ses efektinin kayıtlı olduğu programları kullanarak kendi müziklerini yapıyorlar. Böylelikle de DJ isimleri 80'li yılların rock starları kadar tanınıyor. Büyük organizasyon şirketleri, meşhur olan DJ'lerleanlaşıp, "Club" denilen mekânlarda çalmaları için partiler düzenliyorlar. Kısa zamanda bu organizasyonlar gece iki gibi başlayıp sabaha kadar devam eden bir parti çılgınlığma dönüşüyor. Bütün dünya ünlü DJ'lerin kendi ülkelerine gelip çalmaları için organizasyon şirketlerinin takvimlerini takip ediyor. Dünyayla eşzamanlı olarak Türkiye'de de "club" kültürü çok hızlı bir şekilde yaygınlaştı. Birçok klüp açıldı, bir sürü D J meşhur oldu. Yurtdışında "club" kültürünün belli bir imajı var. "clubber" denilen insanlar bir maske gibi yaptıkları aşırı makyajları, boyanmış rengârenk saçlan ve rüküş kıyafetleri ile kendilerine bir yüz yarattılar. Sık kullanılan aksesuvarlar arasındaysa renkli güneş gözlükleri, belli markaların lastik ayakkabıları, fosforlu aksesuvarlar vela zer anahtarlıklar öne çıkıyor. "Clubber"ların bir de felsefesi var elbet. Apolitikolmalarınındışında70'liyılların çiçek çocuklarından bir farkları yok. Barış, aşk ve seks, özgürlük gibi kavramları savunuyorlar. Elektronik müzik dinleyerek, günlerce devam eden partilerde sınırsız eğlenerek, durmadan dans ederek kendilerini ifade ediyorlar. 1997 yılında Alev Çağlar, kardeşi ve ortağı Ateş Tezer tarafından kurulan "Hip Productions" Türkiye'de'Club'kültürünün gelişmesini ve geniş kitlelere ulaşabilmesini sağlayan ilk organizasyon şirketi.. Yurtdışında tanınan en büyük DJ'leri Türkiye'ye getiriyor. Çağlar ve ekibi adlarını, dört sene boyunca sürdürdükleri J&B Dans ve Tekno festivaliyle duyurdular. Bu festivaldeTürkiye ilk kez, 24 saat süren partilerle ve yerli yabancı DJ'lerin canlımüziğiyletanıştı. Aynı zamanda Türkiye'de ki en iyi DJ'leri bir ajans altında topladı. Hip Productions "clubbing" kültürün Türkiye'de sanayiye dönüştüren ilk şirket. Çağlar, "clubbing akımı, Türkiye'de bu işlerde büyük kazançlar olduğunu sanan bir takım kişiler ve kuruluşların ve basının desteği ile akıl almaz sıklıkta tekrarlanan partiler ve organizasyonlarla moda olmaya başladı. Hatta bu o kadar abartıldı ki caz festivali bile dans işleri yapmaya başladı" diyor. Türkiye'de 'club' kültürünün gerçek takipçilerin 30004000 kişi kadar olduğunu söylüyor. Çağlar'a göre, Türkiye'de yapılan organizasyonlar farklı dürtülerle tasarlanmaya başlandığında otoriteler tavır koymakta gecikmiyor. Bu kısıtlamaların işini iyi yapan veya yapmayan herkes için geçerli olduğunu, bu yüzden kendi işlerinin, eğlencelerinin yarım kaldığını vurguluyor. Müzik olduğu sürece, umudarını yitirmediklerini, dans etmenin ve eğlenmenin başka yollarını bulacaklarını ve kimsenin aklına gelmeyen yeni ve ışıltılı ortamlar yaratacaklarına inanıyor. Türkiye'de ki en fazla gidilen 'club' mekânlar Beyoğlu 'nda Switch, Milk, Godet, Ortaköy Crystal ve Maslak Venue. DJ dendiğinde ise U.F.U.K.DJTangun, Murat Uncuoğlu, Beegee, DJ Cervus, DJ Tarkan gibi isimler akla geliyor. Türkiye'de "Club" kültürünün gerçek takipçileri 30004000 kişi... Ne dediler? Murat Yenal (32 Basketbol Menaje ri): Elektronik müziği seviyorum. Fakatbenbir "clubber" değilim. Birgruba dahil olmadan da klüpe gidip müzik dinleyebilirsin. Son sözüm şu size: Yaşasın Rock, asıl gerçek olan o... Saniye Özlü (31 Temizlikçi): Hiç duymadım. Yeni bir vergi mi? Nedir? Okşan Pelitözü (55 Avukat):Bildiğimiz klüp değil mi bu? Bir demek gibi, aynı düşünce doğrultusunda birleşen insanların, bir şeyler yapmak için bir araya gelmesi demek sanıyorum. Inci Özay (23 Fotomodel): Elektronik müzik, tekno dinlemek piyasayı takip etmek, klüplere gitmek demek. Ben klüpçü değilim, hayır. Bana çok özenti geliyorlar. Ama tekno seviyorum. Ayşegül Beton (50Akademisyen, Fransa'da yaşıyor): Harika bir şey... Müziği sevmiyorum, çok yüksek ve hep aynı ritim gibi geliyor fakat klüplere gidip sabaha kadar dans etmeye baydıyorum. Fransa'da da çok fazla klüp var, fa kat Istanbul'daki kadar iyi değil Burada insanlar eğlenmeyi biliyorlar. ÖtnerKart (33Psikolog): insanlar bu enerjiyi nereden buluyorlar anlamıyorum. Ben klübe gittiğim zaman bir saat sonra sıkılmaya başlıyorum. Demir Yasman (35Büfe sahibi): Hayır, ben böyle bir şey duymadım hiç. Biryeregidildiği zaman kapıda ödenen giriş parasına deniyor. Öylemi? Deniz Kurşunlu (24Tasarımcı): Bence yorucu bir şey. Bayağı bir boş vaktin olması gerekiyor bu tip şeylerle uğraşmakiçin diye düşünüyorum. MODA Şimdi atkı zamanı... El örgüsü delikli, baklava desenli ve yerlere kadar uzanıyor. îşte atkılar... Fatma Ovacık S onunda kar yağdı ve rahatladık. Soğuklar bu sıcacık aksesuvarlara ilgi göstermemizi sağladı. Bu sezon yine atkı ve şal oldukça moda. Geçen sezonlarda oldukça sık gördüğümüz el örgüleri daha uzun bir süre güncelliğini koruyacak gibi gözüküyor. El örgülerinde delikli modeller ve pacthwork tarzı örmeler ön planda dururken, yerlere kadar uzun atkılar da hâlâ raflarda. Her triko ürününde olduğu gibi baklavalı desenler de bu sezonun en sık rasdadığımız ürünlerinden. Baklava desenler bu kış tam anlamıyla zirveye oynuyor. Kazaklar, hırkalar, atkılar, bereler her yerde büyüklü küçüklü baklava desenleri kullanıldı. Ponpon da bu sezon geri dönen ayrıntılardan. Diesel'in ponponlu atkısı (atkı gibi kullanıldığı için atkı diyorum ama görünüşte pek benzemiyor) farklı firmalarda değişik yorumlanarak hayata geçirildi. Ve çok sevimli sıcacık aksesuvarlar ortaya çıktı. Sezonun rengi beyaz ve bej, atkı ve berelerde de başrolde. Beyazdan başka, mor, pembe, deve tüyü gibi pastel tonlar en çok kullanılan renkler. Bu sezon ashnda siyah dışında her renk moda. Bu tarz aksesuvarlarda siyah o kadar gösterişsiz kalıyor ki artık kimse siyahı tercih etmiyor. Renkli, çizgili, desenli, apHkeli, ponponlu o kadar geniş bir yelpaze var ki insanın heyecanlanmaması mümkün değil. Ufak da olsa bir ayrıntı ile tüm kıyafetinizi canlandırabüir, tarzınıza gençlik ekleyebilirsiniz. Yılbaşı için hazırlanan atkı, bere, eldiven takımlar uygun fiyatlar ile tüketiciye ulaşıyor. Kendi yapacağınız takımlarda da renk uyumunu göz önünde tutarak, farklı desenleri kullanabilirsiniz. Nitekim bu sene berelerin yanı sıra, kep ve kasketler de çok moda. Ünlü İngiliz markası Kangol'un tüylü, pastel renkli keplerini yılbaşı gecesinisokaktageçirenlerkeyiflekullandı. Ponponlu bereler, örgü kasketler, kadife şapkalar, farklı renk ve desenlerde kullanıhyor. Atkılan biraz büyütüp şal haline getirmek de bu kış iyice moda oldu. Büyük şallar hem iç mekânda aksesuvar olarak hem de soğuk günlerde atkı yerinekullanılabiliyor.El örgüsü, tığ işi şallar, hem kış hem yaz kullanılabilecek nadir aksesuvarlardan. Yanivereceğiniz paranın karşılığını uzun uzun kullanarak alabileceğiniz, severekgiyebileceğinizbir aksesuvar. Bu arada şık hint işi aynalı, kadifeli şal/fularların artık tamamen ortadan kalktığını söylemeklazım. Varsa kullanıyorsanız ne âlâ. Ama bence yenisini almayın. Bu sezon çok ilgi görmese de seneye esas patlamasını yapacak olan panço ve pelerinler de vitrinlerde ufak ufak yüzünü gösteriyor.Başımızdan geçirerek giydiğimiz, dirseklere kadar uzanan kısa şalımsı pelerinler özellikle bahar aylannda kurtarıcımız olacak. •
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle