Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
( )
1864 / 1944
Tanzimat’tan Cumhuriyete
toplumun aynası:
Hüseyin Rahmi Gürpınar!
kılık kıyafetini taklit ederek gülünç durumlara düşer. bir başın bulunmasıyla ve mantık yoluyla çözülen cinayet
öğeleriyle Türk edebiyatının ilk polisiye romanlarından biri
EDEBİYATIMIZDA SÖMÜRÜ DÜZENİNE
olan Kesik Baş’ta, açılan soruşturmada görevli deneyimli
DEĞİNEN İLK ROMAN ‘ŞIPSEVDİ’
zabıta Remzi ve acemi yardımcısı Seyit tuhaf bir serüvenin
Batı özentisi tiplerin en ünlülerinden Meftun’u
ve gizemin ortasına düşer.
yarattığı ve “Bu eser alafrangayı aşağılamaya değil
“Karınları tok hatiplerin, konferansçıların, ahlakçıların
aksine onu yanlış anlaşılmaktan kurtarmaya hizmet
teorik sözleri bir para etmez. Sefilliğin felsefesini açlıkla
edecektir. Daha doğrusu bu roman herhangi bir amaca
kıvrananların, nefesleri kokan ağızlarından dinlemelidir”
hizmetten çok halkı güldürmek için yazılmıştır” dediği
diyerek Şadan ve Kalender Nuri adlı, toplumsal kuralları,
Şıpsevdi, “Edebiyatımızda, ekonomik adaletsizliğe,
genel ahlakı, yozlaşmış sosyal ilişkileri “delicesine”
emek-sermaye sorununa, sömürü düzenine değinen ilk sorgulayan İstanbullu iki gencin tuhaf bir cinayetle sonlanan
roman” olarak nitelendi. serüvenlerini anlattığı “Ben Deli miyim?”de, suç ve ceza ile
ilgili toplumdaki yerleşik düşüncelere eleştiriler yöneltti.
‘KUYRUKLU YILDIZ ALTINDA BİR
İstanbul’un Binbirdirek semtinde iplik eğiren kendi
İZDİVAÇ’, ‘DELİ FİLOZOF’, ‘GULYABANİ’
halinde iki genç Ermeni delikanlının (Agop ve Kirkor)
Kuyruklu Yıldız Altında Bir İzdivaç’ta, Dünya’yı yok
yarenliğiyle başlayan Efsuncu Baba’da birçok batıl inançla
edecek denilen Halley kuyruklu yıldızı çarpınca İrfan Galip
karşılaşırız.
ve Feriha Davut aşkının ne olacağını eğlence ve heyecanın
ÖNER YAĞCI
Tutuşmuş Gönüller’de, serbest aşk hayatı yaşamak isteyen
hiç eksilmediği biçimde anlattı.
üç güzel genç kız ekseninde Batılılaşma özentisini anlattı:
İnsanlara köle ruhu aşılayan, kader, tevekkül, rızık
ROMAN AHLAKIN AYNASIDIR! “Bindiği uzun ökçelerin üstünde kimi kez zarif, küçük
gibi inançları eleştirdiği Deli Filozof’ta, “İnsanlar saçma
1886’da Batı yaşantısını taklit ederken gülünç duruma kıvrılışlarla sendeleyen genç kadın, kavalyesinin koluna
inançlardan uzaklaşıp ne kadar az aldanırlarsa, insanlık
düşen insanları anlattığı Şık adlı romanının tefrika iyice yaslanıyor…
şereflerine o kadar yaklaşmış olurlar” diyerek akıl ve doğa
Böyle dişisiyle kol kola ikiz gezmeğe, henüz alışmamış
edilmesinden başlayarak “Roman ahlakın aynasıdır”
yasalarıyla açıklanacağını anlattı.
Türk kuşağının bu çığırdaki acemiliği gözüküyor…
düşüncesiyle ve yalın diliyle geniş okur kitlelerine
Her kötülüğün birinci nedeni gördüğü cahilliğin değişik
Kadında hoppalığa pek çok heves, erkekte kolundakini
seslenmeyi başaran Hüseyin Rahmi Gürpınar çağdaş Türk
halk tabakalarında batıl inanışların yerleşmesine ortam
herkeslere göstermeğe büyük bir övünç seçiliyor gibiydi.”
edebiyatının en üretken ve önemli yazarlarındandır.
hazırladığını aktardığı Gulyabani’de, cinli ve perili
Mürebbiye’de, ölen karısından ve odalığından olan
Abdülhamit’in baskı dönemini, II. Meşrutiyet’i, I. Dünya
olduğu sanılan bir köşkte yaşayanların ne kadar bilgisiz ve
dört çocuğunun eğitimi için Anjel adlı Parisli bir kadını
Savaşını, Kurtuluş Savaşı’nı ve Cumhuriyetin ilk yıllarını
mantıksız olduklarını gösterdi.
mürebbiye olarak işe alan Dehri Efendi, yaşlı ve zengin
yaşayan, İstanbul yaşamını, yarattığı ilginç karakterler
bir adamdır. Anjel, Dehri Efendi’nin kardeşini, büyük oğlu
aracılığıyla bir ayna gibi yansıtan yapıtları toplumsal
TÜRK EDEBİYATININ İLK POLİSİYE
Şemi’yi, kızının eşi Sadri’yi “paralarından yararlanmak
yaşamımızdaki hızlı değişimleri anlamak için zengin bir
ROMANLARINDAN ‘KESİK BAŞ’
için” baştan çıkarır ve üçünü de yalıda idare eder. Şem’i,
kaynak olan yapıtlarında, zaman zaman olayın akışını bir
Mezarından Kalkan Şehit’te, çocuklarını cinlerle, perili
bir gece girdiği mürebbiyenin odasında açtığı bir dolapta
yana bırakarak felsefi bilgilerini aktardı.
köşklerle korkutan, dadılar elinde şımartılmasına, yanlış
babasıyla karşılaşır.
eğitim almasına göz yuman ana babaları eleştirdi.
‘DİL BİR ÇEŞİT TARİKAT SIRRI DEĞİLDİR...’ Eşkıya İninde, Değirmendere’deki çiftliklerini kontrol
Haksız kazanç sağlamayı, bunun için halkın cahilliğinden
etmek amacıyla yola çıkan Nefi Bey, kayınbiraderi Hikmet
Her sınıftan insanları, külhanbeyleri, züppeleri,
yararlanmak isteyenleri eleştirdiği İffet’te, “Sefalet! Kara
Enis ve uşakları Murtaza’nın dağ yollarını tırmanmaya
hanımefendileri, fahişeleri, kenar mahalle kadınlarını,
renginle bütün geleceğimi karartıp, bakışlarımı ürkütme.
başlarken eşkıyalar tarafından kaçırılmalarını ve maceradan
paşaları, memurları, beslemeleri, esnafı, imamları, işsizleri,
Artık senin karanlık yüzüne bakacak gücüm kalmadı”
maceraya sürüklenmelerini anlatır.
evliliğe hazırlanan genç kızları, korkularla büyütülen
diyerek çaresizliğini dile getiren, hasta annesiyle aç
Yaşamını yazarak geçiren Gürpınar, elliye yakın
çocukları konuşma ve şiveleriyle canlandırıp güçlendirdi.
kardeşine bakmak zorunda olan bir kızın “kötü kader”ini,
romanının yanı sıra, Hazan Bülbülü, Kadın Erkekleşince,
“Dil bir çeşit tarikat sırrı değildir… Yazılan bir eseri
“düşmüş kadın” olmasını anlattı.
Gülbahar Hanım, Tokuşan Kafalar, İki Damla Yaş adlı
onun yazarıyla birkaç hayranından başkası anlayamazsa
Nimetşinas’ta, namus simgesi olan aile ortamlarında
beş oyun yazdı.
ona dil denemez” düşüncesiyle sade bir dil kullandı.
çevrilen dolapları, efendilerin evdeki hizmetçi genç kız
Kadınlar Vaizi, İki Hödüğün Seyahati, Gönül Ticareti,
ESKİ-YENİ ÇATIŞMASI VE ‘ŞIK’ ve evlatlıklara nasıl göz koyduklarını, onları nasıl taciz
Melek Sanmıştım Şeytanı, Eti Senin Kemiği Benim gibi öykü
Eski değerlere bağlanamayan, yenilikleri de hakkıyla
ettiklerini de eleştirdi. kitaplarında, İstanbul’un her semtinden insanları olanca
hazmedememiş, zayıf karakterli, dengesiz kişileri ele Gönül Bir Yeldeğirmenidir Sevda Öğütür’de, Cevher canlılığıyla anlattı.
aldığı, asıl teması eski-yeni çatışması olan Şık’ın kahramanı Hanım çapkın bir erkekle, Şadan Bey ise “dişi filozof” bir Akla ve bilime dayalı düşüncelerin toplumda yaygınlaş-
Şatırzade Şöhret Bey, metresi, köpeği, giyinişi, gözlüğü, kadınla evli olmaktan yakınır, kültür farkları ikisine de ması için uğraşan, sanatı halkı eğitmede kullanılacak bir
bastonu, tutarsız davranışlarıyla tam bir yozlaşmış, taklitçi yaşamı zindan etmiştir. araç olarak gören ve halk için roman yazma anlayışıyla ya-
tiptir. Batı’nın gerçek değerleri yerine, zevk ve eğlencesini, Bir kuyunun dibinde bezlere sarılmış durumda kesik zan Hüseyin Rahmi Gürpınar’ı saygıyla anıyorum.
n
8 25 Aralık 2025

