Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Yeni öykülerle yeni yıllara…
Yazın dergilerinin yayın yönetmenleri, düne kadar kendilerine en çok şiir türünde ürün gönderilirken artık başı öykünün çektiğini vurguluyor.
Yayınevleri de bu kanıyı paylaşıyor görece. N’oldu peki, insanımız hidayete erdi, bülbül gibi şakımaya, konuşup yazmaya mı başladı? Demek,
toplumca anlatıp özgürleşmek, yasakları aşıp kendimizi gerçekleştirmek peşindeyiz.
ltı aydır hep öykü yazarlarımızı, öykü adeta matematiksel bir dramatik denge üzerine 1990 kuşağının nasıl bir mayalanmayla ortaya
kitaplarını alıyorum. Anımsayan çıkacaktır, oturtarak öykülerine zengin koridorlar açıyor. çıktığına değgin kimi ipuçları yakalamak da olanaklı
A yayın yönetmenimiz Gamze Akdemir’le de Bu arada dile çiçekler açtıran anlatı edasıyla anlatıdan sızan kavramsallıkta.
görüşmüştük bu yönde, Cumhuriyet Kitap’a bir okuru peşinden sürükleyip götürebiliyor. Tiyatro kökenli yazar dramatik örgülemeden
tür “öykü dergisi” havası katılmış olacaktı. Her ay Bu, onun dile yaslanarak öyküyü kurma yararlanıp kolayca kalkıyor bunun altından. Kıpkısa
toplamda on, dönem boyunca yetmiş öykücümüze yetisinden kaynaklanıyor. öykülerinde de öyle.
kitaplarıyla yer açacaktım yılbaşına dek. Nitekim okur, öyküleri okurken “kanına karışacak “Buk” ne peki? Öykü kişisi liseli genç versin
26 Haziran’dan 25 Aralık’a altı ay doldu ama yetti yanıtı:
bir hikâyenin sarhoşluğu”yla yüz yüze geliyor. Bir
mi peki? Öykü, şıpsevdi yağmuru değil, mübarek
büyü kuşatması da denebilir bunun için. “Sonunda benim de bir tanrım olmuştu. Hem de
kırkikindi öyle bereketli; her gün yağdıkça yağıyor.
Kuşkusuz bunlarda anlatısıyla buluşturduğu bizimkilerinki gibi saklambaç oynayan türden de
Yeniden gittim Gamze’ye, “Dünya Öykü Günü
izleklerin de rolü var. Metni, sorun kovanına değildi. Koca burunlu, birayı ve seksi seven, kanlı
14 Şubat’a dek sürdürelim” dedim öykücülerle
çevirmek yerine bütünsel açıdan öykülerin bunlara canlı bir tanrıydı.”
buluşmayı. Bu hesapla iki ay daha, güzelim öyküyle
içkin kılınması apayrı bir değer yüklüyor çünkü. Bakar ki başka arkadaşları da var, şöyle der:
çiçekleneceğiz.
Özetle Serpil, tiyatro damarından yola koyulsa “Mademki artık aynı tanrıya inanıyoruz o halde gel
Öyleyse hadi bu haftanın kitaplarına...
da sonunda başarılı öykü örnekleri toplamı halinde inancımızı birleştirelim dedik ve bir Bukowski tarikatı
kurduk. Adını da kısaca ‘Buk’ koyduk.”
çıkıyor karşımıza bu kitabında.
REYHAN YILDIRIM: ‘OLAY YERİ’
Reyhan Yıldırım, üçüncü öykü kitabı Olay Yeri’yle
GAMZE YAYIK: ‘SALYANGOZ TEZGÂHI’
ÜMİT AYKUT AKTAŞ: ‘KAPLUMBAĞA
(Mask, 2024) buluşturuyor okuru. Ne ki ben
Salyangoz Tezgâhı (Alakarga, 2025), Gamze
AYAKLANMASI’
Reyhan’ın öykülerini bu kitabıyla tanıdım.
Yayık’ın ilk kitabı. Dosya halindeyken okuduğum
Ümit Aykut Aktaş, Kaplumbağa Ayaklanması’nda
Tanıdığım da iyi oldu, anlatı evrenlerinden içeri
öykü toplamıyla ilgimi çekmişti zaten yazar.
(Metinlerarası, 2024), ilk kitap olduğunu kestirdiğim
“Özgürlük ve hatta yaşamak, göze almak demek,
Bu öykülerde yaşamın kırılgan yanları, düzeyli
öyküler toplamında okuru dikkat çekici ince bir
ne olacaksa onu!” diyerek adım atan bir yazarın
soyutlayımlar eşliğinde, üstelik sözdizimlerinden
duyarlıkla kuşatıyor.
kaleme getirdiği, bir dizi olay yeri tanıklığı da
yansıyan ritmik akışla okur önüne geliyor.
Uzaktan baktığınızda gölge altında debisi,
diyebiliriz buna.
Aynı zamanda çoklu bir yelpaze eşliğinde, bizi
derinliği ilk elde belli olmayan nehir havasındaki
Ancak bu tanıklık olaya değil toplumsal-tarihsel
zengin evren çeşitlemeleriyle örtüştürürken farklı
Ümit Aykut anlatısının aslında, sizi içine çekmeye
belleğe dönük açılımla dikkati çekiyor.
toplumsal yapılardan taşıdığı insanlarla tanıştırmayı
hazır bir sıcak çevrintiyle kendi debisine sırt
Yanı sıra ardında urlaşan bir dizi sorunsal
da savsaklamıyor Gamze.
dönmüş ama ürettiği sonsuzca derinlikle şaşkınlık
karmaşasına uzanıyor.
Bütün bunları, ağır ama alabildiğine duyarlı,
yaratan bir büyü yaydığını görüyorsunuz.
Diyelim yazar, yeni bir öykülem yerine anlatıcı bir
hatta dokunaklı bir incelikle örüp öyle kuruyor
Artık şaşırmıyorsunuz, nehrin suyu sizi kuşatmış
öykülemenin ardıllığını yapıyor, ne gam.
öykülerinde.
oluyor.
Diyeceğim, nasıl ki her türde müzik
Evet, yumuşacık bir edayla ama hiç anlatmaya
Kimi bağlamlı bu öyküleri bir görsellik eşliğinde
dinlenebiliyorsa, her türden öyküyü
girişmeden, var olan duygu kütlüklerini, acımasızlık
yapılandırırken yazarın amacı bunu öne çıkarmak
kucaklayabilecek genişlikte bir yürek de taşıyor
kadar saldırganlıkları, neleri neleri okurla kol kola
değil tam tersine okurun ilk bakışta algılayabileceği
insan, yeter ki “okur” olsun.
girerek gösteriyor öykülerinde.
görüntülerdeki her bir dokunun derinlerine
Böylece dış dünyaya karşı kendisini korumaya
Bu yaklaşımı yazarın, öykülere bambaşka bir
inerek bu dehlizlerde olup bitenlere onların kendi
çalışırken çatışmaya girmekten kaçınmayan öykü
heyecan, aynı zamanda albeni yüklüyor.
içlerindeki o sonsuz ufuktan yaklaşabilmesinin
kişileri aracılığıyla yaydığı kavramsal tortuyu bütün
İçe işleyen duru, mahcup bir güzellik diyebiliriz.
önünü açmak.
öykülere bir toplumsal sis halinde indiriyor adeta
Elbette yeni öyküler de bekleyeceğiz Gamze’den.
Sanatsal birikimini yazınsal bir harca
Reyhan.
dönüştürdüğü öyküleriyle Ümit Aykut, doğrusu bu
SERPİL CANALAN: ‘FİL YASI’ ENVER ÖZKARDEŞ: ‘BUK TARİKATI’
başlangıcıyla ilgiyi hak ediyor.
Serpil Canalan, tiyatrodan gelen bir yazar. Enver Özkardeş (d. 1978), Buk Tarikatı’yla (Mahal,
Ayırdında olmalısınız, tiyatrocu-sinemacılarımızın 2024), öykümüzde adeta manifestoya benzer bir HALİL YÖRÜKOĞLU: ‘ŞU AN SAAT KAÇ?’
yazın alanındaki varlıkları gitgide çoğunluğa çıkış sergiliyor içeriksel bağlamda. Halil Yörükoğlu (d.1987), Şu An Saat Kaç (İletişim,
dönüşüyor artık. Liseli gençlerle kurulup başlayan öyküleme, 2024) adlı üçüncü öykü kitabıyla tanıştırıyor okuru.
Fil Yası (Edisyon, 2024) yazarın ikinci öykü kitabı. tersinlemeyle enikonu toplumsal ahlakı sorguluyor. Bu öyküler, yazarın önceki kitabında (Keşke
Az buz iş değil ilk öykü kitabıyla yaptığı Enver’in. Yüzüme Baksanız, 2022) gördüğüm öykülem
Serpil, tiyatrodan taşıdığı birikimi öykü evrenlerinde
>>
16 25 Aralık 2025

