Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Arundhati Roy’un anlatı dönencesi
Şu bir gerçek ki, Arundhati Aktivist bir kimlik. Ülkesi
Roy meselesi olan bir yazar. Hindistan’dan dünyaya
Küçük Şeylerin Tanrısı sesini duyurmasında bu
romanı onun bu yöndeki ilk muhalif duruşunun etkisi
adımının bir göstergesi. İkinci yadsınamaz. Hindistan’ı
romanı Mutlak Mutluluk yazan, anlatan biridir Roy.
Bakanlığı ise bu bakışını / Aktivist bir yazar olarak
bilincini, protest duruşunu politik duruşunu yazı ve
incelikli biçimde taşıdığı bir söyleşilerinde dile getirir.
başyapıt bence.
O, romanlarında kurmacayı
Onu edebi kılan kuşkusuz seçerken, yaşanan temel
dünyayı algılama biçimidir. Yani, bir coğrafyanın ruhsal dilini sorunların ancak böyle dile getirilebileceğini söyler. Özellikle de
kurması, meselelerini bütün yönleriyle irdelemesidir. Odağa aldığı politik konular üzerinden anlatacağı hikâyeleri kurması, yarattığı
insan öyküleri, kurulan bağlantılar ve elbette ki zamanın ruhu kurmaca gerçekliği Hindistan’ın toplumsal / siyasal / kültürel
dediğimiz gerçekliğe bakışıdır etkileyici olan. gerçeğiyle çerçevelemesi anlatılarının en belirgin yanıdır.
ADRESSİZ! RAHEL’İN DOĞDUĞU YERE
Adundhati Roy, ilk romanı Küçük DÖNÜŞÜ…
Şeylerin Tanrısı’nda (***) kendi ço- Ailenin karmaşık, bir o kadar da il-
cukluğuna dayanarak bir öykü an- ginç öyküsü aslında sömürgeleşme
latıyor bize. Orada, Hindistan’ın gü- öyküsünü çıkarır karşımıza.
neyinde doğup büyüdüğü Kerala’da Bir yanda melezlik, sömürgeciliğin
hayata / insana ve yaşanan coğraf- izlerinin hayatın her alanında kendi-
yanın gerçeğine İLİŞKİN her şey var. si göstermesi; ötede ise hâlâ kolon-
Kendisi de bunu bir söyleşisinde şöy- yal zihniyeti bir bayrak gibi taşıyan-
le dile getiriyordu: ların varlığı. “Anglofil”leşen insanla-
“Kerela’da herkesin tharavaad adı rın gerçekliği.
verilen, atadan kalma bir evi vardır. Ama daha da önemlisi Kerela’nın
Eğer bir babanız yoksa, bir tharava- Hindistan gerçeğinde bambaşka bir
ad’ınız da yok demektir. Adresi olma- yer olduğunu bize anlatması Roy’un…
yan birisinizdir. ‘Adressiz’, size böyle Geleneğin toplumun her alanında
hitap ederler. nasıl biçimlendiğini, kast sisteminin
Ben, Ayemenem’de, Küçük Şeyle- neleri içerdiğini anlatması.
rin Tanrısı’nın geçtiği yerde büyüdüm. Ayemenem’de yaşayanlar, ge-
Sürecin nasıl sonuçlanmış olduğuna lenler, gidenler ve dönenler… Ya-
bakınca, Tanrı’ya, normal bir orta sı- şanan her karşılaşmadaki öykü in-
nıf Hint kızın sahip olduğu koşulların san / toplum / kast gerçeğinin bir
hiçbirine sahip olmadığım için teşekkür ettiğimi söyle- “Ben kendi eyaletimle gurur duyuyor değilim, ben bir başka gerçekliğini çıkarır karşımıza.
eyaletten gurur duymam zaten, benim doğamda yok
mek benim açımdan çok kolay.
ÖTEKİLEŞME, SÖMÜRGE ZİHNİYETİ,
Benim hiç babam olmadı; bize ‘bakan’ ve bunun kar- böyle bir şey, eyaletten gurur duyulmaz. Ben bunu ya-
SOYKIRIM, AYRIMCILIK, MÜLTECİLİK,
pan insanlarla gurur duyuyorum.
şılığında annemizi ara sıra döven ya da aşağılayan bir
YOKSULLUK, ÇATIŞMA…
adam hiç olmadı. Dolayısıyla, ait olduğum bir kast, din, Gerçekten bu insanları sahiplenmek gerekiyor artık. Bun-
Roy, Hindistan’ın gerçeğine bir aile öyküsünden ba-
ların karşısındakilere baktığınızda, neo-muhafazakârlara,
bana göz kulak olan biri de olmadı.” (*)
karken, bizi, sömürgeciliğin izlerine döndürüyor.
faşistlere, işte bu ‘sahte evren’ dediğim ‘kalp evren’
PROTEST BİLİNCİNİN OLUŞUMUNDA Kuşkusuz bize bir bellek sunuyor kendi kişisel ta-
dediğim şeyi yaratan bu insanlara karşı durmak ge-
YAŞADIĞI COĞRAFYANIN İZLERİ / ETKİSİ nıklığı ve yakın (Hindistan / dünya) tarih(in)den. Ora-
rekiyor.” (**)
Onun protest bilincinin oluşumunda yaşadığı coğ- da ötekileşme, sömürge zihniyeti, soykırım, ayrımcı-
rafyanın izleri / etkisini söylemek gerekir. ‘HİNDİSTAN ÜZERİNE BİR ZAMANE lık, mültecilik, yoksulluk, çatışma gibi çağın en can alı-
BAKIŞI SUNAR’
Öyle ki onun bu ilk romanına konu olan hikâyeler ya- cı sorunları da yer almaktadır.
şadıkları, gözlemledikleridir. Ötesi eyaletinin gerçekli- İşte bu karşı duruş bilinciyle yazan, söyleyen, ko- Gösterdiği her bir gerçeklikte eksilerek yaşamanın
nuşan biridir Roy. Bize, Hindistan üzerine bir zamane
ğine bakışıdır Roy’un. ne anlama geldiğini duygulu biçimde yansıtır. Bunu da
Öylesine karmaşık bir toplumun ruhunu anlatabil- bakışı sunar. Bir aile (Mamachi Ailesi) öyküsüdür an- Ayemenem’de ve aile öyküsünde gözleriz. Böylesi bir
latılan. Rahel’in öyküsüne bizi taşıyan anlatının açılı-
mek Royvari bir yazarın dünyayı algılama biçimiyle bi- dünya da “kurban” her zaman çocuklar ve kadınlardır.
rebir bağlantılıdır. şı etkileyicidir:
“‘HİNDİSTAN NASIL BİR ÜLKE’
“Ayemenem’de mayıs, sıcak ve bungun geçer. Gün-
Yani sömürge geçmişi olan bir toplumun sürüklen-
SORUSUNU SORDURUR”
diği yerdeki sorunları, giderek her şeyin daha karma- düzler uzun ve nemlidir. Irmak ufalır, kara kargalar ses-
Anneleri Ammu’nun kizlerini (Estha / Rahel) bırakıp
siz, toz yeşili ağaçlarda, parlak mangolardan karınlarını
şıklaştığı bir dünyada insanın var olma öyküsü onun
gitmesi her şeyin başlangıcıdır aslında: “Her şey bir
anlatısının odağında yer alacaktır. doyurur. Kırmızı muzlar olgunlaşır.
günde değişebilir…”
Ekmekağacının meyveleri patlayıp açılır. Utanmaz et-
Anlattıkları, yaşadıkları, hissettikleriyle kendi olan bir
Herkesin başına her şey gelebilir; hem de her an…
yazardır Arundhati Roy. İnsana bakışı, onun kendini var sinekleri meyve kokulu havada tekdüze vızıldarlar. Gü-
Ve bunların ne / ler olduğunu anlatır bize Roy. Roma-
neşte adamakıllı sersemler, sonra parlak pencere cam-
etme öyküsü neredeyse onun hayatı savunma biçimine
nın aynası bu kez bizi Hindistan gerçeğine taşır.
dönüşmüştür. Gene bir söyleşisinde şöyle diyecektir: larına çarpıp ölürler.” (***)
>>
8 18 Temmuz 2024