Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Yüreğimizde sakladıklarımız
Yurdakul’un çiçek açan kaleminden Mustafa Delioğlu’nun bizi içine çeken çizimlerine,
çocukluğumuz… Kitapta kimler yok ki kimlerin anıları, belki hepimizin anıları… Aile yadigârı anılar,
“anısı güzel”lere karışmadan yayımlanması istenmeyenler; güldüren, düşündüren, hüzünlendiren,
öykü tadında anılar. Yazarımızın, “çocukluk çağlarını esirgemeyen, saklı misket çağlarını sevinçle
paylaşan dostları”na bizden de sonsuz teşekkür…
Çocuk ruhlar kırılgandır, nizde küçükken nasıl kendinizle gu-
AYŞE ZEHRA SAN
karşılaştırılmaz öyle başkala- rur duyduğunuzu hatırlayın.
rıyla, bir bakarsınız kalemsiz Ah şu şıkır şıkır, ışıl ışıl misketle-
engârenk bir dünyaya açılır çocukluğumuz,
gezen bir çocuk büyür, iyi bir rinizi anneniz saklamasaydı keşke!
rengârenk bir kapak karşılamış bizi belki de bu
yazar olur, çıkar karşınıza. Yokluk yıllarında yitirme korku-
R nedenle... Yunus Bekir Yurdakul’un çiçek açan
“Bir külah çekirdek, bir kır- suyla çocuklukları da saklayan an-
kaleminden Mustafa Delioğlu’nun bizi içine çeken çi-
mızı kalem” için neler yapıl- neler şimdi çok pişmandır eminim ki
zimlerine, çocukluğumuz…
maz ki, bir “kitap” için hele ki!
ama şimdi varlık içinde yaşayan anneler,
“Ne güzel; onlar hâlâ çocuk!” diye başlamış ya kitap.
Ama dedim ya sözler tutul- lütfen izin verin çocuklara, çocuklukları-
Keşke hepimiz böyle çocuk kalabilsek, çocuk ruhumu-
mak için verilir, yoksa bir sı- nı doya doya yaşasınlar, bırakın kirlet-
zu sırtımızda değil, yüreğimizde taşıyabilsek…
zı kalır derinlerde. Belki de bu sinler üstlerini, başlarını.
Bu kitapta kimler yok ki kimlerin anıları, dedim ya belki
yara kapansın diye binlerce Güzel anılar kalsın geriye, güzel anılar
hepimizin anıları… Aile yadigârı anılar, “anısı güzel”lere
çocuk sevindirilir. bıraksınlar onlar da ileriye. Bırakın de-
karışmadan yayımlanması istenmeyenler; güldüren, dü-
Bir “anne fedakârlığı” hiçbir nesinler bir şeyler yapmayı, mesela kitap
şündüren, hüzünlendiren öykü tadında anılar bunlar.
şeye değişilmez bazen, bir “ba- yapsınlar kâğıtlardan, resimlesinler onları.
Yazarımızın, “çocukluk çağlarını esirgemeyen, saklı mis-
ba güveni”. Hele bir de atamızın gülümseyen yüzü varsa Kim bilir iyi bir yazar, iyi bir kitapçı
ket çağlarını sevinçle paylaşan dostları”na bizden de son-
satırlar arasında tadına doyum olmaz bu anıların. olurlar yıllar sonra. Başarmayı öğrensinler ki kendileri-
suz teşekkürle… Tam otuz sekiz unutulmayan an / anı.
Yoklukta her yere üzüm bağlarından yürüyerek giden ne güvensinler.
çocuklar belki de çok şanslıydı. Şimdi tanesini göremedi- Korkmasınlar ki korkutmasınlar. Suçlanmasınlar ki
HELE DE ATAMIZIN GÜLÜMSEYEN YÜZÜ VARSA!
ğimiz o “üzüm bağları” keşke o anılarla bir yaşasaydı hâlâ. suçlamasınlar. İyi yetişsin onlar. Belki eskisi kadar
“Hafifçe ısırılmış bir elmanın kokusu”yla başlıyor anı /
“İzinsiz kimsenin bir çöpüne sakın uzanmasın ellerin!” ağacımız yok ama dikebiliriz, belki eskisi kadar mey-
öyküler. Burnunuza geldi mi kokusu, dallarında cıvılda-
diyen ebeveynler de var hâlâ bu hoyrat nesli yetiştiren- vemiz yok ama yetiştirebiliriz. Belki suyumuz pınarlar-
şan kuşların sesiyle? Ya da “erik ağacı yolunuzu gözle-
ler arasında! O halde doğru yolda ilerlemeye devam, dan gelmiyor ama “Su gibi aziz ol!” diyebiliriz.
di mi” hiç sizin?
güzel anılar biriktirmeye, bunları paylaşmaya da. Kendi kaleminden de dökülürse yazarların anıla-
Anıların “en canlı olanı, belirginliğini hep korur; sa-
rı, e bu kitabın tadı da damağımızda kalır. Güldane
rarmaz, kenarları yırtılmaz” diyor ya yazar, işte öyle bir
SAHİ, SİZİN MİSKETLERİNİZ NEREDE?
Teyze’nin mis kokan yaseminleriyle bitirelim bu kita-
“görüntü” belleklerden satırlara süzülen.
Biraz da karamsarlığa el sallayıp Çil Tavuğun
bı o zaman. Böyle nice güzel anı öykülerin yine bizlerle
Bazen bir “kasketin tozu değer gülen çocuklara”, ba-
Tatili’yle gülümseyelim değil mi ama? Ya da “yüz yıllık
olması dileğimle.
n
kışları konuşan, yüreği gülen bir öğretmenle; bazen
bir dut ağacı”nın arkasında saklanışınızı hatırlayıp gü-
de verilen sözler tutulmaz, hayal kırıklığı bitmez çocuk lümseyin, siz bilirsiniz. Saklı Misket Çağları / Y. Bekir Yurdakul / Resim-
ruhlarda. Bir “arkadaş”tan alır kimi dersi, kimi de anne-
Ya da “ekmek parası” kazanmanın verdiği bu- leyen: Mustafa Delioğlu / Sadık Uygun Yayınları /
sinden, babasından… ruk mutluluğu tadın. Ya da “hak arayışı”na girdiği- 104 s. / 10+ / 2024.
Göknil’in kirpisi 50 yaşında!
Vitrinde resimli bir kitap. Kapağında; okurların yolunu gözleyen, onlara gülümseyen, göz kırpan
bir fare… Can Göknil, fark ettiği o göz kırpışın ardına düşünce Kirpi Masalı doğmuş hem de elli yıl
önce… Ve o kapakta yeni yapıtların yaratıcılarına göz kırpmaktan bir an olsun vazgeçmeyen mor
kirpi, eskimeyen öyküsü ve çağrısıyla elli yıl sonra yeniden katılıyor aramıza…
nunla başa çıkma kararlılığı size neler düşündüre- diye duyumsadım mor
Y. BEKİR YURDAKUL
cek bilmem ne ki ben yaşam boyu elimin erişeceği kirpiyle bulutlara doğ-
ru tırmanırken… Can Göknil’in elli yıl önce yazıp re-
yerde bildiğim / bulduğum dostlarımı düşündüm bi-
epimizin masalı var; şarkıları, oyunları, öy-
simlediği öyküsünün kahramanı mor kirpinin yürekli
rer ikişer.
küleri… Mor kipinin de öyle… Ama arkada-
arayışını okurken zamanı çılgınca bir inatla aşıp bu-
Sonra yalnızlığın dayanılmaz yağmurlarını… Sonra
H şı mı yok onun?
gün yeniden hayatımıza giren bu yapıtı ve yarım as-
bir yola çıkılmışsa başarının ancak sabır ve kararlılık
Kime rastladıysa dikenlerinden ürküp bir köşeciğe
rı bulan büyük emeği için usta sanatçı Göknil’e bir
mi saklanıyor sanki? Yoksa tanımaları mı gerekiyor kapılarını ardı ardına açmakla gelebileceğini…
kez daha teşekkür ettim.
n
onu bir işini görüp gözleyip? Küçük ya da büyük sorun çözmenin, hayata do-
kunmanın saygı ve sevgi uyandıracağını…
“Güneşin kızgın, yağmurun az olduğu uzak ülke- Kirpi Masalı / Can Göknil / Can Çocuk / 36 s. /
lerin birinde yaşayan” mor kirpinin yalnızlığı ve bu- Sokrates’in ünlü sözünü, “Yap ki seni göreyim!” 4+ / 2024.
18 Temmuz 2024
14
Desen: MUSTAFA DELIOĞLU