Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
EMRAH ÖZTÜRK’TEN ‘EVİNE DÖNEMEYEN ADAM’
Türlü huzursuzlukların ortasında!
Yaşamın keskin virajlarını anlatan bir öykücü Emrah Öztürk. Limon Yağmuru’nda (2014) ve
Anlatamıyorum’da (2017) bu iki temaya rastlıyoruz. Üçüncü öykü kitabı Evine Dönemeyen
Adam’da (YKY), yaşam karşısında kişilerin aldığı konumu, zamanı ve mekânları anlatıyor. Dahası,
insanın eşyayla ilişkisini ve bireyi çevreleyen doğayı, satırlara yerleştiriyor. Haliyle iç sesler,
muhasebeler, korkulu rüyalar, saflık, sessizlik ve gürültü de işin içine giriyor.
ceye karar vererek ayaklandılar. Birbirlerinin varlığın- “Tüketici karanlığın
MURAT CAN OKAN
ruhunu kapladığını”
dan tarifsiz bir biçimde tiksiniyorlardı. Salih Bey’e göre
Reha Bey ‘olmaması gereken’ birisiydi. Reha Bey’e göre düşünen bir anlatıcı, bu
DÜZENİ BOZAN VARLIKLAR
ışık yoksunu tünele giriyor. Ardından sorular geliyor:
ise Salih Bey tamamen bir yanlışlıktı, düzenini bozmak-
Emrah Öztürk yeni öykü kitabı Evine Dönemeyen Adam’da
“Belleğimde gezinip durdum gece boyu. Anlamak ger-
tan başka bir işe yaramayan bir varlıktı.”
(YKY), kimi zaman sisli ve puslu bir hava kimi zaman da
çekten çok zor bunu. Anlar, hafızamda yer etmiş onca ko-
Bir insanın ve bir şeyin kıymetinin, o yok olduğunda
her şeyin apaydınlık olduğu bir ortam kurgulamış.
ku, onca ses… Tüm o anılar ne kadar da benim gibiler.
acı biçimde anlaşıldığını da vurguluyor yazar. Yokluğun
Unutma ve hatırlama da yerini alıyor bu kurguda. Bun-
Ne kadar da içimdeler. Ben yaşamadım mı onları? O ço-
gürültüsünü, inadını ve yontulmazlığını dolayısıyla varlı-
larla birlikte gidemeyişler veya kalışlar, gidip deneme-
cukluğu, o diz yırtılmasını, o lise yıllarını, o ilk aşkı, o sı-
ğın ilk anda kavranamayan değerini anlatıyor.
yişler, hayıflanmalar, değişen sesler ve yüzler de var öy-
cak elleri, o yağmur altında terlemeleri, o bulutlu gökle-
külerde. Tatlı sert gerginlikler de:
ri... Benim değil mi hiçbiri?
‘HATIRALAR BİLE KURGU OLABİLİYORMUŞ…’
“Salih Bey sigarasını içince Reha Bey de terini silip
(...) Hatırlamak var olmaktır, diye bilirdim. Oysa öy-
Öztürk’ün ortaya koyduğu şeylerden biri de yaşama
alnını iyice kurulayınca birbirlerini geçip evlerine git-
le değilmiş. Hatıralar bile kurgu olabiliyormuş demek...
ilişkin yanılgılar. Bununla ilgili sayım döküm yapan ka-
mek üzere yeniden hamle yaptılar.
Sentetik bir hafıza içinde, sana ait olmayan sesler, anlar,
rakterler de var Evine Dönemeyen Adam’da:
Fakat sonuç yine aynıydı. İkisi de aynı anda aynı şey-
düşünceler içinde... Her şey bir kurguymuş meğer…”
“Ben yaşamayı özgürlük, arzu ettiğimi hemen alma
leri düşündüğünden bir türlü birbirlerini geçemiyor, yol-
Evine Dönemeyen Adam’da ikilemlerle, gerilimlerle ve
hürlüğü, daha da önemlisi başı boşluk zannederdim. Me-
larına devam edemiyordu.
anlık mutluluklarla örülü öykülere götürüyor okuyucuyu
ğer borç ödemekten başka bir şey değilmiş yaşamak.”
Reha Bey kendisini karşısındakinden farklı düşünmeye
Emrah Öztürk.
Sayım dökümler bununla kalsa iyi; özlemler, nefretler
zorluyor fakat farklı diye bulduğu her atılım aslında aynı Derinlik ve sığlık arasında, düşmanlık ve dostluk ara-
anda Salih Bey tarafından da keşfediliyor, tekrarlanıyor- ve bir türlü dillendirilemeyen sevgilere ilişkin bakiyeler
fında, arzular ve toplumsal ketlemeler sınırında yaşa-
du. Aynı kol, aynı salınım, aynı bekleyiş… de çıkıyor açığa. Bunlardan biri de mutluluğu, özgürlüğü maya uğraşan ve etrafındaki huzursuzluğu hissedenlerin
(…) Kısacık bir bekleyişten sonra ikisi de aynı düşün- ve kişiliği gölgeleyen ihanet ve suçluluk duygusu. hikâyeleri bunlar.
n
OKTAY ÖZEL’DEN
‘KİSKE KUŞUNUN PEŞİNDE KATAMİZELER (1835-1981)’
“Katamize ailesinin yaklaşık son iki yüz yılının da parçası Ordu şehriyle yakın kırsalı arasında her kuşakta yeniden
hareketlenen, bozulan ve tekrar kurulan yaşamlar…
olduğu, zamanın hızlı ve acımasız aktığı bir döneme denk
Savaşların, çatışmaların yaşandığı, gündelik gerilimlerin
düşen zorlu ve problemli bir tarih var önümüzde. O halde
derinden aktığı ve hiç sonlanmayacak gibi görülen zor
kolları sıvayalım ve yakından bakalım o tarihe. Tarihimize…”
koşullarda her seferinde yeni bir başlangıcı mümkün kılan
Oktay Özel
toplumsal ilişkiler ve dayanışma ağları…
Osmanlı’dan Cumhuriyete, oradan bugüne kiske kuşunun
ktay Özel, İetişim Yayınları tarafından yayımlanan
peşinde yeni hayat arayışları…
Kiske Kuşunun Peşinde adlı çalışmasında, 93 Harbi’nin
Kiske Kuşunun Peşinde Katamizeler, yıllara yayılmış sözlü
O ardından 1878 ile 1882 yılları arasında Batum’dan
tarih, arşiv, saha araştırması ve resmi kayıtlarla beslenerek
yola çıkıp Ordu’ya göçen, üç kuşak boyunca kaostan düzen
kendi ailesi üzerinden bir Türkiye hikâyesi.
n
ve refah çıkarmaya çalışan Çürüksulu bir Gürcü muhacir ailesinin,
Katamize / Özel ailesinin hikâyesini, o tarihten bugüne uzanan
Oktay Özel / Kiske Kuşunun Peşinde Katamizeler (1835-
150 yıllık geçmişini anlatıyor: 1981) / İletişim Yayınları / 374 s. / 2024.
İLETİŞİM YAYINLARI’NDAN ‘DAĞLARDAN DENİZE: ARTVİN’
“Artvin, 1980’lerden sonra kurulan ‘yeni dünya düzeni’nden na- mariyle, halk oyunlarıyla, müzik kültürüyle bir folklor olayı olarak
sibini, en çok tahrip edilen doğasıyla aldı. Doğal kaynakları ser- da anlatılmıyor.
Bunlar da anlatılıyor fakat yanı sıra etnik coğrafyanın; yerel si-
mayenin yeni birikim dinamikleri için yeniden keşfedildi.
yasetin ve 1980 öncesi devrimci hareketin anısının; Artvin öğret-
‘Kalkınma’ büyülü sözcüğünün peşinde Çoruh Nehri üzerinde
men okullarının tarihsel serüveninin; mevsimlik işçilikten yazlık-
barajlar, hidroelektrik santraller (HES) kuruldu. Pek çok köy sa-
çılığa gurbetçiliğin; gündelik yaşamın, insan ve mekânın; “Ah Na-
dece baraj suları altında kalmadı, adeta tarihleriyle ezildi. (…)
taşa!” travmasının da resimleri çekiliyor.
Bunca yıkıma rağmen doğa hâlâ cömert... Evet, hâlâ! Hayranlık
Artvin: Dağlardan Denize adlı çalışma, başlı başına “karakter” olan
uyandıran güzelliğiyle görülmeye değer. Biz de hafızayı kaybet-
bir diyarın, kendisi gibi rengârenk ve kendisi gibi coşkun bir albümü.
meden kaydedelim istedik.” Rahşan İnal
Rahşan İnal’ın derlemesinde ayrıca Erdoğan Altun, Fatih Art-
vinli, Taner Artvinli, Şükrü Aslan, Şenay Aydemir, Yeliz Kendir
enizle arasına duble yolun girdiği Hopa Deniz Feneri’nin
Gök, İdris Ersan Küçük, Fatih Orhan, Selda Polat Hüsrevşahi, Ay-
öyküsü, Artvin’in uğradığı altüst oluşun timsali gibi-
şem Sezer Şanlı, Emre Solmaz, Özlem Şendeniz, Öznur Yılmaz
D dir. Fakat İletişim Yayınları tarafından yayımlanan Artvin:
Altun’un yazıları yer alıyor.
n
Dağlardan Denize: Artvin adlı kolektif çalışmada yalnızca “doğa
olayı” cephesiyle ele alınmıyor. Dağlardan Denize: Artvin / Kolektif / Derleyen: Rahşan İnal /
İletişim Yayınları / 271 s. / 2024.
Sadece Çoruh kayıklarıyla, boğa güreşleriyle, geleneksel mi-
10 11 Temmuz 2024