Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
MART 2021 Çocuğun iç dünyasına açılan bir pencere: Sevim Ak Sevim Ak’ın yeni kitabı ‘Sen, Ben ve Elma Ağacı’nı elime aldığımda tam 24 yıl önce, bu dergide yazdığım yazı geldi aklıma. Bu arada (s)ağır toplar(!) aynaya “benden daha iyi yazar var mı?” diye sorarak günlerini geçirirken Sevim Ak, Anadolu’ya açılıp, oradaki çocuklara adanmış çalışmalar yaptı. Onlarla yaşadığı deneyimleri bir kitapta topladı. Özgün kitaplar yazdı. Ev Kütüphane adında sade, sıcak bir kitaplık oluşturdu, atölyeler, seminerler yaptı. Bu çalışmalar ebeveynler için olduğu kadar çocuklar için de yeni ufuklar açıcıydı. Türkçe Edebiyat, 139 sayfa Alacakaranlık bir dünyadan eşsiz öyküler Tükendi Tanrı’nın tüm alâmetleri... Bilinmez bir akıbete doğru tepetaklak gidiliyor. İyi ve kötü, doğru ve yanlış, sevap ve günah birbirine karışıyor. Dualar yerini beddualara bırakıyor. Kötülüğün normalleştiği koca dünyanın altında ezilenler yine masum çocuklar, safdiller, kimsesizler ve âşıklar oluyor. Alâmetler Kitabı,alacakaranlık bir dünyanın kaotik ilişkilerinin, absürt hallerinin ve ürkütücü sıradanlığının anlatısı. Gaye Boralıoğlu, insanlığın gidişatına dair alâmetleri kovalıyor. Sınırsız hayal gücü ve duru anlatımıyla, hem bugünü tasvir eden hem de geleceği kestiren eşsiz öykülere imza atıyor. www.iletisim.com.tr iletisim@iletisim.com.tr vimeo.com/iletisim facebook.com/iletisimyayin twi er.com/iletisimyayin instagram.com/iletisimyayin “Çocuk, yetişkinlerin nesnesi değil, hayatın ve edebiyatın öznesidir.” N. Neydim O YAZIDA NE VARDI VE NE DEĞİŞTİ? “1985 yılından bu yana çocuk öyküleri yazıyor Sevim Ak. Şimdiye kadar sekiz çocuk kitabı yayımlanan Sevim Ak, çocuğa yumuşak, içten ve eşitlikçi yaklaşan bir yazar. Ak, çocuğun kendi iç gerçekliğini yansıtırken kimi zaman çocuklar adına anla beni dercesine yetişkinlere de mesajlar veriyor kitaplarında. Yaşamı, sevgi, emek ve düşlerin de yer aldığı özgürlük alanı olarak tanımlayan yazar, günümüzde olması gerektiği gibi iki kuşağa birden sesleniyor: Yetişkinlere ve çocuklara.” (N. Neydim; Cumhuriyet Kitap, 12 Haziran 1997, Sayı 382) Tam 24 yıl önce, bu dergide yazdığım bir yazının başlığı ve girişi böyle başlıyordu. Profesörlük dosyamı hazırlarken geçmişte yaptığım her şeyi dosyama koymam gerekiyordu. Onlardan biri de bu yazıydı. Sevim Ak’ın yeni bir kitabı çıkmış; Sen Ben ve Elma Ağacı. Kitabı elime aldığımda işte tam 24 yıl önce, bu dergide yazdığım yazı geldi aklıma. O yazıda yazarın sekiz kitabını değerlendirmeye almış ve bir yazar portresi çıkarmaya çalışmıştım. Üstelik çağdaş, eşitlikçi, çocuk gerçekliğine dayalı bir yazar portresi arayışında iken karşıma çıkmıştı yazar ve ben onun o dönemki yaklaşık tüm kitaplarını o yazıda ele almıştım. Bugün bu yazıyı hazırlarken, belki de o yazıyı aynen koysam ne iyi olur diye aklımdan geçmiyor değil. Türkiye’deki çocuk edebiyatının katı bir didaktik anlayışa hâkim olduğunu ve bu anlayışın Tanzimat’tan bu yana hiç değişmediğini vurguladığım o yazıda, bu buyurgan didaktizmin hiç değişmediğini, yazarların ve eğitim sisteminin kendi çocuk tipini ve çocukluk anlayışını çocuğa dayattığı bir edebiyat dizgesinin varlığından söz etmiştim. Çocuğun kendi gerçekliği, hayatı algılayış ve kavrayış biçimi, kaygıları, sevinçleri, kısaca çocuğun gerçek özne olduğu ve onun gerçekliğine dayalı bir edebiyat anlayışının henüz gerçekleşmediğini vurgulamıştım. >> 20 11 Mart 2021