19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

ELÇİN POYRAZLAR’DAN ‘ECEL ÇİÇEKLERİ’ Cezasız kalan vahşetin romanı Elçin Poyrazlar’ın yeni romanı Ecel Çiçekleri (Doğan Kipat), İstanbul’da birbiri ardına işlenen kanlı cinayetlerle başlıyor. Cezasız kalan kadın cinayetleri gerçeğiyle devam ediyor. Cinayetlerin ve cesetlerin yanındaki kasımpatıların sırrını çözmeye kararlı Suat Komiser’le beraber okuru sürükleyici bir polisiyeye davet ediyor. İPEK YEZDANİ E lçin Poyrazlar’ın yeni romanı Ecel Çiçekleri, kadını merkeze alan ‘domestic noir’ denilen bir polisiye türü. Roman, taşradan İstanbul’a taşınan ve sahte kimlikle Kurtuluş’ta bir apartman dairesine yerleşen iki kadının hikâyesiyle başlıyor. Sonra karşımıza romanın ana karakterlerinden, dedesinden ve babasından dolayı aile mesleğini, yani polisliği seçmiş, işine tutkuyla bağlı bir kadın komiser, Suat Zamir çıkıyor. Bir yanda İstanbul’un göbeğinde hadım edilerek öldürülmüş adamlar, yanlarına bırakılan taze beyaz kasımpatılar, kadın cinayetleri, diğer yanda seri katilin peşine düşen, mesleğine adanmış Suat Zamir. Ve onun etrafında onu zaman zaman kıskançlık, zaman zaman hayranlıkla izleyen erkek meslektaşları. KADIN CİNAYETLERİ Romanda öldürülenlerin çoğu erkek, ancak merkezde vahşice katledilen kadınlar ve kadın cinayetleri yer alıyor. Ecel Çiçekleri, bir polisiye olarak son derece sürükleyici bir roman. Ancakbaştan sona katili arayan bir polisiye roman değil. Aynı zamanda sayıları gitgide artan vahşi kadın cinayetlerine ve sırf mahkemede kravat taktı diye hafif cezalarla sıyrılan erkeklere dikkat çeken, toplumdaki adalet ve adaletsizlik kavramlarını derinlemesine sorgulatan bir kitap. HAKLILIĞIN SINIRI! Özellikle Komiser Suat Zamir’in bazı sözleri derin düşüncelere itiyor: “Birileri kan döküyor, başkaları dökülen kanın intikamı için kan döküyor. Kan kanı çağırıyor… Ne kadar kan akarsa bir o kadarı daha akmaya hazırlanıyor. Çok bilindik, binlerce yıldır değişmeyen bir döngü. Kan için kan. Bu döngüde doğal olmayan tek şey ise biziz. Uydurduğumuz yapay bir adalet anlayışıyla bir Kandan diğerine suçlu peşinde koşuyoruz. Her ölen masum mu? Ya da her öldüren suçlu mu? Ve adalet yerini gerçekten buluyor mu?” Toplumdaki kanayan yaraya parmak basarken, “Cinayetle suçlanan ama hüküm giymeyen erkeklerin listesi için güçlü bir yapay zekâ lazımdı” diyor Suat Komiser. Bir katil yerine gelmeyen adaleti temsil edebilir mi? Ya da Poyrazlar’ın dediği gibi, “Haksızlığın sınırı nerede başlıyor ve nerede bitiyor?” GAZETECİLİK REFLEKSİ Roman o kadar gerçekçi bir dille yazılmış ki, zaman zaman kurgu bir hikâyeyi değil de günlük bir gazetenin üçüncü sayfa haberlerini okuyor hissine kapılıyorsunuz. İşte, uzun yıllar Cumhuriyet ve Huffington Post gibi bulunduğu birçok köklü medya kuruluşunda gazetecilik yapmış olan Poyrazlar’ın kitabındaki en önemli unsurlardan biri de bu. Yani polisiye bir roman yazarken aynı zamanda gerçek hayatta yaşanan ve gazetelerde manşetlere taşınmış kadın cinayetlerini de bize hatırlatması. Zira Poyrazlar, Cumhuriyet Pazar ekinde Hilal Köse’ye vermiş olduğu söyleşide, “Gazeteciliğin verdiği refleksle, kadınlara yönelik şiddetin arka planıyla bir cinayet kurgusunu birleştirmiş oldum” diyor. Polisiye bir romanda kadın karakterlerin ağır basması da alışılmadık bir durum. Hatta bu karakterlerin çoğu zaman yapılanın aksine “kurban” rolünden çıkarılmış olması daha da nadir bulunan bir durum. n 19 11 Mart 2021 İnsanın güvenebileceği en sağlam pusula özgür akıldır. /inkilapkitabevi / inkilapkitabevi
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle