19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

‘MODERN TÜRKİYE’DE SİYASİ DÜŞÜNCE 10: FEMİNİZM’ ‘Ar değiliz, zar değiliz, mal değiliz, feministiz!’ İletişim Yayınları’nın 880 sayfalık derlemesi, Feminizm’in günümüze uzanan yolculuğunu olaylar, basılı eserler, gündelik yayınlar ve sloganlarla dile getiriyor. Derleme geçmişteki akımları, olayları, Halide Edib’den Ayşe Arman’a, Şirin Tekeli’den Konca Kuriş’e, Gültan Kışanak’a, Leyla Erbil’e, Tezer Özlü’ye uzanarak tartıştırıyor. Kürt’ün, Alevinin, Ermeninin, Rumun “kadınlığa” bakışı da seslendiriliyor. NURSUN EREL EZİLDİK! Osmanlıdaki tartışmalarda ilk söz, eğitimci Aziz Haydar’dan: “Şimdiye kadar ezildik, ezildik, ezildik. Ezildiğimizin başlıca sebebi hep maişetimizin yalnız erkekler tarafından temin olunmasıdır.” Feminizm sözü henüz yok, kadına ilişkin sorunlar ilk kez, İkinci Meşrutiyet İstanbul’unda, 1911’de düzenlenen “Beyaz Konferanslarda” ele alınıyor. Her şey beyaz, beyaz kürsü, beyaz iskemleler, beyaz perdeler, beyaz pencereler, beyaz tavan döşemesi... Herkes beyaz... Fatma Nesibe Hanım, kürsüde: “Bugün kaç kadın mektebi mevcut? Ve acaba ne kadar muntazam? Hükümete soralım, Maarif bir zakkum çiçeği midir ki biz koklamaktan men olunuyoruz?” Rum Kornilia Prevezyotu kadının vesayetten kurtulmasını savunuyor, Ermeni Zabel Asadur önce “Kızlar mezun olurken aklı okulda mı bırakıyor?” diye sorup, erkeklere sesleniyor: “Genç kadınları amaçsız olmakla suçlamak yerine, güzellik ve zenginliği tek hedef sayan beklentilerle şekillenen eğitim sistemi değiştirmeli.” Asadur’un bu görüşü hâlâ güncel değil mi? ‘ŞEHİDE AĞLAMAK GÜNAHTIR!’ Şehitler feminist olsun olmasın kadının bugün de süren çilesi. Balkan Savaşlarında, hak arayışı unutulmuş, kadının görevi, “Erkeğin askere gitmesini teşvik ve askere gidecek erkekleri doğurmak” diye tanımlanmış. Yakup Kadri’nin, Zeynep Kadın öyküsünde, bir anneye oğlunun cephede öldüğü haberi verilirken ağlaması muhtarla imamı kızdırıyor: “Kendini topla, sesini kes! Şehide ağlamak günahtır, Cenabı Hak sana büyük lütuf etmiş, birini aldı, onun yerine diğerini gönderiyor.” Erkeklerin “züppelik alameti” dediği hakları, Kemalist ideoloji Cumhuriyetin ilk yıllarında desteklerken, kadın romancılara göre sonra sınıra dayanmış: “Kadın Batılı görünmeli ama erkeğin kontrolünden çıkmamalı, hele onu kontrol altına almaya çalışmamalıdır.” Halide Edib’in kalemiyle ideal kadın Sinekli Bakkal’da Rabia, Tatarcık’ta Lale olmuş. ANNENİZİ SEVİYOR, KARINIZI DÖVÜYOR MUSUNUZ? Feminizmin öncülerinden, sosyolog Şirin Tekeli, değişimini anlatıyor: “İşin ucu anneme kadar gider. Annem Kemalist kadınlardan biri, erkek lisesinde felsefe hocası, yabancı dil bilmiyor ama eline geçen bütün kitapları okuyor, oğlan çocuklarına, kadına saygıyı öğretmeye çalışıyor. Dolayısıyla bana da mesaj verildi. Mutlaka okuyacak, meslek sahibi olacaksın... Fransızca öğrendiğimde Simone de Beauvoir’ı keşfettim, böylece İkinci Cins başucu kitabım oldu...” Feminizme giden yolda, İstanbullu kadın önceleri yalnız, zamanla Anadolu’ya yayılan harekete, “Perşembe Grubu” diye anılan kadınlar katılıyor, o sırada yayımlanan dergilerle, Sümerce özgürlük anlamındaki “Amargi” dergisi de hareketin duyulmasını sağlıyor. O dönemden bir slogan: “Annenizi seviyor, karınızı dövüyor musunuz?” Hareketin önemli isimlerinden Duygu Asena, Kadının Adı Yok kitabı ile “Hayatlar Değiştiren Duygu Asena” başlığıyla özel bölümde anılmış. 1980 SONRASI “İslamcı kadınlar, muhafazakâr kadınlar, trans bireyler, lezbiyenler, Kemalist kadınlar, kendi sorunlarına ve birbirlerine nasıl bakmışlar?” Bu başlıklarda, Hürriyet gazetesinde yıllarca kadın sorunlarını sıkça işleyen Ayşe Arman da var. Arman’ın “aşk, seks, beden ve cinsel haz” odaklı sözleriyle “siyasal İslamcı medya tarafından hedef gösterilişine” vurgu yapılıyor. TECAVÜZÜ HAFİFLETEN (!) NEDEN! Feministlerin çabasıyla aşılan sorunlar da anımsatılmış: “Kürtaj yasağı nasıl aşıldı? Kadın seks işçisiyse, tecavüzü ‘hafifletici neden’ sayan madde TCK’den nasıl çıkarıldı? Savunma Bakanlığına alınacak kadın memura ‘bekâret testi yapılması’ kimin fikriydi? Çocuğun tecavüzcüsüyle evliliğini destekleyen madde nasıl kapsamdan çıkarıldı? “Kadının uluorta kahkaha atması yanlıştır” diyen Bülent Arınç’a karşı ‘#diren kahkaha’ hareketi amacına ulaştı mı? TV neden ‘kadınları eve hapsetmeye yarayan bir aygıt?’ Transfeminizm yok sayılırken ‘bir siyah ruj’ sayesinde nasıl gündeme geldi? ‘İslami Feminizm’ nasıl filizlendi? Dindar kadınlar feminizme ‘erkeğe savaş açmak’ mı diyor? Feministler, dindarlığı ‘geri kalmış yönelim’ sınıfına mı koyuyor? Uzlaşmazmış gibi görünen bu uçlar buluşabiliyor mu?” CAMİDE YERİ OLMAYAN KADINLAR... Ya “camide yeri olmayan kadınlar?”... Fatih Camii’ne giden kadınların “Neyi ispatlamaya çalışıyorsunuz?” diye “kovuldukları”nın anımsatıldığı bölümde; 2011’de İstanbul’a “Müftü Yardımcısı” olan Kadriye Erdemli’nin camilerin kadın bölümlerini güzelleştirme çabası var. Erdemli’ye göre İstanbul’da 3 bini aşkın camide kadınlar yok sayılıp karanlık, rutubetli, soğuk yerlere konulmuş. Mahfiller kalın perdeler, duvarlar, paravanlarla, asıl bölümden ayrılmış. Camilerin yarısında kadınlara aptes yeri yok, tuvalet bile yok. Feministlerin de İslamcı kadınların da sevmediği, Hizbullah’ın infaz ettiği Konca Kuriş’e de burada sayfa açılmış. SİYASETTE FEMİNİST KADIN Feminist oluşuma siyaset nasıl bakıyor? Parti program ve tüzüklerinin incelenmesi sonucunda varılan nokta şu: “AKP programında kadınlar bir paragraf dışında yok. Feminist kadınlara, her partide zorluk var. HDP’de feministlik olumsuz kimlik değil, CHP’de feminist olmak bir risk ve bedeli ağır bir etiket...” MHP’nin feminizm karşısındaki tutumu ise bir karikatürle ifade edilmiş... (s. 615) İletişim Yayınları’nın 880 sayfalık, lacivertmor kapaklı kitabı, belli ki feminizmin Türkçe alfabesi diye anılacak. n 12 11 Mart 2021
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle