Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
HÜSEYİN RAHMİ GÜRPINAR’DAN ‘KESİK BAŞ’, AHMED MİTHAT EFENDİ’DEN ‘ESRÂR-I CİNÂYÂT’
Klasik maceraperestler!
Oğlak Yayınları’nın Maceraperest Kitaplar markasının bir kolu olan,
Erol Üyepazarcı’nın danışmanlığında ve Çiğdem Bakırcıoğlu’nun editörlüğünde
yaşama geçirilen Klasik Maceraperestler projesinin amacı, öncelikle
kıyıda köşede kalmış ve yeni nesil tarafından pek fazla bilinmeyen kitapları
tekrar gün yüzüne çıkarmak.
Kerime Nadir’in Dehşet Gecesi romanıyla başlayan seri, Ahmed Midhat Efendi ve
Hüseyin Rahmi Gürpınar kitaplarıyla devam ediyor. Tamer Erdoğan tarafından
yalın ve sadeleştirilmiş bir dilin kullanılması da kuşkusuz çok daha rahat bir
okuma sağlıyor. Bu seriden özellikle dikkatimi çeken Ahmed Midhat Efendi’nin
Esrâr-ı Cinâyât ile Hüseyin Rahmi Gürpınar’ın Kesik Baş adlı polisiye romanları.
le başlar. Boğaz’ın Karadeniz çıkışında, maz Adam, Ölüler Yaşıyorlar mı?,
MUAMMA VE MİZAH
ÇAĞATAY YAŞMUT
“Öreke Taşı” olarak bilinen yerde bir Eşkıya İninde, Ben Deli miyim? isimli
YÜKLÜ BİR KLASİK
kadın ve iki erkeğin cesedi bulunur. Ci- romanlarında polisiye kurgu son dere-
“Kesik Baş” cinayetinin soruşturma-
nayeti soruşturma görevi Osman Sabri ce belirgindir.
sında görevlendirilen zabit Remzi
TANZİMAT POLİSİYELERİ...
Efendi’ye verilir. Ancak polisiye türün niteliklerini
ve Seyit efendiler, araştırmaya kesik
Tanzimat sanatçılarının Batı’dan
Bu cinayetin hemen ardından bir de
bütünüyle taşıyan tek dedektif romanı
etkilendiği yadsınamaz. Ahmed başın fotoğrafını gazetelerde yayımlata-
Beyoğlu’ndan intihar vakası haberi ge- Kesik Baş’tır. Kahramanları zabit
Midhat Efendi de yerli polisiye edebi-
rak başlarlar. Kısa sürede küçük
lir. Fakat dedektifimiz kısa süre sonra in- Remzi ve Seyit efendilerin soruşturmayı
yatımızın ilk örneği Esrâr-ı Cinâyât’ı,
ve önemsiz sayılan delillerle başlan-
tihar sanılan olayın aslında cinayet oldu- yürütme biçimleri tam anlamıyla
dilimize çevirdiği Émile Gaboriau’nun
gıçta anlamsız gibi görünen ufak tefek
ğunu ortaya çıkarır ve “Öreke Taşı” ci- Holmesvari niteliktedir.
Orcival Cinayeti isimli polisiye roma-
ipuçlarını titizlikle bir araya getirir ve
nayetiyle ilişkisini keşfeder. Devamında Konusuna gelince... Romanımı-
nının büyük ilgi görmesi üzerine
kesik başın kimliğini saptarlar.
soruşturma gizemli bir yola girer. zın kahramanlarından, kayınvalide-
kaleme almıştır.
Gazetelerdeki ilanları görüp öldürü-
sinin taktığı “zirzop” lakaplı Nafiz
Tanzimat sanatçılarında gördüğümüz
len kişinin eşi olduğunu iddia eden bir
GÜRPINAR KURGUSU! Efendi’nin Refia Hanım’la arasındaki
bir başka tutum, romanın ülkemizin
kadın, polis müdürlüğüne başvurur.
Bazı romanlarında polisiye kurguya geçimsizlik içki alışkanlığından dolayı
toplumsal yaşayışına uygun şekle geti-
Gel gelelim kadın, eşinin yaşadığını,
yer vermiş Hüseyin Rahmi Gürpınar’ın
iyice şiddetlenmiştir.
rilmesi ve yerellikle belirginleştirilme-
iş seyahati için Paris’te bulunduğunu
polisiye romana yabancı olmadığını Bir gece kadının dul maaşını çalarak
sidir. Bu yaklaşım Esrâr-ı Cinâyât’ta
ve kendisiyle mektuplaştıklarını da
da yine çevirdiği polisiyeler sayesinde içkiye yatırır ve gecenin bir vakti sar-
da göze çarpar.
ifadesine eklediğinde soruşturma çok
biliriz. İlk polisiye roman çevirmenle- hoş durumda eve dönerken zılgıt yeme-
gizemli bir yola girer.
rimizden Gürpınar’ın, özellikle Fransız mek için kayınvalidesinin çok sevdiği
BOĞAZ’DA CİNAYET VAR!
Polisiyenin alışıldık unsurlarının ya-
polisiyelerinden yaptığı çeviriler lahanadan satın alır.
Yazarın daha sonra aynı türde kaleme
nı sıra muamma, merak, mizah ve heye-
aldığı Haydut Montari ve Cellat isimli iyi bilinir. Koltuğunun altında lahana, sarhoş ka-
can öğelerini de içeren, yerli motiflerle
yapıtları da polisiye türünün birçok kla- Gürpınar’ın suç, ceza, toplumsal fayla yürürken bir çukurun içine düşer.
bezenmiş Kesik Baş, klasik ve okunma-
sik özelliğini barındırır. ahlak konularına eğildiği ve bu kavram- Ayılır gibi olduğunda ise karşısında bir
Esrâr-ı Cinâyât, bir cinayet haberiy- lara yönelik eleştiriler getirdiği Utan- insan kafası görür. sı zevkli bir polisiye. n
TÜRKAN TURAN’DAN ‘SARA’NIN GÖZLERİ’
g ğ
Or an mafyasının izinde soluk solu a!
Türkan Turan, Sara’nın Gözleri’nde (Doğan Kitap), Bakû’nun, İstanbul’un, Moskova’nın güzelliklerini, insan
ilişkilerini, geleneklerini, uluslararası organ mafyasının çökertilmesini başarıyla yansıtıyor.
si Mine’nin üçüncü çocukla- ve Oğuz, Sara’nın âşıklarıdır. Olaylar çözülünce Sara’yla birlikteyken
HASAN AKARSU
rı olan Sara’yı gözden çıkar- Cinayetler ve aşklar birbiri- babası öldürülür, Sara ise yaralı olarak ka-
ması, dışlaması ayrıntılarıy- ni izlerken Sara’nın amacına çar. Yardımına İstanbul’dan Oğuz yetişir.
öz gazetesinde muhabir olarak çalışan la anlatılır. ulaştığını görürüz. Mafyayla ilgili tüm bilgiler babasının te-
ve organ mafyasının izini süren Sa- Mafyanın başı olan İsa lefonundadır. Böylece İsa Halis’i de yaka-
Sra, Türkan Turan’ın romanı Sara’nın AŞK VE AİLE DRAMI! Halis (Frankenstein) orta- layıp organ mafyasını çökertmeyi başarırlar.
Gözleri’nin (Doğan Kitap) aynı zamanda an- Sara’ya araştırmalarında in- ya çıkmak zorunda kalır.
latıcısı. Sara, müdürü Ali Zaferli’nin görev- ternette yazıştığı ve daha son- En acıklısı ve hüzünlüsü de “BU DEFA DA ÖLMEDİM ANNE!”
lendirmesiyle gittiği MK Kliniği’nde gördü- ra İstanbul’da tanışıp âşık ola- mafyanın diğer güçlü adamı- Roman Sara’nın çektiği onca acılardan
ğü acımasızca yapılan organ alma olayların- cağı ve Interpol’de görevli ol- nın Fedya İvanoviç’in (Ser- sonra mutlu bir sonla biter.
dan sonra işin peşini bırakmaz. duğunu öğreneceği Oğuz Öz- gey Sakharov) Moskova’da Oğuz Öztürk’le annesine giden Sa-
Klinikte çalışan doktorların bağlantıları- türk destek olur. ortaya çıkmasıdır. ra, “Bu defa da ölmedim anne” diyerek
nı araştırırken kaçırılan Sara ölümden zor Sara nereye gitse mafya ta- İvanoviç’in Sara beş ya- Oğuz’la evleneceğini söyler.
kurtulur. Gazete sahibi ve görevlileri zor rafından izlenir. Mafya, ken- şındayken bir otomobil ka- Roman boyunca heyecanlı, sürükleyici, ya-
durumda kalır, gazete mahkemeye verilir. disiyle çalışıp sonradan ayrıl- zasında öldüğü söylenip lın ve akıcı bir anlatım kuran yazar Türkan
Ölümle korkutmalar sürer. mak isteyen doktorları da ortadan kaldırır. Moskova Nehri’nde cesedi bulunamayan Turan, Bakû’nun, İstanbul’un, Moskova’nın
Romanda, Sara’nın sorunlu bir Organ naklini yasal yollardan yapan an- babası olduğu ortaya çıkar. Sara’yı tüm güzelliklerini, insan ilişkilerini, gelenekle-
ailesi olduğu gözlenir. Annesiyle babası- cak mafyaya çalışan doktorları bilen doktor çalışmalarında izletip kollayan, ölümler- rini, uluslararası organ mafyasının çökertil-
nın mutsuz evlilikleri, boşanmaları, anne- Adnan, dünyaca ünlü tanınmış avukat Murat den kurtaranın da babası olduğu anlaşılır. mesini başarıyla yansıtır. n
22 21 Ekim 2021