24 Kasım 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

AHMET TULGAR’DAN ‘VOLKAN’IN ROMANI’ ‘İnsan arzularıyla kurumlardan daha zengindir!’ Uzun bir aradan sonra Can Yayınlanları tarafından yeniden yayımlanan Volkan’ın Romanı üzerine Ahmet Tulgar ile konuştuk... FOTOĞRAF: Tolga Aktaş GÜRER MUT gurer.mut@gmail.com V olkan’ın Romanı 14 yıl aradan sonra yeni baskı yaptı; neler hissediyorsunuz? Aradan geçen zamanda yaşanan siyasal, toplumsal ve kültürel değişimleri de göz önünde bulundurduğumuzda kitap bugün yazılsa farklı bir biçim alır mıydı? Romanımın yeniden basılması çok sevindirdi beni elbette. Çok güzel bir duygu bu. Edebiyatın, kendi edebiyatımın da kalıcılığını hissettim bir kez daha. Yazar cesaretini böyle şeylerden ediniyor. Yazı masamda yeni basım duruyor birkaç haftadır ve arada bir yeni kapağa bakıyorum. Yazar, eğer kahramanını ve kahramanının eylemde bulunduğu toplumsal manzara ve şartları iyi ve ikna edici, inandırıcı bir şekilde kurgularsa nihayetinde varacağı yer insanın evrensel varoluş öğeleri olur. Ve yerel ya da tarihsel koşullar değişse de yapıt aktüel olmayı sürdürür. Bu anlamda da Volkan’ın Romanı yaşıyor ve bugün yeni bir okur kuşağına ulaşmış durumda. Ve bu okur kuşağına da pek tanıdık gelecek Volkan’ın ve öteki kahramanlarımın eylemde bulunduğu toplumsal koşullar. Basım öncesinde bir kez daha o gözle okudum romanımı ve bir kez bile yeni bir şeyler gerekiyormuş gibi gelmedi bana. n Romanda özellikle baba figürünün baskın bir karakter olarak ön plana çıktığını görüyoruz. Fakat bir noktadan son ra babaoğul ilişkileri başta olmak üzere komiser, baş komiser arasındaki hiyerarşinin çöktüğüne, kalıpların yıkıldığına tanıklık ediyoruz. Çökmeye yüz tutan otoriteyi bir anlamda erkeğin içine sıkıştığı kendi “erkekliği” olarak görebilir miyiz? Toplumsal hiyerarşi insani bir şey değildir. İnsanı içermek ister ama insana dışsal bir yapıdır. Modern toplumun işleyişinin temel prensiplerinden biri insanı kurumsallaştırmak. “Kuruma indirgemek” de diyebilirim. Çünkü insan arzularıyla kurumdan çok daha derin ve zengindir. Çok daha büyüktür. Bu da iktidarların isteyeceği, kabul edeceği bir şey de ğil. Kurumlar ise hiyerarşi kurar ve içerir. İnsan arzusuyla hep bu kurumsal hiyerarşilerle itişir, bu dar yere sığışamaz. Ve bazen de kendini kurtarır. Cinsiyet bu mücadelede tek belirleyici değildir. Fakat tabi toplumsal cinsiyet rolleri açısından erkek, arzularında da hiyerarşide de daha iddialı olmaya zorlanır. Otorite ve erkeğin toplumsal rolü birbiriyle hep çok bağlantılı. Dolayısıyla çöküşleri de benzer durumlar çıkarıyor ortaya, benzer etkiler yapıyor. ARZUSUNUN KEŞFİNE ÇIKAN BİR KAHRAMAN n Volkan karakteri sizin kişisel tanıklıklarınızın sonucunda mı şekillendi? Karakteri yaratış sürecinizi sorsam… Kurum ya da örgüt içindeki insanın özgürleşme mücadelesi ve bunu yaparken arzusuyla kurduğu ilişki hep ilgimi çeker. Volkan’ı kurgularken amacım onun tam da bu mücadelenin içinde, böyle bir mücadele veren, ama bir yandan da arzusunun keşfine çıkmış bir kahraman ol masıydı. Böyle kurguladım Volkan’ı. Bu mücadelenin en sert yaşandığı yerlerden biri olarak da emniyet teşkilatını seçtim. Volkan’ın bir polis olması gerekiyordu, çünkü bu onun yalnızlığını anlatmak için de iyi bir yoldu. Polislik mesleğinin aynı zamanda bir yalnızlık mesleği olduğunu düşünürüm. Neden böyle düşündüğümü, romanımı okuyanlar anlar. n Marcel Proust başta olmak üzere dünya edebiyatının belli başlı yazarları için ‘koku’önemli bir çağrışım ve kurgu kaynağı. Romanda da Volkan‘ın duyumsadığı ve kurguladığı koku imgesinin önemi nedir? Özel bir anlamı var mı? Evet, koku edebiyatta önemli bir motiftir. Hatta ‘leitmtotiv’ de olabilir. Ama kokuyu yazıda kullanmak çok da kolay değildir. Koku, insan hafızasına çok sağlam yerleşir. Ve hafızayı, çağrışımları harekete geçirici bir etki yapar. Statik ve aynı zamanda dinamiktir. Ben kokuyu görselleştirmek için, görsel olarak algılanması için de çalıştım. Kokunun dar aralıklardan mekâna sızması, mekânda dolaşması gibi satır ve sayfa aralarında ve olay örgüsünün bağlantı uğraklarında da kokuların gezinmesini istedim. Bunu başardığımı düşünüyorum. OKURLA DERTLEŞEN ANLATICI n Volkan’ın tüm hayatı yaşadığı komplo sonucu bir anda değişirken, devlet şiddetinin olağanlaştığı, kuralsızlığın ve cezasızlığın merkezinde, Siverek’te kendisi ne yeni bir kimlik inşa ettiğini görüyoruz. Volkan’ın meçhul sonu, doğusuylabatısıyla hiçbir coğrafyada eşcinsel bireylere yaşam hakkı tanınmadığı görülüyor. Volkanın Romanı’nı bu anlamıyla bir haykırış olarak mı görmeli? Haykırış gibi de okunabilir belki. Özellikle bazı yerlerde. Fakat bir derdini dökme durumu olduğu kesin. Anlatıcı açısından da, Volkan açısından da bu böyle. Özellikle anlatıcı okurla dertleşiyor sürekli. Volkan’da ise kabullenme daha öne çıkan bir tavır. n Sizinle söyleşi yapma imkânı yakalamışken şu sıralar neler üzerine çalıştığınızı da öğrenmek isteriz… Yeni bir kitap hazırlığınız var mı? Evet. Elbette. Yazmadan durabilmek bana göre değil. Paralel olarak iki kitap yazıyorum. Bir roman ve bir öykü kitabı. Bir süre birine yoğunlaşıyorum, sonra ötekine geçiyorum. Şimdilik böyle gidiyor. Roman daha sürer gibi geliyor bana. Daha önceki iki romanımı beşer yılda yazdım. Yine öyle olabilir. Öykü kitabımı 2020’de tamamlamak isterim. Bir makale kitabım hazır. Yayımlanmış ve yayımlanmamış yazılarımdan derledim. Haftalık yazılarıma da epey zaman harcıyorum. Hayatım devam ediyor yani. n Volkan’ın Romanı / Ahmet Tulgar / Can Yayınları / 224 s. / Ağustos 2019 8 12 Eylül 2019
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle