Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
EYLÜL 2019 MUHAFAZA /MIMARLIK ar ruh dası k itapl un gı Yapmanın veYENİDİZİ yıkmanın tarihi Ruhun Gıdası Kitaplar, 232 sayfa Mutfağın ve yemeğin toplumsal, tarihsel, kültürel yönlerine ışık tutan yeni bir dizi: Ruhun Gıdası Kitaplar Osmanlı İmparatorluğu’nda 19. yüzyılın sonlarına doğru kadın konusuna eğilen, sadece kadın okurlara hitap eden kitapların, süreli yayınların sayısı giderek artmıştı. “Osmanlı Hanımları” Mutfakta da 18801926 yılları arasında yayımlanmış çeşitli Osmanlıca kadın dergilerinde yemek, sofra kültürü, beslenme alışkanlıkları üzerine çıkan makalelerden renkli bir seçki sunuyor: Mutfağın ve yemek odalarının nasıl düzenlenmesi gerektiğinden bazı pratik bilgilere, küçük çocukların yemeleri gerekenlerden onlarca çeşit tarife, sofrada uyulması gereken görgü kurallarından “et mi yemeli, ot mu” gibi sorulara, sebze yemeklerinden çorbalara geniş bir malumat yelpazesi… www.iletisim.com.tr iletisim@iletisim.com.tr vimeo.com/iletisim facebook.com/iletisimyayin twi er.com/iletisimyayin instagram.com/iletisimyayin Kentin tarihinin fiziksel izlerinin ciddi ölçüde hasar görmesi ve kent yönetiminin yeniden örgütlenmesiyle eski eser, harabe, muhafaza ve tamir gibi kavramlar politik pratik ve söylemlerin çatışma alanları olmaya başlıyorlar... GÜLSÜM BAYDAR K orumak/yıkmak ve inşa etmek/harabeye dönüştürmek, ilk bakışta birbirlerinin zıttı gibi görünen eylemler. Genellikle korumak ve inşa etmek olumlama, yıkmak ve harabeye dönüştürmek olumsuzlama barındırırlar. Oysa İletişim Yayınları’ndan çıkan Muhafaza/ Mimarlık’ın çarpıcı biçimlerde hatırlattığı gibi işin içine iktidar ve politika girince ilişkiler karmaşıklaşıyor, zıt gibi görünen kavramlar birbirine dönüşebiliyor, önceki olumsuzlamalar sonradan olumlama olarak karşımıza çıkabiliyor. Bunları ortaya çıkaran bir bakış açısı, eleştirel bir tarih okumasını ve tarihsel oluşumlar arasında yeni ilişkiler kurulmasını gerektiriyor. Elimizdeki kitap tam da bunu gerçekleştiriyor. Muhafaza/Mimarlık üç metinden oluşuyor. Bunların ilk ikisi, “İstanbul’un Mimarlık Mirası ve Koruma İdeolojisi” ve “Harabe Manzaraları/İhtişam Hatıraları: İmparato rukla Cumhuriyet Arasındaki Eşikte Siyaset ve Mimarlık” başlıklarını taşıyor ve 19. yüzyıldan 1970’lere kadar Osmanlı Devleti ve Cumhuriyet dönemlerindeki koruma politikalarını mercek altına alıyor. Son metin “ ‘Harabe’ Kavrayışının Tarihi”, harabe kavramının Rönesans’la birlikte başlayan Batı dünyasındaki tarihçesine odaklanıyor. Daha 15. yüzyılda Roma harabelerinin ünlü ressamların tablolarında aziz ve azizelerin dekoru olarak kullanılmaları; 16. yüzyılda Roma kentindeki Antik eserlerle ilgili tüm yetkiyi alan Rafaello’nun Papa X. Leo ile harabelerden yeni inşaatlar için taş tedariki konusundaki tartışması; Antik harabelerin 17. yüzyılda grand tour’a çıkan Avrupa üst sınıf mensuplarının bilgi ve dolayısıyla itibar nesneleri haline gelmeleri gibi örnekler harabe olgusunun hiç de masum ve özerk bir tarihi olmadığının ifadeleri. Ancak Avrupa tarihinde harabe kavramının doğrudan politik iktidarla ilişkilenmesi ve yıkım/onarım ikileminin paradoksal bir biçimde iç içe geçmesi 1930’lu yılların İtalya ve Almanya’sında gerçekleşiyor. Mussolini’nin bir yandan eline kazmayı alarak Roma’daki eski mahalleleri yıkarken öte yandan tarihi anıtları yeni açtırdığı cadde ve meydanlarda sergi nesnesi olarak yüceltme 16 12 Eylül 2019