29 Nisan 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Yaşanana roman dünyasından bakmak… Gazete, gündelik iletişim diliyle toplumsal olayları aktarmaya çalışırken, roman farklı dilmantık yapısıyla güçlü gerçeklik algısına yol açıp gerçeğin daha iyi kavranmasını sağlayabiliyor. F ethi Naci’nin “İnsanımız, olup bitenleri şimdilik romanlardan öğre denebilir bir biçimde. Bunlar, hafifseneme yecek roman deneyimine sahip yazara, toplumsal den kazıyıp” çıkarabilse Sadık. Ama yapamadığı da budur. “‘İyi biri’si olmak insana gelecek tasarlama becerisi vermiyordu(r)” çünkü. Küçük fahişesi niyor” deyişi unutulabilir altüst oluşun anlatıcısı gö “Allah iyilere ne dilerse verir,” dese de. mi? Ölüm yıldönümünde züyle bakılmasını sağladı (76, 77, 80, 95, 107) anmamak olanaksız bu aynı zamanda. Bu yönüyle Anlatıcı, iyiliklerinin ağır mı ağır fatu nedenle onu. hep dikkati çekti Mehmet. rasını ödeyerek güç koşullarda yaşa Hadi insanımız, diye Bu özetlemenin ardın maya çalışan parasız biridir bu neden lim başka yollardan bunu dan Eroğlu romanlarının le. Üniversiteden arkadaşı, evinde ço öğrenemiyor, ancak Fet doluluk taşıyan metinler, cuklarına bakan kadına, bir şey yap hi Naci bu yaklaşımında bütün verimlerinin de bi tığını göstermek adına kaybolan oğ yalnız değil. Başka ya rer siyasal roman örneği, lunu bulmasını ister kendisinden. Sa zarlar da kendi toplum bu arada kendisinin de tü dık, parasını alarak on gün boyunca, ları için böyle öneriler getirebiliyor. rün örnek gösterilebilecek bu uğraşı sürdürürken, yazar bizi fark Örneğin şu satırları Ergin yazarlarından biri olduğu söylenebilir. lı katmanlardan aşırtıp eşiklerden ge Yıldızoğlu’dan aktarıyorum: “Nazi reji Gerçekten yazar, görece hep “tezli” ro çirerek yeni yüzleşmelerle karşı kar mi Avusturya’yı ilhak etmeye hazırlanır manlar kaleme alıyormuş izlenimi bıra şıya bırakıyor her zaman olduğu gi ken, yaşanan olayları alaycı/komik bir kıyor. “Tez” derken yapıtlara yansıyan bi. Bu arada başkalarına, özellikle söz dille anlatan L’ordre du Jour kitabının “ideolojik” perspektife dayalı bakış de konusu kadınlara karşı “iyi adam” ol yazarı Eric Vuilard, geçen yıl bir konuş ğil söylemek istediğim. Toplumsal ya mak, bunun gereğini yerine getirmek masında, ‘Bugün toplumda yaşanan si şamın kaotik yanlarına, sınıfsal konum se devletten mafyaya kadar başka yasi kaosu iyi anlayabilmek için soğuk lanış çerçevesinde farklı oluşumlara, “erkek”lere de ağır bedeller ödemeyi kanlı analizlere değil, daha çok edebi bunlardan yansıyan yapılanmalara dö getirecektir Sadık’ın önüne. yata bakmak gerekir’ diyordu.” (Cum nük yapıtlarda yer açılması, bu tür so Anlatısını yoğun ilmekli ama akışkan huriyet, 24.6.2019) runsallarla yoğrulması sürekli. tartımla örüntüleyen Mehmet, toplum İşte Mehmet Eroğlu, siyasal tarihi sal gerçeklere yer yer hızlı, yer yer ya mizle koşut iç içe kurduğu anlatı evren MEHMET EROĞLU’YLA “İYI vaşlatılmış halde farklı geçişlerle yöne leriyle 1980 sonrasının önemli adların ADAMIN ON GÜNÜ”… liyor hep. Böylelikle şu son yıllarda ya dan biri oldu. Kaan Arslanoğlu, Öner Bu kez barodan çıkarılmış kırk iki ya şadığımız toplumsal, sınıfsal, ekono Yağcı, Oya Baydar, Fatih Atila vb. ya şındaki anlatıcı avukat Sadık aracılığıy mik vb. çalkantıyı, vicdan, ahlak, inanç zarlar da bu yaklaşımın birer ardılı tabii. la, başkalarının gözünde “iyi adam” ol vb. değerleri, bunların göstereni, ipuç Romanlarında toplumsal olgula manın düşünsel ağırlığını, buna dö ları, verileri olarak olaylar, ilişkiler, du rı farklı ele alışlarla işleyen yazar, son nük açılımları, zaaflar kadar yüceltme rumlar zincirini sorgulamanın da yolu yapıtında yine bunları odağına alıp iro leri deşmeye girişiyor Mehmet. Fakül nu açıyor yapıt. nik yaklaşımla bu kez herkes için “iyi te arkadaşından eski karısına, kom Yazar, anlatısına giydirdiği gizemi, bir insan” olmaya çalışmış, böyle tanın şusu genç fahişeden arada sığındı yolunu bulup mutlaka polisiyenin temel mış, nitelenmiş roman karakterini farklı ğı oyuncuya çevresindeki kadınlar, on örgeleriyle buluşturuyor. Karakterlerin bir “karşı kahraman” yaparak işliyor: İyi ların yaşantıları, ilişkileri, okur için bu tutum, davranış, konuşmalarıyla oluşan Adamın On Günü (İletişim, 2019). “iyi adam”ın yolculuğuna ışık düşürü gizemli artalan, okuru, bir derinliğe çe yor sürekli. kiyor her seferinde. Yine de asıl hüner OLUP BITENLER ROMANDAN Sadık için de yaptığı, aslında “iyi biri roman kişilerindeki değişimin verilişin ÖĞRENILEBILIR MI? olmanın o kısa ömürlü hazzına direne de gözleniyor. Roman evreni, bu bağ İlk evre romanlarında, devrimci geç meme” budalalığıdır. Öyle ya, çok fark lamda okurun, gerçekliği bütün karma mişleriyle öne çıkan, yer yer bununla lı sınıftan, katmandan, kültürden ge şıklığıyla ama alabildiğine yalınlıkla kav hesaplaşan, ama bağları gitgide zayıf len bu insanların her birine karşı “iyi bi ramasının önünü açıyor çünkü. Günde lamış, aralarındaki “yoldaşlık” duygu ri” olmak mümkün müdür? Ne ki “[k] lik hayatın çelişkileri, kazandırdığı ger su sona ermiş bir avuç insanı aldı ya imsesiz büyümüş, çocukluğunda çev çeklik okurda, Eroğlu romanlarına kar zar. Sonradan sınıf atlama çabasıyla, resindeki kadınların hep kulağını çekip şılık bulduruyor böylece. tutku, hırs içinde hep yükselme çaba yanağına tokat attığı bir adam”, gördü Kavramsalaştırmanın göz ardı edil sı sergileyen insanlara yöneldi. Hatta ğü övgülü güzellik karşısında yelkenle mediği çabucak okunabilen bir roman bu karakterlerden oluşan “karşı kah ri suya indirmekten de kurtaramaz ken daha Mehmet Eroğlu’dan: İyi Adamın ramanlar galerisi” yaratmaya girişti de disini. Ah keşke “şu iyiliği kir gibi teni(n) On Günü...n 12 11 Temmuz 2019 ÖYKÜDENLİK… Banu Özyürek “Poz”...anu Özyürek, yenice tanıdığım bir öykücü, B okuduğum ikinci öyküler toplamı olsa da: Poz (Everest, 2019). Homofobik bakışın ötekileştirdiği ya da bir tür yok saydığı insanlar kadar yaşam alanlarının tümünde haksızlık, acımasızlık yüklü olgular ortasında apaçık göründükleri halde görmezden gelinen her yaştan insana yöneldiği öykülerinde okurun derinlere inip içinde kök salmasına yol açan kavrayışlar kazanmasının önünü açıyor Banu. Alaysamalı göndermeleriyle albeni yaratabiliyor üstelik. Kendi gizil, gizemli dünyalarını dışa açamayanlar kadar mahremiyetini yitirenler de öykülerde yerini buluyor. Bunlar yalnız bu alanlara yönelik dikkati çekmekle kalmıyor ciddi bir okuma tadı yayan hoş öyküler olarak da kendini gösteriyor. Bir yazarı daha öyküleriyle dikkate alacağız demektir bu: Banu Özyürek. NOT VE NOT: Cumhuriyet’te “Dergiler Arasında” dizisinde Nurduran Duman, Niğde’de yayımlanan Akpınar dergisi için yaptığı söyleşide, derginin yayın yönetmeni, “Akpınar, Niğde’nin bir yaylasının adıdır. 19361941 yılları arasında Niğde’de yayımlanmış bir dergi var, onun adı da Akpınar’dır. Hem yaylamızın hem de eski Akpınar dergimizin hatırlanmasını istedim” diyor. İyi de kimler çıkarmış dergiyi neden anılmıyor adı, adları? Yayın yönetmeni anmayabilir, ama Duman, altını çizip bunun “Akpınar Halkevi Dergisi” olduğunu vurgulamalıydı. (22.6.2019) www.sadikaslankara.com, her perşembe öyküroman, tiyatro, belgesel alanlarında güncellenerek sürüyor. Bu arada Öykü Gazetesi’nin kapanmasıyla orada sürdürdüğüm “Öykücek” başlıklı yazıları da, çözüm bulana dek şimdilik sitemde yayımlayacağım. Kapanan sayının “Ayşegül Çelik” yazısıyla başladım.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle