23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

DENIZ DURUKAN’IN KALEMINDEN ‘MÜZISYEN’ ‘Bu topraklarda ışık var’ Sosyal ve kültürel alanda yaşanan dönüşümler gerek sanatçı, gerekse dinleyicilerin beğenilerinde hızlı değişimlere neden oluyor. Buna karşın kendi kulvarında yürüyenler de var. Vedat Sakman da bunlardan biri... Son olarak Deniz Durukan’ın kaleminden çıkan ‘Müzisyen’, Vedat Sakman’ın kişisel yolculuklarını anlatıyor. GÜRER MUT Vgurer@cumhuriyet.com.tr edat Sakman ile bir biyografi çalışması yapmaya nasıl karar verdiniz? Deniz Durukan: Bu fikri Atilla Birkiye ortaya attı. Çok heyecanlandım. Vedat Sakman’ı aradım, o da aynı heyecanla yaklaştı. Ancak bu fikrin olgunlaşması ve hayata geçmesi üç yılımızı aldı. Vedat Sakman hikâyesini anlatırken, onu etkileyen toplumsal olaylara ve politik yapıya da vurguda bulunuyordu. Ben de bu konu başlıklarını biraz daha genişlettim, açtım. Vedat Sakman’ın tüm oluşlarını görmek ve bütüne ulaşmak için dönemin siyasal atmosferine, toplumsal olaylarına, kültürel değişimlerine de bakmak gerekiyordu. n Ayrılıklar ve hüzünle küçük yaşlarda tanıştığınızı görüyoruz. DoğuBatı ikilemi arasında kalmak kişiliğinizi ve sanatınızı nasıl etkiledi? Vedat Sakman: Bunun çok olumlu olduğunu düşünüyorum. Ben hem Anadolu’yum hem Batı. Bu özelliği sonradan edinmedim. Orta Anadolu’da, bir bozkırda doğdum ama anne tarafından da yemyeşil Ege’den, Girit’ten gelen aristokrat bir ailenin çocuğuyum. Tabii bu durumun benim açımdan hüzünlü tarafları da var. Annemle babam arasında büyük bir aşk olmasına rağmen bir türlü ilişkilerini yürütemediler ve ben iki yaşındayken ayrıldılar. Ancak, tüm bu olumsuzluklara rağmen, bu iki kültürün buluşmasının sanatıma yansımasının olumlu olduğunu düşünüyorum. O yaşanmışlıkları, hikâyeleri sentezlemek sizi zengin kılıyor. Bu benim için kederli, yorucu ama bir o kadar da besleyici oldu. MÜZIĞIMIZIN FELSEFESI VARDI n 60’lı yılların özgürlükçü atmosferi, dünyaca ünlü rock gruplarının idol haline gelmesi ve yükselen politik atmosfer içinde müzikle tanışıyorsunuz. O dönem müzik sizin için nasıl bir tutkuydu? Politik atmosfer hayatınıza ve müziğinize nasıl şekil verdi? V.S.: Biz 68 kuşağının çiçek çocuklarıydık. Halen de öyleyiz… O dönem bizim için büyük bir kazançtı, şanslı bir nesiliz. The Beatles, Pink Floyd, Frank Zappa gibi önemli grup ve isimler tarafından müzikal atılımlar yapıldı. Dünyada büyük dinleyici kitleleri oluşturdular. O dönemin popüler müziği, klasik ve cazın normlarından hareketle farklı bir senteze oturdu. Altyapılarında müzik biliminin, matematiğin etkisi vardı, biz de bunun farkına varmıştık. Müziğin popüler de olsa sanat kaygısı ve felsefesi vardı o zamanlar. Biz de kendimizi eğitmek için çok çalıştık. Ustalarımız bize popülizm peşinde koşmayı değil, ciddi, eğlenceli, insancıl ve estetik kaygılar taşımayı öğretti. Bireyciliğin ve egoların utanç verici olduğunu öğrendik. İyi ki de öğrenmişiz… n Kitapta, 70’lerin sonunda ortaya çıkan arabesk ve pop kültürünün, müziğin kulvarını değiştirdiğine değiniyorsunuz. Politik ve kültürel çerçevede yaşanan değişim o dönem sizi nasıl etkiledi? V.S.: 70’li yıllarda Grup Doğuş adında bir grubumuz vardı. Sonra gruptan ayrılıp kendi şarkılarımı yapmaya başladım. Nükhet Duru, Zuhal Olcay, Leman Sam gibi yorumcular şarkılarımı söyledi. Çok ilgi gördü. 90’lara doğru, dünyada grup mantığı yok olmaya, bireysel müzik ortaya çıkmaya başladı. Bu da beraberinde bir kirlenmeyi getirdi. Pop müziğin biçimi ve tarzı benim giderek canımı sıkmaya başlamıştı. Yaşanan bu kirlenmenin beni bir girdaba sokacağını fark ederek piyasadan uzaklaştım. Ankara’da bir haftalık işe gittim ve orada dört buçuk yıl yaşadım. D.D.: Müzik, toplumsal ve kültürel değişimlerin etkisini doğrudan görebileceğimiz bir alan. Çünkü geniş kitlelere çok hızlı ulaşıyor ve etkiliyor. Vedat Sakman’ın söylediği, kolektif ruhun yıkılması 80 darbesin KAAN SAĞANAK den sonraya denk geliyor. Bunun müzikteki karşılığıysa, grup anlayışının yerini solist anlayışına bırakması. 80’den sonra, özellikle de 90’larda bireyin öne çıkmasıyla birlikte gruplar solistlerin gerisinde kalıyor. Bu durum, ikon yaratma çabasını da teşvik ediyor. Bireyin çokça konuşulması dönemin liberal politikalarının yansıması olarak da okunabilir. ATAERKİL YAPIYA KARŞI BİR FİGÜR n Duygu Asena, Vedat Sakman’ın ataerkil yapı içerisinde yetişmiş ama şekillendirilmeye direnmiş olduğunu belirtiyor. Kadın cinayetlerinin yüzde 400 arttığı, toplum ve sanat hayatında maço kültürün yaygınlaştığı günümüzde, Vedat Sakman sanatçı olarak bizler için nasıl bir örnek oluşturuyor? D.D.: Türkiye’de ataerkil sistem çok güçlü. Erkek, “erk”i elinde tutuyor. Vedat Sakman her zaman bu sistemle arasına bir mesafe koymuş, geleneksel kodlara karşı çıkmış. Bu otoriter yapının kadını da, erkeği de tehdit ettiğini düşünüyor. Hem hayattaki hem müziğindeki duruşu buna örnek. Dolayısıyla her dönemde, toplumsal hayatın içinde “öteki” haline getirilenlerle dayanışma içinde olmuş. Kadınlar onun hayatında çok önemli bir yer tutuyor. Kadınların sözlerini, duyarlılıklarını, yaratıcılıklarını çok önemsiyor. Cinsiyetçi bakıştan fazlasıyla rahatsız. n Kitabınızın kuşaklar arasında bir bağ oluşturacağını düşünüyor musunuz? Özel likle de geçmişle bağı kopartılan günümüz gençliği için… D.D.: Müzisyen, Türkiye’de nelerin değiştiğini veya nelerin hiç değişmediğini görecekleri bir çalışma oldu. Evet, bir bağ kuracaklarını düşünüyorum. Hatta kitap yeni çıkmasına rağmen bu yönde şimdiden çok fazla geri dönüş oldu. Özellikle 80 öncesi dönemi bilmeyenler için şaşırtıcı olmuş öğrendikleri. Hiç bilmedikleri, farklı bir atmosfer var o zamanki Türkiye’de. İzmir Fuarı, 68 kuşağı, İzmir’in, İstanbul’un sosyal yaşamı, gece hayatı, bir tarafta Amerikan kulüpleri, bir tarafta pavyonlar, Vedat Sakman’ın çocukluğunun geçtiği Konya, oradaki yaşam biçimi, ozanlık geleneği, “oturak âlemleri” derken birçok şeyi anlatmış olduk aslında. Elbette tüm bunları Vedat Sakman’ın hikâyesi içinde, onun hayatını etkileyen toplumsal, kültürel olaylarla birlikte ele alarak anlatmaya çalıştım. ŞIIR OLMADAN MÜZIK OLMAZ n Birçok şairin şiirlerini müziğinize taşıdınız. Şiir ve müziğin uyumunu biraz anlatır mısınız? Ayrıca şiir yaratım sürecinizi nasıl etkiliyor? V.S.: Şiir olmadan müzik olmaz. Müzisyenler bir ezgi yakalıyor; dinlediğinizde güzel bir ezgi olduğunu düşünüyorsunuz, sonra ona söz yerleştirmeye çalıştığınızda ortaya felaket bir durum çıkıyor. Sözlü müzik yapıyorsanız şiir o parçanın içinde olacak. Şiirin de bir ritmi, temposu vardır. Nâzım Hikmet’e baktığınızda, onun şiirinin ritminin, temposunun anlattığı şeyi daha da güçlendirdiğini görürsünüz. Bir başka örnek, Attilâ İlhan’dır. Attilâ İlhan’ın her gün Taksim’den Şişli’ye yürüdüğünü, yürürken yakaladığı dizelerini duyabileceği tonda söylediğini, kulağına gelen ses hoşuna giderse o dizeleri kâğıda döktüğü söylenilir. Demek ki, önce şiiri anlamak, ona saygı duyup yazmak gerek, yazdığınız şiir olgunlaşmışsa şarkı yapabilirsiniz. Öbür türlü yaptığımız parçalar 60’lı yıllardaki popüler şarkılara uyduruk sözler yazılan aranjmanlara benzer. n Usulca albümünüzdeki “Sonunda Sevgi Kazanır” parçasını seslendirdiniz. İçinde bulunduğumuz koşullara baktığınızda karanlığa inat sevgi kazanacak mı? Bugün de bu inancı taşıyor musunuz? V.S.: Mutlaka kazanacak. Bunun aksi mümkün değil. Evet, bugün karamsar bir hava var. Böylesi bir atmosferi yaşıyor olsak da bu topraklarda ışığın var olduğunu unutmamamız gerekiyor. Her şeyden önce bu topraklarda bizler varız, bizim gibi düşünen milyonlarca insan var. Bu azımsanamayacak bir güç. Elbette böylesi dönemlerde sanatçılara, aydınlara bir kat daha fazla sorumluluk düşüyor. Örneğin, 36 yıllık Franco iktidarından sonra İspanya bitmişti. Franco’dan sonra ülkenin aydınları ve politikacıları sanata, eğitime ve kültüre büyük yatırım yaptı, ülkeyi bugünkü İspanya haline getirdiler. Bugün Türkiye’deki sanat ve kültür ortamı endişe verici şekilde dibe doğru gidiyor. Bunu yukarı çıkartmak hepimizin görevi. Mutlaka bu bayrak açılmalı… n Müzisyen / Deniz Durukan / Hep Kitap / Şubat 2019 / 195 s. 4 14 Mart 2019
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle