05 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

KOLEKTİF BİR ÇALIŞMA “FAŞİZM ÜZERİNE: ÖNLENEBİLİR YÜKSELİŞ” Faşizm külliyatının önemli bir parçası Bertholt Brecht’in yazarları arasında olduğu “Faşizm Üzerine: Önlenebilir Yükseliş” adlı kitap, sadece dünya ve geçmiş hakkında değil, Türkiye ve bugün hakkında da bize çok şeyler anlatan, bizi faşizm hakkında yeniden ve daha geniş perspektiflerle düşünmeye sevk eden bir derleme. GÖKHAN ATILGAN S anatçılar, çoğu durumda siyasal olayları ve süreçleri siyasetçilerden ve bilim insanlarından daha iyi görür, daha iyi tahlil eder ve daha iyi tanımlar. Bertholt Brecht, bu tip sanatçıların önde gelenlerinden. Vaktiyle dünyayı kor ateşlerde kavuran faşizm hakkındaki muğlak ve müphem değerlendirmelere bakarak, “Olmaz öyle ama çok heceli bir laf salatasıyla / söylenmeli boka bok diyen dümdüz bir tavırla” demiş ve “kahverengi veba” olarak da adlandırılan faşizmle ilgili teşhisin doğru konulması konusunda dostlarını uyarmıştır. Gaddarlığın gaddarlıktan doğamayacağını vurgulayan Brecht, onun ancak gaddarlık olmaksızın yönetmenin mümkün olmadığı toplumsal koşullardan uç verebileceğine dikkat çekmiştir. Brecht’in hem teşhisi düzgün koyma, hem de vakaya olduğu kadar ona imkân veren koşullara da konsantre olma konusundaki uyarıları faşizmin günümüz dünyasında büründüğü biçimlerin çözümlenmesi bakımından da gereklidir. Bertholt Brecht’in yazarları arasında olduğu Faşizm Üzerine: Önlenebilir Yükseliş adlı kitap, sadece dünya ve geçmiş hakkında değil, Türkiye ve bugün hakkında da bize çok şeyler anlatan, bizi faşizm hakkında yeniden ve daha geniş perspektiflerle düşünmeye sevk eden bir derleme. Faşizm yeri gelmiş dünya kapitalizminin canevlerinde iktidara oturmuş, yeri gelmiş gecikmiş kapitalist ülkelerde kapkara yüzünü göstermiş ve yeri gelmiş kapitalizmi gelişmemiş ülkelerde ölüm saça saça kol gezmiştir. Bu yükselişini dünya kapitalizminin geçmişinden devşirdiği imkânlara, zamanın burjuvazisinden aldığı desteğe ve sosyalist partilerin zaaflarına borçludur. Faşizm, bütün insanlığa karşı teyakkuz ve taarruz hâlindeyken yenilmiş ama ölmemiştir; geleceğe kendinden bir şeyler devretmiş, uygun koşulları ve ilişkileri bulduğunda yeniden başgöstermiştir. O, küresel kapitalizmin günümüzde içinden geçtiği ilişkilerde de kımıldayıp durmaktadır. Bir tarihselliği, bir tecrübesi, bir mirası, bir trajik bilançosu, bir ideolojisi ve bir sosyolojisi vardır. Bu yüzden siyaset bilimciler, tarihçiler, sosyologlar, filozoflar, psikologlar, edebiyatçılar, siyasal düşünürler ve siyasal liderler faşizm hakkında çok sözler söylemişler, ona değişik perspektiflerden ve açılardan bakmışlar, gördüklerini kendi yolları ve kendi sesleriyle dile getirmişlerdir. Böylelikle ortaya muazzam bir faşizm külliyatı çıkmıştır. Bu da, faşizm üzerine yapılacak her çalışmaya ve derlemeye kendisine sınırları iyi çekilmiş bir kapsam belirleme görevi yüklemiştir. ELE ALINAN MESELELER Faşizm Üzerine, bu konudaki en iyi derlemelerden biri ama doğal olarak onun da sınırları var. Kitap, editörler Margit Köves ve Shaswati Mazumdar tarafından üç kısım hâlinde örgütlenmiş. Birinci kısımda Alman faşizmi üzerine Marksist akademik literatürün öne çıkan makaleleri bir araya getirilmiş. İkinci kısımda önde gelen Marksist kuramcıların faşizm hakkındaki metinlerinden bir seçme sergilenmiş. Gramsci, Zetkin, Togliatti, Thalheimer, Lukacs, Dimitrov ve Guerin’in metinleri bu kısımda yer alıyor. Üçüncü kısımda ise faşizmin kitlelerin zihnine nasıl nüfuz ettiğini sorgulayan kültür alanından yazılara yer verilmiş. Bloch, Lukács ve Brecht’in metinleri de bu çerçeve içinde. Kitaptaki yazıların hepsi faşizmin günümüzde büründüğü biçimlerin içeriğini anlamak bakımından bakış açısı genişliği sağlayacak nitelikte. Editörler, tüm metinlerin başlarına tanıtıcı notlar, gerektiğinde diplerine açıklayıcı notlar ve kitabın sonuna da bir kronoloji koyarak okura büyük bir rahatlık sağlamış. Faşizm Üzerine, Marksistlerin faşizm uç verirken, bir kasırga gibi eserken ve nihayet dindirilirken onun üzerine yaptıkları tartışmaların, geliştirdikleri açıklamaların, formüle ettikleri sorunların ne denli zengin ve düşündürücü olduğunu ortaya koyması bakımından son derece geniş ve yüksek bir kapı aralıyor. Bunun yanı sıra örneğin bugünün Türkiyesi’nde böylesi bereketli, öğretici ve yönlendirici tartışmaların yeterince olmayışından kaynaklanan boşluğun teorik ve pratik maliyeti hakkında fikir veriyor. Faşizm hakkında yer alan yorumların odaklandıkları ‘meseleler’ ise kitapta içerilen kuramsal açılardan çıkıyor. Bu meselelerden biri, faşizmin, ona liderlik eden karakterler üzerinden açıklanmaya çalışılmasıyla ilişkili. Lider odaklı açıklamalar, onları öne çıkaran toplumsal koşulları ve faşizmin inşasında sorumluluğu bulunan güçleri gizlediği için sorunlu. Başka bir mesele, faşizmi totaliterlik olarak açıklamaya çalışmanın sınırlılıklarından kaynaklanır. Bu yaklaşım faşizmi komünizmle birlikte serbest piyasalı parlamenter sisteme bir tehdit olarak ilan eder ve sosyalizme karşı ideolojik mücadelede önemli bir işlev görür. Ayrıca, kapitalistlerin faşizme arka çıkışlarını gizler. Faşizmi “orta sınıfların isyanı” olarak ele alan yaklaşımın dar açıları bir başka meseleyi doğurur. Bu yaklaşımın bakış açısı ziyadesiyle sınırlıdır çünkü orta sınıfların faşizme yatkınlıkları konusunda fikir verse bile, faşizmin sınıfsal niteliğine koyu bir gölge düşürür. Faşizmin ortaya çıkış nedenlerini sadece ulusal özgüllüklerde arayan teoriler de ayrı bir mesele yaratır ve faşizmin belirli kriz dönemlerinde neden tüm kapitalist ülkelerde kol gezdiğine ilişkin soruya bir yanıt üretemez. Nihayet Holocaust’u merkeze yerleştiren teorinin zaafları ayrı bir mesele olarak ortaya çıkar. Yahudilere yönelik sistematik katliamı ve vahşeti aşırı derece merkezileştiren bu teori, faşizmin hedef aldığı öteki grupları göz ardı etmesinin yanı sıra, faşizmi bir “kaza ânı” olarak göstermeye çalışanların işini kolaylaştırır. ORTAYA ÇIKAN TARTIŞMALAR Kitaptaki yazılar, faşizm üzerine bazı teorik tartışmaları görmemize de imkân veriyor. Bu tartışmalardan ilki, faşizmin, faşist partilerin ve faşist kitle hareketlerinin ortaya çıkışında ekonominin mi yoksa siyasetin mi birincil olduğuna ilişkin. İkinci tartışma konusu, faşizmin kapitalist çıkarlar üzerinde faşist hareket ile egemen sınıfların ittifakı anlamına mı yoksa, tekelci sermayenin diktatörlüğü anlamına mı geldiği. Faşizm için evrensel bir formülün mü yoksa ülke deneyimlerinin özgüllüğünü hesaba katan bir teorik perspektifin mi daha açıklayıcı olacağı üçüncü tartışma konusu. Dördüncü tartışma konusu, faşizmin kendi öz çıkarlarıyla karşıtlık içindeki milyonlarca insanı nasıl olup da kendi hizasında toplayabildiğine ilişkin can alıcı soru tarafından doğurulmuş: Faşizmi açıklamak için sosyolojik, siyasal ve iktisadi analizler yeterli mi, yoksa bunlara bir de psikoanalizi eklemek gerekli mi? Faşizm üzerine yürütülen verimli tartışmaların belli başlı izleklerini veren Faşizm Üzerine seçkisi bazı çıkarımlara da zemin sağlıyor: Faşist liderlerin nitelikleri kadar onları ileri fırlatan toplumsal koşullara; totaliterlik kadar onun kapitalist karakterine; orta sınıfların eğilimleri kadar faşizmin onların çıkarlarıyla da çatışan yönelişlerine; ulusal özellikler kadar dünya kapitalizminin eğilimlerine; belirli bir gruba yöneltilmiş vahşet kadar öteki tüm dışlayıcılık ve ezicilik biçimlerine de odaklanmayan bir faşizm tartışması ister istemez eksik kalır. Bunun gibi faşizm iktisat kadar sosyolojinin, sosyoloji kadar siyaset biliminin ve siyaset bilimi kadar da psikolojinin konumlanma noktalarından görülebildiğinde esaslı bir biçimde açıklanabilir. n Faşizm Üzerine: Önlenebilir Yükseliş / Hazırlayanlar: Margit Köves ve Shaswati Mazumdar / Çeviren: Ezgi Kaya / Yordam Kitap / 368 s. 8 21 Şubat 2019 KItap
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle