05 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

[email protected] İbrahim Müteferrika I Girişimcilik ve düşünsel üretkenlik, yazan, çeviriler yapan İbrahim’i sürekli yeniyi arayan ve uygulamaya koymaya uğraşan bir devrimciye dönüştürür. tığı kitaplarla, Osmanlı toplumuna tanıtmak istediğini de gösterir. De Saussure’ün anlatımıyla, İbrahim “yıllardır Türklerin dili ve yasalarını öğrenmiş ve onlarda oldukça ilerleyip, yeteneğiyle ‘efendi’ olmuştur.” Yazar, bu noktada “efendi” nitemini ya da unvanını “okumuş Müslümanlar ve özellikle medreseyi bitirenlerin” aldığını vurgular. Müteferrika, saraya bağlı “enderun mekteplerinde” de eğitim görmüş olabilir. B ilginin üretilmesi, geliştirilen bilginin edinilmesi, okuryazarlığın yaygınlaştırılması, eğitimin etkinleştirilmesi ve Türkçenin genel iletişim dili olarak ölçünleşmesi açısından, Türkiye çağdaşlaşma sürecinde en önemli atılımlardan biri, basımevinin, İstanbul’da 1729’da basım işlerine başlamasıdır. Bu atılımı gerçekleştiren, Orlin Sabev’in (Orhan Salih) İbrahim Müteferrika ya da İlk Osmanlı Matbaa Serüveni1 adlı kitabında “Türk basımevinin kurucusu” olarak nitelendirdiği 1674 doğumlu Macar kökenli İbrahim’dir. Yirmili yaşlarda tutsak edilen ve “kul pazarlarında” satılan bu genç tutsaklığa dayanamaz ve kısa süre “mühtedi” olur. Türkçe, Arapça ve Farsça öğrenir. ÇOK DİLLİ VE ÇOK KÜLTÜRLÜ BİR YENİLİKÇİ Bu kitapta anlatıldığına göre, İbrahim, Müslümanlığa geçmeden önce papazdır. Latince “1844’e değin Macar topraklarında resmi dildir” (s. 124) ve bu ülkede kurumsal eğitim de Latince olarak yapılmaktadır. Dolayısıyla, İbrahim Latinceyi de çok iyi bilir. Çok dilli ve çokkültürlü bu genç girişimcinin kişiliği, özgeçmişiyle de bağlantılı olarak ‘Hıristiyan Avrupa ve OsmanlıMüslüman’ olmak üzere, iki farklı coğrafya ve kültür ortamında biçimlenir. Orlin Sabev’in anılan kitabındaki deyişiyle, İbrahim Protestanlık ve İslam’ın “düzenli ve uyumlu bir kültürel karışımıdır.” İki kültür birikiminden de yararlanmasını bilen bu genç, girişimciliğinin yanı sıra, düşünsel etkileşimlere ve yeniliklere açıktır. Kültürler arasında düşünsel köprüler kuran İbrahim, her iki kültüre de bağlıdır. Mühtedi olduktan sonra ‘Risalei İslamiye’ adlı denemesini yazar. Girişimcilik ve düşünsel üretkenlik, yazan, çeviriler yapan İbrahim’i sürekli yeniyi arayan ve uygulamaya koymaya uğraşan bir devrimciye dönüştürür. Yararlandığı başlıca kaynak olan kültüreldilseldüşünsel çoğulculuk, İbrahim’in bastığı kitaplarda da somut laşır. Bu basımevi öncüsünün özel kitap derlemesi içinde yer alan Kâtip Çelebi’nin (1609 1657) 17. yüzyılda başlıca toplumsal sorunları irdelediği “Mizanü’l Hakk fi İhtiyari’lAhakk” (En Doğrunun Seçilmesinde Adalet Terazisi), bir örnek olarak görülebilir. Doğru ve adalet, her toplumda, her zaman tartışılan, aranan belli ölçülerde yaklaşılan, ancak hiçbir zaman tümüyle ulaşılmayan iki evrensel kavramdır. Ayrıca, Orlin Sabev’in de vurguladığı gibi, İbrahim’in sahip olduğu kitaplar “Osmanlı topraklarında büyük rağbet gören ve çok yaygın olan” kitaplardır. Kitapların konuları, onun “mühtedi” olduktan ve Osmanlı uyruğuna geçtikten sonra “medrese müfredat programına göre eğitim gördüğünü” imler. İbrahim’in Latince kitapları, onun Batı’da bilimsel ilerlemeyi yakından izlediğini ve bu gelişmeleri bas ALÇAKGÖNÜLLÜLÜĞE DAYANAN YAŞAYIŞ TARZI Kitap kavramıyla iç içe olan ve oturduğu evin alt katını basımevi olarak düzenleyen Müteferrika’nın alçakgönüllüğe dayanan yaşayış tarzı, onun “Protestan ahlakını benimsemesinin” bir göstergesidir. İki önemli amaç ya da ülkü, diyesi, “diplomatik kariyer ve matbaa çalışmaları” yaşamını belirlemiştir. Bu basımevi kurucusu, bastığı kitaplarında kendini şöyle tanımlamıştır: “Saray müteferrikalarından İbrahim ki, başkent İstanbul’da açılan matbaada basım yapmak için izin verilmiştir” (s. 131). 1732’de bastığı Kâtip Çelebi’nin Cihannüma adlı yapıtındaki iki haritada Müteferrika kendini iki farklı şekilde tanımlar. Batlamiyus öğretisine göre, gök cisimlerini ve felekleri gösteren haritada “Saray müteferrikalarından değersiz kul Coğrafyacı İbrahim’in eliyle çizilmiştir” anlatımı yer alır. İçil (İçel ?), Karaman, Anadolu ve Sivas eyaletlerini gös Türkiye çağdaşlaşma sürecinde en önemli atılımlardan biri, basımevinin, İstanbul’da 1729’da basım işlerine başlamasıdır. Öncüsü de İbrahim Müteferrika. teren ikinci haritadaysa, “Tophaneli İbrahim tarafından resmedilmiştir” tanımlaması bulunur. Osmanlı resmi belgelerinde ise, İbrahim Müteferrika, Sultan III. Ahmet’in Temmuz 1727 tarihli fermanıyla basımevi kurmasına izin verilen “saray müteferrikalarından İbrahim” olarak nitelendirilmiştir. O dönemin İsveç büyükelçisinin anlatımı uyarınca, 1726’da, içinde bir basımevinin kurulmasının “topluma sağlayacağı büyük yararların etraflıca açıklandığı” elle yazılmış “Matbaanın Gerekleri” adını taşıyan küçük bir risale elden ele dolaşır. Bu yazı, uygun bir biçimde ve “tam zamanında Başvezir (Sadrazam) İbrahim Paşa’nın eline geçer.” Böyle yeniliklere meraklı olan İbrahim Paşa, yazının içeriğini çok beğenir ve olumlu görüşüyle, yazıyı Sultan III. Ahmet’e sunar. Adı geçen Padişah, bu yazının kendisini “pek memnun ettiğini” dile getirir ve Şeyhülislam’ın da görüş belirtmesini ister. Şeyhülislam da basımevinin “kurulmasının oldukça yararlı olacağını” bir fetvayla açıklayıp, yazıyı yazan kişiyi de “buluşundan ve toplum yararına çabalarından ötürü fazlasıyla över.” Bu arada bütün önemli konularda olduğu gibi, “İmparatorluk yasalarını en iyi bilenlerden on altı kişiye de danışılır.” Danışılan bu kurul üyeleri de düşünceyi yararlı bulur ve yazarını över. Bu yazıyı yazanın, “Doğu dillerinden başka, Latince de bilen İbrahim Efendi” adında bir kişi olduğuysa çoktan bilinmektedir. Basımevinin kuruluşu, Padişahın “kendi eliyle yazdığı bir Hattı Şerif ile kesinlik kazanır.” Bu olumlu gelişmeler sonucunda, İbrahim Efendi basımevini kısa zamanda kurar. Bu basımcı, “o zamanlar gerekli olan basım ustalarını ve harf dökümcülerini daha önceden Almanya’dan getirmiş olduğu için”, hemen işe koyulur. İbrahim’in “Matbaanın Gerekleri” adlı bu yazısı, 1729’da basılan “Vankulu Lügati”’nin başında yer alır. İbrahim bu yazıda, insanoğlunun “yazılı mirasının korunması” için ve sözcüklerin doğru yazımında ve böylece iletişimin etkinleşmesinde basımevinin yararlarını anlatır. Burada insanlığın yazılı mirasının korunması anlatımı anahtar işlevi taşır. n 1 Orlin Sabev (2006): İbrahim Müteferrika ya da İlk Osmanlı Matbaa Serüveni’, Yeditepe Yayınevi, İstanbul. 6 21 Şubat 2019
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle