Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
MEHMET ÇETİNGÜLEÇ’TEN “ECEVİT’İN ANILARI” “Ecevit ‘ben kahramanım’ havasına girmedi” Daha önce “Rahşan” kitabını yazan gazeteci Mehmet Çetingüleç’in kaleme aldığı “Ecevit’in Anıları” isimli kitap, Türkiye’nin yakın siyasi tarihini ve Ecevit’le vefatından önce yapılan “veda sohbetlerini” içeriyor. Piyasaya çıktığı andan itibaren geniş yankı uyandıran kitabın yazarı gazeteci Mehmet Çetingüleç sorularımızı yanıtladı. AHMET TAN B eklenmedik bir zamanda sürpriz bir kitap. Neden şimdi? Neden on iki yıl beklediniz anıları yayımlamak için? n Sayın Ecevit’le vefatından önceki son üç yılda yaptığımız “veda sohbetlerini” büyük oranda belgesel hazırlamak üzere kaydetmiştik. Ancak on iki yıl boyunca çeşitli nedenlerden ötürü belgeseli yayınlama imkânı bulamadık. Normalde önce belgesel, sonra kitabı yayınlanır. Görüştüğümüz televizyon kanalları belgeseli almak istemediği için önce kitabı yayınlamaya karar verdik. İyi de oldu. Çünkü Sayın Ecevit’in anlattıkları ile bugünün gündemi birçok noktada örtüşüyor. Kitap Türkiye için “rehber” olma niteliği kazandı. n Kitapta, Ecevit’in Amerika ile yaşadığı sorunlar geniş biçimde işlenmiş. Bu politikayı nasıl özetlersiniz? Başbakanlığı döneminde tehditleri nasıl aşmış? n Ecevit Robert Kolej’de eğitim görmüş. Daha sonra bursla Amerika’ya gitmiş. Orada Amerikan devletinin temel taşlarından biri olan Henry Kissinger’ın öğrencisi olmuş. Amerikan basınında yazar olarak çalışma fırsatı bulmuş. Bunlar Ecevit’in Amerikan kültürünü, siyasetini iyi anlamasını sağlayan temeller. Başbakanlık yaptığı dönemde Amerikalıların isteklerine karşı çıkarken onları iyi tanıdığı için ikna yolunu da bulmuş. Kıbrıs Barış Harekâtını yapar, haşhaş ekim yasağını kaldırırken Amerika, Türkiye’yi bombalamak ve NATO’dan çıkarmakla tehdit etmişti. Ancak Ecevit bildiğini yaptı. İnönü’nün Başbakanlığı döneminde Amerika’nın “silah ambargosu” tehdidiyle engellediği Kıbrıs çıkarmasını 1974’te kendi hükümeti döneminde gerçekleştirdi. Amerika, Yunanistan ve Kıbrıs Rum Kesimi, Türkiye’nin bu harekatı gerçekleştireceğine ihtimal vermiyordu. Yanıldılar. Yanılanların başında Kıbrıs Rum Radyosu vardı. Türkiye’nin çıkarma yapamayacağını düşündükleri için günlerce “Bekledim de gelmedin” şarkısını çalarak Kıbrıs Türklerinin moralini bozmaya çalıştılar. Psikolojik işkence uyguladılar. Ancak Ecevit operasyon yapınca Rum radyosu sustu, Kıbrıs Türklerinin Bayrak Radyosu gün boyunca “Bir gece ansızın gelebilirim” şarkısını çalmaya başladı. Kıbrıs Barış Harekâtı’ndan sonra Türkiye’ye uygulanan ambargonun aşılmasında dönemin ABD Dışişleri Bakanı Kissinger’ın Ecevit’e destek verdiğini vurgulamak gerekir. “ECEVİT KUŞAĞI FAAL DURUMDA” n Amerika’ya rağmen Kıbrıs Barış Harekâtını gerçekleştirmesi, Ecevit’in si Bülent Ecevit, İsmet İnönü ile... Altta ise Mehmet Çetingüleç ve eşi Ecevit’lerle... yaset sahnesinde yükselmesini sağlamış. Peki, Ecevit’in siyasete veda etmesinde Amerika’nın etkisi var mı? n Ecevit, DSPMHPANAP koalisyon hükümeti normal ömrünü tamamladığında partisinin başından ayrılacaktı. Bunu konuşmuştuk. Ancak 2002’de Amerika’ya yaptığı son ziyarette Irak operasyonuna karşı çıkınca bu süreç hızlandı. ABD ziyaretinden sonra Ecevit’in hastalanması, partisinin parçalanması, koalisyon ortakları MHP ve ANAP’ın birbirine girmesi ve erken seçime gidilmesi arasında sadece on aylık bir sürenin bulunması dikkat çekici. Ecevit’in Irak operasyonuna karşı çıkmasıyla birlikte Türk siyaseti türbülansa girince iktidardaki üç parti barajın altına indi ve siyasi tablo tamamen değişti. n Kitapla ilgili nasıl tepki alıyorsunuz? n Doğrusu bu kadar büyük ilgi göreceğini beklemiyordum. Gelen tepkilerden, merhum Ecevit’in çok özlendiğini anlıyorum. Onun dürüstlüğü, nezaketi, siyaset anlayışı, uzlaşmacı yaklaşımı toplumda derin iz bırakmış. Sadece gazete ve televizyonlarda çıkan haberler değil, sosyal medya üzerinden de bu kitapla ilgili çok yaygın bir paylaşım dikkat çekiyor. Anlıyorum ki Ecevit kuşağı faal durumda. n Ecevit, Atatürk’ü nasıl değerlendiriyordu? n “Siyasi terbiyemi Sayın İnönü’den aldım” demişti. Ancak Başbakanlık yaptığı dönemlerde özellikle dış politikaya ilişkin karar verirken Atatürk’ü örnek almış. “Atatürk olsa ne yapardı?” diye düşünüp harekete geçmiş. Bu iki örnek arasındaki farkı açıklarken İnönü’nün bir konuda karar vermek için yüzde 90 emin olmak istediğini, Atatürk’ün ise yüzde 10 olasılık gördüğünde dahi harekete geçtiğini söyledi. “İki yakın arkadaşın birbirinden bu kadar farklı düşünmesi ülke için yararlı olmuş. İki zıt yaklaşımdan iyi bir denge oluşmasını sağlamışlar” dedi. n Ecevit’le siyaset anlayışını hangi zemine oturttuğunu da konuşmuşsunuz. Ne söyledi? n “Siyaset yaparken taktik uygulamıyorduk. Çünkü taktik düşmana karşı uygulanır. Buna karşılık siyasi stratejimiz hep olmuştur” dedi. Stratejisini, “halkın çıkarları, eşitlik ve adalet” üzerine oturttuğunu belirterek “Bu siyaset anlayışı ile devam edilirse halktan mutlaka karşılık görecektir” dedi. “GÖSTERİŞTEN UZAK DURDULAR” n Ecevit’i birkaç kelime ile nasıl özetlersiniz? n Kahramandı, adı dağlara taşlara yazılıyordu ama “ben kahramanım” havasına girmedi hiçbir zaman. Aksine Kıbrıs Barış Harekâtı’ndan sonra kendisine “Kıbrıs Fatihi” denilmesine karşı çıktı. Bunun için genelge dahi yayınladı. Aynı şekilde Apo yakalandıktan sonra “Kenya Fatihi” sloganının kullanılmasını da istemedi. Devleti ön plana çıkardı. Operasyonun “devletin başarısı” olduğunu söylüyordu. Halkçıydı... Ecevitler hayatları boyunca halkla eşit koşullarda yaşamaya özen göstermişti. Gösterişten, lüksten uzak durdular. İşçi ve köylülere özel önem veriyordu. Çalışanların toplu sözleşme ve grev hakkına kavuşması, işten çıkarmaları zorlaştıran İş Güvencesi Yasası’nın çıkarılması “devrim” niteliğindeki değişikliklerdi. Ayrıca siyasi hayatı boyunca köylerin “kooperatifleşme” modeliyle geliştirilmesi için çalışmıştı. Eşitlikçiydi; kamuya personel alımında siyasi parti torpilini ortadan kaldırıp KPSS sınav sistemine geçilmesi Ecevit’in getirdiği bir uygulamaydı. Üniversitede daha fazla gencin okuması için Anadolu Üniversitesi’nde açık öğretim imkânını getiren de Ecevit’ti. n Kitapta Ecevit çiftinin zaman zaman görüş ayrılığına düştüğü dikkat çekiyor. Biraz söz eder misiniz? n Rahşan Hanım ve Bülent Bey, MHP’yi tartışıyor; Rahşan Hanım, MHP’nin değişmediğini söylüyor, Bülent Bey işe “uyumlu bir ortaklık” yaptıklarına dikkat çekiyor. Bu konuda uzlaşmaya varamıyorlar. Ayrıca altmış yıllık beraber yaşamın ışığında, aşk ve sevgi kavramları üzerine orijinal değerlendirmeleri var. Sadece insan sevgisini değil, hayvan sevgisini de anlatıyorlar. n Ecevit‘in Anıları / Mehmet Çetingüleç / Doğan Kitap / 206 s. 14 26 Nisan 2018 KITAP