Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
KITAP RENKLER... SESLER... HARFLER... AYTÜL AKALl ÇİĞDEM GÜNDEŞ lMAVİSEL YENER lMUSTAFA DELİOĞLU KITAP GÖLGESI Ada ve Adam Sevim Ak, yazarlığının otuzuncu yılında kaleme aldığı “Ada ve Adam”da, kendini sevgisiz, itilmiş hisseden ve yalnızlaşan bir çocukla birlikte okuru farklı labirentlerde dolaştırıyor. MAVİSEL YENER maviselyener@yandex.com www.maviselyener.com D okuz yaşındaki Ada, tuhaf davranıyor; huyu suyu değişmiş oğlanın. Artık herkese ve her şeye uzaktan bakıyor, gülüşü solmuş sanki. İki ay önce doğan kız kardeşi yüzünden uyum sorunu yaşıyor Ada. Odası bebek beşiği gelince hepten daralmış, kardeşi gece boyu ağlayarak uyanıyor. Ada’nın konforlu yaşamı bir anda değişivermiş. Üstelik ailenin bütçeyi kıstığının da farkında. En çok kurduğu cümle “Uykum var”. Uyku hastalığına tutulmuş gibi… Uyumak kaçmak demek mi yoksa? Ada sabaha karşı yastığını kapıp evlerinin baktığı parka kaçıyor. Orada sessiz bir yer bulup kıvrılıp yatıyor. Çalılıkların arkasındaki yatağını arkadaşlarının keşfetmesi hiç hoşuna gitmemiş. Kardeşi doğmadan önce parka gitmek için annesine diller döken Ada gitmiş, yerine “Ayakaltında dolaşma, hadi parka git” denilen Ada gelmiş. Yani, Ada’nın pabucu dama atılmış! Kendini evinde yabancı hissediyor. Evin her köşesini bebek işgal etmiş. Ada’nın istekleri kimsenin ilgisini çekmiyor artık. Herkesin bebeğe aşırı ilgisini protesto etmenin zamanı çoktan geldi. Konuşmasa, susuverse, dilsizleşse… Ailesine ceza verir mi acaba? Bunu denemeye kararlı Ada. Parkta Ada’nın dikkatini çeken esrarengiz adam, okuru da meraka sürüklüyor doğrusu. Bu adam da parkta mı uyuyor? Oradaki çadırında hangi malzemeleri saklıyor? Bu adam neden hiç konuşmuyor? Bir robot olabilir mi? Belki de ses sistemini çalıştıran pili bittiği için konuşamı yordur. Adam’ın hüzünlü duruşu Ada’yı üzüyor. Ne de olsa Ada da sevgisizliğin, itilmişliğin ne olduğunu iyi biliyor. SUSKUNLAR Romanda, Ada ve parktaki Adam dışında susan biri daha var: Ada’nın amcası: “Ben evde, işte, her yerde bilgisayar diliyle konuşuyorum. İnternetteyse kısaltılmış sözcüklerle. Arkadaşlarıma bir olayı etraflıca, çelişkileriyle anlatamıyorum. Okuduğum bir kitabı kimseyle konuşamıyorum” (s. 113). Kitaptaki üç kahraman da konuşmaz ama farklı nedenleri vardır bunun. Aslında genel bakışla “konuşmamak” iletişimsizliği ifade etse de üç kahraman da sanıldığının aksine diyalog kurma isteğindedir. Hiç konuşmayan insanlarla ilgili düşünceleriniz nelerdir? İşte tam da burada, üç farklı nedenle konuşmayan bu karakterler “ön yargı” kavramını önümüze koyup “konuşma” kavramına yüklediğimiz anlamları bir kez daha gözden geçirmemizi sağlıyor. Olaylara, farklı açılardan bakmanın önyargıları yıkmada nasıl işe yaradığı Ada ve Adam’ın incelikli kurgusunda ortaya koyuluyor. LABİRENTTE ENGELİ ATLAMAK Duygu ve düşüncelerimizi yalnızca konuşarak mı ortaya koyabiliriz? Belki de bir resim ya da oynadığımız bir oyun aracılığı ile bunu başarabiliriz. Kitap, okurun Ada’yla birlikte yaşamın farklı yönlerini keşfetmesini sağlarken sanat, spor, dostluk, doğa, takım ruhu, aile ve umut gibi Sevim Ak pek çok kavram üzerinde tartışmasına katkıda bulunuyor. Ak, anlatılarında her seviyedeki nitelik kaybına, insanın kendine yabancılaşmasına ve metanın toplumsal yaşamı işgal etmesine dikkat çekip bireyin bu engelleri atlayabilme ölçütlerine işaret eder. Bunu yaparken öncelikle, her zaman tanık olduğumuz ayrıntıları bir kez daha gösterir. Kedilerin cilveleşme serenatları, martıların denizden getirdiği midye kabukları, böceklerin şarkıları, bisiklet süren kalçası protezli adam, çöp bidonunu bekleyen kediler, simitçi çocuğun vitrinli arabası, meraklı bakkal çırağı ve gündelik yaşamımızda dikkat etmeden yanından geçiverdiğimiz nice ayrıntının mahalle tablosunda yerini alması, yaşamı donduran ve metalaştıran tüm öğelere bir karşı duruştur aslında. Bu labirentte yolunu bulabilen kahramanlar, koşulları düzeltmek için görevin ‘birey’de olduğunu göstererek yaşama karşı güven duygusu oluşturur. Ak’ın yalın, zarif mizahi kalemiyle göstermeye çalıştığı şeyler, insanın var oluşundan beri içinde yaşadığı durumlar, yüreğinde büyüttüğü kırgınlıklar ve çözüme yönelik kat edilebilecek yollar. İşte tam da bu nedenle kitabı yalnızca çocuklar değil, yetişkinler de okumalı. n Ada ve Adam / Sevim Ak / Kapak Resmi: Huban Korman / Günışığı Kitaplığı / 2018 / 144 s. / 9+ KITAP KİTAPÇI Hazırlayanlar: AYTÜL AKAL, ÇİĞDEM GÜNDEŞ, MAVİSEL YENER Maç Kaç Kaç / Melek Özlem Sezer / Resimleyen: Hande Bitlen / Mandolin / 2017 / 40 s. / 7+ Melek Özlem Sezer’in “Ben ve Biz Değerler” dizisi kapsamında yayımlanan on iki kitabı var. Her kitapta farklı bir değer işlenmiş. Dizinin tüm kitaplarında, içimiz sıkıldığında okuyacağımız neşeli öyküler bekliyor bizi. Maç Kaç Kaç adlı kitabın kahramanlarından Arda, buz pateni yapıyor; Asya da… Birlikte çalışsalar olimpiyatlara bile katılabilirler ama ikisi birbirini tanımıyor. Arda ile Asya rastlantıyla aynı futbol maçını izlemeye gidiyor. Küfürler havada uçuşuyor, saha çöplüğe dönüyor, koltuklar yerinden sökülüyor, maç çıkışında taraftarlar kavga ediyor. Üç gün sonra, bir doğum günü partisinde tanışan Arda ile Asya’nın rakip takımların taraftarı olduğu, o gün birbirine küfrettiği ortaya çıkınca neler hissediyorlar dersiniz? Kitabın arka kapağındaki anlatım bozukluğuna sihirli değneğimizi dokunduruyor, sonraki baskılarda düzeltilmesini diliyoruz. Dizinin her kitabının sonuna “Aklında Olsun!” bölümü eklenmiş. Okurlar için minik bilgiler derlenerek bu bölüme koyulmuş; hem eğlenip hem de düşünmek için iyi bir fırsat! 7 Denizlerin Korkusuz Kaptanı / Genç Osman Yavaş / Resimleyen: Nalan Alaca / Final Kültür Sanat Yayınları / 2018 / 64 s. / 7+ 1336. sayımızda ilk kitabıyla okurları tanıştırdığımız “Amcam ve Ben” dizisinin, beşinci kitabı raflarda. Dizide, mitik bir dünya yaratan Genç Osman Yavaş, Mavisakal grubunun solistliğini de yapıyor. Amcasının anlattığı masalları merakla dinlerken onların gerçeküstülüğünün farkında olan çocuk, yine heyecanlı bir serüvenle karşı karşıya. Bu kez, dizinin komik kahramanı >>Zebra ile Yedi Denizler’e açılıyoruz. 30 15 Mart 2018 KITAP