Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
>> imgesellik yüklemek pek kolay değil. Ergülen bunu yapıyor, yaparken de “bu kitaptaki şiirleri en iyi anlayacak kişiler şairlerdir” diye düşünüyor, hatta belki bunu istiyor. Yakın dönem şairlerini geçtim; ilk sözlükçümüz Kaşgarlı’ya, Türkçenin piri Yunus’a, Cahit Sıtkı’ya, “tren sesleri” ile Necmettin Halil Onan’a, evnişanlılık ile Ziya Osman’a (hele ona!) yaptığı göndermeler yakalanmadan şiirlerden anlam zevki almak zor olurdu. Göndermeler, “Parasız Yatılı” bölümünde ise doğrudan performansa dönüşüyor ve Haydar, Füruzan’ın aynı adlı öykü kitabının parodisini yapıyor. 1971’de yayımlanan Parasız Yatılı, bilindiği üzere Füruzan’ın ilk öykü kitabıdır ve acı hayat gerçekliklerinin izlerinden yürümüştür. Ergülen, kitaptaki her bir öykü ile aynı başlığı taşıyan on iki şiir “kurmuş”: “Sabah Eskimişliğin, Özgürlük Atları, Taşralı, Piyano Çalabilmek, İskele Parklarında, Parasız Yatılı” vd. “Kurmuş” diyorum çünkü bazı şiirlerde dize aralarına öykülerden söz parçaları alınmış, bazı şiirlerse doğrudan Füruzan’ın cümlelerinin dize hâline getirilmesiyle oluşturulmuş. Kitabın bu bölümü, ilginç bir atölye çalışması izlenimi bırakıyor. “YAN YANA GELMEMİŞ SÖZCÜKLER VAR DAHA” Güneş Kokuyorsun Daha genel itibariyle semantik okumaya açık görünmekle ve şairin anlamı öncelemiş olduğu sezilmekle birlikte bazı şiirler fonetik veya morfolojik okumaya izin veriyor. Hatta kimi zaman Hurufilik bile göze çarpıyor (işimiz harfiyat değil mi zaten?). Haydar Ergülen, orta yaş olgunluğunu yaşamaya başladığı günlerden bu yana yayımladığı kitaplarda birbirini çağıran sözcük ve ifadeleri hep önemsedi. Sözcükler sözcükleri çağırdı, “yan yana gelmemiş sözcükler var daha” duygusu şairin başını ve kalbini kâğıda eğdi, bazen kendisi ilginç sözcükler türetti bazen de Bazen mi? Hayır, daima demeliydim! sözcüklere yepyeni anlam ve çağrışımlar kazandırdı. Bunlara tesadüfi ifade/imge demek istemem ama bir nebze de olsa güzel tesadüflerin yarattığı imgeselliği fark ediyoruz böylesi kullanımlarda. “Ne iyiymiş meğer kiminin adını, kiminin bayrağını, / kiminin rüzgârını, kiminin yıldızını ve uzaklığını kiminin / sevdiğim hey gözünü, ey sevdiğim göğünü, gönlünü ey” gibi anjambımanlı dizeleri ben böyle okudum. “Kronik işte hem komik hem ironik / sonrası öncesinden de beter / gece geceye, şefkat şefkate” dizelerini de. Hem hangi şair reddedebilir ki kalemin ucuna gelen güzel tesadüflerin yarattığı anlamı. Bu kalemden olmak üzere, şair tesadüfünü kendisi yaratır da diyebiliriz. Konuşma dilinin canlılık ve sürprizlerini taşıyan “Kış güneşinin altındaki kedi kadar olamadı şiirim / kedi deyip geçmeyin, geçmezsiniz bilirim / hem kışı hem güneşi hem kendini sevindiriyor / hem de bilmeden bu şiiri şereflendiriyor” dizeleri başka nasıl okunabilir? Bu biçemle hayat bulan bir kitaba daha farklı biri isim seçerdim bana sorsaydı. Misal; içindeki bir şiirden kinaye, Muhallebicide Nişanlımı Beklerken çok güzel bir ad olurdu. Konuşma biçemine ayrı bir paragraf açmalıyım. O da var ama sadece “senben” havası, diyalojik kurgu değil kastettiğim. Okuyucuyla, sevgiliyle, kedilerle, Ece, Cemal, İlhan gibi ustalarıyla, eşyayla, hayatla, yazla, ölmüş arkadaşlarıyla, kendisiyle, bir kır kahvesinde yahut tren beklediği eski bir şehrin istasyonunda tanıştığı yolcularla sohbet eder gibi ifadelenen bir biçem bu. Ergülen şiirinde içtenliğin yolu, Keder Gibi Ödünç’te sezinlediğimiz ama asıl Aşk Şiirleri Antolojisi’nde yoğunlaşan bu biçemden geçiyor. “Benim bir arkadaşım var, güneşle / harfleri ısıtıyor, güneşle / ruhları ışıtıyor, güneşle” derken karşısında oturan bir grup çocukla konuştuğunu göremiyor musunuz? “Tabağına biraz güneş al, domateslerin yanına / birazdan yağmur da damlar sofraya, ohhh / resim tamam, bak tazecik bulutlar da geldi” derken pikniğe gittiği sevgilisiyle hasbihal ettiğini de mi fark edemiyorsunuz? Ya, “Senin şiirin yok mu kelimelerden başka / senin yağmurun yok mu annenden başka / senin çocukluğundan başka yabancın yok mu” sorularını üstünüze alınmadınız mı? O zaman siz iyi bir Haydar Ergülen okuru sayılmazsınız! İyi bir Haydar Ergülen okuru olmanın yolu nereden mi geçiyor? Elbette dildeki mecazı, kedideki kederi, nardaki ateşli çokluğu, arkadaştaki kardeşi, annedeki ablayı, eski öykü kahramanlarının yoksulluk ve yalnızlığını, yerlerde sürünürken göğün yüksek katlarında gezinen şiiri görebilmekten geçer. n Sen Güneş Kokuyorsun Daha! / Haydar Ergülen / Kırmızı Kedi Yayınevi / 136 s. Haydar Ergülen, şiiri hakkında uzun zaman sonra yazılacak yazılarda, yapılacak değerlendirmelerde ortak yargı herhalde “içtenlik” olacaktır. KITAP 2715 Mart 2018 16. BURSA KİTAP FUARI’na Tüm Okurlarımızı Bekleriz 1725 Mart / Salon: 4 / Stand no: 603C LAİK DEVLET TARTIŞMASINA AYDINLATICI BİR BAKIŞ Laikleşme her ne kadar din ile siyaseti birbirinden ayırmış olsa da, günümüzde kamusal dinin geri dönüşü laikliğin sorgulanmasına yol açıyor. Böylesi bir atmosferde Christian Joppke laikliği dışlayan dinsel anlayışların laik devlet ile bir arada var olup olamayacağını araştırıyor. LAİK DEVLET KUŞATMA ALTINDA Avrupa ve Amerika'da Hıristiyanlık, İslam ve Siyaset Christian Joppke Çeviren: İbrahim Kaya 352 sayfa “Bu kitapta ileri sürülen görüşlerle bazı açıdan hemfikir olmayanlar bile kitabı cazip ve aydınlatıcı bulacaklardır.” Rogers Brubaker, California Üniversitesi İMPARATORLUKLARIN YÜKSELİŞİ VE DÜŞÜŞÜ Anlatım ustalığı, otoritesi ve geniş kapsamından ötürü konunun uzmanları tarafından benimsenmiş bu eser, Avrupa’nın kültürel, sosyal ve siyasal tarihini dengeli bir şekilde aktarması ve Avrupa’nın zengin çeşitliliğini yansıtırken, ortak sorunlarını maharetle sergile mesi ile öne çıkıyor. Rönesans'tan Bugüne MODERN AVRUPA TARİHİ John Merriman Çeviren: Şükrü Alagut 1368 sayfa SAY YAYINLARI’NDA YENİ KİTAPLAR ANATOMİ 101 Kevin Langford YUNAN MİTOLOJİSİ Karl Kerényi PSİKANALİZE YENİ BİR BAKIŞ Erich Fromm ULUSLARIN ZENGİNLİĞİ (SEÇMELER) Adam Smith MÜSLÜMAN HIRİSTİYAN İLİŞKİLERİ TARİHİ Hugh Goddard www.sayyayincilik.com / www.saykitap.com Tel.: (0212) 512 21 58 • eposta: dagitim@saykitap.com www.facebook.com/sayyayinlari www.twitter.com/sayyayinlari www.instagram.com/sayyayincilik