24 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

SAMUEL ALEXANDER’DAN “PARAYI TAHRİF ET” OKURLARA ‘Utanç yoksunu’ ve ‘parazit’ Diogenes Bir tiyatro oyunu biçimindeki “Parayı Tahrif Et”te devrimci ruhlu, olduğundan farklı davranmayan, öngörülü ve sağduyulu, benliğini eğip bükmeyen ve sarkastik Diogenes, hakikate hayli uygun şekilde yeniden tarihsel bir karaktere dönüşüyor Samuel Alexander’ın elinde. ALİ BULUNMAZ [email protected] S inoplu Diogenes, düşünce tarihinin en yalın ve aykırı isimlerindendi. Döneminin siyasi figürlerinin nüfuzunu ya da gösteriş merakını hiçe sayıp sokaklarda yaşayan, içinin sesini iktidarınkine yeğleyen bir başınabuyruktu. Ciddiye alındığı kadar kendisiyle alay da edilen Diogenes, gece gündüz hiç sönmeyen feneriyle insan arıyordu. Sade bir yaşamın, sağlıklı bir zihnin ve özgürlüğün en büyük zenginlik ve erdem olduğunu dile getirirken son derece ciddiydi. Ona göre insan, maddi anlamda yoksul olabilirdi ama bilgi fakirliği tam anlamıyla kâbustu. Kişinin bilgelikle mutlu olabileceğini söyleyen Diogenes; insanın, mutat yaşamdan yine bu yolla sıyrılabileceğini düşünüyordu. Böylece yüzün döndüğü doğa ve doğal yaşam anlaşılabilir, ona uygun davranarak gerçek zenginliğe ulaşılabilirdi Diogenes’e göre. Samuel Alexander, Parayı Tahrif Et isimli kitabında, halkın arasında hayat bulan Diogenes’in öyküsünü, “yeniden canlandırma”yla diyaloglar hâlinde okurlara sunuyor. HAVLAYAN FİLOZOF Bedensel ve zihinsel disiplini her şeyin önüne koyan, ahali arasında “utanç yoksunu” diye bilinen Diogenes, pazar yerinde bir çocukla ya da Büyük İskender’le konuşurken küçük yaşamanın ne büyük mutluluk olduğunu tekrarlıyor. Alexander’ın Diogenes’i, günümüz için alçakgönüllü ve cesur göndermeleriyle öne çıkıyor. Çünkü o, bir dilenci ve berduş gibi dolaştığı sokaklarda, çoğunluğun söyleyemediklerini dile getirirken kendisini bir “efsane” diye niteleyenlere asla kuyruk sallamıyor. Delphoi Tapınağı’nı ziyareti sırasında işittiği “parayı tahrif et” sözünü, “geleneği alaşağı etmek” biçiminde yorumlayan Diogenes, o günden sonra açgözlü, hırslı, aptal ve boş insanlarla uğraşırken yaşamından ve eleştirilerinden (havlamasından) rahatsız olanlar, öfkelenip onunla dalga geçiyor. Bazılarına göre “Delirmiş Sokrates” ve “dilenci”, bazılarının “akıl hocası” ve çoğunluk için bir “bozguncu” olan Diogenes’in karşısında kim bulunursa bulunsun ısrarla savunduğu şey, doğru ve zengin hayatın az istekle mümkün olabileceği. Bunu “seni besleyeni besle, doğayla uyumlu yaşa” şeklinde formüle ediyor. Belli bölümlerde sessizleşen ve suskunluğun iyi bir anlatıcı olduğunu düşünen Diogenes, elinde fenerle bunu kavrayacak insan ararken tüccarlara, tefecilere ve hırstan gözü dönenlere çarparak âdil ve dürüst insanın izini sürmenin tehlikeli bir uğraş olduğunu söyleyenlere hiç kulak asmadan Samuel Alexander yoluna devam ediyor. DÜZENE BİR “TEHDİT” Sokratik sohbeti sırasında Diogenes, küçük bir çocuktan bir şeyler öğrenmek istediğini ya da Büyük İskender’in aslında o kadar güçlü ve zengin olmadığını cesaretle ve tevazuyla dillendiriyor. Konuştuğu Platon’un diyaloglarındaki doğurtma yöntemini kullanırken onun devlet teorisini adaletsiz olduğu için eleştiriyor. Sokaktaki filozof Diogenes, Platon’a duruşunu da açıklıyor: “Birinin değerlerini yaşamaktan, daha önemli konularla ilgili bilinçlenmek için zaman harcamaktan ve eski dünyanın kabuğuna yeni bir dünya kurmayı denemekten daha politik ne olabilir?” Diogenes, doğaya saygılarını sunan ve basit yaşam üzerine kurulu devlet teorisinde, herkesi kendisini idare edebilecek yetkinlikte gördüğünden yönetici sınıfı bulunmuyor. Bu da herhangi sınıfsal bir ayrım olmaması demek. Tabii bu görüşleri büyük bir tehdit olarak algılayan oligarkların medeniyetine ve değerlerine inanmadığı gibi onlara zıt şeyler söyleyen Diogenes, “kurulu düzenin ve ‘güzelliklerin’ kuyusunu kazıyor.” “Basit yaşam” düşüncesinin hayata geçmesi hâlinde ekonominin çökmesinden korkanların, “kültürü” elden ayaktan düşürecek bir “parazit” dediği Diogenes, oligarklar tarafından “sakıncalı” ilan edilip kitaplarına el konuyor ve hakkında tutuklama kararı çıkarılıyor. Bu badire karşısında pişmanlık duymayıp yine ağzını korkak alıştırmayan Diogenes’in varlığı, yeniden canlandırmayı, bir başkaldırı metnine ya da Sokrates’in Savunması’na yaklaştırıyor. Bir tiyatro oyunu biçimindeki metinde devrimci ruhlu, olduğundan farklı davranmayan, öngörülü ve sağduyulu, benliğini eğip bükmeyen ve sarkastik Diogenes, hakikate hayli uygun şekilde tekrar tarihsel bir karaktere dönüşüyor Alexander’ın elinde. n Parayı Tahrif Et / Samuel Alexander / Çeviren: Onur İşci / Heretik Yayıncılık / 108 s. Delilik ve acı... A yfer Tunç’un yeni romanı “Âşıklar Delidir ya da Yazı Tura”; arkadaşlık, sadakat, hastalık, aile ve kader kavramlarının sorgulandığı büyük bir öykü. Eray Ak, Tunç’la, romanın içinden geçtiği dünyayı ve bunun yaşadığımız dünyadaki yansımalarını konuştu. Asuman KafaoğluBüke de bir çerçeve yazı kaleme aldı. Genişletilmiş yeni baskısı yakın zaman önce okur karşısına çıkan Tayfun Atay’ın kitabı “Çin İşi Japon İşi”, erkeğin ve kadının yaşadığı toplumsal kalıpları ve baskının boyutunu gözler önüne seriyor. Gürer Mut bir değerlendirme yazısıyla yer alıyor sayfalarımızda. Yirminci yüzyılın en önemli düşünürlerinden Maurice MerleauPonty, başyapıtı “Algının Fenomenolojisi”nde, Husserl’den aldığı fenomenolojik yöntemi estetik bir anlayışla yeniden yorumluyor. Nur Şahankaya değerlendiriyor kitabı. Selmina Melikoğlu, “Aşkın Yüzyılı Elizabeth”i gerçek bir yaşamdan yola çıkarak kaleme almış. Romanda SSCB’den öte, insanların dağılışını anlatan Melikoğlu, öncesinde Çarlık Rusyası’na değiniyor. Melikoğlu ilk romanı üzerine Neslihan Perşembe’ye konuştu. Ertürk Akşun’un dördüncü romanı “Ve Kızın adı Gece”; akla, duyguya olduğu kadar sezgilere de odaklanma şansı veriyor. Okura da yakın tarih okuma ve araştırmaya ilişkin göndermeler yapıyor. Aydın Şimşek bakıyor romana. Göktuğ Canbaba, sonsuz kudretin peşindeki bir Osmanlı şehzadesinin hikâyesini bir muska üstadının öyküsü ile bir araya getiriyor “Tılsımı Kudret”te. Ömer Ezer tanıtıyor romanı. Bol kitaplı günler... KITAP İmtiyaz Sahibi: Cumhuriyet Vakfı adına Orhan Erinç l Genel Yayın Yönetmeni: Murat Sabuncu lYayın Yönetmeni: Turhan Günay l Editörler: Ali Bulunmaz, Eray Ak l Görsel Yönetmen: Dilek Akıskalı l Sorumlu Yazı İşleri Müdürü: Faruk Eren l Yayımlayan: Yeni Gün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık A.Ş. l İdare Merkezi: Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sok. No: 2, 34381 Şişli İstanbul, Tel: 0 (212) 343 72 74 (20 hat) Faks: 0 (212) 343 72 64 l Cumhuriyet Reklam: Reklam Direktörü: Deniz Tufan l Reklam Müdürü: Ayla Atamer l Tel: 0 (212) 343 72 74 l Baskı: DPC Doğan Medya Tesisleri, Hoşdere Yolu, 34850 Esenyurt İSTANBUL. l Yerel süreli yayın l Cumhuriyet gazetesinin ücretsiz ekidir. l 31 Mart 2018 [email protected] [email protected] twitter: www.twitter.com/CumKitap
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle