23 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

GÖKTUĞ CANBABA’DAN “TILSIMI KUDRET” uOlsamşaannblı’idralanngeütnümüze Göktuğ Canbaba, sonsuz kudretin peşindeki bir Osmanlı şehzadesinin hikâyesini bir muska üstadının öyküsü ile bir araya getiriyor “Tılsımı Kudret’te”. ÖMER EZER A ntik Bilgi Toplayıcıları isimli bir yapılanmada tıpkı babası ve büyükbabası gibi saygın bir yer edinmek isteyen arkeolog Mösyö Frederic, namı diğer Fransız, başarısız geçen hazine ve gizem avcılığı serüveninden sonra bu işlerden elini eteğini çekerek kendisini içkiye vermiştir. Bir gün, arkadaşı Yusuf, namı diğer Tilki, Fransız’ı arayarak elinde tam ona uygun bir iş olduğunu söyler ve Fransız’a MÖ 2000’lerden Osmanlı’ya, oradan da günümüze kadar ulaşan bir lanetin kapılarını açar. Başta bu işe girmeye pek de meyilli olmayan ve büyüye, efsuna, cinlere “realist” bir bakış açısı olan Fransız ise Tilki’nin katakullileri sonucu kendini bu işin içinde bulur. Başta bu girişim, eski sevgilisi Selis ve yakın dostu Tilki’nin, Fransız’ı eski günlerine döndürmek için planladığı bir olay gibi görünse de bundan daha büyük şeylerin öncüsü olacaktır. Lanet ve onunla birlikte taşınan ölümler, günümüzün aydınlık sokaklarında tüm karanlıklarıyla kendilerine yer bulacaktır. Tılsımı Kudret’i okurken Indiana Jones, The Ninth Gate ve Roman Polanski’nin bu müthiş filmine esin veren Dumas Kulübü adlı romanın tadını almamak mümkün değil. Tabii Göktuğ Canbaba’nın romanı, bu iki eserin aksine okurlara iki zamanlı bir hikâye anlatıyor. Tilki, Selis ve Fransız’ınki dışında Osmanlı İmparatorluğu’nun bir döneminde Şehzade, İbni Reşad ve Bilge Maruh’un bu lanetli muskanın etrafında seyreden hikâyesine de tanık oluyor okur. O dönemin anlatıldığı kısımlar, tarihî roman severlerin oldukça hoşlanacağı türden. Mehmet Berk Yaltırık romanı Yedikuleli Mansur’u sevenler, tarihî bir yolculuk yapmak için Tılsımı Kudret’in sayfa larını kendine mesken tutmalı. Fakat hikâyenin günümüzde geçen kısmının, yani Fransız’ın hikâyesinde yaratılan dünyanın, Antik Bilgi Toplayıcıları isimli gizemli topluluğun kurallarının, gizem avcıları ve hazine kovalayıcılarının ve karakterlerin, Osmanlı’da geçen hikâyeye göre daha başarılı olduğu söylenebilir. SPEKÜLATİF KURGU Bu gizem avcılarının belirli yasaları, cezaları ve sınırları var. Karakterlerin daha derinleştiği, okurun kitabı elinden bırakamadığı bölümler hikâyenin güncel kısmında geçiyor daha çok. İşin şehir fantezisi kısmı yani. Ve burada yalnızca yer yer korkutan fantastik bir hikâye değil, üç ana karakterin kendi arasındaki ilişkiler de başarılı bir şekilde anlatılıyor. Okurun, hikâyenin içinde kendine bir yer bulamaması neredeyse imkânsız. İkinci kitap ise hayal gücünü daha çok zorlayan, mistik yaratıkların ve iblislerin sahne aldığı yer ve burada da oldukça korkutucu bir hikâye bekliyor okurları. Bunların dışında Göktuğ Canbaba, üslubu olan yazarlardan. Okur, yazarın o kendine has dilini henüz ilk sayfalardan yakalayabiliyor. Edebiyatta hikâyeyle birlikte ve hatta ondan çok yazarın diline de önem veren okurlar, Tılsımı Kudret’i bu yanıyla da beğenebilir. Sonuç olarak okurun kâh heyecanlanıp kâh korkacağı, sayfaların birbirini koşar adım takip ettiği zevkli bir roman okumak isteyen ve yerli edebiyatta spekülatif kurgu türüne ait eserler arayanlar için Tılsımı Kudret önemli bir roman. Kitabı bitirdikten sonra bile Nemerth veya en eski suçlu olan korkunç Kefenyırtan’ın zihnin karanlık dehlizlerinde kendine yer bulacağı ise şüphesiz. n Tılsımı Kudret / Göktuğ Canbaba / İthaki Yayınları / 392 s. MELTEM BOSTANCI’NIN ÇALIŞMASI Suriyeli Sığınmacılar Sorunu ve BasınaYansımalar Meltem Bostancı tarafından kaleme alınan “Suriyeli Sığınmacı Sorunu ve Basına Yansımalar”, Türkiye’nin Ortadoğu politikasını, Soğuk Savaş sonrası süreçten başlayarak Arap Baharı’nın ardından yaşanan Suriye krizine kadar çok geniş bir yelpazede ele alıyor. MELEK AYSİMA İ stanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi Gazetecilik Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Meltem Bostancı’nın, Suriyeli Sığınmacı Sorunu ve Basına Yansımalar adlı kitabı okur karşısında. 11 Eylül’den günümüze Ortadoğu politikalarını inceleyen Bostancı, Suriye krizinin ardından yaşanan yoğun göçün Türkiye’nin iç politikasını nasıl etkilediğine dikkat çekiyor. Kitabın ilk bölümünde Bostancı, Suriyeli sığınmacı sorununa değinmeden önce, Soğuk Savaş sonrasının yarattığı uluslararası ortama ve tek kutuplu dünyanın oluşturduğu güç ilişkilerine odaklanıyor. İkinci bölümde, 11 Eylül sonrası ABD’nin daha aktif rol oynamaya başladığı Ortadoğu’ya ve bu süreçte AKP hükümetinin Ortadoğu’da nasıl bir dış politika yürüttüğüne değinip Tunus’ta başlayan Arap Baharı’nın Suriye’deki yansımalarını da gözler önüne seriyor. Suriyeli sığınmacıların yaşadığı zorluklar anlatılırken çoğu zaman medyadaki temsiliyetleri göz ardı edilirken Bostancı, kitabının üçüncü bölümünde sığınmacıların medyada temsilinin toplumun sığınmacılara bakışında önemli bir etkisi olduğunu ve yabancı düşmanlığını tetikleyebileceğini vurgulayarak basının, Suriyeli sığınmacı sorunundaki rolünü ve önemini tartışıyor. TÜRKİYE’NİN SIĞINMACILARLA İLİŞKİSİ Uluslararası iletişim, Türk dış politikası ve iletişimin ekonomipolitiği gibi alanlarda çalışmalar yapan Meltem Bostancı, Suriye’de yaşanan gelişmeler üzerine çalışmaya karar verdiğinde, bunun Suriye’yi de aşan bir boyuta varacağını tahmin ettiğini belirtiyor. “Suriye’yi analiz ederken Ortadoğu’yu analiz etmeniz, bölgenin stratejik önemi üzerinde durmanız ve bunu yaparken de bir bölge ülkesi olan Türkiye’nin Ortadoğu politikalarına değinmeniz, bir zorunluluk olarak karşınıza çıkıyor. Ben de bu çalışmada Suriye özelinde Ortadoğu’yu analiz etmeye, Suriye’de yaşanan gelişmeleri tüm boyutlarıyla ele almaya çalıştım” diyor. Bunu yaparken “Suriye sorunu ile iç içe geçmiş bir sorun olan sığınmacı sorununa da odaklanma ihtiyacı hissettiğini” söylüyor. Sığınmacı sorununun bir bölge ülkesi olan Türkiye’yi yakından ilgilendirdiğini dile getiren yazar, iç savaştan kaçan Suriyelilerin büyük bir bölümünün artık Türkiye’de yaşadığını ve bu konunun tüm boyutlarıyla irdelenmesi gerektiğine de dikkat çekiyor kitabında. Türkiye gibi sığınmacıların yoğun olarak yaşadığı ülkelerde, medyaya daha büyük bir görev düştüğünden bahseden yazar, “Medyanın sığınmacı sorununa nasıl baktığı, nasıl haberleştirdiği ve sorunu topluma nasıl ‘gösterdiği’ son derece önemli” diyor. “Konu ile ilgili yapılan haberlerin içeriğine bakıldığında, sorunun bazen bu haberler aracılığıyla daha kronik bir hâle getirildiği, durumun olduğundan çok daha farklı yansıtıldığının” görüldüğünü belirtiyor. Çalışmasında da kutuplaşmayı artırp, yabancı düşmanlığına zemin hazırlayarak çatışmayı tetikleyebilecek üsluptan uzak durulması gerekliliğine dikkat çekiyor. Bostancı’nın bu çalışması, hem uluslararası alanda yaşanan güncel gelişmelere ilgi duyan çevrelere hem de dış politika alanında kendisini geliştirmek isteyen öğrencilere faydalı olacak türden. n Suriyeli Sığınmacı Sorunu ve Basına Yansımalar / Meltem Bostancı / Anahtar Kitaplar / 256 s. 18 1 Mart 2018 KITAP
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle