23 Kasım 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

ABDULLAH AREN ÇELİK’TEN “KANDAN ADAM” Bir yüzleşme romanı Abdullah Aren Çelik, “İlerde Hep Yalnız”da çok fazla öne çıkarmadığı politik arka plan ve nedenleri, yanıtsız kalan tüm soruları bir bakıma “Kandan Adam”da ortalığa saçıyor. Gerek dili gerek kurgusuyla dikkat çeken ve bir şehri tüm dimanikleriyle anlatma başarısı gösteren “Kandan Adam” katmanlı bir roman. Çelik, “İlerde Hep Yalnız”ın aksine soru soran değil daha çok cevap arayan bir kitapla okurun karşısında bu kez. Dahası ilk romanda önemli bir yer tutan kasaba vurgusu bu yeni kitapta yerini bir yönüyle altı yüz yıllık meseleye dair bir hesaplaşmaya ve bir tür şehir bunalımına bırakıyor. kemal varol A bdullah Aren Çelik’in ilk romanı İlerde Hep Yalnız; dört arkadaşın başından geçen bir yol hikâyesiydi. Bu hayli dikkat çekici ilk romanın her satırı çokça soru sorup muhtemel cevapları okura bırakıyordu. İlerde Hep Yalnız’ın birinci bölümünde, ağzı hayli bozuk Muhtar’ın, sonra hem babası hem de eşinin dertli hikâyesiyle yaşayan Berber’in, sevdiği kadın uğruna Konya’dan Diyarbakır’ın yolunu tutmuş Beşiktaş tutkunu İmam’ın, ardından da hayli etkileyici Sünnetçi’nin hikâyesi anlatılırken zaman zaman birbirine değip uzaklaşan bu hikâyelerin fonunda ise benzersiz bir kasaba tasviri vardı. Bu dört roman kahramanının yanı sıra romanda anlatılan Pasur kasabası da âdeta beşinci bir kahraman gibi metindeki yerini alıyordu. Bu dört kafadar; tamamlanmak, eksik parçalarını bir araya getirmek ve var oluşlarına anlam katmak için yola çıkmış, sanki yolculukları boyunca bulmayı umdukları şey kadar, bu yolda kendilerini de bulmak niyetindeydi. Böylece, yazarın ilk romanı İlerde Hep Yalnız, bir yol hikâyesinin yanında bir var oluş hikâyesiydi denilebilir. ROMANIN KATMANLARI Çelik’in ikinci romanı Kandan Adam, İlerde Hep Yalnız’ın aksine soru soran değil daha çok cevap arayan bir kitap. Dahası ilk romanda önemli bir yer tutan kasaba vurgusu Kandan Adam’da yerini bir yönüyle altı yüz yıllık meseleye dair bir hesaplaşmaya ve bir tür şehir bunalımına bırakmış. Dolayısıyla İlerde Hep Yalnız’da çok fazla öne çıkarılmayan politik arka plan ve nedenler, yanıtsız kalan tüm sorular bir bakıma Kandan Adam’da karşılık buluyor. Gerek dili gerek kurgusuyla dikkat çeken, bir şehri tüm dinamikleriyle anlatma başarısı gösteren Kandan Adam katmanlı bir roman ve üç hat üzerinden ilerliyor. Metnin birinci katmanı, rahatlıkla güncel bir “suç ve ceza” hikâyesi olarak okunabilirken ikinci katman bir cinayet faili üzerinden tarihsel birtakım meseleleri irdelemeleye çalışıyor. Romanın hayli dikkat çeken üçüncü katmanıysa karıkoca ilişkisi üzerin Abdullah Aren Çelik’in ‘Kandan Adam’ı, kent ve ideoloji, kent ve insan, kent ve nesne, kent ve kayboluş, kent ve var oluş etrafında kurgulanmış bir şehir alegorisi... den kadınerkek ilişkisine ve özellikle erkekliğin yerini git gide nasıl bir çürümeye bıraktığına odaklanıyor. Burada asıl başarı, yazarın her üç katmanı da birbirine birtakım olaylar ve nesneler üzerinden bağlayabilmesinde yatıyor kanımca. Her ne kadar romanın odağında Ahmet Boz isminde bir polis memuru varsa da aslında Kandan Adam’ın kent ve ideoloji, kent ve insan, kent ve nesne, kent ve kayboluş, kent ve var oluş etrafında kurgulanmış gayet dikkat çeken bir şehir alegorisi olduğu söylenebilir. Kitabın ana hikâyesi Ahmet Boz isminde bir polis memuru etrafında şekillenir. Zamanında İçişleri Bakanlığı’nda görev yapmış bu polis memuru, sanıldığının aksine emniyet teşkilatının nerdeyse her kademesinde önemli pozisyonlarda çalışmış biridir. Yıldızları söküldükten sonra sıradan bir arşiv memuru olur. Ama Ahmet Boz arşivde de rahat durmaz ve soruşturmasına izin verilmeyen bir dosyayı ısrarla kurcalayıp yıllar önce işlenen bir cinayeti aydınlatmaya çalışır. Lakin Ahmet Boz faili meçhul kalmış bir cinayeti araştırırken giderek kendi hayatına dair bir anlam arayışının içinde bulur kendini. Tam o anda da bütün mesleki yaşamı, geçmişi, kaybettiği oğlu, karısıyla bir türlü onaramadığı ilişkisi, dahası yaşadığı pek çok şey aniden zihnine üşüşmeye başlar. Halka yavaş yavaş genişler romanda. Yazarın asıl başarısı da tam burada başlar. Şahsi bir hikâyeyi yavaş yavaş toplumsal bir meselenin odağına yerleştirir. MESELELERE İÇERİDEN BAKIŞ Kandan Adam, her ne kadar polisiye bir roman gibi duruyorsa da kitabı doğrudan bu kategoride değerlendirmek güç. Kandan Adam, okurun zihninde bir yandan polisiye bir roman zannı yaratıp bu çembere yeni halkalar ekleyebildiği için başarılı belki de. Zaten yazar da kitabın hafifçe polisiye kokusu aldığımız bir düzleminde Türklüğü, romantik düzlemde karıkoca ilişkisi bağlamında erkekliğin iflasını, tarihsel düzlem de de KürtlükErmenilik meselerini sorguluyor. Nihayetinde bütün bu meseleler Ahmet Boz’un soruşturduğu cinayete konu olan nesneler üzerinden birbirine bağlanıyor. Taşların, virane sokakların, yağan karın, bir yüzüğün, altı yüz yıl öncesine ait bir mührün bile lisanı, dahası anlatcakları var romanda sanki. Öte yandan anlatılan bütün bu meselelere içerden bakmayı başarabilmiş bir roman Kandan Adam. Yazar romanın atmosferini bu nesnelerin hikâyeleri üzerinden kurup birbirine bağlarken şehre dair âdeta görsel bir şölen de sunuyor. Dolayısıyla nesneler üzerinden ortaya serilen yüzleşme hikâyeleri, gerilimi yüksek ve bir şehir alegorisi üzerinden yürüyen gayet etkileyici bir hat yaratıyor. Faili meçhul cinayetler, aşk, aldatma, yalnızlık, toplumsal çürüme, kayboluş ve daha pek çok mesele romanın anlatısının bir parçası hâline geliyor. Ama bütün bu meseleleri hayli etkili bir dil ve kurgu ustalığıyla öne çıkarıyor yazar. İlk sayfasından son sayfasına kadar temposunu yitirmeyen bir romanla. n Kandan Adam / Abdullah Aren Çelik / Everest Yayınları / 272 s. 4 29 Kasım 2018 KItap
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle