Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
VİTRİNKIDtaEpKİLER ‘Kalan Son Güzel Kâğıdım’ / Marcel Proust / Yayına Hazırlayan: Jérôme Picon / Çeviren: Ayşenaz Cengiz / Yapı Kredi Yayınları / 328 s. Marcel Proust tam bir mektup delisiydi. Çocukken edindiği bu alışkanlıkla “Kayıp Zamanın İzinde”nin ciltlerini teker teker kaleme aldığı dönemlerden 1922’deki ölümüne kadar, hiç durmadan binlerce mektup yazdı: Ailesine, arkadaş bildiklerine, hasım bellediklerine, üst kat komşusuna, yayıncısına, kitaplarını destekleyenlere ya da kayıtsız kalanlara… Jérôme Picon’un derlediği ve açıklayıcı notlarla zenginleştirdiği “Kalan Son Güzel Kâğıdım” adlı bu seçki; zaman, üslup ve konu açısından dengeli bir dağılım sunuyor. Manken / Ch’oe Yun / Çeviren: Burcu Uluçay / Çınar Yayınları / 250 s. Jini, küçük yaşta reklamlarda oynamaya başlayıp ailesinin geçimine katkıda bulunuyor. Erkek kardeşi, kız kardeşi, annesi ve menajeri onun güzelliğini sömüren bir çarkın parçasına dönüşüyor. Zamanla bu maddi dünyanın değerlerine yabancılaşan Jini, evini, işini, ailesini terk edip manevi bir yolculuğa çıkıyor… “Manken”, Güney Kore’nin saygın edebiyat ödüllerine sahip Ch’oe Yun’dan, yas, güzellik, beden ve aile gibi evrensel kavramların tartışıldığı derin bir roman. Derinin Altında / Gunnar Kaiser / Çeviren: Serdar Yüce / Eksik Parça Yayınları / 536 s. İnsanın yüksek kültürel yaratımlarının, en karanlık yönleriyle nasıl iç içe geçebileceğinin sıra dışı bir anlatısı. Josef Eisenstein, cenneti kütüphane olarak hayal edecek kadar kitaplara tutkuyla bağlı, olağanüstü yetenekli, mükemmel kitabı yaratmanın peşinde bir koleksiyoner ve cilt ustasıdır. Gunnar Kaiser, saplantılı arayışının peşindeki (muhtemel) bir seri katilin yaşam öyküsü etrafında, sıra dışı bir suç romanı ve yirminci yüzyılın yenilikçi bir tarihini sunuyor. “Derinin Altında”, yirminci yüzyıl Alman edebiyatının iki büyük eseri, Günter Grass’ın “Teneke Trampet” (1959) ve Patrick Suskind’in “Koku” (1985) romanlarının obsesif, ahlaksız ve ölüm saçan edebi karakterlerini hatırlatan eşsiz ve unutulmaz bir anti kahraman hikâyesi. Titan’ın Sirenleri / Kurt Vonnegut / Çeviren: Handan Balkara / Can Yayınları / 312 s. Milyoner kâşif Winston Niles Rumfoord uzaygemisiyle bir kronosinklastik infundibulumun ortasına dalarak saf enerjiye dönüşür. Yalnız elli dokuz günde bir maddeleşebilir ve bir saatliğine dünyadaki evine dönebilir. Tek tesellisi, artık geçmişi ve geleceği tamamen görebilmesidir… Türkçeye ilk kez çevrilen “Titan’ın Sirenleri”nde Vonnegut okuru, uzayda ve zamanda curcunalı bir yolculuğa çıkarıyor. Işık Ülkesinden / Zeynep Göğüş / Everest Yayınları / 288 s. “Işık Ülkesinden”, Cumhuriyet Türkiyesi’nin savaş sonrası içinden geçtiği süreçleri, yeni rejimin inşasını, kat edilen dönemeçleri Bayraktar ailesinin yaşamındaki izdüşümler yoluyla anlatıyor. Aile içindeki kuşaklar arası çatışmalar, eskiden bir türlü kopamayanlar ile yeniye çabucak uyum sağlayanlar arasındaki birlikte yaşama çabaları, derinlikli gözlemler ve anekdotlarla aktarılıyor. “Işık Ülkesinden”, kimlik meselesine edebiyat perspektifinden yaklaşan önemli bir ilk roman. Clarke’ın Doru Tayları / Orhan Berent / Delidolu Yayınları / 220 s. Orhan Berent’in, ismini Altay’ın efsane futbolcuları Clarke kardeşlerden alan yeni romanı “Clarke’ın Doru Tayları”, 1970’ler İzmir’inin kozmopolit yapısını kurguyla aktaran bir kitap. Başından sonuna, farklı dinler ve etnik kökenlere mensup insanların birbiriyle ilişkilerine odaklanan bu dönem romanı, Alsancak Garı’ndan Şirinyer Hipodromu’na ve at yarışlarına uzanan dinamik fonunun önünde, dokunaklı bir aşk hikâyesiyle çıkıyor okurların karşısına. Berent, Demokrat Parti iktidarının son yıllarında filizlenen ancak âşıkların, tutkularını sadece birbirine değil, kendine bile itiraf edebilmek için on üç yıl beklediği, tuhaf bir ilişkiyi anlatıyor. Zamanı Durdurmanın Yolları / Matt Haig / Çeviren: Kıvanç Güney / Domingo Yayınevi / 328 s. Tom Hazard’ın tehlikeli bir sırrı var. Kırk bir yaşında sıradan bir tarih öğretmeni gibi görünse de nadir rastlanan bir hastalık yüzünden aslında yüzyıllardır hayatta. Shakespeare’le aynı sahnede yer almış, Kaptan Cook’la açık denizleri fethetmiş, Fitzgerald’larla içki içmiş. Ama şimdi, tek istediği sıradan bir hayat sürmek. Kimliğini değiştirmeye devam ettiği sürece geçmişini geride bırakabilir ve hayatta kalabilir. Yapmaması gereken tek bir şey var, âşık olmak. Matt Haig, “Zamanı Durdurmanın Yolları”nda, insanın kendini kaybedip tekrar buluşunu anlatıyor. Ayasofya’nın Betimi / Mabeyinci Pavlos / Çeviren: Samih Rifat / Kırmızı Kedi Yayınevi / 140 s. Açılışı 562’nin sonunda gerçekleşen ve tam bin yıl boyunca Hıristiyan dünyasının en büyük ibadethanesi unvanı taşıyan Ayasofya; Yaklaşık 1500 yıllık geçmişi ve ilk günden beri göreni “büyüleyen” ihtişamıyla sadece dinî açıdan değil, mimari, siyasi, kültürel ve toplumsal açıdan da benzersiz bir “abide.” Paulos Silentarios, namı diğer Mabeyinci Pavlos, tarafından bizzat açıldığı gün, yaratıcılarının ona kazandırmak istediği tüm güzellik ve görkemle bezenmiş hâliyle, bütün detaylarıyla ve esinleyici bir güçle betimlenmişti. Bir yazın geleneği olarak dönemin mimarlık yapıtları için kaleme alınan övgü metinleri arasında “bizim” için en özeli Ayasofya’nın Betimi, Pierre Chuvin’in metnin ve yazarının önemini ortaya koyan önsözü, Samih Rifat’ın Mabeyinci’nin sesini kulaklarımızda çınlatan titiz çevirisi ve kendi objektifinden fotoğraflarıyla… Esir Bir İngiliz Doktorun Kutülamare Anıları / William Collis Spackman / Çeviren: Derin Türkömer / Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları / 296 s. İngiliz ordusunun 1914’te Basra’yı işgaliyle Osmanlı topraklarına başlattığı harekât, 1915’te Tümgeneral Charles V. F. Townshend komutasındaki 6. Hint Tümeni’nin Bağdat’a ilerleyişiyle devam eder. Aynı dönemde bu tümene bağlı 48. Savaş İstihkâm Taburu’nun doktoru olarak görev yapan William C. Spackman, yer aldığı Mezopotamya harekâtını, İngiliz ordusunun Kutülamare’de Halil Paşa ta rafından kuşatıldığı ve teslim alındığı 29 Haziran 1916’ya kadar gün gün kaydeder. Bu tarihten sonra, Osmanlı ordusuna esir düşen hasta ve yaralı esirlere bakmakla görevli bir savaş esiri olarak Bağdat ve Musul’da bir yıl geçirir. Kutülamare ile ilgili resmî askeri kayıtların dışında, cephe gerisinde yaşananların ele alındığı az sayıdaki eserden biri olan “Esir Bir İngiliz Doktorun Kutülamare Anıları”, bu özelliğiyle de Büyük Savaş’ın az bilinen yönlerine ışık tutuyor. KüreselleşmeBüyük Hayal Kırıklığı / Joseph E. Stiglitz / Çeviren: Arzu Taşçıoğlu, Deniz Vural / Alfa Yayınları / 624 s. Joseph E. Stiglitz, alanında hayli atıf yapılan bir kitap olan “KüreselleşmeBüyük Hayal Kırıklığı”nı genişletip güncelleyerek küreselleşmenin ABD’deki ve Avrupa’daki yeni hayal kırıklıklarına değiniyor. Kitap, Uluslararası Para Fonu’nun, Dünya Bankası gibi diğer büyük kuruluşların ve küresel ticaret anlaşmalarının, yardım ettiği varsayılan gelişmekte olan ülkelere nasıl zarar verdiğini göstererek küreselleşme tartışmalarında bir mihenk taşı oldu. Kitabın yeni girişi ve hayal kırıklığı üzerine yeni bölümleri, Donald Trump’ın yükselişi ve yeni korumacı hareket ile küreselleşmenin gidişatına dair yeni son söz, Stiglitz’in mesajlarının ne kadar öngörülü olduğunu ortaya koyuyor. Serbest Cumhuriyet Fırkası Hatıraları / Ali Fethi Okyar / Örgün Yayınları / 488 s. Türkiye’nin yakın siyasal geçmişinde üç buçuk ay gibi kısa bir süre yaşamış ama etkilerini uzun yıllar sürdürmüş Serbest Cumhuriyet Fırkası için birbirini tamamlayan değişik açılardan şöyle bir ‘sonuca’ varmak gerekiyor: Her şeyden önce söylenmeli ki ‘fesih beyannamesi’nde belirtildiği üzere Gazi Mustafa Kemal’in ‘ısrar, teşvik (fırka için kuruluş sırasında gerekli olan parayı Mustafa Kemal kendi cebinden yardım olarak vermiş, Fethi Bey’e de seçim çalışmaları için bir otomobil armağan ettiği biliniyor) ve tasvibi’ ile kurulan Serbest Cumhuriyet Fırkası varlığını sürdürebilseydi bugün ‘Atatürk devrimlerinden biri ve belki de en önemlisi olarak anılacaktı (Çünkü bu fırkanın yaşamasıyla Türkiye’de ‘demokrasi’ye geçiş gerçekleşecekti). Ne var ki Serbest Cumhuriyet Fırkası yaşayamadı, yaşatılmadı, yaşatılamadı... n 18 29 Kasım 2018 KItap