03 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

WALTER BENJAMIN’E YAZILAR Dehanın zahmeti “Dar Kapıdaki Mesih: Walter Benjamin ve Politik Felsefesi”, M. Ertan Kardeş’in derlemesiyle yayımlandı. Nami Başer, M. Ertan Kardeş, Besim F. Dellaloğlu, Cengiz Çakmak, Kurtul Gülenç, Ateş Uslu, Tacettin Ertuğrul ve Cana Erşen kitaba katkı sunan yazarlar. Kitap projesi İstanbul Üniversitesi’nde düzenlenen Benjamin kolokyumunun metinlerinden hareketle doğmuşsa da gerek sunumların genişletilmesi gerek yeni yazıların eklenmesiyle kapsamlı bir eser ortaya çıkmış. MURAT ERŞEN “D ar kapıdan giriniz. Çünkü yıkıma götüren kapı geniş, yol ise enlidir. Bu kapıdan girenler çoktur. Oysa yaşama götüren kapı dar, yol da çetindir. Bu yolu bulanlar azdır” (Matta 7: 1314). Tarih boyunca İncil’in bu ayetlerinin işaret ettiği dar kapının eşiğinde, bambaşka sınırlara uzanan nice düşünce geleneği belirdi. Tanıklık olduklarına sığınabilmenin, görüp işittiğinin sorumluluğunu üstlenebilmenin, dünyanın kendisini bize açtığı aralıktan dünyaya açılabilmenin ve o dünyada yer kaplama haddine dair bir bilgeliğin imgesi dar kapı. Mesiyanik inanç ise her türlü suç ve günahın kefaretinin ödeneceği hesap günü henüz gelmemişken bile kurtarıcının o dar kapıdan girebileceğini bildirir. Dar kapıdan doğacak bu mesiyanik tılsım ancak yaşamsal meşguliyetlerini o hakikat kapısında icra edenlerin üzerinde halelenip yalnızca onlara şifa olacak. Ömrü iki savaş arasına sıkışmış, düşüncesinin hareket kabiliyetini de bu sıkışmışlıktan türetmiş Walter Benjamin de “deha zahmettir” derken bir tür dar kapının eşiğindeydi. Göç eden, sürgüne giden, kamplara hapsedilen, erkenden ölen yazarların, diğer bir deyişle tamamlanmamış eserlerin çağından geçiyordu; bundandır ki eksikliğin, bütüne kavuşmayanın ve kopup parçalanmışın kudreti üzerine düşündü. Dehanın zahmeti, eksiğin ilmiydi; o da geniş yollara varıp dar zamanları yazmayı değil, çağının sancılarına işaret eden levhaları okumayı tercih etti. İşte bu yüklü zihnin günümüze yansımalarını yorumlayan yazılardan oluşan Dar Kapıdaki Mesih: Walter Benjamin ve Politik Felsefesi M. Ertan Kardeş’in derlemesiyle yayımlandı. Nami Başer, M. Ertan Kardeş, Besim F. Dellaloğlu, Cengiz Çakmak, Kurtul Gülenç, Ateş Uslu, Tacettin Ertuğrul ve Cana Erşen kitaba katkı sunan yazarlar. Kitap projesi İstanbul Üniversitesi’nde düzenlenen Benjamin kolokyumunun metinlerinden hareketle doğmuşsa da gerek sunumların genişletilmesi gerek yeni yazıların eklenmesiyle kapsamlı bir eser ortaya çıkmış. MONTAJ FAALİYETİ Derleme eserler, çoğunlukla benzer bir düşünce ufkunu paylaşan metinlerin toplandığı yayınlar olsa da bu kitabın odağında Benjamin gibi bir düşünürün yer alması, felsefi kabullerin birbirinden ayrıştığı yazıları okumamızı sağlıyor. Ne de olsa kat ettiği her kavram ve temada, başka gelenek ve ideolojilerin referanslarına gidebilen, argüman zinciri tamamına ermek üzereyken kendi öncüllerini yerinden edebilen, sıralı kronolojik bir dizilimdense takım yıldızları şeklinde bir kümelenmeyi tercih eden bir figür Benjamin; dolayısıyla düşüncesine hasredilmiş metinleri de birbirlerine karşı kışkırtmayı sürdürebiliyor hâlâ. Elbette bu kışkırtma, belirli ilkelerden bağımsız değil; çelişkiyi işletme biçimi kimi zaman karşıt ufukların yakınlaşmasını, kimi zamansa bir tür aynılığın içine gömülü katmanların ayrışmasını mümkün kılabiliyor. Örneğin, şimdiki zamanın dışında bırakılmış geçmişten söz ederken merkeze Walter Benjamin koyduğu hafıza kavramını, az sonra, endüstrileşen ve konformizmi besleyen bir yapı olarak ele alabiliyor Benjamin ya da ezilenler geleneği, egemenin tarihyazımında üzeri çizilen bir öğe olarak belirginleştirilirken mağduriyet hiyerarşisinin de bu gelenekteki kalıntılarını teşhir etmeye girişebiliyor. Kavramların tekelleşmesine karşı kendi düşüncesine dahi şerh düşen bir pratikle işliyor teorisini; bu sayede de dile içkin ideolojilere kayıtlanan ifadeler sökülüp siyasalı harekete geçiren bilgiye eklemlenebiliyor. Kitabın alt başlığı olarak belirlenip Benjamin’in adına bağlanan “politik felsefe” tamlamasının manasının da bir oranda bu montaj (sökmeeklemleme) faaliyetinde temellendiğini söylemek mümkün. Zira politik olan, felsefenin bir niteliği, disiplini, biçimi hatta nesnesi olmaktan ziyade, âdeta bir ikileme, çağın kabullerinin gerektirdiği bir pekiştirme Benjamin için. Nitekim derlemede de bu ilkeye sahip çıkılmış; mesiyanizmden şiddete, ezoterizmden hukuk, yasa ve adalet nosyonlarına, kader ve karakter tahlillerinden tarih, kefaret ve deneyim mefhumlarına uzanan geniş bir çerçevede, siyasalın devlet örgütlenmesiyle uyuşmazlığı ile bu uyuşmazlığın kriterleri, sınır durumları ve elbette akılsallığı üzerinde durulmuş. BENJAMIN LİTERATÜRÜNE ÖNEMLİ BİR KATKI Nami Başer, yazısında Antik Yunan’ın zaman anlayışıyla İbranicede nimet anlamına gelen ve Yahudilikte yaşamın üzerine dikey olarak düştüğü kabul edilen zaman kavrayışını karşılaştırarak bu ayrımın Benjamin’indeki mesihsiz mesiyanizm kavrayışına yansımalarını ele alıyor. M. Ertan Kardeş ise liberal kabullerle radikal biçimde mesafelenen Benjamin’in “işlenmemiş insansılığın icrası” olarak tarif ettiği politikaya ilişkin öğeleri tanımlamaya girişerek yasa, adalet, politiknihilizm ve “teknik yeniden üretilebilirlik çağında savaş ve savaşçının dönüşümü” mefhumlarını konu ediniyor. Kitapta, kongredeki sunum metnine yer verilen Besim F. Dellaloğlu, Benjamin’in politik teolojisini tartışıyor. Kurtul Gülenç ‘Sınırda Olmak ya da Yaşamda Kalmanın Hâlleri’ başlıklı makalesinde, “Bir devrimci neden tarih yazar?” sorusunu, tinsellik ve kolektivite ikiliği eşliğinde değerlendiriyor. Cengiz Çakmak’ın metninde, Benjamin’in Antik Yunan kaynaklarından doğup Yahudi teolojisi referanslarıyla sentezlenen ‘Kader ve Karakter’ başlıklı yazısına dair bir analiz var. Ateş Uslu’nun makalesinde, Georges Sorel, Oskar Goldberg ve Erich Unger gibi çağdaşları dolayımıyla Benjamin’in şiddet teorisinin politik ve entelektüel bağlamı betimlenirken kavramların tarihselliği ve geçmişin biricikliği gibi hususlar, düşünürün referanslarının çeşitliliği vurgusuyla yorumlanıyor. Tacettin Ertuğrul, Benjamin’in ünlü ‘Şiddetin Eleştirisi Üzerine’ metnini, Derrida’nın ‘Benjamin’in Ön Adı’ başlıklı yazısı eşliğinde okuyarak şiddet, yasa ve adalet kavramlarını tanımlıyor. Son olarak Cana Erşen ise ‘Tanınmayan Kızkardeşler: Walter Benjamin’de Ezoterizm’ başlıklı yazısında hem düşünürün temas ettiği kaynakları hem de Jean Améry, Heimrad Bäcker ve Adorno gibi isimlerin Benjamin’i referans alan bazı ardıl metinlerini kat ederek geçmişin alıntılanabilir bir nitelik kazanması sorununu ezoterik okuryazarlık bağlamında tartışmaya açıyor. Dar Kapıdaki Mesih, entelektüel ilgilerini politik özneliğine tahvil etmiş, direnişin ve şiddetin teorisini bir tür zanaatkârokurluk olarak biçimlendirmiş bu eşsiz düşünürü tanımak isteyenlere ve mevcut tanışıklıklarını derinleştirmeyi arzu edenlere hitap ederken Türkçedeki Benjamin literatürüne de önemli bir katkı sunuyor. “Dar kapıdan giriniz!” n Dar Kapıdaki Mesih: Walter Benjamin ve Politik Felsefesi / Yayına Hazırlayan: M. Ertan Kardeş / İthaki Yayınları / 184 s. 8 11 Ocak 2018 KITAP
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle