27 Kasım 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

ERTAN VELİMATTİ ALAGÖZ’DEN “SAVCI” Modern bir Nuh anlatısı... Ertan Velimatti Alagöz’ün kalemi aldığı “Savcı”, bir kader romanı. Polisiye kurguda iç içe geçmiş cinayetler, suç dünyası, hakikat ve adalet arayışı çerçevesinde karakterlerin de ancak hikâyenin sonunda kim olduğunu bulabildiği bir anlatı örneği gösteriyor Alagöz. BARIŞ YILDIRIM V ictor Hugo kült eseri NotreDame’ın Kamburu’nun açılışında “kader” sözcüğünden bahseder. Ona göre bu eser, kader kelimesine adanmış, deyim yerindeyse bir kader romanıdır. Kader romanının özelliği ise örümcek ağı gibi serpilmiş olayların arkasından bir hakikatin çıkması ve eserdeki tüm olay ve kişileri sonradan yerli yerine oturtmasıdır. Suç, intikam, adalet gibi kadim edebî meseleleri kendisine dert edinen bu türden yapıtların ortak özellikleri; iç içe geçmiş olayların, çok taraflı işlev gören karakter ve bulmacavari bir kurguyla hikâyenin sonuna dek sürdürülmesi, bununla birlikte sürekli elden kaçan, hakikatin hikâyenin sonunda ortaya çıkmasıdır. Hikâyenin başından sonuna kadar karakterlerin sürekli dönüşmesini de burada anmak gerekiyor. İsveç doğumlu Ertan Velimatti Alagöz’ün kaleme aldığı Savcı da başarıyla kurulmuş bir kader romanı. Polisiye kurguda iç içe na, Haşim Danişmend’in ba basını öldürdüğünü düşünen gazeteci Ada Işık’ın da ek lenmesiyle kitap biraz da aşk hikâyesine bürünüyor. Ancak aşk, kitapta dozu oldukça iyi ayarlanmış bir şekilde okura aktarılıyor. Kitapta karakterler bir örümcek ağı şeklinde birbiriy le bağlantılandırılıyor. Zaten hikâyenin kilidini açarken Savcı Şan da bir örümcek ağı çizerek kimin kiminle birlikte çalıştığını çözüyor ve hamlesini ona göre yapıyor. Ertan Velimatti Alagöz Kitapta ismi ve hikâyesi geçen tüm isimler, görünüşte Haşim Danişmend’in karanlık geçmiş cinayetler, suç dünyası, hakikat ve krallığına karşı olduğu için adalet arayışı çerçevesinde karakterlerin öldürülmüş görünse de Şan Çevik, olayların de ancak hikâyenin sonunda kim olduğu Mezopotamya’dan Finlandiya’ya uzanan nu bulabildiği bir anlatı örneği gösteriyor iki kadim ailenin savaşı olduğunu ortaya Alagöz. çıkarıyor. Savcı Şan Çevik’in, anne ve babasının katili olarak bildiği eski bakanlardan Haşim İNTİKAM VE ADALET ARAYIŞI Danişmend ile mücadelesi, çok boyutlu bir Kitaptaki önemli özelliklerden biri, şekilde anlatının merkezinde duruyor. Bu karakter isimleri dâhil, sık sık simgelere başvurulması. Örneğin savcı Şan Çevik, gazeteci Ada Işık ve Şan Çevik’in polis dostu Diyar Yıldırım’ın isimlerinin tümü, babaları tarafından bir işaret olarak konmuş ve hikâye edilen sırların açığa çıkarılmasında kilit rol oynuyor. İkinci olarak ise Savcı, Nuh Tufanı gibi mitolojik olaylara göndermelerde bulunuyor ve bir tür modern Nuh Tufanı anlatısı biçiminde ilerliyor. Kitabın sonunda tümüyle açıklığa kavuşan hikâye, Habil ile Kâbil kardeşlerin hikâyesini de andırır biçimde iki akraba ailenin Mezopotamya’dan Finlandiya’ya kadar uzanan bir savaşını tasvir ediyor. Bu bağlamda Ağrı ve Ağrı Dağı, hikâyede önemli bir arka plan oluşturuyor. Kitapta sık sık geçen Finlandiya tasvir ve anlatıları da iki soğuk iklimin benzerliklerini öne çıkartarak bu arka planı güçlendiriyor. Alagöz’ün romanının bir diğer özelliği ise başkarakterler Savcı Şan Çevik ve gazeteci Ada Işık haricindekilerin neredeyse tümünün ikili oynaması. Kimin kime hizmet ettiği son derece karmaşık ancak her şey, anlatının sonunda tümüyle açığa çıkıyor ve hikâyede hiçbir boşluk kalmıyor. Geniş bir karakter mevcudu olduğu düşünüldüğünde hikâyenin bu yanı takdiri hak ediyor... Savcı, bir intikam ve adalet arayışının öyküsü. Aynı zamanda insan türünün geleceğiyle ilgili belirli projelerin yürütüldüğü bir boyutu da taşıyor. Bu nedenle modern bir Nuh’un Gemisi hikâyesi olarak okunabileceğinden, Sami ve Barani aileleri arasındaki mücadele de siyah ve beyaz gibi net ayrımlar bulunsa da iyilikle kötülüğün savaşı olarak okunabilir. Burada dikkat edilmesi gereken şeyse her şeyin görünenden farklı olabileceği gerçeği. n Savcı / Ertan Velimatti Alagöz / Altın Kitaplar / 288 s. REYYAN BAYAR ÖMER ERDEM’DEN “AZAP” ‘Azap’ şiirleri Ö mer Erdem, 1997’de görev aldığı Kaşgar dergisiyle başlayan edebiyat yolcuğu şiirle ilerliyor. Kitaplarına verdiği Evvel, Kireç, Kör, Pas gibi genellikle tek hece ve çarpıcı adlarla da dikkat çeken Erdem, bu kez de Azap ile aynı geleneği sürdürüyor. Son dönem şiirlerini bir araya getiren kitabında yer alan şiirlerine “cesaret ve cüret isteyen, üstü örtülen, insan, insanlık, devlet, birey, iktidar, var oluş, çağ ve aşk” gibi konuları taşıdığını söylüyor yazar. Fakat bu konular içinde gazete yazılarında da görülen sanıyorum en ön plana çıkanı doğa. Erdem’in doğayla organik ilişkisi şiirinin temelini oluşturuyor bir anlamda. Öyle ki kitap, “ve nisan doğa nehir ve derin rüzgâr atlas için” sözleriyle okura açılmakla kalmıyor; ithafta yer alan her kavram ilerleyen sayfalarda birer bölüm olarak karşımıza çıkıyor. Ayrıca kitapta yer alan şiirler, aslında bir niteliği anlamlandıranın onun tezatı olması bağlamında felsefeye de göz kırpıyor. Bu noktada Haydar Ergülen’e kulak Ömer Erdem, “Azap”ta, son dönem şiirlerini okurla buluşturuyor. Erdem’in ‘cesaret ve cüret isteyen, üstü örtülen, insan, insanlık, devlet, birey, iktidar, var oluş, çağ ve aşk’ gibi konuları işlediği şiirlerini bir araya getiren kitap, belki de bireysel olanın yanı sıra toplumsal acıları kendi süzgecinden geçirip yeni bir boyut kazandırma sürecinin getirisi. verelim: “Ömer Erdem’in ‘Azap’ı, öfkeden yumuşaklığa, ateşten bala ve süte, kabullenişe, anlayışa ve bağışlamaya dönüşen şiirlerle dolu.” FARKLI SESLER, DUYARLIKLAR Erdem’in, T. S. Eliot’ın Bir Şairin Yaşamöyküsü adlı kitabı üzerine kaleme aldığı ve geçtiğimiz Mart ayında Hürriyet KitapSanat’ta yayımlanan ve şairin şiire yaklaşımını ele veren ‘Azap sözcüğüdür bir şair’ başlıklı yazısının aynı zamanda bu yeni kitabın ayak sesleri olduğunu bugünlerde anlıyoruz. Belki de bu ‘azap’, bireysel olanın yanı sıra toplumsal acıları kendi süzgecinden geçirip yeni bir boyut kazandırma sürecinin getirisi. Üstelik bunu yaparken mütevazılığın iddiasını satıraralarına yansıtıyor. Bireyin açmazlarını ve kamusal alandaki yaşanmışlıkları bugün sıklıkla dert yanılan ve büyük harflerle konuşma benzetmesiyle açıklayabileceğimiz durumun aksine okura fısıldayan şiirler, kitapta toplananlar. Ömer Erdem şiiri farklı yerlerden, farklı sesler ve duyarlıkları buluşturuyor. Şairin yolu bazen Bach’a düşüyor, bazen Orhan Veli’ye, bazen de Charlie Chaplin’e. Geçmişe yaslanan bu arayış, biçimsel olaraksa farklı nazım biçimleri aracılığıyla sağlanıyor şiirlerde. Edebiyatı ve özelde şiiri gerçek dünyadan kaçış, uzaklaşma olarak gören bakışa karşın Azap, bir şiir geleceğine yaslanarak ve hayalden ödün vermeden yaşamın içsel ve sosyal gerçekliklerine perde aralıyor. n Azap / Ömer Erdem / Everest Yayınları / 132 s. Ömer Erdem 14 11 Ocak 2018 KITAP
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle