04 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

LUDWIG WITTGENSTEIN’DAN “DEFTERLER 19141916” Tractatus’un habercisi günlükler Ludwig Wittgenstein’ın “felsefe sorunlarını ele alıyor” dediği ve bu sorunların kaynağında da “dilin mantığının yanlış anlaşılması”nın bulunduğunu söyleyip “düşünülebilen” ve “düşünülemeyen”in çerçevesini önermelerle çizdiği “Tractatus LogicoPhilosophicus”u yazma arifesinde kendisiyle giriştiği felsefi mücadeleye dair satırlardan oluşan “Defterler 19141916”, filozofun yıkımdan yaratıma doğru gittiği yolun kilometre taşlarından. Kitaptaki her cümle, Wittgenstein’ın kendi zihniyle çarpıştığı birer cephe olduğu gibi üzerinde konuşabildiklerinin sınır boylarında gezindiği önermelere işaret ediyor. ALİ BULUNMAZ [email protected] E debiyat dünyası için Ulysses neyse felsefeciler için Tractatus LogicoPhilosophicus da benzer bir anlama sahip. Gerçi Ludwig Wittgenstein, Tractatus’a yazdığı önsözde kitabın felsefe sorunlarını ele aldığına dair basit görünen bir cümle kursa da metnin içine girince meselenin çok daha derin olduğunu fark ediyorsunuz. Felsefi sorunların dile getirilişine ilişkin dilde sınırlar çizmeye uğraşan Wittgenstein, o sınırın her iki yanını dikkate alıyor. Peki, Wittgenstein Tractatus’u neden kaleme aldı? Bu sorunun yanıtını bir başka soruyla birlikte aramak daha doğru: Wittgenstein, Tractatus’u yazmaya ne zaman başladı? İkinci sorunun cevabını vermek birinciden daha zor; oraya ulaşabilmek için Tractatus’un önermelerinin ardındaki anlam öbekleri gibi karmaşık yollardan geçmek gerekiyor. 1914’te patlak veren Birinci Dünya Savaşı öncesinde geçirdiği ameliyat yüzünden askere alınmayan Wittgens Wittgenstein, “Defterler 19141916”da dilin, dünyanın resmi olduğunu söylediği Tractatus’un eskizleriyle buluşturuyor okuru. Notlar, filozofun dilin sınırlarını keşfettiği bir harita âdeta. tein, gönüllü olarak cepheye gider ve AvusturyaMacaristan ordusunda er statüsünde göreve başlar. 9 Ağustos 1914’te kaleme aldığı ilk satırlar, yanında taşıdığı defterlere yazdığı derli toplu ilk felsefi cümlelerdir ve bunlar Tractatus’un ön çalışmalarına denk gelir. Daha sonra o defterlerin sayısı da Wittgenstein’ın uğraştığı felsefi problemler de çoğalır. Savaş yıllarının belirsizliği içinde kendisine bir yol çizen, çatışmaların sıcaklığında felsefenin tartışmacı gücünü bir sığınak hâline getiren Wittgenstein, sonradan Tractatus adını alacak değini ve metinleri yazmaya girişir. Cephelerde kaleme almaya koyulduğu Tractatus’un habercisi sayılan Defterler 19141916, Wittgenstein’ın felsefi gelişimini yansıtan bir metin olması bakımından da önemli. KAVANOZDAKİ FİLOZOF Defterler 19141916’nın bir başka önemli yanı, Wittgenstein’ın kendisi için belirlediği çalışma rotasını açık etmesi. İlkgençlik döneminden itibaren, kendi deyişiyle “acemice” karalamalar yapan filozof, yazıp bozarak (“yakıp yıkarak”) düşünür ve cebinde püskürmeye hazır küçük yanardağlar taşır. Tractatus’u oluşturma sürecini izlediğimiz Defterler 19141916, felsefede uzmanlaşan veya sadece bu alanı me rak eden herkesi zorlayan önermeleriyle öne çıkıyor. Kaldı ki Wittgenstein, yarattığı yapıdan ironik biçimde mustarip çünkü notlarda, onun “çatışma içeren akıl yürütmelerini” tamamlayan şey kuşku. Bunların birlikteliği ise önümüze bir resim koyuyor: Wittgenstein, sarsılması son derece güç ya da yalnızca kendisinin sarsabileceği bir mantığa doğru yol alırken Defterler 19141916, onu Tractatus’a varana dek, ürettiği metafordaki gibi hapsolduğu kavanozun kapağını açmak için didinen, kendisinden şüphe duyan ve zihniyle gerilimler yaşayan bir düşünür olarak betimliyor. “Mantığa uygun biçimde” inşa ettiği ev ile Norveç fiyortlarındaki kulübe arasında kalırcasına “felsefi bocalamalar” yaşayan Wittgenstein, Tractatus’un ön çalışması niteliğindeki defterlerin çoğunun ortadan kaldırılmasını istemişti. Bunlardan yalnızca 19141916 arasında kaleme aldıkları, Bertrand Russell’a ve G. E. Moore’a verdiği notlar ile Russell’a yazdığı mektuplardan bazıları günümüze ulaştı; Defterler 19141916, işte bu eldeki metinlerin toplamı. Dilin mantığını, sınırlarını ve gidebileceği noktayı; söylenen ve söylenemeyeni belirlediği Tractatus’la Wittgenstein, yirminci yüzyıl ve sonrasında dil, mantık ve felsefe meraklılarını epey uğraştıracak önermeler ortaya atıp felsefi problemleri cümlelere dökmüştü. Defterler 19141916, Tractatus’a giden yolda bunların son hâline geti riliş sürecini; Wittgenstein’ın kalem oynatarak kendisiyle nasıl konuştuğunu ve koyduğu sınırları göstermesiyle de dikkat çekiyor. “BÜYÜK BİR İFADE GÜÇLÜĞÜ” Wittgenstein, mantığı ve dili pek çok felsefi problemin içinden çekip çıkararak kendi başına bir sorun ve sorunların dile getirilişinin zemini olarak görmeye başladığı günlerden itibaren, Tractatus’a hazırlık babında notlar alıyor. Anlam, anlamsızlık ve anlamdışı üzerine kendisiyle giriştiği tartışmalar, Birinci Dünya Savaşı’nın hengâmesinde âdeta bir düzlük arayışına işaret ediyor. Dolayısıyla Wittgenstein, felsefenin en teknik sorunlarından birine; dil ile mantık özdeşliği ve oradan da anlam problemine dalıyor: Defterler 19141916; dilin, dünyanın resmi olduğunu söylediği Tractatus’un eskizleriyle buluşturuyor bizi. Filozof, bunu önermeler yardımıyla yapıyor ve Tractatus’ta çok daha ayrıntılı olarak karşımıza çıkacak mümkün dünyanın tasvirine hazırlanıyor. Dil ile dünya arasındaki bağlantıyı ortaya koymaya çabalayan ve dilin resim olarak anlama büründüğü dünyayı kavramaya uğraşan Wittgenstein, bu noktaya gelene kadar epey ter döküyor. Notlarının başından sonuna kadar buna dair bir mücadeleye rastlıyoruz. Wittgenstein, geliştirmeye çalıştığı felsefi söylemiyle birlikte yazmaya koyulduğu Tractatus’un diliyle ilgili >> 16 11 Ocak 2018 KITAP
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle