07 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Platon’un Şölen’i “Şölen”, İlkçağ’dan günümüze kalan en güzel yapıtlardan biri. Konu olarak sanat ve güzellik konuşulduğundan olsa gerek Platon’un da en şiirsel diyaloglarından. Eseri belki de bunca önemli kılan özellik, güzel yaşama sanatını sadece düşünsel değil, bir paylaşım olarak sunmasında. Platon H er felsefe öğrencisi gibi ben de Platon’un diyaloglarını okumaya öğrencilik yıllarımda başladım. Yine her felsefe öğrencisi gibi İlkçağ düşünürlerinin minderlere uzanmış, ellerinde kadehlerle derin konulara dalıp saatlerce sohbet etmesine özenirdim. Öğrencilik yıllarında en güzel ve derin sohbetlerimiz uzayan gecelerde yaşanırdı; sınıfta kuru gelen konular, yemek sofralarında tadına doyulmaz olurdu. Belki bu yüzden Platon’un Şölen diyaloğu en sevdiğim İlkçağ metinlerinin başında gelir. Günümüzde felsefe sadece akademik çevrelerde ele alınırken İlkçağ’da, özellikle Platon’un diyaloglarında, yaşamı anlamlandırma ve güzelleştirme gibi bir boyuta da hizmet ederdi. Herkesin anlayacağı bir dilde yazılmaları sayesinde geniş kitlelere iki bin beş yüz yıldır bilgi veren kaynaklardır. Konuları ne olursa olsun, Platon’un diyaloglarını okurken aynı zamanda o günün yaşam koşulları, insan ilişkileri ve daha birçok günlük detay hakkında bilgi ediniriz. Şölen’de de bir dolu geleneğin izini bulmak mümkün. Nasıl kutlama yaptıkları, nasıl sohbet ettikleri, hangi sırayla konuştukları, neler yiyip içtikleri hakkında çok değerli bilgilere sahiptir bu küçücük diyalog. MÜZİK EŞLİĞİNDE SOHBET Şölen şakacı bir yapıya sahip. Bu eserinde Platon, dostların buluştuğu nefis bir daveti anlatır. Eserin ilk satırlarında Apollodoros adlı bir kişinin yolda karşılaştığı arkadaşına başından geçen bir olayı anlattığını görürüz. Aslında Apollodoros bir başka kişiyle arasında geçen konuşmayı anlatıyordur. Bu konuşma da yıllar önce bir başka kişiden duyduğu bir kutlama gecesiyle ilgilidir. İlk başta anlatıcının, anlatıcıdan anlatıcıya formülü akıl karıştırıcı görünse de hemen ilk sayfalarda anlatan kişilerin değil, anlatılan gecede yer alan kişilerin önemli olduğunu anlarız. Anlatılan, tipik bir kutlama gecesidir. İÖ 416’da, Agathon’un evinde geçer. Agathon otuz bir yaşında, çok yakışıklı bir trajedi yazarıdır. Bir gün önce Atina’daki Akropol’ün eteğinde yer alan otuz bin kişilik Dionysos tiyatrosunda gerçekleşen drama festivalinde, büyük ödülü kazanan kişi olarak dostlarını şölen kutlamasına davet etmiştir. Agathon’un evine davet edilenler arasında o yılların ünlü komedi yazarı hâlâ İlkçağ’dan bugüne kalan en önemli yazarlardan Aristophanes de vardır. Agathon’dan birkaç yıl önce aynı ödülü o kazanmıştı; ayrıca Bulutlar adlı komedisinde Sokrates ile alay ettiği için felsefecilerin özel ilgisini çeken tarihî kişilerden biridir. İşin ilginç yanı, sözü edilen bu gecede davetlilerden biri de o günlerde elli üç yaşında olan Sokrates’tir. Daha da ilginci, Sokrates kendisiyle alay eden Aristophanes’e karşı kızgın değildir. Belki daha önce başka vesileyle karşılaşmış, Bulutlar üzerine konuşmuşlardır, bilemiyoruz; bildiğimiz, burada karşılaştıklarında Sokrates biraz alaycı konuşsa da yazarın fikirlerine karşı hoşgörülü olduğu. Bu davetin kuşkusuz en önemli kişisi Sokrates’tir. Onun odaya girişi bile başkadır. Tüm davetliler Agathon’un evinde toplandığında, Sokrates ile birlikte gelen Aristodemos birden ardında yürüyen Sokrates’in kaybolduğunu, bahçede kendi hâlinde düşüncelere daldığını ve filozofu rahatsız etmemek için salona yalnız girdiğini söyler. Şölen, (Symposion) birlikte içmek anlamına gelir fakat bugün anladığımız anlamda değil, çok özel koşullarda ve geleneklere uyarak yapılan törensel bir toplantıdır. Platon’un anlatımından bu törenin bazı özelliklerini öğreniyoruz. Her şeyden Anselm Feuerbach’ın “Platon’un Şöleni” başlıklı tablosu (1869). önce, yemek servisi başlamadan önce köleler gelip davetlilerin el ve ayaklarını yıkamasına yardımcı oluyordu. Genelde daire biçiminde yerlere serili büyük minderlere uzanılırdı. O dönemin vazolarındaki tasvirlerden gördüğümüze göre davetliler hafif sola kaykılarak oturur, kollarının altına yerleştirdikleri minder sayesinde serbest kalan sağ elleriyle ortada yer alan sehpadaki içki ve yiyeceklere uzanabilirlerdi. Kısa süren yıkanma faslı bittikten sonra yemekler köleler tarafından davetlilere sunulur. Çatal ve bıçak gibi gereçler kullanılmaz. Törenin bu aşamasına deipnon adı verilir ve bu bölümde fazla sohbet edilmez. Platon şöyle anlatıyor bu aşamayı “hep birlikte yemişler, tanrı için şarap dökmüşler, şarkılar söylemişler, tüm töreleri yerine getirdikten sonra başlamışlar…” Bundan sonra gecenin asıl symposion bölümü başlar. Müzik eşliğinde sohbet koyulaşmaya başlayınca flüt çalmak için gelen kızı yollamaya ve sevgi konusunda konuşmaya karar verirler ve konuklardan biri ortaya sevgi temasını atar “Her birimiz elimizden geldiğince birer birer Sevgiyi övebildiğimiz kadar övelim diyorum” ve böylece sırayla başlarlar sevgi, aşk, tutku üzerine sohbet etmeye. SEVGİ ÜZERİNE DÜŞÜNCELER Diyaloğun kuşkusuz en önemli bölümü Sokrates’in herkes fikrini söyledikten sonra sevgi ve güzellik üzerine felsefesini açıkladığı satırlardır. Genelde Platon diyalogları soruyanıt şeklinde gelişir ama Şölen’de bu sadece Agathon ile Sokrates arasında 199c201d satırları arasında geçer. Bu bölümde Sokrates sevginin ilişkisel niteliğine değinir. Nasıl kardeş, birinin kardeşi olmayı zorunlu kılıyorsa sevgi de birine duyulan histir. İlişkisel niteliğe göre aşk, kendi içinde güzel, doğru ya da başka bir niteliğe sahip olamaz, sevgi iki özne arasındaki bağdır. Sevginin ne olduğunu anlatırken bunun mutlaka bir şeyin sevgisi olduğunu belirtir. Sevginin doğasından bahsettikten sonra asıl Şölen’in ana temasının sunulduğu bölüm başlar. Sokrates, tarihsel bir karakter olmadığını anladığımız Diotima adlı bir kurgusal bir kadın kahramandan söz ederek giriyor konuya ve Diotima’nin sevgi üzerine düşüncelerini anlatıyor. Bu ana kadar tartışma erkekler arasında geçer, hatta odadan müzisyen ve hizmetkâr kadınları çıkartırlar konuya başlamadan önce. Fakat Platon sevgi üzerine felsefesini bir kadın karakter ağzından anlatır, sohbete kadın tarafını dâhil eder. Diotima aşkı hamileliğe benzetir, nasıl doğum için hamilelik süreci gerekli ise mecazi olarak da insan düşüncelere hamile olabilir ve yeni düşüncelerin doğması için olgunlaşmasını beklemesi gerekir. Burada sevgi, mutluluk özlemi olarak ele alınır. Bu Antikçağ’da çok yaygın bir düşünceydi. Diotima’nın sözlerinden sevgiden cinselliği çıkarttığını anlıyoruz. Erkeklerin sevgisinin doruğunda da zihinsel tatmin daha önemli olmalı çünkü asıl değerli sevgi hep Platon’da olduğu gibierdem sevgisidir. Şölen, İlkçağ’dan günümüze kalan en güzel yapıtlardan biri. Konu olarak sanat ve güzellik konuşulduğudan olsa gerek Platon’un da en şiirsel diyaloglarından. Eseri belki de bunca önemli kılan özellik, güzel yaşama sanatını sadece düşünsel değil, bir paylaşım olarak sunmasında. n 6 15 Haziran 2017 KItap
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle