22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

MIRCEA CARTARESCU’DAN “NOSTALJİ” OKURLARA Masaldan hâllice bir hikâye 1993’te yayımlanan ve Türkçeye yeni çevrilen “Nostalji”, Mircea Cartarescu’nun belki de en şahsi romanı. Bazı sayfalarda, değişiklikler yaptığı anılarından bahseden yazar, bazı satırlarda ise hiç tanımadığı ama yakından bildiği birini anlatıyor. alİ bulunmaz alibulunmaz@cumhuriyet.com.tr Mircea Cartarescu’nun renkli bir kişiliği var mı bilmiyorum ama Romanya ve özellikle Bükreş merkezli kâğıda döktükleri biraz mistik, biraz metafizik ve bolca renkli öğe barındırıyor. Bunda en başta ülkesinin tarihini ve edebi kaynaklarını iyi bilmesi, daha sonra ise başka memleketlerin kültürel zenginliğinin bir hayli farkında olması yatıyor kuşkusuz. Hemen her kitabına kendisinden; geçmişinden, ailesine dair hatıralardan, Bükreş’te gözüne takılan ayrıntılardan veya önünden geçtiği mekânlardan bir parçaya yer veren yazar, anlatımını kimi zaman masalla kimi zaman ise tarihsellikle genişletiyor. 1993’te yayımlanan ve Türkçeye yeni çevrilen Nostalji, Cararescu’nun belki de en şahsi romanı. Bazı sayfalarda, değişiklikler yaptığı anılarından bahseden yazar, bazı satırlarda ise hiç tanımadığı ama yakından bildiği birini anlatıyor. ANLATICININ AKVARYUMU Cartarescu’nun 19962007 arası kaleme aldığı efsane üçlemesi Orbitor’un alıştırması ya da yer yer eskizi sayılabilecek Nostalji’nin sayfalarının bazılarında bir çocuk naifliği göze çarparken kiminde ise epey olgun fakat içinin sesini dinlemekten vazgeçmeyen bir kalemle karşılaşıyoruz. Kitap, gerçeğin kopyalarından gerçek insana doğru hızla yol alırken hayatı rulete benzeten, rüyaya dalan ve düşten uyanan bir anlatıcıyla ve karakterlerle yüzleşiyoruz: “Yaşamı, bugün artık hiç kimsenin inanmadığı, inansa da ‘qua absurdum’ (‘İnanıyorum çünkü akıl dışı’) olarak algıladığı bir düzenin kendisine özgü tek matematiksel göstergesi izlenimi bırakan bir insan.” Ortada bir hatırlama oyunu ve sürüp giden bir yaşam var; anlatıcıyazar ile karakterler gibi bu ikisi belli aralıklarla birbirine yaklaşıp birbirinden uzaklaşıyor. Cartarescu’nun kitaplarındaki karakteristik özellik Nostalji’de yine belirgin: Ayrı yöndeymiş gibi duran fakat okura pek fark ettirmeden birbirinin karasularına giren yazar ve karakterler. “İmkânsızın mümkün olduğu” yerde yani edebiyatta buluşan ve istatistiğin yasalarını aşan iki (ve daha fazla) kişi söz konusu; ölümsüzler... Şansın, sayısız kez denk geldiği ve okunduğu sürece hayatta kalan ama hiç yaşamamış karakterler. Anlatıcıyazarın çıktığı yürüyüşün en önemli özelliği rengârenk Bükreş gecelerinden geçerek kentte yanıp sönen reklam ışıklarına benzeyen hatıralarına varması. Bunun yanı sıra kukla oynatıcıları ile kuklalar yer değiştiriyor. Kısacası hem anlatıcıyazar hem de Cartarescu benlik içinde başka bir benlik yaratıyor. Diğer bir deyişle “dile gelmeyeni yazma” uğraşındaki anlatıcıyazarın akvaryumunda, evreninde veya anılarında dolanıp duruyor okur. Orada, hiç kimsenin içine kolay kolay giremeyeceği girse bile pek keyif almayacağı oyunlar da var, âşık olan anlatıcıyazarın coşkuyla kendinden geçişi de... BİR GÜNLÜK GİBİ Cartarescu, yaşadığı aşkın ıstırabı bir tarafa, sağından solundan hızla geçen hayata tutunmak için hamleler yapan bir anlatıcıyazar karakteri yaratmış. Başına gelenlerin solukluğu, hatırladıkça süratle yerini renklere bırakıyor. Bunlara fantastik ve metafizik ifadeler de ekleniyor. Böylece anlatıcıyazarın cümleleri, masaldan hâllice bir hikâyeye evriliyor. Bunların kâğıda döküldüğü anlar ise rüya görülen uyku aşamasını (REM’i) çağrıştırırken anlatıcıyazar, koptuğu gerçekliği rüyada yaşıyor. Anlatıcıyazarın, yarı düş yarı gerçek gravüre benzeyen dünyasında, kıskançlığı simgeleyen yapılar ve köleliği tasvir eden alegorik heykeller arasından geçen okur, pek çok doğuma, dolup boşalan mekânlara ve ölüden daha hüzünlü in Mircea Cartarescu sanlara rastlıyor. Bütün bu düşler ve hatıralar ise avuçlarında tuttuğu kaderini parçalayan bir kahramana gönderme yapıyor. Anlatıcıyazarın çocukluktan ergenliğe geçişteki kırılganlığı ve kabına sığmayan ruh hâline de yorabiliriz bu atıfları. Aynı durum, mutlak özgürlük ve özleyiş de yaratıyor. Fakat kendisi, özgürlüğünün içeriğini ve neyi özlediğini bilmiyor. Emin olduğu tek şey “ömrü boyunca çocuk kalacağı.” Bu, evrenin yaşlılığına ve yeniden oluşumunu çağrıştıran bir metafora da dönüşüyor. Cartarescu, Nostalji’de bazen rayında giden bir tren gibi yazıyor bazen de kendisini bilinç akışına bırakıyor. İkincisinin geçerli olduğu anda, anlatıcıyazarla birlikte vaaz veren bir papaz gibi karşımıza dikiliyor. Bu insan, sanki dünyanın ilk gününden sonuncusuna kadar tüm yaşananlara hâkimmiş izlenimi bırakıyor. Böylece roman, hatıralar etrafında biçimlenen, okuru düşlere yollayan, zaman zaman çılgın bazen de dingin ve şiirsel satırlardan oluşan bir günlük gibi akıp gidiyor. n Nostalji / Mircea Cartarescu / Çeviren: Hüseyin Tüzün / Ayrıntı Yayınları / 352 s. Turhan Günay için... S evgili Turhan, Dostum, türküdaşım, ağabeyim, yoldaşım… Bu ahlak dışı kötülük örgütlenmesi, bu akıl yoksunu cehalet siyaseti, eğer seni azıcık tanısaydı, bunca yıldır bunca kitabı insanlara ulaştırdığın için tutuklardı. Hatta, kitabın yanına binlerce şarkı ve türküden oluşan sonsuz repertuvarı, bir sonsuz gönülle saz eşliğinde hediye olarak verdiğin için tutuklardı. Kim bilir, belki tam da bunlar için tutukladılar da edepsiz bir sırıtışla bizi şaşırtmak için “kutsal devlet” yalanını sürüyorlar ortalığa. En iyi bilenlerden birisin sen, bu kadar bir ahmak zekâ, her sıradan şiddetin mayasında vardır değil mi… O kadar ucuz ve kötü bir oyun ki bu, sizin üzerinizden bütün bir ülkeyi teslim almaya çalışıyorlar. Oysa bizim bilgimiz var, şarkımız var, sevgimiz var, rüyamız var. Gökyüzü içimizde bizim. Toprak sonsuz beşiğimiz; deniz ufkumuz; gelecek sözlerimizde… İşte bunlar için bu cehalet ve kötülük örgütlenmesine sonuna kadar HAYIR diyoruz. Seni, arkadaşlarını, aynı seviyesizliğe muhatap olmuş özgürlük ve güzellik yaratıcısı, heves ve keder yoldaşımız bütün dostlarımızı, saniye gecikmeden dışarı bekliyoruz. Kaç kitap fuarı sensiz geçti diyeceğim ama bir görsen, her stantta bir Turhan Günay… Öyle bir buruk sevinç ki nereye başımı çevirsem iki damla yaşla bakıyorum. Bu arada, iki yeni türkü buldum, yeni derken az bilinen, az söylenen, çıkmana saklıyorum… Şükrü Erbaş KItap İmtiyaz Sahibi: Cumhuriyet Vakfı adına Orhan Erinç l Genel Yayın Yönetmeni: Murat Sabuncu lYayın Yönetmeni: Turhan Günay l Sorumlu Yazı İşleri Müdürü: Abbas Yalçın l Görsel Yönetmen: Dilek Akıskalı l Yayımlayan: Yeni Gün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık A.Ş. l İdare Merkezi: Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sok. No: 2, 34381 Şişli İstanbul, Tel: 0 (212) 343 72 74 (20 hat) Faks: 0 (212) 343 72 64 l Cumhuriyet Reklam: Reklam ve Pazarlama Danışmanı: Ayşe Cemal l Reklam Müdürü: Ayla Atamer l Tel: 0 (212) 343 72 74 l Baskı: DPC Doğan Medya Tesisleri, Hoşdere Yolu, 34850 Esenyurt İSTANBUL. l Yerel süreli yayın l Cumhuriyet gazetesinin ücretsiz ekidir. l 34 Mayıs 2017 turhangunay@cumhuriyet.com.tr cumkitap@cumhuriyet.com.tr twitter: www.twitter.com/CumKitap
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle