Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
JONATHAN SAFRAN FOER’DEN “BURADAYIM” ‘Yuva bizim için nedir ya da neresidir?’ “Her Şey Aydınlandı” ve “Aşırı Gürültülü İnanılmaz Yakın” kitaplarının yazarı Jonathan Safran Foer, on bir yıl aradan sonra yeni bir romanla okurla buluştu. Adını Tevrat’taki İbrahim ve İshak kıssasından alan “Buradayım”ı, Foer yazar eşi Nicole Krauss’tan ayrıldıktan sonra yazdı. İsrail’i yıkımın eşiğine getiren bir deprem ve Julia ile Jacob adında evli bir çiftin dağılmaya yüz tutmuş ilişkisini konu alan kitap üzerine yazarla bir söyleşi gerçekleştirdik. görüyorum. Ne dersiniz? n Bu roman fazlasıyla samimi bir yerden yazıldı. Otobiyografik açıdan değil, daha çok dışavurumculuk açısından. Elbette bu, onun daha iyi olduğu anlamına gelmez, hatta çoğu zaman hatalı da olabilir ama bu romanı yazma deneyimi diğerlerinden daha mahremdi benim için. Diğer kitapların okur için olduğunu söyleyeceksek bu, daha çok kendim içindi. Bitirdiğimde şahsi olarak çok rahatladım. cem tunçer cemtuncer3@gmail.com K itabınızın adı Buradayım. Tevrat’taki İbrahim ve İshak hikâyesine bir gönderme bu; İbrahim, oğlunu kurban etmesi için onu sınayan Tanrı kendisine seslendiğinde, “Buradayım,” diyor. Oğlunu kurban edileceği Moriah Dağı’na götürürken İshak kendisine “Babam,” diye seslendiğinde, verdiği cevap yine “Buradayım,” oluyor. Henüz kitabı okumadan, sadece bunun üzerinden bile aklımızda bir sürü soru canlanıyor. Yine de şu soruyla başlayalım: “Buradayım,” diye seslenen, on bir yıl aradan sonra yeniden yazan Foer mi, yoksa kitaptaki kahraman mı? n Aslında bu başlığı seçerken çekindiğim şeylerden biri de otobiyografik olarak algılanmasıydı. Okur olarak böyle düşünmeniz doğal fakat aklımdakinin bu olmadığını söylemeliyim. Buradayım diyen romanın kahramanı, ben değilim. Başlık Eski Ahit’ten, İshak’ın kurban edilmesi hikâyesine gönderme. Özetleyecek olursak kimin için “Buradayım” dediğimizi sorgular bu hikâye. Oğlumuzu kurban etmemizi isteyen Tanrı’ya mı, yoksa pekâlâ kurban edilmek istemeyen oğlumuza söylediğimiz bir nida mı? Tabii ki modern dünyada oğullarımızı kurban etmek için ortalıkta dolaşmadığımızdan, bu soru romanda farklı şekilde tezahür ediyor. n Romanda daha çok kimlikler üzerinden sorgulanıyor bu durum. n Evet, birtakım parçalanmış kimliklere sahibiz; mesela benim bir baba kimliğim var, bir yazar kimliğim var, bir öğretmen kimliğim var, bir oğul, bir Amerikalı, bir Yahudi kimliğim var ve bu kimlikler kusursuz olmasa da sürdürülebilir ölçüde dengede. Ama bazen, bir karar alınması gerektiğinde uyumsuzluklar yaşanabilir ve ben de bunu, kitapta iki olay arasında kur dum; biri bir deprem, diğeriyse ortaya n Aşırı Gürültülü ve İnanılmaz Ya “BİR KİMLİK DİĞERİNDEN çıkan, evlilik dışı bir ilişki. Bu iki olayın çatışması, karakterlerin kimliklerini de çatışma durumuna sokuyor. n Otobiyografik olarak algılanmasından çekindiğinizi söylediniz. Fakat kitabın ana kahramanlarından biri olan Jacob bir yazar, aynı şekilde siz de... Kazandığı bir ödül var, siz de aynı ödülü almışsınız ve bir de boşanma var... Kendimi ne kadar zorlarsam zorlayayım, ortada bir bulmaca olmadığını bildiğim hâlde, kendimi onu çözmeye çalışırken buldum. n Hayatımla örtüşen unsurlar var tabii ki ama bunlar daha ziyade yüzeysel ve tesadüfî. Şunu da söyleyebilirim ki Jacob’a kendimi ne kadar yakın hissediyorsam diğer kahramanlara, Julia’ya ya da Sam veya Max’e de o kadar yakın hissediyorum. Bu kitabın, bazı karakterlerin bana yakın olduğu doğru ama yaşananlar benim hayatımla örtüşmüyor. kın romanınızda, kahramanlardan biri, bir diğerine tam on bir defa “Orada mısın?” diye sorar ve yanıt alamaz. On bir yıl sonra gelen kitabın, on bir “Orada mısın”a cevap olarak “Buradayım” olması da bir ihtimal dahilinde midir diye düşündüm. n Evet, ilginç bir tesadüf bu. “Buradayım” nidası, yazdığım birkaç farklı şeyde daha ortaya çıktı. Mesela birkaç gün önce Hamursuz Bayramı’ydı ve Hamursuz Bayramı yemeğinde haliyle Haggadah kitabını okuyorduk. Ben kendi yazdığım kitaba baktığımda ilk cümlesinin şu olduğunu gördüm: “İşte buradayız” ve bunu iki gün önce okuyana dek fark etmemiştim. Sanırım zihnimiz, kasıtlı eylemlerimizden çok daha çetrefilli, ilginç ve güzel şeyler ortaya koyabiliyor. n Buradayım’ı sadeliğin peşinde koşan, doğru kelime mi emin değilim ama daha az süslü bir roman olarak ÇALIYOR” n Çelişen kimliklere geri dönmek isterim; İbrahim hem Tanrı hem de oğlu için “Buradayım,” diyebilmişti... Kitapta Jacob ve Julia birbiri için vakit bulamıyor artık. Evlilikte kaybolmuş vaziyetteler. Ebeveynlik ve sevgililik, çelişen kimlikler mi? Sizce hem ebeveyn hem sevgili olarak “Burada” olabilmek mümkün değil mi? n Olabilenler var. Yani bu, mümkün görünüyor. Ama şunu da sormak zorundayız: Bu kimlikleri nasıl tanımlıyorsunuz? Bir insanın iyi ebeveynlik algısıyla diğerininki aynı olmayabilir. Bir de şöyle düşünüyorum ki bu bir düşünce bile değil hakikat: Bir kimlik diğerinden çalıyor. Zaman çalıyor, enerji çalıyor, duygularımızı başka bir kimliğe uydurabilmek için onlara el koyuyor. Gelgelelim büyümenin bir parçası da ailenin, evliliğin içinde ya da dışında, kendi sınırlarınla, kendi hırslarınla uzlaşmak. Kitaptaki Jacob’ı düşünelim, ait olduğu kimlikler ona uygun görünüyor, ta ki ona uymaz hâle gelene kadar. Kitap da buradan, artık sür dürülemeyen kimliklerden yol alıyor. n Jacob’ı hep güçsüz bir karakter olarak yorumladım ben roman boyunca... n Nereden baktığımıza bağlı. Farklı, karmaşık bir karakter. Güçlü olduğu, üste sinden geldiği şeyler mevcut ama pek çok korkusu da var. Korkuları, başkalarını ya da sevgiyi korumak, kollamak gibi harika içgüdülerle yoğ ruluyor. Sadece kendine dair duyduğu korkular değil bun lar, hatta korkuları, onu kendi arzularından, tutkularından soyutluyor ve aslında düşün mediği şeyleri söylemesine yol açıyor. Kendi hayatından böyle böyle uzak düşüyor. n Mesela belki de ayrılmak istiyor ama ayrılmaya gücü “Roman fazlasıyla samimi bir yerden yazıldı. Otobiyografik açıdan değil, daha çok dışavurumcu yetmediğinden, ortaya >>luk açısından” diyor Foer... içi eşinin okumaması 12 4 Mayıs 2017 KItap