Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
JEAN FRANCOIS LYOTARD’DAN “NİÇİN FELSEFE YAPARIZ?” OKURLARA ‘Felsefenin başlangıcı bugündür’ Jean François Lyotard, “Niçin Felsefe Yaparız?” isimli kitabında felsefenin yapılış amacını sorgularken arzunun, söylem ve dille olan bağını inceliyor. alİ bulunmaz alibulunmaz@cumhuriyet.com.tr M odernizm sonrası dönemi veya süreci “postmodern durum” olarak niteleyen Jean François Lyotard, kendisine en çok atıfta bulunulan kavramın yaratıcısıydı. Lyotard, modernliği yeniden yazmaya kalkışırken başta Hegel olmak üzere Nietzsche, Marx, Lacan, Bataile, Sade gibi isimleri masaya yatırıp felsefe tarihinin önemli bir basamağı olan fenomenolojiye uzanırken tüm Kıta Avrupası felsefesini baştan ele almıştı. Yapısökümcülüğe girişen Lyotard, bu bağlamda arzu felsefesini bohçasına koyarak dogmatik söylemli iktidarları eleştirip kapitalist anlatıya çatmıştı. Kısacası neredeyse bütün felsefi problemlerin ve felsefe tarihinin üstünden geçen Lyotard, sonra başlangıç noktasına geri dönmüştü: “Felsefe nedir?” sorusunun ardından gelen aşamada felsefenin yapılış amacını sorguluyor, Niçin Felsefe Yaparız? isimli kitabıyla arzunun, söylem ve dille olan bağını incelemeye koyuluyordu. GERİYE ÇEVRİLEN SAYFALAR Felsefeye “kendisini tüketen ve metafizik bir uyuşturucu” diyen filozoflar, anlam boşluklarını anlatmayı amaçlamıştı. Bu nedenle Lyotard 1964’te, kitabının başlığı olan o soruyu dillendirdi. Corinne Enaudeau, Lyotard ve diğerlerinin felsefeye yönelişinin ardında “Eksikliğin mevcudiyetine sözle tanıklık etme” isteğinin yattığını söylemişti. Lyotard, eksikliğinin farkına varan insanın yöneldiği felsefenin de tam olmadığını, kendisini ıskaladığını; görünüp kaybolduğunu ve sürekli başa dönmek durumunda kalarak ilerlediğini söylüyor. “Niçin?” sorusu, geçilen ıskayla ve kişinin felsefe arzusuyla bağ kurmasını sağlıyor. Lyotard’a göre arzulayan, kendisinde eksik olana yönelir. Arzu nesnesi, aranan özelliği barındırdığı için kişinin ilgisini çeker çünkü arzu, varlığı ve yokluğu bir araya getirir. Varlık ve yokluk arasındaki ilişkinin başka bir örneği, “evet” ile “hayır” bağlantısında görülür. Birlikteliklerin ve karşıtlıkların oluşturduğu arzu ise insanın tavrını belirler. Sokrates’in, herkesin her şeyi bildiğini sandığı ortamda “bir şey bilmiyorum” demesi, felsefenin arzu yoluyla belirginleştirdiği eksikliği ya da gerçekte neyin bilindiğini açık etmesi bakımından önemli. Lyotard’a göre felsefenin tanımı bilgeliği arzulamak şeklinde değil, arzuyu arzulamak biçiminde yapılmalı: “Felsefenin tek tek şeylere arzusu yoktur; tek başına bir tema üzerinde ya da tek bir alanda kurgulama değildir o. Felsefenin tutkuları tüm dünya hakkındadır...” Filozofların kendi kendine konuşmadığını ve felsefenin de kendi sorunlarını icat etmediğini söyleyen Lyotard’a göre “evet” ile “hayır”ın içinden geçenler, bu hareketi özümsemek için felsefe yapar; Lyotard, felsefeye arzunun devinimine kendimizi kaptırıp onunla aramıza mesafe koyarak buluşabildiğimizi söyler. Buraya, insanın bildiği ve güvendiği anlam dünyasının yıkılışından doğan boşluğu da eklemeliyiz. Bu boşluğu anlamlandırmak için sürekli başa döner dururuz, Lyotard da böyle yapıp “felsefenin başlangıcı bugündür” diyor. Çünkü felsefe yapma arzumuz, o andan itibaren kaçınılmaz olarak bizi sayfaları hızla geriye doğru çevirmeye zorlar. HAKİKATE YAKLAŞMA Lyotard’a göre Tanrılar susunca başlayan felsefe, sözle ortaya konan ve hem sessizliğin sesi hem de sesin sessizliği olan bir etkinlik. Düşünür, bu ikili yapıyı anlatırken anlamlı söz ile mutlak gü Jean François Lyotard rültü (papağan gevezeliği); yeni bir şey söylemek ile olanı tekrarlamak arasında ayrımlar yapıyor. Lyotard, felsefe arzusunun bizi sıfır noktasına götürdüğünü hatırlatıyor: “Felsefe yapmak, Hölderlin’in dediği gibi felaket zamanlarında, Herakleitos gibi konuşursak şeyleri oluşturan çokluğun birliğinin kaybolduğu zamanda (...) savaş uyum olmaktan çıkınca başlar.” Fakat bu başlangıç, kendisinden cevaplar beklenen felsefenin istenen yanıtları vereceği anlamına gelmez; Lyotard, filozofların söylediklerinin bizim istediğimizin hem azını hem de fazlasını içerdiğini not eder. Bu, söylemin bitmemişliğiyle açıklanabilir. Felsefi söz, hakikati yakalamaz, ona yaklaşır. Böylece Lyotard, tarihiyle bağ kurduğu felsefenin, kökenini peşinden sürükleyen bir arzu olduğunu da gösterir. Bunu körükleyense yaşam ile ölüm, varlık ile yokluk gibi bir dizi karşıtlıktır. Bunlara, yabancılaşma ile söylenensöylenemeyeni ve eksikliğe tanıklık etmeyi de ekleyince “Niçin?” sorusunun yanıtına yaklaşıyoruz. n Niçin Felsefe Yaparız? / Jean François Lyotard / Çeviren: Kurtuluş Dinçer / Pharmakon Kitap / 110 s. Turhan Günay için... Ç ok Sevgili Turhan Günay, Dokuz yıl yazarı olduğum kitap eki, haftalardır yokluğunun hüznünü taşıyor evlerimize. Kitap fuarları, edebiyat festivalleri, şiir şölenleri sensiz öylesine yoksun ki... Ama inanır mısın, oralardaki yokluğun, varlığından daha etkili. Bulunsan yalnızca bir yerde olurdun, şimdi her yerdesin. Bütün fuarların içine ışık düşmüş bütün standlarında sen varsın. İnadına gülümsüyorsun kitabı sevenlere; yani seni tanıyan, bilen, “içeride” olmanın acısını yüreğinde duyanlara. Bunun bir intikam savaşı olduğunun herkes farkında. Kimsenin aklından bir “belki” bile geçmiyor. Akıllarınca haddinizi bildirecekler. Oysa üstüne demir kapılar da örtülse gerçek önünde sonunda ortaya çıkar. Hele sen sevgili Turhan... Yıllarını bir kitap ekini ayakta tutmaya, etkili kılmaya harcadın. İnsanlara kitabı tanıtmaya, sevdirmeye çalıştın. Ülkenin kültürel düzeyini yükseltmeye gücün yettiğince uğraştın. Bütün bunlar için mi suçlanıyorsun? Seni o deliğe tıkmakla neyini alabilirler elinden? Bilgini alamazlar, zekânı, aklını, duygunu, yeteneğini, belleğini alamazlar. Kısıtlayabilecekleri tek şeydi özgürlüğün, onu kısıtladılar. Düşünme yeteneğine, hayal kurma gücüne, yarınlara inancına, umuduna, direncine... Hiçbirine dokunamazlar. Kendi günahlarını gözü kararmış bir öfkeyle dönüp size yansıtanların karanlığı günün birinde sona erecek. O güne kadar direncini ve umudunu koruman dileğiyle adalete her şeye rağmen ve hâlâ inananların selamını iletiyor, sevgiyle kucaklıyorum seni. Feyza Hepçilingirler KItap İmtiyaz Sahibi: Cumhuriyet Vakfı adına Orhan Erinç l Genel Yayın Yönetmeni: Murat Sabuncu lYayın Yönetmeni: Turhan Günay l Sorumlu Yazı İşleri Müdürü: Abbas Yalçın l Görsel Yönetmen: Dilek Akıskalı l Yayımlayan: Yeni Gün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık A.Ş. l İdare Merkezi: Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sok. No: 2, 34381 Şişli İstanbul, Tel: 0 (212) 343 72 74 (20 hat) Faks: 0 (212) 343 72 64 l Cumhuriyet Reklam: Reklam ve Pazarlama Danışmanı: Ayşe Cemal l Reklam Müdürü: Ayla Atamer l Tel: 0 (212) 343 72 74 l Baskı: DPC Doğan Medya Tesisleri, Hoşdere Yolu, 34850 Esenyurt İSTANBUL. l Yerel süreli yayın l Cumhuriyet gazetesinin ücretsiz ekidir. l 318 Mayıs 2017 turhangunay@cumhuriyet.com.tr cumkitap@cumhuriyet.com.tr twitter: www.twitter.com/CumKitap