Katalog

CANAN TAN’DAN “BAŞIBOZUK SEVDALAR” ‘sKeavhiyraomruamn’larımı Canan Tan yeni romanı “Başıbozuk Sevdalar”da, kardeşten öte üç erkekle duygusal hayat yolunda geziniyor. volkan varlıker B aşıbozuk Sevdalar’da aile ilişkilerini, arkadaşlığı, üniversite sonrası yaşama atılma çabasını ve duygusal hayatın ortasında kalırken birden bire kadın ruhunu okuduğumuzu fark ediyoruz. Erkekleri de hiç ihmal etmeyen kitap, bir kadın romanı değil ama “kadın”ın romanı mı? n Romanın içindeki kadın ve erkek kahramanlar eşit ağırlığa sahip aslında. Ancak başkahramanımız Şiir! Yaşananların tümü onun başından geçiyor. Bir kadın ve üç erkek... Cinsiyet farkı gözetilmese de kitap, erkeklerin de önemli ölçüde de pay sahibi olduğu bir “kadın”ın romanı biçiminde algılanabilir. n Romanınızın başkahramanı Şiir’in ilk aşkı ya da ilk hüsranı Ezel, aşk konusunda tipik bir oyunbozanlık yapsa da ona âşık olduğu için Şiir’i suçlayamıyoruz. Fakat tuhaf bir şekilde, belki de Şiir’den ötürü, Ezel’den nefret edemiyoruz. Aşkın ve romancılığın hangi yönleri bize bunları hissettiriyor? n Kahramanlarını seven bir yazarım ben. Okurlarımın da onları en az benim kadar sevmelerini ve günahlarıyla sevaplarıyla bir bütün olarak benimsemelerini isterim. En amansız duygusal depremleri bile ılımlı bir üslupla yansıtmaya çalıştığım için ne Şiir’in başıbozuk bir sevdaya dalıvermesi yadırgandı okurlarımca ne de Ezel’in oyunbozanlığı nefretle karşılandı. Önemli olan, bıçak sırtı çizgide, hedeflenen dengeyi tutturabilmekte... n Romanınız kürtaj konusunda, edebiyatta daha önce gidilmemiş bir yere gidiyor. Bu konuda dile gelmemiş, üstünü örttüğümüz ne çok duygumuz olduğunu gösteriyor ve şaşırtıcı, son derece çarpıcı bir kürtaj öyküsüyle yüzleştiriyor bizleri. n Evet, romanın belki de en can alıcı noktası kürtaj! Tıbbi bir konu olduğu için derinlemesine inceme yapmam gerekti. Bu sayede, tıp mensubu olduğum hâlde, bilgim dışında kalmış pek çok veriye ulaştım. Kürtaj olmamak, canında can bulmuş bir varlığı bedeninden söküp atmamak için direnen kadınlar, operasyon sonrası yaşanan psikolojik bozukluklar, depresyon ve baş edilmez bir suçluluk duygusu... n Romanlarda genellikle, hayatımızda çok önemli yer tutan ilişkilere önemsiz roller biçilir. Kardeşler ve arkadaşlar da bunların başını çeker. ‘Başıbozuk Sevdalar’ın önemli bir yönü de en güzel fethi karaduman çağlarımızın arkadaşlığına değerli bir pay ayırması. Şiir’le Eda’nın imrenilecek arkadaşlığı için neler söyleyebilirsiniz? n Çok sevdiğim ve kitabın arka kapağında da yer verdiğim bir cümleyle yanıtlayayım sorunuzu: “Kardeşlik zorunlu arkadaşlık, arkadaşlıksa seçilmiş kardeşliktir!” Şiir’le Eda’nın beraberliği de arkadaşlıktan öte, gerçek bir kardeşlik örneği. n Romanda, romantizmden çok mantığın devreye girdiği ikinci bir ilişki var. Aşkta mantığa yer açmak, hayatın bazı dönemlerinde düşünülebilen ancak pek başarılamayan bir deneyim. Roman bu yönüyle de pek girilmemiş bir alana giriyor diyebilir miyiz? n Aşk ve mantık! Birbiriyle kıyasıya çekişen ve çelişen iki kavram. Aşk’ın yeterince güçlü olmadığı yerde, mantık bir adım öne çıkıp aradaki bağları koparabilir. Ama delicesine, körkütük âşık olan erkek ve dişide mantık aramak, çölde okyanus hayalleri kurmakla eşdeğerdir. n Romanın finalinde insan şunu hissediyor: Duygusal hayat, özgürleşme ve bireyleşme kararları almak açısından kadına daha çok veri sunuyor sanki. Başıbozuk Sevdalar’ın kahramanı kadın değil de erkek olsaydı romanın sonunda aynı kararı alabilir miydi? n Yaşamla ilgili radikal kararlar alınırken kadınla erkek arasında büyük bir ayrım yok. Ancak cinslerin kendilerini ifade tarzları farklı. Medeni bir yaklaşımla tokalaşarak dostça ayrılan da var, bir zamanlar uğruna maniler düzdüğü kadını hunharca katleden de. Siz hiç, “Ya benimsin, ya kara toprağın!” diye sokak ortasında naralar atan bir kadın gördünüz ya da duydunuz mu? n Başıbozuk Sevdalar / Canan Tan / Doğan Kitap / 336 s. KItap 1518 Mayıs 2017