Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
KItap Renkler... Sesler... Harfler... AYTÜL AKALl ÇİĞDEM GÜNDEŞ lMAVİSEL YENER lMUSTAFA DELİOĞLU Kitap Gölgesi Kırılgan yüreklere destek... Fransız yazar Jo Hoestlandt, “Kocaman Kalpli”de bir çocuğun korkularını naif bir gerçekçilikle işliyor. MAVİSEL YENER maviselyener@yandex.com www.maviselyener.com Ç ocukların ölümle ilgili düşünceleri yetişkinlerden çok daha farklı olmakla birlikte, çocuğun “ölüm” kavramına bakış açısı bir yakını öldüğü zamanki gözlemleri sayesinde gelişir. Jo Hoestlandt’ın Kocaman Kalpli adıyla Türkçeye çevrilen yapıtı, bir çocuğun babasının ölümüyle başlıyor. Louis, cambaz ayaklıklarının tepesine tüneyerek koyunlarını otlatan minik bir çoban. Ayaklığın üzerinde dengede kalmayı ona babası öğretmiş. Böylece Louis kendini bir dev gibi hissediyor. Gururlu, büyük adımlarla yürürken dünyayı kuşbakışı görebiliyor. Sanki dünyanın zirvesine konmuş da etrafı izliyor gibi duyumsuyor kendini. Babası da onun gibi uzun sopaların üzerinde yürüyor. Böylece iki dev oluyorlar. Birlikte koyun güder, doğanın sesini dinleyip onlarca kuşu selamlarken çok mutlular. Louis ile babası, dev adımlarla bir bataklıkta ilerliyor. BİR BATAKLIKTA Kitabın neden bataklıkta başladığı sorusu kitap boyunca kafamı kurcaladı. Bu mekân bir çayırlık da olabilirdi, bir dağ yolu da… Yanıtını kitabı bitirdiğimde almıştım. Kitabın bir bataklıkta başlaması elbette rastlantısal değildi. Bir bataklıktaysanız oraya saplanabilirsiniz. İlk tepkiniz boğuşmak, mücadele etmek olur. Aslında bu, bir bataklıkta asla yapmamanız gereken bir şeydir. Yani ne kadar çok mücadele ederseniz o kadar derine batarsınız ve daha da çok mücadele edersiniz kazanmanız mümkün olmaz. Bataklıktan kurtulmak için tek çare vardır. Bedeninizin ağırlığını geniş bir yüzey alanına yayarak uzanıp yatmak. Bu, tüm kurtulma içgüdülerimize terstir. yüceltiyor. Babasının beklen medik ölümünden sonra, Louis’in yaşamı altüst olur. Ancak ayakların üzerinde durmak zorunda olduğunun bilincindedir. Annesi ile şehre taşınmak zorunda kalan Louis, bir yandan okula giderken para kazan mak için küçük işler yapar. Başka ha yatlar yaşanan bir yerdedir artık. Hayat, annesi ile ona farklı bir yerde yaşamayı öğretecektir. Artık bir “dev” olmadığının farkındadır Louis. İnandığı, sevdiği, sahip olduğu her şeyin akşamdan sabaha yok olabilece ğini deneyimlemiş bir çocuktur o. Yeni hayatında birkaç arkadaş edinir Louis, Fakat yapmak zorunda olduğumuz şey onları tanıyarak yaşamın farklı kodlarının tam olarak budur. Sıkıntı veren duygu ve farkına varır. Eşini kaybettikten sonra iki düşüncelerle yapılması gereken de bu kızıyla birlikte yaşayan yeni komşuları ile dur. Eğer yapabilirsek üstesinden gelebi karşılaşınca her şey değişecek, yaşamın leceğimizi ve başarabileceğimizi görürüz. renkleri yeniden anlam kazanacaktır. Evet, Hoestlandt kitabı bataklıkta tam da bu nedenle başlatmıştı bence. Okuruna KADIN İLE ERKEK EŞİT Mİ? vermek istediği önemli bir iletiyi barındırı Komşunun kızları Sofia ile Maria’nın, yordu bataklık mekânı. annelerini kaybetmesine karşın ikisinin Louis babasıyla birlikte bataklıkta dola hayata karşı farklı tepkisi olduğunu gör şıp mutlu olurken hayatın hep böyle ge düğümüzde yazarın psikososyal gelişim çeceğini sanıyor. Bir gün babası aniden konusunda önemli analizler yaptığını fark ayaklıkların üstünden düşüveriyor; onu ediyoruz. Yakınını kaybetmiş üç çocuk sonsuz uykusuna yollamak Louis için hiç vardır ve üçünün de duyguları birbirine de kolay değil. Yeryüzünün gördüğü son çok benzese de reaksiyonları farklılıklar devlerden birine hiç yakışır mı ölüm? gösterir. Hayata tutunmanın yolu her YAŞAMIN FARKLI KODLARI biri için başka türlüdür. Sofia’nın dans ve tiyatro tutkusu ile sıkıntılarını nasıl İnsanlar doğar, büyür ve ölür… Bu aştığına tanık olmak Louis için değerli bir hepimizin bildiği bir gerçek olduğu hâlde, deneyim olacaktır. ölen kişi bir yakınımız Çocuk edebiyatının olduğunda kabullen üretken yazarlarından mekte güçlük çekeriz. olan Jo Hoestland, Ölüm, biz yetişkinler bu kitabında örtük için anlaşılması ve anlatımlar kullanarak dayanılması zor bir okurlar arasında bir olayken çocukların yakınını kaybeden ölümü kavrayabilmesi kırılgan yürekler varsa ve kaybedilen kişinin onlara büyük mo yokluğuna dayanması ral desteği veriyor. daha da güçtür. Yaş Louis’in hikâyesi, bir dönemlerine göre yanda öfke kontrolü çocukların ölümü öte yanda üzüntüyü algılaması da farklılık başkalarıyla paylaş gösterir. Babasının ma, minik mutluluk Louis’in gözünün anlarının tadını çı önünde ölmesi ile karabilme gibi farklı başlayan bu hikâye, her koşulda yaşamı Jo Hoestland, edebiyat öğretmenliğin duygulara da tanıklık den sonra kendini yazmaya adamış. ediyor. 1948 doğumlu Hoestland, üç çocuk annesi. Üç yıl edebiyat öğretmenliği yaptıktan sonra kendini tamamen yazmaya adamış ve çocuklar için okumayazma atölyeleri de düzenlemiş. Çocuklarla konuşulamayacak hiçbir konu olmadığına, yalnızca kelime ve cümleleri doğru seçmek gerektiğine inanan Hoestlandt, çocuk edebiyatına yüzün üzerinde eser kazandırmış. Kocaman Kalpli adlı kitabının yanı sıra yazarın Türkçeye çevrilen diğer kitaplarını da analım: Taş Bebek Savaşa Gidiyor (Kontiki Yayınları), Evde Fırtına (Erdem Yayınları), Fostin’in Günlüğü (Erdem Yayınları). Kitabın kahramanlarının kişiliğinde, kadınerkek eşitliği konusuna da büyüteç tutuyor yazar. Sofia’nın sorduğu “Bir kızla bir erkek eşit midir? Bunu soruyorum çünkü genelde insanlar erkekleri daha güçlü, daha çalışkan buluyormuş gibi görünüyor.” Örneğin ‘Babam, bir oğlu olsun isterdi bence’ (s. 56) sözleri üzerine, “gerçekten” eşitlik var mı tartışması ortaya atılıyor. HAYALLERİN VARSA ÜZGÜN OLMAZSIN Kendi içinde büyük bir diyalektiği barındıran dev imgesi, yüzyıllardır edebiyatta kullanılmıştır, çocuklar bundan hoşlanır. Bu kitaptaki “dev”leşme olgusu, cambaz ayaklıklarının üzerinde durarak devleşen kahramanlarla somut anlam dünyasında yerini buluyor; sonrasında, soyut anlam dünyasına taşınıyor. “Dev” gücünün sembolik anlamı onunla bağlantılı olan duygularını da harekete geçiriyor okurun. Babaoğulun birlikte “dev”leşmesi oldukça ilham verici değil mi? Louis “dev” kavramı üzerinde düşünürken babası dışında da bir sürü “dev” olduğunu öğreniyor. Edebiyatın devi Victor Hugo, dev bir roman olan Sefiller, bilimin devi Louis Pastör ve nicesi… Tek hayali babası gibi “dev”leşmek olan Louis büyüdükçe bu hayalini kuramıyor. Komşusu Sofia’nın da yardımıyla “hayallerin varsa üzgün olmazsın” sözünün doğruluğunu fark ediyor. Zaman içinde Louis’in ölüme bakışı da değişiyor: “Ölümün gerçekten de sandığı gibi her şeyin sonu olup olmadığını düşündü. Sonsuza kadar kaybettiğimizi düşündüğümüz kişi, keşfedilmeyi, tahmin edilmeyi bekleyen başka bir şeye dönüşüyor olamaz mıydı?” (s. 67). Başarılı çevirisi, özenli editoryal çalışması ile de kolayca okunabilecek, zevkle arkadaş olabileceğimiz bir kitap. Bu yapıtla buluşan çocuklar yeryüzünün şarkısını duyacak, kocaman bir kalbin sonsuz mutluluğunu hissedecek. Doğanın kusursuz döngüsü ve uyumunu fark ederken ölümün de bu döngünün bir parçası olduğunu kavrayacak. n Kocaman Kalpli / Jo Hoestlandt / Resimleyen: Thomas Baas / Çeviren: Azade Aslan / Günışığı Yayınları / 2017 / 96 s. / 9+ 16 18 Mayıs 2017 KItap