Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
KItap VİTRİNDEKİLER Belki Bu Defa, Belki Şimdi / Alois Hotschnig / Çeviren: Mustafa Tüzel / Yüz Kitap / 80 s. “Okurun aklını çelip elinden tutarak bir ormana sürüklemek ve onu orada karanlıkta tek başına bırakmak istiyorum” diyen Alois Hotschnig, Belki Bu Defa, Belki Şimdi ile ilk kez Türkçede. Hotsching; kitabında; kendisine ve çevresine yabancılaşan, çıkışsız kalmış kahramanlarıyla ev hâlinin, sabit bir mekân ve zamanın getirdiği aidiyet duygusunu sorguluyor: Saplantılı şekilde komşuları gözetleyen bir adam, aslında var olmayan yaşlı bir adamı efsaneleştirip yıllarca onu bekleyen aile, yine yaşlı bir kadının evinde kendine bezettiği oyuncak bebeğe kapılan başkası... Gerçeklik algısını kaybeden karakterleriyle yazar, tekinsizlik temasına yoğunlaşıyor. Hüznün Fiziği / Georgi Gospodinov / Çeviren: Hasine Şen Karadeniz / Metis Yayınları / 272 s. Bulgar yazar Georgi Gospodinov, kendini geçmiş satın alan öykü tüccarı olarak niteleyip “Elinde toprak olanlara ‘toprak sahibi’ derler, ben de başkalarına ait zamanın sahibiyim, başkalarına ait öykülerin ve geçmişin sahibiyim” diyor. Hüznün Fiziği, Gospodinov’un dönemler arasında gezinip hikâyeden hikâyeye atlayarak kurguladığı bir roman. Anlatıcıysa insanların zihnine sızıp onların başına gelenleri duyumsayabilen, hayat labirentinde yolunu kaybedip benliğini başkalarında arayan bir adam. Yazar; kahramanının hüzünlü, komik, derin ve iç içe geçmiş maceralarında okuru, kendini bulmaya davet ediyor. Septimanya / Jonathan Levi / Çeviren: Doğacan Dilcun Doğan / Maya Kitap / 318 s. Jonathan Levi, Septimanya ile aşk ve bilginin izinden gidip aslında bir bütünü olduklarını vurguluyor. Kişsel ve mitsel temalar içeren roman, 1978’in İngilteresi’ne götürüyor okuru. Roman, Cambridge’de bir kilisede org akortçusu olan Malory’le matematik dehası disleksik Louiza’nın tanışmasıyla başlar. İkilinin yolu bir şekilde Roma’ya düşer ve Malory, Septimanya Krallığı’nın varisi olduğunu öğrenip taç giyer. Malory, elli yıl boyunca kaybettiği Louiza’yı ararken Papa II. John Paul, sihirli bir Bernini heykeli, Harun Reşid, Amerikan gizli servisi, kayıp Rumenler, Bilge Ağacı’ndan gelmiş bir elma çekirdeği ve hatta Isaac Newton gibi kişi ve gruplarla karşılaşarak gizli kalmış bir tarihçeyle yüzleşir. Levi, kitabıyla postmodern bir masal anlatıyor. Ay Dolandı / Neslihan Önderoğlu / On8 Yayınları / 178 s. Neslihan Önderoğlu, Ay Dolandı’da, kahramanı Saliha aracılığıyla sıradanlığın karmaşasını anlatmak üzere yola çıkmış. Roman, birbirine dolanan yaşamları ve dünyanın uğultusuna kapılmış insanların gizli yaralarını ele alıyor. Önderoğlu; çekip gidenlerin, geride kalanların ve yeni maceralara atılanların öykülerini günyüzüne çıkarıyor. Küçük Bir Sıkıntı / Mark Haddon / Çeviren: Övgü Doğangün / Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları / 504 s. Roman kahramanı George, bahçeli ve müstakil bir evde küçük bir atölye inşa edip caz dinleyerek çizip yapmak, sorumluluk almadan sorunlardan uzakta rahat bir emeklilik geçirmek için hazırdır. Ancak özgür ruhlu kızı Katie, elli yedi yaşındaki George’un henüz yaşamayı hayal ettiği bu konforlu hayata dair planlarını baltalayacak adımlar atar. Katie, ikinci evliliğini Ray adında biriyle yapmaya karar verdiğini söylese de bundan kendisi bile emin değildir. Yaşlı adam kızı için endişelenmeye başlarken bir yandan da soluk aldığı ve özel hissettiği gizli ilişkisini sürdürür. Mark Haddon, bir baba, kızı ve torunu bağlamında aile bağlarını ele alırken romanını sırlarla örüyor. Mevsim Yas / Mehtap Ceyran / Sel Yayıncılık / 214 s. Mehtap Ceyran, Mevsim Yas ile 1990’larda bir coğrafyada yaşananları saklayan pusa, inkâr duvarına karşı orada sürüp giden ve telafisi imkânsız bir biçimde çöken hayatlara perde aralıyor. Ceyran, gerçeklerin önüne örülen bir duvarın ardında sağ kalabilen ve tedirginlerin gölgesinde yolları kesişen insanların öyküsüne tanıklık ediyor. Batman’ın bir mahallesinde geçen hikâye; politik ortamın zorlu çıkmazlarına direnenleri, kadın intiharlarını, şiddeti ve bir anlamda toplumsal cinneti konu alıyor. Yazar, ilk romanında, umutsuzluk ve yalnızlıklarla kuşatılmış bir mahalleyi mekân seçip “anlatmaya hasret insanların anlaşılmaya mahkum öyküsünü” kaleme almış. Karabakı / Emrah Yolcu / Norgunk Yayıncılık / 110 s. “Sen çıksan da çıkmasan da aşılmıştır dağ/ sen affetsen de affetmesen de boynu geyiğin/ vurulmuştur, dürülmüştür kitabı insançocuğunun/ çobandan krala değin satır satır toplanmıştır/ et, kararmış elleriyle murdar meleklerin./ Dilin, karakazanlarda kaynayan karadut/ bitirmiştir şarkısını, senin şimdiden işittiğin.” Emrah Yolcu yeni şiir kitabı Karabakı ile okura merhaba dedi. Kafka’dan Yana Kafka’ya Karşı / Günther Anders / Çeviren: Herdem Belen, Hüseyin Ertürk / İthaki Yayınları / 144 s. “Kafka... masada oturmuş, önünde boş bir tabak, inatla, tabakta olmayan yemeği kaşıklayan birini andırır. Dolu zannedenlere, tabağın gerçekten de boş olduğunu göstermek istercesine.” Kafka üzerine yazılan eleştirel bir metin olan Kafka’dan Yana Kafka’ya Karşı Türkçede. Yirminci yüzyılda yaşayan ve “Umutsuzsam bana ne! Değilmişim gibi devam!” ilkesini benimseyen Günther Anders, Kafka’nın dünyasına kendine has polemikçi üslubu ve yorumlarıyla giriş yaparak okurun zihninde başka bir “Kafka” imgesi oluşturuyor. Paris Günleri / Demir Özlü / Yapı Kredi Yayınları / 112 s. Paris Günleri, Demir Özlü’nün birbiriyle bağlantılı olan Paris Güncesi ve Balkur’da Akşam Yemeği adlı iki kitabını bir araya getirmekle kalmamış; bu buluşmaya kimisi dergilerde yayımlanmış, bazıları ise ilk kez okur karşısına çıkan metinler de ‘Sonrakiler’ başlığıyla eşlik ediyor. Ferit Edgü’nün, “Kendisine sözcüklerden, imgelerden, duygu ve düşüncelerden oluşan bir dünya kurmaya girişmiş bir yazar seslenmektedir bize” diyerek yorumladığı kitapta Özlü, genç bir yazarın hayat ve kitapları arasında kurduğu bağı ve varoluş sancılarını anlatırken nihilist ve romantik kalemlerin etkisini de yansıtıyor Paris’ten. Adı Hogır’dı / Süleyman Özkan / Ceylan Yayınları / 196 s. Adı Hogır’dı, Suruç Katliamı’nda can veren 1989 Cizre doğumlu Uğur Özkan’ın “büyük insanlık düşü” için giriştiği mücadeleye ışık tutuyor. Genç adam, 1993’te bölgede yaşanan katliamlar yüzünden ailesiyle birlikte İstanbul’a göç eden, aktif siyasi mücadelesi nedeniyle üniversiteden atılıp hayatına inşaat işçisi olarak devam ederken aktivist kimliğini de geri plana atmayıp işçi ve kadın katliamlarına, nefret söylemlerine karşı çıkmayı sürdüyor. Kitapta, Uğur Özkan’ın Amara Kültür Merkezi’nde buluştuğu otuz iki “düş yolcusu”yla aynı şekilde sonlanan yirmi altı yıllık yaşamına sığdırdığı hikâyeleri Süleyman Özkan anlatıyor. Mümkün Olmayan Müze / Ali Artun / İletişim Yayınları / 202 s. Mümkün Olmayan Müze’de, müzeciliğin farklı tarihsel dönemlerinin yanı sıra farklı türlerini de karşılaştırarak inceleniyor. Rönesans müzelerinden çağdaş müzelere kadar uzanan kitap, her bir müzenin oluşturduğu sembolik dili ve bu dilin dönüşümünü aktarıyor. Ali Artun’un “Müzeler Neyi Gösteriyor?” alt başlığıyla yayımlanan derlemesi, donatılan bilgi ve temsil edilen iktidar rejimlerini de kapsıyor. Müzelerin iletişim gücünü sorgulayan Artun, çalışmanın sonundaysa günümüzde bir çılgınlık boyutuna gelen müze açmanın bizi nasıl etkilediğini anlatmayı amaçlıyor. Antikçağ İmparatorlukları / Eric H. Cline, Mark W. Graham / Çeviren: Ekin Duru / Say Yayınları / 488 s. Eric H. Cline ve Mark W. Graham, YunanRoma dünyası, Geç Antikçağ ve İslamiyet’in ilk dönemi dahil olmak üzere Yakındoğu, Akdeniz ve Avrupa tarihini içeren, kısa ama kapsamlı bir inceleme sunuyor. Yazarlar, kurulan imparatorluklar ve emperyalizm olgusunun yanı sıra karşı cephede oluşan direniş ve tepkilerin de peşine düşüp günümüzdeki düzen, adalet ve bağımsızlık kavramlarını irdeliyor. Antikçağ’da büyük imparatorluklara direnen halkların geliştirdiği en kalıcı fikirler, değer yargıları ve kurumlar tarih zemininde sosyoloji bağlamda açıklanırken ikili, ortaya çıkan devletleri komşularının direnişiyle ele alıp ilgili temel politik ve ideolojik sorunları değerlendiriyor: Her imparatorlukta ve direniş grubunda gözlemlenen ideolojik, ekonomik, askerî ve politik güçler arasındaki bağlantılar üzerinde durarak geçmişle bugün arasında bir köprü kurmayı hedefliyor. n 24 23 Mart 2017 KItap