24 Kasım 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

YAKIN TARİHTEN BİR KESİT Kırk yılda bir gelenler “Onların Anısına” adını taşıyan albümkitap, kırk yıl önce başlayan hikâyede rol alan isimleri unutturmama çabasının bir ürünü. ERDEM GÜL A nlatılan hikâye, kırk yıl önce başlıyor; 1977’den evvel... Bırakın AVM’yi, daha bakkalın süpermarketle amansız bir kavgaya girişeceğinin belirtileri bile yok ufukta. Yeşilçam diye bir dünya var; Tarık Akan’ın, solculuğa doğru adımlar atıp sosyalpolitik filmlerde oynamaya başladığı günler... TRT sansürlü. Yılmaz Güney filmleri yasak. Dağa taşa “Karaoğlan” yazıldığı günlerin sanki sonuna doğru geliniyor. “Yarınlar bizim” şarkılarının yerini, karamsarlık denmese bile ülke koşullarının tahlili gereği “Nispi demokratik haklar” kavramları almaya başlamış. Göz açtırmayan yasakları ifade eden “nispiliğe” rağmen “dernek” en çok cümle içinde geçen kelime neredeyse. Dernek dediğimiz, klasik sağsol yelpazeyi ifade eden Meclis’teki geleneksel partilerden kopuşun yeni adresleri gibi. Kitap okuyan gençler ve öğretmenler, derneklerini kuruyor ama doğup büyüdüğü mahallelerden kopmuyor. Mahalleli, derneğe götürülmek yerine dernek bizzat mahalleye geliyor. Gecekondu diye bir gerçeklik var. Mahalleler ve mahallelerin kendi çocuklarının henüz duvar üzerinde sosyalleştiği zamanlar... Bir süredir çekirdek çitledikleri duvarlara geceleri boyalarla sloganlar da yazmaya başlamışlar ama. TEOG kaosu olarak bugün yaşadığımız eğitim meselesi o zaman da çile gibi. “Yeni bir dünya” arayışını engellemek isteyenlerin yine en çok hücum ettiği yer okullar. En tepeden, bakanlıktan eğitim derdest edilmek isteniyor. Ama asıl mesele üniversitede. Geriye doğru on sene öncesinde bugün, 68’ler dediğimiz zamanlarda, üniversite öğrencilerinin yaşattığı kısa deneyim herkesin aklında. Üniversiteyi cenderede tutmak istiyorlar ama mahallesinden kopmayan çocuklar üniversiteye gelmiş. Memleket bir karar arefesinde desek yeri ve o andan itibaren, dünyanın teorisinin derdi altına girmiş gibi hızlandırılmış bir hayat macerasına dalınmış. Önce memleketin, sonra dünyanın dertlerini üstlenme misyonuna mecbur bırakıldığını düşündükleri için erken yaşlanmış gibiler fakat neredeyse hiçbiri yatağında veda etmemiş hayata. Çok az kalmışlar dünyada ve Türkiye’de ama asırlardır yaşayanlar kadar yüklerle gitmişler buralardan. Asıl olarak durumun ciddiyetinin tespitinden dolayı çatık kaşlı olsalar da büyük bir umutla ayrılmışlar aramızdan. Hikâyenin en önemli perdesi 1 Mayıs Taksim mitingi. Katılımının yüksekliği ve içeriği de, yaşanan katliamın büyüklüğü de aslında memleketin her birimi ve her hücresiyle karar ânına gelmesinin en önemli nedeni. 1 Mayıs Taksim mitingi, Türkiye’de sol hareketin soyağacında önemli bir yeri olan Devrimci Yol hareketinin de başlangıcı. Çünkü o günlerde “dernek” ile yarışan bir kelime daha var: “Dergi”. Devrimci Yol dergisi ilk sayısını 1 Mayıs 1977’de yayımlıyor ve o günden itibaren memleketin verdiği karar ve girdiği yol, üç senelik ciddi bir sürecin ardından 12 Eylül 1980 darbesine kadar gidiyor. 12 Eylül, bu sürece nokta koyan bir tarih. Bitiyor mu? Tabii ki hayır. SAHİCİ ADAM, KADIN VE ÇOCUKLAR Onların Anısına adını taşıyan albümkitap, kırk yıl önce başlayan hikâyede rol alan isimleri unutturmama çabası. O tarihten itibaren 12 Eylül’e kadar ağırlıkla “sivil faşistlerin” saldırıları, 12 Eylül’den sonra ise bizzat darbe yönetimindeki devlet tarafından öldürülen isimler için yapılan bir çalışma. Albüme ve fotoğraflarına baktıkça orada anlatılan insanların hayatının ne kadar kısa olduğuna şaşıracaksınız. Kırk yıl sonra gerçekleştirilen çalışma çok kısa sürede üç baskı yaptı. Son baskıda 205 isme yer veriliyor. Albümde, kısa yaşam ve mücadele öyküleriyle bulunabildiği kadar fotoğraf var. Albümde kimler var? Bugün artık olmayanlar: Fatsa’nın efsane belediye başkanı Fikri Sönmez, efsane öğretmen örgütü TÖBDER yöneticisi Abdullah Gülbudak. Ankara Emniyet Müdürlüğü’nde işkenceyle öldürülen ODTÜ öğrencisi Behçet Dinlerer... Üniversite öğrencileri, memurlar, öğretim üyeleri, işçiler, gazeteciler, köylüler, her meslekten kendilerini “profesyonel devrimci” diye tanımlamaktan haz duyan sahici adam, kadın ve çocuklar... Her biri bu ülkenin çocukları ama hepsinin hayatında yazılama, dernek, dergi, miting, bildiri, afiş ve pankart var. Kendileri için var olmayı bir an bile tercih etmemişler, birey olamayacakları için değil, hayat öyle mecbur ettiğinden. Okuyun hayatları kadar kısa hikâyelerini. Okudukça göreceksiniz ki hikâyeleri “kırk yılda bir gelir” dedirtecek türden. Okudukça göreceksiniz ki “anlatılan senin hikâyendir.” n Onların Anısına / Kolektif / İzdüşen Yayıncılık / 342 s. 18 14 Aralık 2017 KITAP
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle