19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

TURGAY FİŞEKÇİ’DEN “NERDESİN?” ‘Şiir, hayatı bkirusşaantaatn’ “Nerdesin?”, Turgay Fişekçi’nin son dönem şiirlerini içermesinin yanı sıra yazarın edebiyata adım attığı yıllardan kesitler sunuyor. 2017 Dağlarca Şiir Ödülü’ne değer görülen Fişekçi ile kitabını ve şiire bakışını konuştuk. ŞEVVAL BAŞAR B u yeni kitap şiirinizde nasıl bir döneme işaret ediyor? n 2013’te Güzelle Büyü kitabımla birlikte şiirde yeni bir döneme girdiğimi sanıyorum. Artık neredeyse tükenen şiir eleştirisinin son temsilcilerinden Yücel Kayıran da bunu vurgulamıştı. Bu dönemin özelliği, şiiri hayatın daha gündelik yanlarında arayıp hepimizin her gün gördüğü ama üstünde durmadığı, sıradan şeylerin dizelerini öne çıkarmak. Hayatın masalsılığı da diyebiliriz buna. Sıradan hayatlardaki masalsı büyü. n Kitapta, son yıllarda yazdığınız şiirler bir araya geliyor, hatta “Şiirde İlk Yıllarım” adlı bir bölüm de var... n Şairlerin hayatının da dizeleri kadar önemsenmesi gerektiğini düşünürüm hep; yaşamlarına bakmadan tam olarak anlayamayız onları. Bu nedenle şiire başladığım ilk yıllarda başımdan geçen kimi şeyleri yazmak istedim. Düzyazı olarak yazdım ama o bölümün de şiirlerin bir süreği olduğunu, şiir gibi de okunabileceğini düşünüyorum. Kitabı okuyanlardan da o bölüme ilişkin güzel izlenimler aldım. Genişletmemi, ayrı bir kitap yapmamı önerenler oldu. n Görüyoruz ki politik ve toplumsal hareketlilikler yaşamınızı doğrudan etkilemiş. Peki ya şiirinizde nasıl karşılık buldu? n Şiirlerimde her zaman politik ve toplumsal içerik vardı. Ama sanırım bu olgu kuşaktaşlarımdan ya da Türk şiirindeki genel politik tutumdan farklı bir duruş. Ben politikayı da toplumsal sorunları da insana ilişkin öteki sorunlardan ayrı düşünemiyorum. Betona boğulmuş, ağacı yeşili kalmamış, insanların rahatça yürüyeceği kaldırımları, yeterli parkı, yeterli sineması, tiyatrosu, konser salonu ve kitabevi olmayan kentlerde yaşayan insanlar, ister istemez uygarlıktan uzaklaşır; şiddete eğilimli, bireyci, benmerkezci ve empatiden yoksun, düşüncesiz kişiliklere dönüşür. O zaman ağaçtan, yeşilden, su sesinden, bir meyvenin güzelliğinden söz eden dizeler yazdığınız zaman, elbette politik bir şiir de yazarsınız. Şiir, politika da dâhil olmak üzere bütün hayatı kuşatan bir sanat. Politika yalnızca insanların daha mutlu yaşayabilmesi için yapılıyorsa anlamlı. İnsanı mutlu kılmaya hizmet etmiyorsa politika, sanat ve edebiyat yalandır, kandırmacadır. Bu alanlarda sahteyle gerçeği ayırabilmek güç. Bu nedenle yeterli kültürel donanımdan yoksun insancıklarımız politikada da edebiyatta da çok kandırılıyor. “ŞİİR, DÜNYANIN GÜZELLİKLERİYLE ANLAM KAZANIR” n Şiirleriniz yalınlığıyla öne çıkarken pek çok tema içeriyor. Bu bağlamda yaratmak istediğiniz şiir evrenini de konuşalım... n Her insan, dünyaya çıplak gözle bakarak yaşıyor ama kimimizin gördüğünü başkaları göremiyor. Varsa bir şiir evrenim, benim gözlerimin gördüğü dünyayı okurlara aktaran bir dildir, diyebilirim. Belki ben de başkalarının gördüğü pek çok şeyi göremiyorum ama gözüme takılanlar bana öylesine büyülü geliyor ki onları yazarak okurlar için de görünür kılıp paylaşmak istiyorum. Dünya, kafalarımızın içindeki kalıplardan çok daha geniş. Bizim burada üşümeye başladığımız günlerde Şili’de portakallar çiçek açıyor. Biz de bir portakal ülkesiyiz. Seksen milyon olmakla övünenlerden kaçı bir portakal çiçeği koklamıştır, o çiçeklerin kokuları içinde, dünya dertlerinden uzak gezinmiştir? Bana sorarsanız bu da bir insan hakkı. İnsan haklarının sınırı, kişilerin yeryüzündeki bütün güzel şeyleri tadabilmesi, onları yaşayabilmesi demek. Şiir de bu güzelliklerin doruğu ama şiirinkiler “Şairlerin hayatının da dizeleri kadar önemsenmesi gerektiğini düşünürüm hep; yaşamlarına bakmadan tam olarak anlayamayız onları.” dünyanın bütün güzellikleriyle bir aradaysa anlamlı. “KÜLTÜRDE DE DURUMUMUZ İÇLER ACISI” n 1999’da “Çok kitaba karşın az okur” diye yazmışsınız. Yayıncılık sektörünün pek çok aşamasında görev yapmış bir isim olarak bugün durum nasıl sizce? n Tam on yedi yıl her çarşamba günü Cumhuriyet gazetesinin kültür sayfasında yazdım. Andığınız yazı da yılın şiir kitapları üstüne bir yıl sonu değerlendirmesiydi. Yayın dünyasında tam kırk yıldır aralıksız çalışıyorum. Kültür, bana yararlı işler yapabileceğim bir alan olarak göründü. Çalıştığım yayınevlerinde yalnızca güzel kitapların yayımlanmasından heyecan duydum. Günümüzde bu heyecanı sürdüren insanlar ve kurumlar olsa da ne yazık ki sayıları çok az, ağırlığı ticari kaygılar oluşturuyor. Yayıncılık büyük bir ticarete dönüştü. Güzel, iyi ve yararlı şeyler yayımlamanın yerini çok kazandıracak şeyler aldığından beri geleneksel yayıncılık ahlakının kaybolduğunu düşünüyorum. 1980’lere kadar yayıncılıkla uğraşanların büyük çoğunluğu kültür insanıydı; okuryazar ve edebiyattan anlayan kişilerdi. Yaşar Nabi’nin yayıncılığı sırasında Türk edebiyatı nereden nereye geldi, bu katkı yadsınabilir mi? Memet Fuat’ın şiir yayıncılığına ve şairlere yaptığı hizmeti ve kendinden çok onları düşünmesini günümüz yayıncılarının bir insanî tavır olarak anlayabilmesi bile çok zor. Bu yüzden artık iyi yayıncılık kıyıda köşede sürdürülebiliyor. Ticari yayıncılık; kitabevleri, yazarları, sosyal medyayı ve her türlü olanağı kullanarak yönlendirip yönettiği kitleleri katmış önüne. Zavallı insancıklarımız da o çok satan yazarları okuyup bir edebiyat eseriyle karşılaştığını düşünüyor. İnsanlarımızın durumu, çoğu alanda olduğu gibi kültürde de içler acısı. n 2017 Dağlarca Şiir Ödülü’nü Çiğdem Sezer’le paylaştınız. Bu size neler hissettirdi? n Ödüller çok tartışılıyor. Tartışanlar da haksız sayılmaz. Kimi zaman olmadık kararlar da çıkabiliyor seçici kurullardan. Ama bence tartışmaktan zarar gelmez. Yeter ki düşünceler çarpışsın, kişilikler değil. n Nerdesin? / Turgay Fişekçi / Sözcükler Kitabevi / 104 s. 14 14 Aralık 2017 KITAP
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle