30 Nisan 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

165 Eyvah üşütükses! “Richard McKane’nin anısına” 4076 31.10.2016! Yılmaz Erdoğan’ın (Y.E.) “Ekşi Elmalar”ı doyurucu bir film olmuş. Filmin (kahr)amanı Reis Aziz Bey’in kurgusunda Y.E.’nin dedesi, Hakkâri eski Belediye Reisi M.Sait Atay’dan da rötuşlar var. Sait Atay’ı (19292015) tanırdım! Babam Fahamettin Altun 19701975 yıllarında Hakkâri Valisi’yken o Belediye Başkan’ıydı. Hakkâri’de üç yaz geçirdim! Akşamüstleri Askeri Gazino’ya giderdim, mesai biter bitmez “müdür” takımı da gelirdi. Sait Atay’a Reis Beyamca derdim, babamın masasında buluşurduk. Babam henüz gelmemişse sohbet ederdik. Sempatik, sevecen ve alçak gönüllüydü. Devamlı lacivert takım elbiseyle dolaşırdı. Babam masadaysa Vali Bey konuşur, biz dinlerdik. PKK hortlamamıştı, kente gelen bir Avusturyalı dağcı (yabancı zevat gelirse tercümanlık yapardım), dünyanın en alımlı dağlarının Hakkâri’de olduğunu söylemişti. Gazete üç gün sonra gelir, radyo dinlenemez, Fenerbahçe maçlarının sonuçlarını öğrenmek için kudururdum. Gesualdo Bufalino’dan desturla, “Ah ne hüzünlü günlerdi onlar, yaşamımın en güzel günleri.” 4077 Sait Atay, Y.E.’nin annesinin babasıydı. Amcası Adil Erdoğan ise Hakkâri İlköğretim Müdürü’ydü. Güleç, terbiyeli ve dost insandı, onu severdim. İyi avcıydı, 02.09.1971 günü bir ekiple birlikte Karadağlar’a çıkmıştık. Dorukta iki kişi yüksek sesle ve panik içinde Kürtçe konuşmuşlardı. Yanımdakine bunlar ne diyor diye sorunca saklamamıştı; “Vali’nin oğluna söylemeyin korkmasın, burada bir ayı debelenmiş” derlermiş. O ayının iki kılını ve bir vahşi kuşun tüyünü aldım ve Redhouse Sözlüğü’nün 971. sayfasına koydum. Ayı kılları yok oldu ama kuş tüyü kırk beş yıl önce koyduğum yerde ve şu anda birbirimize (b)akıyoruz… 4078 Bir zamanlar Y.E. ile kitaplarımız aynı yayınevinden çıkardı. SEL Yayıncılık’ın patronu İrfan Sancı ile haber yollamıştı, kebapçıya gidecektik. Olmadı! Böylelikle, Adil Abi’nin ne telefon numarasını elde edebildim ne de ona selam yollayabildim. Sağlık ve afiyetteyse ve bu satırlar ona ulaşırsa; 45 yıllık hasretle Adil Abi’ye saygılarımı sunarım. 4079 Türk(iye) dostu şair ve yetkin çevirmen Richard McKane’i (19472016) 17.09.2016 günü Londra’da yitirdik. Onu tanırdım; Ruth Christie ile birlikte YKY ve Selçuk Altun’un sponsorluğunda Nâzım Hikmet ve Oktay Rifat’ı İngilizce’ye çevirmişlerdi. Feyyaz Kayacan’ı mentor’u bellemiş, 1970’lerde Türkiye’de yaşamıştı. Türkçe çevirmenliği yaptığı için Ermeniler tarafından tehdit edildiğini başkasından duymuştum. 2009 ürünü son kitabında Richard McKane (Out of the Cold Blue), “Umarım yaşlanmadan ölmem” demişti… 4080 Beat Kuşağı’nın son şairlerinden Lawrence Ferlinghetti (doğ. 1919), aynı zamanda San Francisco’daki efsanevi “City Lights” kitabevinin kurucu ortağıdır. Bir genç kadın, “City Lights”a yazdığı mektupla bir itirafta bulunur. Babası ölünce onun küllerini, kitabevinin şiir bölümünün değişik noktalarına serpmiş. Çünkü orası babasının, bulunmaktan en mutlu olduğu yermiş. 4081 (B)ULAŞMAK! 4082 Küresel kültürazzi: “Bir filozof gibi yaşadım ama bir Hıristiyan olarak öleceğim” Giacomo Casanova’nın son sözleridir. / Casanova, 99 değişik ülkeden ve yaşları 1152 arasında olmak üzere, on bin kadını baştan çıkartmış. / Kara polisiyenin öncüsü Cornell Woolrich (19031968) zifaf gecesi evlilikten vazgeçer, annesinin yanına döner ve onu ölümüne dek yalnız bırakmaz. / Arthur C. Doyle, William C. Williams, Anton Çehov, François Rabelais, A. J. Cronin ve Celine doktor; Ken Kesey ve Bertolt Brecht hastabakıcı ve Agatha Christie hemşireydi. / Dashiel Hammett çok kazandı, çok harcadı. McCarthy komisyonunun komünist avı sayesinde sefalet içinde öldü. / Honore de Balzac alacaklılarından korunmak için evine gizli bir giriş yaptırmıştı. / James Joyce gök gürültüsü, köpek ve silahtan korkar, gök gürleyince derhal bir dolabın içine saklanırmış. / Voltaire kabız, Charles Dickens topal ve Aldous Huxley neredeyse kördü… 4083 Hürriyet gazetesi cumartesi eklerinde tanıtımını yaptığı kitap, film ve CD’lere beş üzerinden yıldız veriyor. Daha önce kitaplara yıldız verildiğini görmemiştim, kitaba yapılan bu saygısızlığı kınıyorum. Bu yaklaşım, internette gezginlerin otel ve restoranlara çalakalem değerlendirme yazıp sonra yıldızla taçlandırdığı amatör siteleri anımsatıyor. (Doğan Hızlan da bu uygulamaya dahil edilmiş.) Onun tanıtımını yaptığı kitaplara yıldız vereceğini düşünemiyorum. 4084 28.10.2016 günkü “Artsy Editorial”e göre Amerikalı koleksiyonerler Marlene ve Spencer Hays, 600 parçadan mürekkep ve 380 milyon dolar değerindeki resim koleksiyonlarını (19. ve 20. yüzyıla ait) Paris’teki Musee d’Orsay’a bağışlamış. Spencer Hays, “Koleksiyonumuzu en çok takdir edilecek yere bağışlamak istemiştik” buyurmuş. D’Orsay yılda dört milyon ziyaretçi kabul ediyor ve bunun yüzde otuzu Amerikalı! 4085 “Yüz Çizgileri”nden – Birol Bayram Kubi Kubi İsmi Kubilay bile olmamasına rağmen, kendisine sanatçı ismi olarak ilginç ve akılda kalıcı olsun diye Kubi Kubi’yi seçmiş, sanat ortamı kurnazı. Atölyesinde bütün sene açacağı sergiyi planlar. Bulduğu ilginç nesneleri tuvallere yapıştırarak, boyayarak mümkün olduğu kadar enteresan şeyler üretmeyi amaçlar. Tahtakale, Mısır Çarşısı gibi yerlerde yaptığı malzeme arayışlarıyla bulaşık tellerinden, musluklara kadar her türlü malzemeyi kullanarak konseptler oluşturur. Desen bilgisi ve yeteneği olmadığından yaptıkları neredeyse bir yerleştirmeyi andırır ancak o bu denemelerini tuval üzerine yapmakta ısrarcıdır. Cemiyet sayfalarında botokslu kadınlarla birlikte mümkün olduğu kadar boy gösterir. Resim satar mı, hayatını nasıl kazanır, orası pek bilinmez. 4086 Yetim ile Öksüz arasındaki farkı biliyor musunuz? Ben karıştırıyorum, bir de Letonya ile Litvanya’nın başkentlerinin içinden çıkamıyorum. Yetim: Babası ölmüş çocuk. Öksüz: Anası veya hem anası hem de babası ölmüş çocuk. Kubi Kubi Birol Bayram 4087 1945 Nobelist’i Gabriela Mistral’den (18891957) bir şiir: TETİKTEKİ KADIN Bir kraliçeyim ve eskiden bir dilenciydim madem, beni bırakmanın katıksız hummasıyla yaşıyorum şimdi ve solgun, soruyorum sana bütün saatlerde, “Hâlâ benimle misin? Ah, beni bırakma lütfen!” Gülerek ve artık gelmiş olduğuna güvenerek yürümek isterdim dümdüz ileri, ama uyurken bile korkuyorum ve soruyorum düşler arasında, “Gitmedin mi?” (Çeviren Selahattin Özpalabıyıklar; Kitabistan’ın elzem kişilerindendir.) 4088 22.10.2016! “Librairie de Pera” kitap müzayedesinden haberler: i) Kemal Tahir, Orhan Kemal, Yaşar Kemal, Haldun Taner, Aziz Nesin ve Burhan Arpad’ın imzaladığı, 1963 ürünü Almanca “Die Pforte des Glücks” adlı çeviri öykü antolojisi bin TL’den çıktı ve –yaşasın! o fiyattan Selçuk Altun’da kaldı. ii) Nazlı Eray, Cahit Külebi, Talip Apaydın, Selçuk Baran, M. Tali Öngören ve on yazarımızın daha Kamerunlu yazar Mongo Beti’ye (19322001) imzaladığı kitap 110 TL’sine Selçuk Altun’da kaldı. iii) Oğuz Atay imzalı bir kitap 3 bin 800 TL ve Sabahattin Ali imzalı diğer kitap 4 bin 200 TL’ye alıcı buldu; Selçuk Altun’un sınırlarını aşıyorlardı. 4089 31.10.2016! Taksim’deki “10. Sahaf Festivali”nde, Nedret İşli’nin yönlendirmesiyle Somerset Maugham’ın çevirmen Vahdet Gültekin’e (19121989), İstanbul’da 1953’te imzaladığı “The Razor’s Edge”i aldım. Vahdet Gültekin önemli çevirmen ve gazetecilerdendi. Kitabı aldığı tarih ve son sayfasına okuyup bitirdiği tarih, turkuaz renkli bir mürekkeple nakşedilmişti. 4090 Kitap önerileri – (2016’dan): Çocuklar ve Diğer Şeyler – Sempe (Çev. Şirin Etik), Desen / 91 Söz Ys – Kemal Sümer, Y Yayıncılık / Takipçi – Julio Cortázar (Çev. Pınar Savaş), Delidolu / Babamın Bavulu – Orhan Pamuk, YKY / Yavaş Tren – Atilla Atalay, İletişim / İlk İntikam –Deniz Gürsoy, Maceraperest / Neye Vinyet Neye Kısmet – Semih Poroy, Varlık / Her Şey Ayrı Yazılır – k. İskender, CAN / Waliz Bir – k. İskender, CAN… 4091 “Binbir Hece”den – Ferit Edgü: İkili Siz de avcı mısınız? dedi avcı. Hayır, dedi cellât. 4092 Seçkin Pirim (doğ. 1977) gözde heykeltıraşımdır. Başta cam olmak üzere taş dışı malzemeler kullanır. Yapıtlarını izlerken “ıssız bir deniz kenarında, sanki bir rüzgâr bana şiir okur” havasına girerim. Geçen güz New York’ta bir sergisi (Hypochondriac) vardı, onda bir küresel sanatçı potansiyeli olduğunu düşünürüm. 4093 KAKAO: Kaka…o. 4094 ARTER’deki “Kayıtdışı” başlıklı ve önemli Nil Yalter sergisinin küratörü Eda Berkmen’di (doğ. 1985). Eda’nın sergi katalogundaki yazısının finalidir: “Yalter, devrimin libidinal güçlerini, Batılı yetişme tarzının modernist, ilerlemeci tutumunu ve geleneklerin mitsel, mistik şiirselliğini bütün çalışmalarına kazır. Bu çalışmalar aynı anda hem ilksel hem disiplinli, hem temsili hem de soyuttur. El işine, makine işine ve dijital işçiliğe eşit >>değer atfedilerek ve bu farklı çalış ma şekilleri aynı özenle kullanılarak 8 5 Ocak 2017 KItap
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle